Sevgili Ahu Serter’i Kagider’e üye olduktan sonra tanıdım,pırıl pırıl üç çocuk annesi çok genç ve çok aktif, sanatla sporla içiçe yaşıyor ve de başarılı iş kadını. Hepsi bir arada . Ben tanıdığımda üçüncü çocuğu yeni doğmuştu.Üç güzeller güzeli kız. Sonra Ahu ile ilgili güzel röportajlar karşıma çıkar oldu, yeni özelliklerini keşfettim. İnanılmaz enerjisini hayranlıkla izledim. Zaman zaman davetlerde, yolculuklarda karşılaştık. Bu çok marifetli ve güzel genç kadını daha çok tanımayı ve yazmayı çok arzu ettim. Sonunda bu sene otellelleri Casa Dell’Arte davetlerinden sonra okuduklarımı , bildiklerimi, dinlediklerimi, gördüklerimi derledim. Paylaşmak için daha fazla beklemek istemedim. Önce geçen ay çok özel sanat otelleri Casa Delll’Arte yi ve geceyi anlattım. Aile şirketleri annesinin sanat koleksiyonu yapmaya karar verişi, sonra babasının ve Ahu’nun çok büyük istekle devam etmeleri. Ahu’nun ve eşinin spor, ve motor tutkunu oluşu, seyahat etmeyi çok sevmesi. Ahu’nun hayatında işi ve ailesi dışında yazılacak paylaşılacak çok güzel uğraşlar, hobbyler, tutkular, sosyal çalışmalar var. Hepsi zaman zaman farklı röportaj konusu olmuş. Ben onlardan birini sizler için seçtim.Şimdi de Ahu ile ilgili yazımı paylaşıyorum. biraz anneliği, biraz uğraşları, biraz işi, biraz oteli, hepsi bir arada anlatmasını sağlayan güzel sorularıyla Ece Koçal‘ın yazısı ile…
Fark Holding Şirketler Grubu yönetim kurulu üyesi Ahu Serter, disiplinli bir iş kadını, motosikletle Yeni Zelanda’ya gidecek kadar çılgın bir gezgin ve üç çocuğunu işte bile yanından ayırmak istemeyen bir anne. 30 yaşındaki Ahu Serter’le ev ve iş hayatını konuştuk…
Aile şirketinde çalışmanın avantajları ve dezavantajları sizce nelerdir?
Bu sorunun cevabı, nasıl bir ailenin şirketi olduğuna bağlı. Kendi aileme bakarak konuştuğumda sorumluluk veren, zorlayan, hızlı karar veren, proaktif bir ailenin işe olan pozitif yansımalarını görebiliyorum.
Genellikle aile şirketleri profesyonellerle çalışmakta zorlanırken, bizim sirketimizde bu tabu yıkılmış durumda; hatta aile mensubu olup da şirkette çalışan sayısı çok azdır. Dezavantajları ise jenerasyon değiştirirken yaşanan sancıların iş etkinliğine de yansıması. Aile üyeleri açısından da aile şirketinde çalışma beklentisinin hayat planı yaparken özgürlükleri kısıtlaması gibi noktaları sayabiliriz.
Kaç yaşındasınız? Sanırım finans okudunuz ve kendi isteğinizle aile işini yapmaya devam ettiniz. Bu kararınızda neler etkili oldu?
39 yaşındayım, lisans eğitimimi işletme konusunda yaptım, sonra da finans üzerine New York’ta MBA yaptım. İlk üniversiteden mezun olduğumda iki yıl kadar aile şirketimizde çalıştım; ancak o zamanlar bu işin ömür boyu yapmayı düşündüğüm iş olup olmadığından emin değildim. Bu yüzden masterdan sonra altı yıl kadar New York’ta kalıp finans sektöründe çalıştım. Kendi işimizin dışında farklı iş kollarını tanımaya çalıştım, ayrıca arkamda ailemin desteği olmadan kariyerimde yükselebileceğimi kendime ispatlamak istedim. 2002 yılında bir ‘hedge fon’unun yöneticisiyken eşimle birlikte Türkiye’ye dönme karar aldık. Bu kez aile şirketimize isteyerek ve yapabileceğim katma değerden emin olarak katıldım.
ABD’den Türkiye’ye taşınma kararı vermenizde neler etkili oldu?
Kararımda etkili olan nedenler öncelikle Amerika’da doğan çocuklarımın ailemle daha yakın olmalarını istemem, 11 Eylül olaylarını çok yakından tecrübe etmemiz ve artık tecrübe olarak aile şirketine dönüş zamanımın geldiğini düşünmemdi.
Üç tane kızınız var. Onlar doğduğunda çalışmaya ara verdiniz mi?
Hiçbir çocuğumda çalışmaya ara vermedim, bunu düşünmedim bile… Onlarla birlikte işimi yürütebileceğim ortam yaratıyorum. Çocuklarımı da işe götürüyorum. Seyahatlerde ise eşim bana çok yardımcı oluyor.
Nasıl bir annesiniz? Disiplinli mi rahat mı?
Rahat ama programlı bir anneyim. Çocuklarımın tüm hayatını da dikkatli bir şekilde onlarla birlikte planlarım ama yönetimi onlara bırakır, bu programı uygulama sorumluluğunu almalarını isterim. Her işleri için bir büyüğe ihtiyaç duymayan, özgür ve bağımsız bireyler olarak yetiştiler. Bir karar alırken ben konu hakkında yorumumu yapar, en son kararı yine onlara bırakım. İyisi ve kötüsüyle sonuçlarına katlanmaları gerektiğini de belirtirim. Ayrıca bir şeyi hak etmek için mutlaka çalışmaları gerektiğini bilirler; 10 yaşından itibaren mutlaka her yaz, yapabildikleri bir işte, yapabildikleri kadar çalışma zorunlulukları var.
Bu yoğunlukta üçüncü çocuğu doğurmaya nasıl karar verdiniz?
Üçüncü çocuk benim hayat planımda vardı. 40 yaşına gelmeden, iş hayatımın biraz rahatladığı bir zamanda bu duyguyu yeniden tatmayı istiyordum. Ayrıca büyük kızlar büyüyüp de üniversiteye gittiklerinde, eşimle bize geride oyalanacağımız bir ufaklık kalsın istedik. Bu yıl bu arzumuzu gerçekleştirdik ve çok memnunuz.
Motor kullanmayı ve seyahate çıkmayı sevdiğinizi okudum. Bunları hangi arada yapıyorsunuz?
Planlı olmak her başarılı insanın en önemli özelliği olmalı diye düşünüyorum. Hayatımı çok detaylı şekilde planlarım; böylece her şeyi yapmaya vaktim oluyor. Motora binmek aslında eşimin hobisiydi, beni de ortak etti. Altı yıldır motosiklet kullanıyorum, şu anda bir Harley Softail Springer’ım var. Eşimle birlikte motosikletle uzun gezilere çıkıyoruz. En son 21 gün Avustralya ve Yeni Zelanda’yı gezdik. Seyahat etmeye bayılıyorum!
Sizi tanıdıkça enerji dolu bir kadın profili gözümün önünde canlanıyor… Sizin gibi birinin iş hayatında enerjisini düşüren durumlar oluyor mu? Bu durumda neler yapıyorsunuz?
Her zaman calışmaktan ve üreten bir insan olmaktan büyük zevk aldım, çok çalışmaktan asla yılmam. Ancak sonuç odaklı bir insanım; sonucunu göremediğim işler enerjimi düşürür. Bir de kişisel sorunlarını işe getiren kişilerle birlikte calışmak ve bu tarz kişisel huzursuzluklar odaklanmamı etkiler. Bu tutumlar sadece benim değil tüm şirketin enerjisini alır, o yüzden bu tarz insanları mümkün olduğunca hayatımdan uzak tutmaya çalışırım.
Nasıl bir yöneticisiniz?
Adil, rahat, sonuç odaklı, performans bekleyen, enerjik, çalışırken zaman mefhumu olmayan, iş hobisi olan ve bundan zevk alan bir yöneticiyim.
Genç kadın yöneticilere ne gibi tavsiyeleriniz olur?
Özveriyle ve kendilerini adayarak çalışmalarını tavsiye edebilirim. Özel hayatları ve işleri arasındaki dengeyi iyi planlayarak kurmaları gerek.
Üniversitelerde öğrencilere iş seçimi yaparken nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda konuşmalar gerçekleştiriyormuşsunuz. Bu toplantılardan bahseder misiniz?
Üniversitelere misafir konuşmacı olarak gidip, onlara kendi tecrübelerimi aktarmayı bir görev olarak görüyorum; en azından bu tecrübeleri duyan gençler kendi kararlarını bunlardan yararlanarak verebilirler. Bir de bu yıl Özyeğin Üniversitesi’nde ‘Start a Company’ adıyla girişimcilik dersleri vermeye başlayacağım; bu ders de şimdiye kadar Türkiye’deki örneklerden farklı olacak. Ders sonucu değişik iş fikri çıkarıp bunu uygulamaya koyabilirlerse katılan öğrencileri de bu şirkete ortak edeceğiz ve ilk finansörleri ben olacağım.
Ahu Serter hakkında…
Farplas`tan ve buradaki sorumluklarınızdan bahsedebilir misiniz?
Farplas’ın da içinde bulunduğu Fark Holding Şirketler Grubu’nda iş geliştirme ve finanstan sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyorum. Holding içinde otomotiv ve beyaz eşya yan sanayi, kimya, inşaat ve turizm kollarına hizmet eden şirketler bulunuyor. Tüm şirket satın alamaları, yurt dışı faaliyetleri, lisans ve ortaklık görüşmeleri, yeni kurulacak JV ve birimlerin kurumu ve organizasyonu bana ait. Otomotiv kolunda faaliyet gösteren Farplas, Farhym ve Öncü’nün yönetim kurulundayım. Fartur’un tüm operasyon sorumluluğunu yürütüyorum, Casa Dell’arte markasının kurucusu ve yöneticisiyim; oteller ve inşaat faaliyetleri bana bağlı. Ayrıca başarılı iş fikirleri olan küçük işletmelere ortak olarak destek vermek amaçlı kurduğum Farinvest şirketini yürütüyorum; bu fon şirketinin ilk girişimi olan Mata Otomotiv’in de yönetim kurulu üyesiyim.
Bunların önemli bir kısmı birbirinden farklı alanlar… Örneğin otomotiv sektörüyle otelcilik sektörü, dinamikleri açısından birbirinden çok farklı. Bunların arasında hangileri sizi daha çok heyecanlandırıyor?
Benim için yaptığım işin sektöründen çok, eleştirilmeye açık olup olmaması önemli. Geliştirme ve büyüme potansiyeli olan iş kolları bana heyecan veriyor. Ben 2002 yılında New York’ta fon yöneticisiyken işimi bırakıp Türkiye’ye döndüm ve aile şirketimizde çalışmaya başladım. 2002 yılından beri Türkiye’deki otomotiv sektörünün yaşadığı hızlı değişime tanık oldum; şirketimizin büyümesinde de bu olguyu bire bir yaşayarak gördüm. Çok heyecan verici bir 10 yıl geçirdik. Otomotiv konusundaki yatırım ve girişimlerimiz tüm hızıyla devam ediyor. Bundan beş yıl önce turizm ve inşaat sektörüne Casa dell’Arte Otel markası, Greenlife Villaları gibi farklı projelerle girdik ve çok kısa zamanda uluslararası bilinirliği olan bir turizm markası yarattık. Şimdi ikinci yatırımımızı Kapadokya’da yapmayı planlıyoruz.
Casa Dell`arte otel mi, galeri mi daha önce açıldı? Bu ikisinin başlangıç hikayesini anlatır mısınız?
Galeri fikri tamamen otel fikrinden sonra gelişti. Biz sanat oteli olarak açtığımız Casa dell’Arte’de kendi koleksiyonumuzdaki sanat eserlerini sergiliyoruz. Misafirlerimizden bu parçalara o kadar çok ilgi gösterip, zorla satın almak isteyenler oldu ki, kendi koleksiyonumuzdan satış yapmadığımız için, sanatçıları tanıtmayı amaçlayan bir galeri açma fikrimiz doğdu. Bunun üzerinde de Mısır apartmanındaki Casa dell’Arte sanat yönetim şirketini açtık. Bu da Türkiye’de yapılan ‘ilk’lerden oldu ve bizden sonra pek çok koleksiyonerin galeri açmasına ön ayak oldu.
Üç yıllık galeri operasyonundan sonra bu işin çok da bana göre olmadığını anladım. Ben sanatı daha çok kolleksiyoner olarak izlemeyi tercih ettim ve galeriyi ortağıma devrettim. Şu anda Casa dell’Arte Sanat yönetimi genç sanatçıları ağırlayan ve çalışmalarına imkan veren konuk sanatçı ağırlama programını yürütüyor. Onlara destek amaçlı sergilere de devam ediyoruz, ancak ticari bir galeri formatında değiliz.
Üye olduğunuz dernekler var mı?
TÜGİAD, KAGİDER, EPOS 7 Tarihi Koruma Derneği’nin kurucu üyesiyim. Ayrıca İstanbul Liseliler Derneği, AFS’liler Derneği üyesiyim.
Ece Koşal’dan Working Mother
Bu güzel röportajı okurken bazı konularda kendi gençlik enerjimi hatırladım; ama ben hiçbir zaman üç çocuğa cesaret edememiştim. Hepsi bir arada gerçekten kolay değil diye düşünüyorum ve hayranlıkla kutluyorum.Haziran ayında katıldığım bir toplantıda da öğrendim ki sevgili Ahu Serter Galata Business Angels üyesi de olmuş. Başarılara, çalışmalara doymayan, takibi bile zor, bu çok güzel kadını bir de oradaki son güncel tanıtım yazısıyla eklemek ve daha beklemeden yazmak istedim. Ahu için her zaman yazacak çok yeni şeyler mutlaka olacaktır diye düşündüm. Sevgiyle, gururla….
1973 yılında İstanbul’da doğan Ahu Büyükkuşoğlu, 1991 yılında İstanbul Erkek Lisesini bitirdi. Liseden sonra AFS öğrencisi olarak Amerika’ya gitti. Bilkent üniversitesi işletme bölümünden 1996 yılında mezun oldu. 2 yıl boyunca Farplas Grup Uluslararası projeler departmanında çalıştıktan sonra, MBA için New York’a gitti. Pace üniversitesinde yatırım yönetimi üzerine MBA‘ni yaptı. NY’ta yaşarken 6 yıl kadar Wall Street’ta yatırım piyasalarında broker olarak başladığı kariyerine portföy yöneticisi olarak devam etti. 2002’de ailesiyle birlikte Türkiye’ye geri döndü. Evli ve 3 kız annesi olan Ahu Büyükkuşoğlu Serter, 2002 yılından beri otomotiv, beyaz eşya, turizm ve kimya alanında faaliyet gösteren Farplas Grup’ ta iş geliştirme ve finanstan sorumlu yönetim kurulu üyesi ve CFO olarak görev alıyor. Çalıştığı süre içerisinde grup dahilindeki firmaların sayısı 2’den 9’a çıkarken, cirosunu 10 katına çıktı. Bu süre içerisinde 2 tanesi Alman ortaklarıyla Türkiye’de, diğeri Hintli ortaklarıyla Hindistan’da olmak üzere 3 ortak girişimin başlattı. 2006 yılında MATA Ahşap Kaplamalı Dekoratif Parçalar şirketine yatırım yaptı. Öncelikle %51’ini, sonradan %25’ini daha satın alarak iflas etmek üzere olan şirketi alanında zirveye taşıdı. Farplas grubunun turizm, arazi geliştirimi ve sanat yönetimi gibi farklı alanlarda da yatırımlarını başlattı. Türkiye’nin en başarılı girişimci iş kadınlarından olan Ahu Büyükkuşoğlu, Türkiye’nin ilk sanat otel markası ve sanat yönetim şirketi olan Casa dell Arte otel ve sanat yönetim şirketinin de kurucusudur. İngilizce, Almanca ve İspanyolcayı iyi derecede konuşabilen Ahu Büyükkuşoğlu Serter, WPO (Women Presidents’ Organization), IELEV (İstanbul Liseliler Dernegi), EPOS7 (Kültürel Emanetleri Koruma Derneği), TUGIAD (Türkiye Genç İş Adamları Derneği) ,TKYD (Türkiye Kurumsal Yönetim Dernegi), KAGIDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) aktif üyesidir.
mrb kimse başaramıyacağı bir olayı hayal edemez ve burada hayalin başarıya nasıl dönüşdüğünü görüyoruz buda bizi ümüt siz olmayı diyil daha fazla azimli olmayı gösteriyor