Çok Özel Bir Arkadaşım Var..

Öne Çıkan

Onun ile her beraberliğim de, daha da hayran oluyorum.Günümüzün ileri yaş ikonları gibi..Annecim de yaşasaydı, şimdi onun yaşında olacaktı. Annem de çok hoş bakımlı, hep özenli şık  bir kadındı. O ise tam bir moda ikonu, hemen fark edilen tarzı, ışığı, ve muhteşem enerjisi onu farklı kılıyor. Gerçek yaşında değil, kendini çok genç  hissediyor, yaşıyor. Doksan İki   yaşında değil de otuzlu yaşlarda gibi..

Şimdi düşününce, anneannem de yengem de maşallah bu yaşlarda çok enerjik ve hayatı severek yaşayan iki kadındı. Ailemizde yüz yaşın  üstünde yaşayan iki muhteşem kadın..

Üç muhteşem yüz yaş civarı   yaşayan kadın da kocamın ailesinde vardı. Annesi ve iki kız kardeşi üç olağanüstü kardeş..Hepsi ile harika anılarım var. Onlar ile vakit geçirmekten, sohbet etmekten, kitap, müzik, günün olaylarını, anıları  konuşmaktan çok hoşlandığım evlerinde harika sofralar ve sohbetlere konuk olduğum kadınlar..

Ama onların hiçbiri doksanlı yaşlarında kendi başlarına sokağa çıkmaz, araba kullanmaz, seyahat etmezlerdi. Evlerinde, yaşlarına göre çok şık bakımlı ve özenli idiler..

Ama o, son model arabası, inanılmaz şıklığı, ile günün her saati sokağa çıkıyor. Onun için yemeğe, konsere, kafeye, davete pikniğe, alışverişe, her aktiviteye gitmek, olmazsa olmazı..ve bunu dünyanın her yerinde yapıyor. Yılın üç ayını Miami South Beach ki evinde geçiriyor. Her gün evinin önündeki çok hareketli caddede, alışveriş yapıyor, kafede içkisini içiyor, arkadaşları ile buluşuyor, yemeğe çıkıyor. Çok özel yerlere davetlere katılıyor.Her yeniliği keşfediyor, takip ediyor. Mutlaka herkesten önce gitmek, sonra da arkadaşlarını götürmek istiyor.

Evinde arkadaşlarını ağırlamayı çok seviyor. Miami de olunca gelen dostları, arkadaşları uzun da kalıyorlar tabi..Evi misafirlere uygun konfor ve şıklığı  ile her zaman hazır.. Hepsi için inanılmaz düşünceli, hassas ev sahipliği yapıyor..Aynı şeyi çok uzun yaz dönemi kaldığı Bodrum evin de de yapıyor. İstanbul evi de aynı konfor ve şıklık ta  her zaman dostlarını sevdiklerini kucaklamaya hazır..

Onu biraz anlatabildim mi bilmiyorum. Biraz da fotoğrafını çeker gibi de anlatayım size..Aynı Barbra Streisand tarzı bir burnu, renkli gözleri, harika kısa küt kesim, sarı saçları, muhteşem aksesuarları, takıları, çantaları ayakkabıları, şalları, altında çok uyumlu renkli jüponları olan elbiseleri ile tam bir ikon. Farklı özgün bir tarzı var, ama asla fazla çılgın, çok abartılı değil, çok uyumlu, çok yerinde şık ve mutlaka son moda, genç enerjili..

O yaşamı çok seviyor, her gün inanılmaz bir neşeyle uyanıyor, bugün ne yapacağım diye düşünmüyor, her günün aktivitesi var. Hem bir değil bir kaç aktivite. Ne giyeceğini uyanınca düşünüyor. Çünkü çok detay var. Dolaplar dolusu kıyafet takı, ayakkabı çanta.. Onların kombinlerini kafasında yapar yapmaz, gün başlıyor..Geç çıkacaksa kahvaltısını özenle yapıyor, erken çıkacaksa, özenle giyiniyor, hazırlanıyor. Birilerine davetli ise mutlaka sürpriz hediyeleri kişiye özel hazırlanmış olarak var. Her zaman takı atölyesinde çok güzel tasarımlar yapıyor. Her evinin bir bölümünde, aletleri rengarenk taşları, boncukları ile bir takı atölyesi var.O atölyelere dünyanın her tarafından değişik malzemeler taşıyor, getiriyor. Orada yaptığı her şey kendine olsun, sevdiklerine olsun, özenle düşünülmüş seçilmiş oluyor, elbisesine uygun, saçına uygun, evine uygun, gününe uygun. Götürdüğü zaman kim olursa çok mutlu eden takılar hediyeler..Kışın da şallar örüyor, rengarenk, şallar.. lizozler hep farklı, çok değer katan..

Seyahati çok seviyor dememe gerek var mı? Her an dünyanın bir ucuna bir seyahate gitmeye hazır, herkese çılgınca takılmaya var..Gittiği sevdiği yerlere tekrar gitmeye, dostlarıyla beraber olmaya her zaman hazır..Yorulmak yok, bu sefer kalsın, ben gitmeyeyim demek yok.. Aynı anda bir kaç yere gidemediği, birini seçmek zorunda kaldığı zaman da çok üzülüyor, aklı kalıyor.

Ailesi de böyle yaşayan, büyük geniş bir aile, kuzenler, kuzenlerin çocukları, torunları.. Her sene dünyanın bir başka yerinde buluşuyorlar, birlikte uzun bir tatil yapıyorlar. Her sene böyle bir seyahat programı var..Bazan bu seyahatlere düğünler de ekleniyor. 

İnternet, sosyal medya  kullanıyor, sadece günümüzü değil, futurist yaşamı da takip ediyor.Elon Musk’ı senelerdir merakla izliyor. Survivor, Outlander seyretmeyi çok seviyor.Uzun yazacak olsam, ekleyecek, anlatacak o kadar şeyim var ki…

Böyle çok renkli, hayat dolu bir arkadaşım olduğu için, ve ona tüm enerjimi kaybettiğim, tekrar kendimi toparlamaya çalıştığım günlerde rastladığım için ne kadar  şanslıyım. Bu bir tesadüf değil bence…

Ben de ona, ve dostlarına, sık, sık  keyif ile katılıyorum. Hatta muhteşem evlerinde kalan şanslı arkadaşlarından biriyim, ben de onu evimde ağırlamaktan onun ile seyahatlere gitmekten, denizde plajda alışverişte, özellik ile konserlerde, hatta konser seyahatlerinde olmaktan çok mutlu oluyorum. Onunla yaşadıklarımı diğer arkadaşlarıma anlatmaktan, onları tanıştırmaktan çok keyif alıyorum. Onunla olduğumda; enerjisine ayak uydurmaya çalışıyorum. Bana her program yapalım, bilet alalım, öğrenelim, takip edelim dedikçe, bazan keyifle bazan de ona mahcup olmamak için, gayret ediyorum.Aramızda çok yaş farkı olmasına rağmen, onun kadar çılgın ve enerjik  olamıyorum. Ama olmak istiyorum, onun bana muhteşem bir örnek olduğunun farkındayım. Onu gördükçe daha iyi anlıyorum ki; sağlığının bu muhteşem enerjisinin kaynağının hep içindeki çocuk sesinin istediklerini yapıyor olması.. Anı yaşamayı çok iyi biliyor. Nasıl mutlu oluyor, ve mutluluğunu nasıl güzel ifade ediyor. Geleceğe endişeyle bakmıyor, telaşlanmıyor.  Geçmişi güzelliklerle anıyor. Bu yaşa gelip acılar yaşamamış olabilir mi? Mümkün değil, biricik kızını  ellili  yaşlarda, bir anda  beyin kanaması sonucu kaybetmiş. Bunu atlatmak kolay mı? Ama yapmış. Torununa sahip çıkmış, ona en iyi arkadaş olmuş, sevgili olmuş.. Önemli olan bu değil mi? Onu örnek alan, hayata sıkı sıkı tutunan, şu anda Los Angeles da  kendi ayakları üzerinde duran anneannesine hayran ve  de her zaman sahip çıkan çok başarılı bir genç..

Hayat paylaşınca güzel..özellikle de güzellikleri, mutlulukları, sevgiyi..

Yeni Haftaya Merhaba…

Öne Çıkan

Zor, acılı, ve de bir o kadar aralara güzellikler sıkıştırılmış günler yaşıyorum.Zorluklar ve acılar fiziki.. Ağrılarım var, ve bu ağrılar bu ara dizimde ve beni yürütmüyor…Yapılacak hiç bir şey de yok gözüküyor, okuyorum, araştırıyorum, romotoloğuma gidiyorum, yeni doktorlar, yeni nesil tıp doktorları, alternatif tıp, aromatik tıp çözümleri, fonksiyonel tıp hepsini takip ediyorum, uyguluyorum, hepsi nafile…bu ara böyle.. dönemsel olsa, çok arıza bırakmadan beni terketse, ya da coronadan beklediğimiz çözüm gibi, benim hastalığım için de çözümler olsa diye dua etmekten başka çarem yok.. Zaman zaman yürümekte zorlansam da deniz kenarına inebiliyorum, eskisi gibi yüzemesem de deniz ile kucaklaşıyorum..Suyun serinliği, beni kucaklaması, o kadar kendimi iyi hissettiriyor ki…sahilde evde kendim ile geçirdiğim saatlerde çok mutlu oluyorum. Çok bol okuyorum, kitaplarım ile büyük aşk yaşıyorum. Hepsi ile ayrı ayrı maceralar, yolculuklara çıkıyorum. Aslında en çok ihtiyacım olan şeyi yapıyorum, kendim ile yalnız kalabiliyorum.

Bu ara arkadaşlarım, dostlarım ile buluşmalarımı da çok yürümeden, dizimi zorlamadan yapabiliyorum. Nasıl mutluyum anlatamam. Sabah kalkıp her zaman annemin yaptığı gibi; günün aktivitesi ve benim mooduma uygun , kendimi en beğendiğim şekilde giyiniyorum, hazırlanıyorum. Sonrası da aynı moodda gidiyor. Acılarım da kendi başlarına bana yapışık hiç aldırmadan sonuna kadar zorluyorlar. Buzlar, ağrı kesicilerden başka çözümüm de yok.. Ama mutluyum, denizde, deniz kenarında, evimde, terasımda, sevdiklerim ile palmiyelerin altında, yeni bir eğitimde, bilgisayarım ile çalışmada…yeni yerler, yeni lezzetler, yeni kitaplar , yeni bilgiler, yeni öğretiler, yeni çalışmalar arasında… şükrediyorum aldığım nefese..Yaşam devam ediyor, herseye rağmen…

Sonra kendim ile kalınca anlıyorum ki ben ağrılarımın peşinden gelen çağrıyı da çözmeye anlamaya çalışıyorum. Belki o ağrılar olmasa, oradan oraya daha çok koşturmakta olacağım,farklı şekilde yaşayacağım. Ağrılarımı susturup, bana gelen çağrıyı duymaya uğraşıyorum, çabalıyorum.. Her şeyin bir nedeni var, evren kusursuz, muhteşem, biz de onu anlayabilirsek, ona uyumlu, faydalı bir parçası olursak, yaşam bize daha güzel olacak …İyi haftalar diliyorum.. sevgiler…

Yeniden

Öne Çıkan

Yazamadığım onca yıl sonra mı demeliyim, Oldukça büyük bir ara..

Evet yazamadığım uzun yıllar, ve tekrar yazmak istiyor muyum, emin değilim. Bu ara çok farklı bir kitap okuyorum. Julia Cameron’un “Sanatçının Yolu”.. <Daha Üstün Yaratıcılık İçin Spiritüel Bir Yol> bir eğitim kitabı..hepimizin ilgisini çeker spiritüel konular değil mi? Bende 1990 lardan beri hep okurum, denerim, uygularım, zaman içinde yolculuğa çıkarım, ya da çok derinlere inemem, ulaşamam, çıktığımı hayal ederim. Şimdi yine öyle bir dönem de beni bu yolculuğa çıkaran yazarım ve kitabım ile her gün düzenli vakit geçiriyorum.12 haftalık bir eğitim kitabı bu. Okuyorum, uyguluyorum, görevlerimi yapıyorum, her hafta raporluyorum.. Bir de beni yolculuğa başlatan kızım ile, canım ile her gün paylaşıyorum. Onunla da aynı zamanda başladık, birbirimize yaptıklarımızı anlatıyoruz. Onun çok yoğun çalıştığı bir dönem.. Gerçi hep yoğun çalışır, yoğun yaşar.. Benim bu ara en uygun en rahat dönemim. Bir sürü eğitimin, çalışmanın ara verildiği yaz dönemi ve de tatil moodundayım. Koşmuyorum, özellikle de yeniden sakin olmaya sakin yaşamayı denemeye çalıştığım bir dönem..Hep koşarım, çalışırım yapamam bu sefer yapıyorum. Bol bol okuyorum, yüzüyorum, her sabah yazıyorum..Dışarıya yüzmenin ve gerekli işlerin dışında pek çıkmıyorum. Minik çok temiz bir köy plajı ve ev arasında geçiyor, zaman.. Gün doğumlarına uyanıyorum.. harika kırmızılığı seyrediyorum, yaşıyorum, içinde ben de yeni bir güne doğuyorum. Sonra kocaman sokak kapımı sonuna kadar açıp, gün ışığını içeri alıyorum. O ışık nasıl güzel; kalın kapı açılınca içeri giriyor, içeriyi andınlatıyor, ısıtıyor, harika bir duygu..Sonrası güzelliklerle devam ediyor, haberleri dinlemedikçe, mesajlara bakmadıkça.. Ama mümkün mü değil, o zaman da denize koşuyorum, sularla yeniden tazelenmeye, üzerimdeki yükü, kötü enerjiyi atmaya, çalışıyorum. Sabah denizleri hep ayin gibi muhteşem oluyor. Bir iki saat için de kalabalıklaşır her yer, şimdi bomboş, tertemiz, sessiz, hayran olmamak defalarca şükretmek, dokunmak değil, güzelliklerin içinde olmak muhteşem.. renklerlerle, ışıkla, suyla gökyüzü ile etrafımızı saran çiçekler böcekler cıvıltılarla kucaklaşmak, daha ne isteriz.. Evet anı yaşamanın onu içimize almanın, ya da anın içinde kaybolmanın keyfiyle.. günaydın..

Bu dönem zaten her şeyiyle yeni bir dönem, yeni bir dünya yeni bir evren..

Barış İçin Uzatılan Bir Dost Eli…

Geçen hafta Tekfen Flarmoni Orkestrası; Tekfen’in 60. cı kuruluş yıldönümünü için iki dev konser yaptı.  Ben de kurulduğu günden bu güne büyük beğeni ile izlediğim Tekfen Flarmoni’nin  “Barış İçin Uzatılan Bir Dost Eli” olarak başlayan  hikayesini sizlerle paylaşmak istedim.. Bedenimiz için, su, hava, yemek, nasıl elzem ise ruh sağlığımız  için de müzik olmazsa olmazımız…Hayatımızdan hiç eksik olmasın…Tekfen’e bu muhteşem projeleri ve orkestraları için sonsuz teşekkürler…

BARIŞ İÇİN UZATILAN BİR DOST ELİ…

Tekfen Filarmoni Orkestrası, müziğin gücüne duyulan inancın eseridir.

Bu güç, kavgaların, çelişkilerin ve çatışmaların önüne geçip birbirinden çok farklı medeniyetlerin aynı melodiye kulak vermelerini sağlar. Müziğin evrenselliği ve barış için uzatılan bir dost eli kadar sahicidir.

3 DENİZ, 23 ÜLKE…

Bugün Tekfen Filarmoni Orkestrası adıyla yoluna devam eden orkestranın temelleri 1992 yılında atıldı; Karadeniz Oda Orkestrası, farklı kültürler arasındaki ilişkileri geliştirmek, barış adına ortak bir dil yaratmak amacıyla, Saim Akçıl şefliğinde 11 ülkeden 17 sanatçının katılımıyla kuruldu. İlerleyen yıllarda orkestraya başka ülkelerden müzisyenlerin de katılımıyla aile giderek genişledi; Karadeniz, Hazar Denizi ve Doğu Akdeniz bölgelerinden toplam 23 ülke: Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Filistin, Gürcistan, Irak, İran, İsrail, Kazakistan, Kırgızistan, Lübnan, Mısır, Moldova, Romanya, Rusya, Suriye, Türkiye, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün, Özbekistan, Yunanistan.

Tekfen Filarmoni Orkestrası, nam-ı diğer 3 Denizin Sesi…; müzisyenlerin üç farklı bölgeden gelmesinin yanı sıra orkestranın bu isimle anılıyor olmasının altında kuruluş amacı da yatıyor; farklılıkların bir arada var olabildiği ve hatta bundan da güç alarak müziğin barışın seslerinden biri olduğunu göstermek.

Tekfen Filarmoni Orkestrası, bu üç bölgenin en değerli müzisyenlerini bir araya getiriyor. Orkestra, klasik müzik repertuvarının yanı sıra, o bölgenin bestecilerinden derlenen özgün programları ve yerel müzik aletleriyle harmanlanan özel performansları da içeriyor. Geleneksel çalgılarıyla orkestraya hayat veren herbir müzisyen, farklılıkların sorunlara değil dostluğa gebe olabileceğini de bu sayede kanıtlamış oluyor. Otantik enstrümanlarıyla kendi kültürlerini temsil eden tüm solistler ise aslında bir bütünün vazgeçilmez parçası haline dönüşüp aynı dili konuşuyorlar, müziğin dilini. Bu da Tekfen Filarmoni Orkestrasının neden 3 Denizin Sesi olarak anıldığına dair bir başka cevap.

Dostluk adına kurulan Tekfen Filarmoni Orkestrası müziğiyle, zıtlıkların uyumuna, Doğu ve Batı’nın bileşiminden doğan büyülü senteze övgüde bulunuyor.

Berlirlenen projeler kapsamında, senede birkaç kere bir araya gelen Tekfen Filarmoni Orkestrası, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde ve İstanbul Müzik Festivali’nde sahne almaktadır. Misafir sanatçıların da katılımıyla gerçekleşen her bir konser, doğu-batı sentezinin büyüsünü ve zıtlıkların uyumunu gözler önüne seriyor. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nde diğer Türk orkestraları ile dönüşümlü olarak konser veren Tekfen Filarmoni Orkestrası kuruluşundan bu yana Almanya, Azerbaycan, Belçika, Bulgaristan, Fransa, Gürcistan, İngiltere, Japonya, Katar, Kazakistan, Kırgızistan, KKTC, Özbekistan, Romanya, Rusya, Ukrayna ve Yunanistan’da sahne aldı.

Geçen haftanın konserleri de bu konserlerin en güzellerindendi…

Tekfen Filarmoni Orkestrası, Tekfen’in 60. kuruluş yıldönümünü görkemli bir konserle kutladı… 2 Kasım’da Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu’nda, 3 Kasım Perşembe günü ise İstanbul Zorlu PSM’de gerçekleşecek dev konserde yıldız isimler sahne aldı….

Orkestra, bu özel temsilde, Yunan kültürü ve müziğini dünyaya tanıtan Yunanistan’ın divası Alkistis Protopsalti ve etnik caz dünyasının ünlü ismi Lübnanlı Rabih Abou Khalil gibi isimlere eşlik etti. Konseri, klasik müziğin “harika çocuğu” Özbek Aziz Shokhakimov yönetti…

Konserde ayrıca, Tekfen Filarmoni’nin daimi solistlerinden, bu toprakların usta müzisyenleri Göksel Baktagir, Yurdal Tokcan ve Ercan Irmak da vardı…

 

Hem Enerji Kaynağı, Hem Stres Giderici…

Şu ara manavlarda  bol bol hünnap var…Benim ağız tadıma çok  uyan bir meyve .Araştırınca da gördüm ki yorgunluğa strese iyi geliyor, ve de düşük kalorili… daha bir çok faydası da cabası…Hünnapın faydalarını okuyunca sizlerle de paylaşmak istedim.. Bu minicik yemişlerden belki siz de alırsınız..Faydalarızararları sitesinin yazısı aşağıda…Sevgiler…

Hünnap düşük kalorili bir besin kaynağıdır. Çin’de çok eski çağlardan itibaren alternatif tıp aracı olarak kullanılmaktadır. Daha sonra Asya ülkerinde aynı amaç için yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Hünnap meyvesi içerdiği besinler yardımıyla çok etkili bir enerji kaynağıdır. Hacim olarak çok küçük olmasına rağmen sağlık açısından çok büyük faydaları vardır. Hünnapın çok ince ve yenilmesi mümkün olan kabuğu vardır, hazmı kolaydır. Genelde ham olarak tüketimi tercih edilir. Olgunlaştığı zaman çok yakından tanıdığımız kuru üzüme görüntü olarak çok benzemektedir.

Hünnap, bol miktarda A ve C vitamini içermektedir.Kalsiyum, magnzeyum, fosfor ve özellikle potasyum açısından inanılmaz derecede zengindir.hünnapın sağlığa faydaları

Hünnapın Sağlığa Faydaları

Hünnap simine ülkemizde çok aza rastladığımız bir besindir ve tğketimi çok  yayğın değildir. Fakat özellikle potasyum açısından çok zengin olması kalp sağlığı açısından çok önemlidir. Bunun yanında etkili bir antioksidan olmasından dolayı  çok geniş bir yelpazede sağlığa katkı sağlama imkanı vermektedir.

Hünnap Kanser Hastalıklarını Engelleyebilir:  Çok etkili bir antioksidan olmasından dolayı kanserli hücrelerin etkisini azaltabilmektedir. Bunun yanında Çinde  çok yaygın olarak kanser vakarına engel olduğu için kullanılmaktadır.

Hünnap Kilo Vermeyi Kolaylaştırır:  Hünnap düşük kaleorili bir besin kaynağıdır, bu yüzden zayıflamak isteyenler için önemli bir besin kaynağı olabilir.  Özellikle sporcular tarafından tüketilmesi tercih edilen hünnap aynı zamanda kaynedilen enerjinin tekrar toplanması için antrenmanlardan sonra tüketilmektedir.

Bağışıklık Sistemini Güçelendirir: Yoğun mijtarda C ve A vitamini ve potasyum içeren hünnap bağışıklık sisteminin güçlenmesine ciddi anlamda katkı sağlayabilmektedir Bu nedenle özellikle kış aylarında meydana gelen öksürük, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde kullanılabilir ve kısa zamanda sonuç alınabilir.

Hünnap Sinir Sistemi Sağlığını Korur:  Bu mükemmel meyve siniris sistemi üzerinde direkt etkisi olan nadide meyvelerden sadece bir tanesidir.  Hünnap yaygın olarak stresle mücadelede kullanılır, aynı zamanda anti depresan özelliği olduğuna inanılır. Bu özelliğinden dolayı Hünnap stres atmak için idel bir meyvedir.

Antioksidan Deposu Hünnap: Hünnap inanılmaz bir antioksdian deposudur, bunun bir sonucu olarak neredeyse faydalı olmadığı bir hastalık yok denilebilir. Özellikle karaciğerde meydana gelen hasralara ve kansere karşı koruma sağlayabilir. Bir çok hastalığın nedeni olan serbest radikallere karşı metabolizmayı ve hücreleri korur.

Hünnap Cilt Sağlığı İçin Faydalı Bir Meyvedir:  Hünnapın etkili bir antioksidan olması cilt ve saç sağlığı açısından da önemlidir. Cilt hastalıklarına neden olan unsurları ortadan kaldırabilir. Çin’de yaygın olarak güneş yanıklarına ve kızarıklıklara karşı kullanılmaktadır. Kuru cilterin tedavisinde etkili olabilir.

Sindirim Sistemi Sağlığını Korur: Hünnap sindirim sistemi sağlığını da koruyabilir. Özellikle kabızlık sorunlarına karşı anlık sonuçlar almak mümkün. İştah açıcı özelliği olmasına rağmen hazmı kolaylaştırdığı ve bağırsak hareketlerini arttırdığı için kilo lamaya neden olmaz.

Enerji Santrali Hünnap:  Kalorisi düşük olmasına rağmen etkili bir enerji kaynağıdır.Özellikle yorucu iş günü veya antremanlardan sonra hızlı bir şekilde enerji depolamak için birmiktar hünnap tüketimi yeterlidir.

Hünnap Diş, Kemik ve Kas Sağlığını Korur:  Kalsiyum ve fosfor açısından zengin olan bu sihirli meyve kemiki diş ve kas sağlığını koruryucu özelliği vardır. Aynı zamanda iyi bir mahnezyum deposu olan hünnap kas sağlığını koruma noktasında da önemli rol üstlenebilir.

Hünnap Kan Akışını Hızlandırır: Hünnapın içerdiği niasin aynı zamanda kan dolaşımı için de faydalı bir maddedir.  Kanın dolaşımının düzenli olabilmesi için hünnap tüketimine yönelmekte fayda vardır.

Kalp Sağlığını Korur:  Hünnapın bol miktarda potasyum içerdiğini yazmıştık, bu özelliğinden dolayı özellikle kalp sağlığına ciddi anlamda katkıda bulunur, dolaylı olarak inme, kalp krizi, felç gibi risklere yakalanma seviyesini düşürür.

Hünnapın Sağlık Açısından Diğer Faydaları Şöyledir:  Anemi hastalığına iyi gelebilir, kansızlığı giderebilir, damarlarda oksijen taşıyan kan hücrelerinin sağlığını korur, serbest radikallerin hücrelere zarar vermesini engeleyebilir. Yorgunluğu gidermede çok etkili bir besin kaynağı olabilir, stres ve depresyondan kaynaklanan kötü düşüncelerden alı koyduğu için zihin yorgunluğunu giderici özelliği vardır.

Bazı sağlık uzmanları ateşi düşürücü özelliği olduğunu söylemektedirler, astım ve bronşit hastalıklarına iyi gelebilir. Alerjik hastakılara karşı bünyeyi küvvetlendirebilir. Göz hastalıklarından koruyucu özelliği vardır, histeri hastalığına iyi gelir.


Hünnapın Zararları:  Hünnapın güvenli bir besin kaynağı olduğunu söylemek mümkün. Sağlık açısından tüketilmesinin bir risk taşımadığı düşünülür. Fakat her besin maddesinde olduğu gibi hünnapın aşırı miktarda tüketilmesi bazı yan etkilere neden olabilir. Bu yüzden tüketim miktarında oldukça fazla dikkat edilmelidir.


Özel Önlemler & Uyarılar:

Hamileliik ve emzirme döneminde ne kadar güvenliği olduğu konusunda fazla bir bilgi yoktur. Bu durumda aşırı tüketilmemesi önerilir.

Hünnap tüketiminden dolayı alerji meydana gelirse doktorunuza başvurmanızı öneririz.


Tavsiyeler

Hünnapın en çok dikkat çeken özelliği yorgunluğa ve strese karşı etkili bir besin kaynağı olması. Bu yüzden özellikle stresli ve yoğun iş temposunda çalışmakta olanlar ve sprocular yorgunluğu üzerilerinden kısa sürede atmaları için tüketebilirler.