Eda’dan Samimi İtiraflar

Bugün sizlerle paylaşmak istediğim hikaye tipik bir Y kuşağı temsilcisi, Eda Bilol‘a ait

Eda pırıl, pırıl parlayan kocaman gözleri ile etrafındakileri hemen pozitif çekiciliği ile etkileyen Y kuşağı girişimcilerinden.Kagider’de bir yandan Y kuşağı ile ilgili eğitimler verilirken, onlarla nasıl çalışmalı, onlarla nasıl daha iyi anlaşmalı derken, aramıza hızla yeni yeni Y kuşağı girişimciler de katılıyor. Her geçen gün de artarak. Ben kendi adıma hep söylüyorum; uzun senelerdir,  onlarla çalışmayı, birlikte vakit geçirmeyi seviyorum, ve öncelikli tercih ediyorum.Gelecek onlarla değişecek, güzelleşecek inanıyorum.

Eda ile  Kagider’e katıldığından beri birbirirmizi çok  görmesek de sosyal medyadan takip etme şansımız var. Bir araya gelmek için de çaba içindeyiz. Biraz mesafeler uzak. Ama önümüzdeki günlerde daha çok bir arada olmak dileğimiz.Eda ile sosyal medyanın dışında yazışıyoruz, aynı komitede çalışıyoruz, beraber çalıştığımız bir proje var, ve ben size bugün bu pırıl, pırıl genç girişimci Y kuşağı genci Eda’nın girişimcilik hikayesini kendi anlatımıyla paylaşacağım. Sonra Eda ile sizlere hazırlayacağımız farklı bir yazımız daha olacak, Eda’nın blogger olma hikayesi.İkisi de şimdiye kadar yazdıklarımdan çok farklı, güzel enerjili, çok beğendiğim hikayeler, çalışmalar.  Sizlerin de beğeneceğinizi umuyorum, ben çok keyif alarak, okudum,   yazdım. Bugünkü  hikayede de her kuşağın ilgisini çekecek, çok güzel samimi itiraflar,kendi  öz eleştirileri  var. Sonunda da yeni projelerin girişimlerin haberi var. Y kuşağı olunca böyle, önlerinde daha çok uzun zamanları  var, hayalleri var, çoğalan enerjileri var. Hepsi heyacan verici.DSC00046-1

Eda yazısına  eğitim tercihi ve sonrasında ki karar değişikliğini anlatarak başlıyor.

“1987 doğumluyum. Kasım ayında doğmuş ve erken okula başlamış olmanın avantajıyla 21 yaşımı doldurmadan üniversite mezunu oldum.

Fen Lisesi ardından bir kararsızlık yaşarken, çocukluk hayalim olan Mimarlık bölümünü tercih etme kararı aldım. İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Bölümünden mezun olduktan sonra Floransa’da Florence Design Academy’de İç Mimarlık mastırı yaptım.

İstanbul’a geri döndüğüm ilk günden beri (görüşmeleri daha mastır bitmeden başlamıştı) bambaşka bir konu olan aile şirketimizde başlamak istedim.

Genlerindeki ve ruhundaki girişimcilik arzusu baskın gelmiş.  

Birçok ailenin aksine babam gelmemem konusunda çok ısrarcı oldu. Mesleğimi yapmamı istemesinin yanı sıra, 2008-2010 yılları arasında az-çok herkesi sarsan krizin de etkilerinden yeni sıyrılıyor olduğundan bu ortamdan uzak tutmak istedi.

Staj yapması, girişimcilik ruhunun çıkmasına destek oluyor.

İnatçı ve girişimci ruhum mimarlık yapmayı reddediyordu. Yaptığım staj ve etrafımdaki örneklerden, bunun benim için (her ne kadar tasarım aşığı olsam da) doğru yol olmadığını hissediyordum.  

Eda’nın satış işi yapmayı tercih etmesi; ona  girişimcilik için en iyi tecrübeyi kazandırıyor.

Bir süre, eğlenceli ve değişik bir deneyim olacağından, doğrudan satış işi ile uğraştım.     Hiç tanımadığım insanlara, pek de ucuz olmayan ve yeni bir ürünü tanıtmak, alt ağlar oluşturmaya çalışmak çok değişik bir deneyim oldu. Sonrasında iş hayatına adım attığımda gerçek anlamda faydasını gördüğümü belirtmeden geçemeyeceğim.

Özellikle üniversite dönemi  ya da sonrasında bu tip bir deneyimi kesinlikle tavsiye ediyorum! Tek başına, ‘hayır, ilgilenmiyorum…vb.’ cevapları alarak yine de ilerlemeyi hedef edinmek çok farklı bir duruş, vizyon kazandırıyor insana.

6 ay gibi bir süre bu tecrübeden ve ufak da olsa ek bir kazançtan sonra düzenli iş hayatının zamanının geldiğine karar vererek, tekrar babamla karşılıklı oturdum.

(Bu arada belirtmek isterim ki bu inadın karşılığını veremeyeceğimden de bir o kadar korkuyordum.)direnedaEda direniyor.

Uzun süren bir konuşmanın ardından, daha fazla beklemeyerek yaz ortası başlamaya karar verdim.

Ve şu an 3. Senem bitiyor.

Şirketimiz kökeninde 100 senedir makine mümessilliği sektöründe ve yıllarını tekstil makineleri konusuna vermiş iken, 2008 yılı itibari ile metal işleme makineleri sektörüne de giriş yapmıştır.

Kısacası %70 belki %80 ya da kim bilir daha fazla oranda ‘erkek egemen’ bir sektör.

İlk başladığımda, alışabilmem adına tercüme ve benzeri işlerle ilgileneceğim söylense de bir anda kendimi okyanusun ortasında buldum.DSC05591-1

Başarılı ilerlememizde en önemli etkenin, babamın profesyonel davranarak beni, yıllarını geçirmiş, bana ‘mentor’ luk edecek kişilere, kaba tabiri ile ‘eti senin, kemiği benim’ mantığında teslim etmiş olmasıdır.

Tabi ki hikayenin buradan sonraki 1-1,5 senelik sürecinin zorlu olduğunu belirtmeliyim ve işte benim başarısızlıklardan geçen yolum…

Her ne kadar egosu olmayan bir karaktere sahip olduğuma inansam da, her insanın kırılma noktaları var.

Sekreterlikten, satış ve satış sonrasına, marketing’e kadar geniş kapsamda bir görev tanımı olduğunda yılmak kolaylaşıyor.

Ama 3.senemin dolmasına yaklaştığım bu günlerde, o günlere çok dua ediyorum. Çünkü bu sayede yeni katılan personellere yol gösterecek konuma gelmiş oluyorum. 

Çok ‘uç’ olabilecek başarısızlık hikayelerim yok… zamanında benim de basite aldığım, fakat sonradan önemini anladığım anekdotlarım diyebilirim.

1 kişi bile olsa okuduğunda ‘Evet, ben de bu durumdayım!’ diyerek kendine bir pay çıkarabileceğini ümit ediyorum .

Örneğin, ilk başlarda en zor gelen şey telefonlar oldu!

‘O kadar okumuşum, mimar olmuşum. Telefona mı bakacağım, randevu mu alacağım?!’ düşüncesi içimi kemirmedi desem yalan söylemiş olurum.

Benim çocuklarımda ilk staj yaptıklarında bunu hep yaşadılar, oğlum bana ben faks çekmem, getir götür yapmam dediğinde;  ancak işleri, yapılanları, sistemi çabuk öğrenip, kendini kabul ettirebileceğini  söylemek bize düştü tabii.Baban da seni doğru ellere teslim ederek bunu hemen sağlamış.Kızım da, çok daha küçük yaşlarda bir arkadaşımın tekstil işinde sömestr tatilinde çalıştığında; anne bana para verecekler mi? ilk sorusu olmuştu.Ben de ona kızım; benden  üstüne para istemesinler de  diye yanıtlamıştım. Ama sonuçta ikisi için de çok değerli tecrübeler oldu.bengisukart

Benim şansım Allah vergisi yüksek oranda sabrım.  Bu sayede uzunca bir süre kendimce ‘bu benim işim mi?’ dediğim görevleri sakince yaparak tecrübe kazandım.

Bu kısımların aile ile çalışmak ile alakası yok. Ekibimize benden sonra katılan ve ben yaşlarda bir arkadaşımız ile ne yazık ki bu ‘egosal’ problemi birebir yaşadım ve üzücü bir şekilde ekibimizden ayrılarak beni güç durumda bıraktı.

Çevremde yaşıtlarımda bu sorunu çok görüyorum. (Amacım kendimi ayrı tutmak değil, lakin karşılaştığım tavırları ben hiç sergilemeyerek en basit görevi bile benimsediğim, özenle yaptığım için kendime bu konuda konuşma hakkını görüyorum.  )

Benim gördüğüm, çağ ilerledikçe sabır azalıyor. Üniversite mezunu olunca önde başlanıp, üstün olacağı zannediliyor. Saygısızlık ve büyüklerin tecrübelerini yok saymak artıyor.

Bir Mimar tanıdığım önceleri çok dikkate almadığım ama zamanla ne demek istediğini daha iyi anladığım bir cümle kurmuştu.

‘Ustaya o öyle olmaz, böyle olur diyebilmek için gerekirse kaynağı eline alıp yapmasını bilmelisin.’DSC_0045

Kısacası, ilerleyebilmek için önce mutfağa girmek gerektiğini ve iyi bir aşçı/işletmeci olmak için gerekirse bulaşık da yıkanacağını benimsemek gerekiyor.

Telefonda konuşmak o kadar basit gelmesine rağmen, hiç değil!

İlk dönemlerimde basit bir randevu için yetkili kişiye ulaşmak benim için işkence halini almıştı. Zamanla ‘telefonda konuşma sanatı’ nı etrafımdaki güzel örnekleri modelleyip içine kendimden de katarak istediğim kişiye ulaşır oldum.

Ama bunun için çok fazla ‘ Hayır!’, ‘İlgilenmiyoruz!’, ‘… Bey/Hanım, müsait değil’ duymam gerekti.

Netice ile, biraz sabır, biraz gözlem ve modelleme ile çok da uzun yıllar veremeye gerek yok.

Bu konuda Anthony Robbins’in ‘Sınırsız Güç’ kitabının da rehberlik ettiğini belirtmeliyim.

Biraz daha ‘satış’ a yönelik bir örnek vermem gerekir ise bana ‘bahşedilen’ yedek parça satışları güzel bir örnek olur sanırım.

Doğal olarak taze ve heyecanlı birine en az yoğunluktaki satışlar verilir. Amaç hareketlendirmek değil, riskin az olmasıdır tabi ki.

Aylarca tek tek onlarca müşteriyi aradım. Tabi ki burada ‘esas adam ’lar ustalar olduğu ve genelde telefonda tanımadıkları hem de bir ‘hanım’ sesi duydukları anda mecburiyet olmadıkça muhatap olmuyorlar. Arada çok pes ettim. Hatta sevdiğimi ve keyif aldığımı düşünmeme rağmen bırakıp mimarlığa geri dönmeyi planladığım oldu. Ama bu kolay yol olacaktı. Erkek egemen alanda ‘muhatap’ alınmanın bir yolunu bulmam gerekiyordu. Azimle aynı müşterileri aradım. Sonra baktım bana alışmaya başladılar ama satış hala yok. Biraz sistemi kurcalamaya karar verdim. Hesap kitap kısmını da öğrenmem gerekiyordu. Eh bu konularda herkes pek sabırlı olmuyor. Dolayısıyla kendi kendinize çözmek zaman alıyor. Ama dedim ya inatçıyım.

Birkaç zaman sonra çözdüğümde fiyatlarımızın daha uygun olması gerektiğini bütün hesaplarıyla sundum. Kabul ettirmem, matematik işin içine girince, çok da zor olmadı.

Takip eden bir sene içinde %20 oranında artış olmuştu bile satışlarda!

IMG_2468

Hayalim zannettiğim mimarlık bölümünü okuyup sonrasında bambaşka bir yola, bambaşka bir sektöre girmiş olmam başarısızlık olabilir mi? emin değilim.

Bir nevi sıfırdan başlamak oldu pek tabii. Mimarlığın kattığı proje yönetimi, detay inceliği, tasarım… vb. özelliklerin büyük katkısı olsa dahi, bir makine ya da tekstil mühendisi olarak çok daha farklı bir konumda, çok daha emin adımlarla ve çok daha kolay bir geçiş yapmış olabilirdim, iş hayatına. Günümüzde, ne yazık ki yanlış meslek seçimleri çok yaygın.

Aile baskısı, çevre baskısı, kararsızlık, yanlış bilgilendirme…. Gibi birçok nedeni olabiliyor. Önemli olan bunu fark ettiğinde sıfırdan başlamak, yeni bir yol çizmek diye düşünüyorum.

Asıl tutkumun mimarlık ya da iç mimarlıktan öte yaratmak, geliştirilebilir projeler üretmek olduğunu anladığımda mastırımı bitiriyordum.

Hem mimarlık bölümünü hem de iç mimarlık mastırımı büyük keyifle okudum. -Hala da tasarım yapıyorum- Ama bir şeyler eksikti, daha fazlasını istiyordum. Daha fazla hayata dokunabilmek, belki içinde bulunduğum sektöre bile katkı sağlayabilmek. Bununla ilgili de ilk büyük girişimim, güzel bir ekip çalışmasıyla yakında hayata geçiyor olacak.

Eda’dan haberler bitmeyecek, bitmesin, çok beğendiğim blogunun hikayesini de ayrıca kendisinden bekliyorum. Ben aşağıda biraz blogunun tanıtımını yaptım, devamı gelecek.

Eda’nın blogunun  adı da bir o kadar güzel.

IMG_2345-21

Kafam Bi Online.  

Önce adı çekici geliyor, okuyunca, haberler, fotoğraflar içinde kayboluyorsunuz. Tam kafambionline hali, elinize güzel bir magazine almışsınız gibi, sayfaları çeviriyorsunuz, magazinden farkı; oradan oraya zamansız, habersiz, dalıveriyorsunuz. Aaa ben neredeyim oluyorsunuz, Eeee kafambionline yani!

Beyaz Yakalı Girişimci

 Fatmanur Erdoğan çok severek takip ettiğim Kariyer Yolculuğu blogunun yazarı, bir kitap yazdı. BEYAZ YAKALI GİRİŞİMCİ-Girişimci Hayata Yumuşak Geçiş

Fatmanur Erdoğan’ı yazılarından  beğeniyorum, okuyorum, takip ediyorum. Kitabının  çıktığını ve de girişimciler için yazdığını görünce, hemen alıp okumak sizlerle de paylaşmak istedim. Sevgili Fatmanur’u bugüne kadar hakkında çıkan yazılarla ve özellikle blogunda yazdığı yazılarıyla tanıyorum. Size de onu; ilgili birkaç yazıyı, görseli paylaşarak anlatmak istedim. Girişimciler için çok faydalı olduğunu düşündüğüm kitabını da yine hakkında çıkan yazılarla paylaşmak istedim. Bu güne kadar sizlerle paylaştığım girişimcilik hikayelerinde kitapta anlatılan tavsiye edilen örnekler hep var.Fatmanur çok doğru ve değerli tespitler yapmış.Kitapta  da toplu bir bakış açısıyla anlatmış, size hangisi uyarsa.Karar sizin.

fatmanur-erdoganFatmanur Erdoğan Hakkında

Fatmanur ErdoğanTürkiye’nin ilk kariyer ve yönetim blogunun kurucusudur. 

Hürriyet Daily News gazetesinde girişimcilik üzerine yazdığı köşe yazılarıyla girişimci ruha sahip olanların başarıyla yükselmelerine destek olmayı amaçladı.

Kariyerine Norveç’te Norsk Hydro Agri International’da başladı. Singapur’da FMCG sektöründe çalıştıktan sonra, uzun yıllar ABD’nin Kaliforniya eyaletinde, University of California, Santa Barbara Extension’ın global pazarlama stratejilerine yön verdi. Pazarlama alanındaki çalışmalarıyla Ventura County, California Addy Awards gümüş ödülüne layık görüldü. Pacific Coast Business Times tarafından ‘40Under40’ genç girişimci lider ödülünü kazandı.

Yurtdışında 10 yıl yaşadıktan sonra, BSH Bosch ve Siemens Ev Aletleri şirketinin kurumsal iletişim departmanını kurdu ve yönetti. Abdi İbrahim İlaç Sanayii’nin kurumsal sosyal sorumluluk süreç tasarım çalışmalarını başlattı. The Coca-Cola Company’nin 91 ülkeden oluşan Coca-Cola Avrasya ve Afrika Grubu’nun kurumsal ilişkiler ve sürdürülebilir gelişim stratejilerinin oluşturulmasında etkin bir rol aldı.

Girişimci bir yönetici olan Fatmanur Erdoğan, Uludağ Üniversitesi’nde İşletme okudu; University of California, Santa Barbara’da Pazarlama, Grafik ve Web Tasarım programlarını tamamladı; Yorkville University’de Psikolojik Rehberlik ve Danışmanlık üzerine yüksek lisans yaptı. Erdoğan, Yeditepe Üniversitesi MBA Programında “İnovasyon İçin Kurumsal Kültürler ve Liderlik” dersi vermektedir.

indir (3)Beyaz yakalıdan girişimci olur mu?

Hazırda işiniz varken, düzeninizi oturtmuşken, geliriniz belliyken girişimci hayata geçmeyi düşünür müydünüz? Birçok kişi bu rahatlığı ve garantili durumu bırakmak istemiyor. Fakat bazıları da kurumsal hayatı devam ederken hep yapmak istediği işi yapabilmek için can atıyor. Bir yandan şirket diğer yandan yepyeni bir iş alanı… İkisi nasıl yürüyecek? Fatmanur Erdoğan, Beyaz Yakalı Girişimci adlı kitabında girişimciliğe heveslenen beyaz yakalılara tavsiyelerde bulunuyor.

Beyaz yakalı girişimci, eğitimi olan, iyi şirketlerde kariyer yapmış, başarılı, bir yandan da girişimci ruha sahip kişilere deniyor. Sayıları da git gide artıyor. Hazırda bir işi, düzeni varken bir girişimde bulunmak cesaret istiyor. Şu anda yaptığı işi bırakmasa bile girişimine zaman ayırması gerekecek. İşin tutup tutmayacağı batıp batmayacağı da kesin değilken neden böyle bir şey yapılsın? kariyeryolculugu.com’un kurucusu ve Beyaz Yakalı Girişimci kitabının yazarı Fatmanur Erdoğan bunu şöyle açıklıyor: “Beyaz Yakalı Girişimcilerin aklında hep bir gün kendi işlerini yapmak oluyor. Bazıları aile ve çevrenin baskısıyla başka şirketlerde çalışan ama arayışları daim olan kişiler oluyor. Bazıları için elde ettikleri deneyim artık onları tatmin etmiyor ve daha çok üretken olabilecekleri bir kariyer arayışı içinde oluyorlar. Diğer bir sebebi şirketlerin hiyerarşik yapıları, kuralcı yaklaşımları, ya benim düzenime uyarsın ya da gidersin tarzı liderlik anlayışları sayılabilir.”

İnsanların saygı gösterdiği bir kariyerden sonra bilinmeyen bir alanda ilerlemeye çalışmak cesaret işi. Özellikle de ilk yıllarda. Girişimcinin kendini kabul ettirmesi ve ürününü, hizmetini satması ilk yıllarda zor oluyor. Tanınırlık, güvenilirlik gerekiyor. Referans işler birikene kadar kapıların yüzünüze kapanmasına da hazırlıklı olmak gerekiyor. Eğer tek başınaysanız daha rahat hareket edebiliyorsunuz. Ama bir aileniz varsa onlar da yeni kariyerinizden etkileniyor. Düzenli bir gelirden vazgeçiyorsunuz. Genellikle yatırımı geri alabilmenin iki seneyi bulduğunu belirten Erdoğan, bunun en az iki sene alışık olunan hayattan mahrum kalınması anlamına geldiğini söylüyor.

57 (1)Üçüncü denemede başarılı oluyorlar

Kurulu düzeni bırakmak zor. Bu nedenle beyaz yakalıların büyük bir kısmı böyle bir değişime gitmiyor. Uluslararası bir şirkette çalışıyorsanız, sizinle iş yapmak isteyen çok kişi oluyor. Sadece şirket ismi nedeniyle sizinle temas kurmak istiyorlar. Girişimciliğe geçiş yapıldığında ilgi azalıyor. Bu da 20 yılını büyük şirketlerde geçirmiş beyaz yakalılar için zor bir süreç. İtibarını ve gücü kendinizden almamaya alışmışsanız, süreciniz daha da zorlaşır diyen Erdoğan, beyaz yakalı girişimcilerin bir müddet gelir kaybı yaşamayı da göze alabildiğini söylüyor. Yıllarca maaşı zamanında yatanlar için dengesiz bir hayata geçmek büyük sıkıntı. Kararınızı verdiniz, girişimci olacaksınız. Ölçtünüz, biçtiniz ve bir şekilde işe başladınız. Her şey istediğiniz gibi gitmeyebilir. Erdoğan, istatistiklere göre, girişimcilerin genellikle 3. iş denemelerinde istedikleri başarıyı elde ettiklerini söylüyor. Bir kısmı da bu işin onlara göre olmadığını tecrübe ederek farkediyor. Hiç denememektense, deneyimlemeyi tercih ediyor. Bunun çok önemli bir özellik olduğunu belirten Erdoğan, günümüzde işinden, iş yerinden ve yöneticisinden memnun olmayan çalışanların sayısı yüksek olduğunu söylüyor. Bu kişilerin çoğu da hayal kuruyor fakat aksiyon alamıyor. Bir kısmı da cesaret ediyor ve iş istediği gibi gitmese bile, bu tecrübe onu profesyonel hayatında daha başarılı yapıyor.

Girişimcilik işsiz olmakla eşdeğer

Bir yandan iş bir yandan binbir zorlukla ilerletmeye çalıştığınız girişiminiz… Bu dönemde çalıştığınız kurumun tutumu önemli. Bazı girişimcilerin bu süreçte şirket hedefiyle kendi hedefleri örtüşmediği için kurumsal hayatı bıraktığını belirten Erdoğan, çevik şirketlerin zaten bu kişilerin hedeflerine ulaşabilmeleri için destek olduklarını söylüyor.

Girişiminizi yaptınız, hatta biraz da yol aldınız. Fakat sıkıntılar bitmiyor. Profesyoneller için en önemli sıkıntılardan birinin girişimciliğin işsiz olmakla eşdeğer olması diyen Erdoğan, bu durumun beyaz yakalı girişimcinin kendini yeni işinde kabul ettirene kadar devam ettiğini söylüyor. Ancak o zaman sosyal baskıdan kurtulabiliyorlar. İnternet girişiminde bulunanların işi daha zor. Evde laptop’unuzda iş yapıyorsanız, vay halinize. Yazık çocuğa, gül gibi işini bıraktı diye düşünülüyor. Fiziksel bir dükkanınız da yoksa, ne iş yaptığınızı anlatmak zor. Çevreden gelen eleştirilere dayanmanın en iyi yolu da halinizden anlayan kişilerle, yani girişimcilerle vakit geçirmek.

Türkiye’den örnekler

Türkiye’de de beyaz yakalı girişimciler var. Erdoğan bunlara örnekler veriyor: Özüm Sönmezalp, Türkiye’nin prestijli bir kurumunda, iyi bir konumda çalışırken ayrılıp daha önce bu alanda deneyimi olan Kemal Gürer ile birlikte Burger House’ı kuruyor. Türk markası olan bu girişim, uluslararası alanlara da açılıyor. İngiltere’de şube açtılar ve şimdi planları arasında Güney Afrika’da 5 şube açma planları bulunuyor.

Diğer bir girişimci Fiba Holding’in kurucusu Hüsnü Özyeğin. Yapı Kredi Bankası’nda üst düzey bir pozisyondan ayrılıp, kendi şirketini kurdu. Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik alanında yaptığı çalışmalarla öne çıkıyor.

trendyol.com kurucuları da Beyaz Yakalı Girişimcilere iyi bir örnek. Kurucularından Demet Mutlu, başarılı bir eğitim hayatı arkasından, memur olarak bir şirkette çalışmaktansa, start up girişiminde bulunmayı tercih ediyor. Belli bir kurumda unvan almak için koşturmak yerine tutkusunun ve ideallerinin peşinden koşuyor. Harvard’dan mezun olup ismi bilinmeyen bir şirket kurmak da büyük cesaret, özgüven ve öngörü gerektirir. CFO’su Mehmet Akgün, Amazon.com’da finans müdürüyken, Türkiye’de bir start-up a CFO olarak katılıyor. Kısaca Beyaz Yakalı Girişimci, kendi tutkuları doğrultusunda hareket edebilme cesaretine sahip, girişimci ruha ve davranışa sahip, eğitimli, başarılı, çok meraklı ve potansiyeli yüksek olan dinamik bireylerden oluşuyor.

posta-gazetesi-fatmanur-erdoganGirişimciliğe geçişte tavsiyeler

-Halihazırda çalıştığınız bir şirket varsa ve kendi işinizi yapma hayaliyle tutuşuyorsanız, keskin bir geçiş yerine kademeli geçişi deneyin. Şu an X şirketinde gıda ürünleri satan bir pazarlama direktörüyseniz ve ticarete atılmak istiyorsanız, evinizden küçük adımlarla ticarete atılmanız ya da ticaret yapan bir tanıdığınızla birlikte bir müddet hareket etmeniz faydalı olur.

– Yaptığınız işten farklı bir alana geçecekseniz, o alanı tanımak, networkünüzü kurmak için zaman geçirin. Yeni bir alan hakkında öğrenmeniz gereken çok detay olacaktır.

-Eğer girişiminiz aynı sektörde olursa, networkünüz sağlam, bilgi ve tecrübeniz de kuvvetli olacağından geçişiniz yumuşak olacaktır.

-Aileniz ve sorumluluklarınız yüksekse, onlarla fikirlerinizi paylaşın. Girişimci hayat, stabil memur hayatından farklıdır. Aileniz de sizinle birlikte durumdan etkileneceği için, onların da hazır olması ve sizi desteklemesi yararlıdır.

-Finansal olarak yüklü girişimde bulunacaksanız, kaynaklarınızı iyi planlayın.                         Yukarıdaki güzel yazıyı  Hürriyet İK dan Zeynep Mengi’den aldım. zmengi@hurriyet.com.tr

ELLE-COVER-STORY-FATMANUR-ERDOGAN-155_156_ELLE150Kitap Hakkında Yorumlar

“Girişimciliği ve girişimcilerin deneyimlerini akıcı bir anlatımla gözler önüne seriyor. Girişimci bir hayatın size göre olup olmadığını keşfetmenizi sağlayacak etkili bir kitap. Girişimciliğe gönül vermiş herkesin girişimci hayata adım atmadan önce Fatmanur’un bu kitabını okuması gerekir.

-Norbert Klein, CEO, BSH Bosch ve Siemens Ev Aletleri A.Ş. Turkey

“Girişimciliği tanımlamak çok kolay değil. Belki en yakın ve açıklayıcı olanı “girişimciliği” bir ruh hali olarak tarif etmek. Fatmanur Erdoğan’ın yakaladığı ve aslında hazırladığı bu kitabı farklı kılan da buradaki yaklaşımı. Psikolojik olarak girişimciliğe yaklaşım ile aslında Erdoğan, bir yaşam biçimini anlatıyor. Bu açıdan içerik olarak Türkiye’de alanındaki en ilgi çekici çalışmalardan biridir. Kitapta sizi başarıya götürecek ‘girişimcilik ruh hallerini’ bulmak mümkün. Yapay formüller yerine, kendi girişimci ruh hallerinizi keşfederek ilerlemenin yolu açıklanırken, girişimcilik alında dünyaca tanınmış isimlerden örnekler ve sözler, anlatılan yaklaşımları renkli kılıyor.”

-Volkan Akı, Turkish Time, Genel Yayın Yönetmeni

61“Girişimcilik üzerine yazılmış ilham verici, çok değerli bir kitap. Fatmanur Erdoğan, bizlere yeni ürün ve hizmetler geliştirebilmek için yaratıcı ruhumuzu kullanma yöntemlerini, inovasyon için keşif yollarını gösteriyor. Merak duygunuzu harekete geçirmeye ve cesaretinizi bulmaya destek oluyor. Fikirlerinizin akması ve başarıyla sonuçlanan girişimlere imza atmanız için gereken gücü size kazandırıyor. Merakınızı cezbettiren başarı örnekleri ve yüksek tempolu anlatımıyla girişimcilik yolculuğundakilerin başucu kitabı.”

-Nancy Overholt, Direktör, Institute of International Education, USA

“Fatmanur öyle güzel biriktirmişsin ki hepimizin iş hayatındaki keşkelerimizi, iyi ki yapmışımlarımızı, yine olsa acaba öyle mi davranırdımlarını… Uzun zamandır birbirine çok benzeyen kişisel gelişim kitaplarının girişimcilik alanındaki boşluğunu dolduracak bir kitap olmuş. Yirmili yaşlarının başlarındaki her Türk gencine bu kitabı okutabilmeyi öyle isterdim ki… Bu durumda kitabı elinde tutan ve bu yazıyı okuyanlardan ricacı olayım; mümkün olduğunca fazla kişiye hediye ederek okumalarını sağlayalım. Emin olduğum ise, bu kitapta okudukları sayesinde hayatında önemli kararlar alacak birçok kişi için bir başucu kitabı değil, başının tacı kitabı olacak…”

-Mustafa Demiralay, Yeşim Tekstil Üretim Direktörü

Mustafa Demiray’a ben de katılıyorum. Optimist Yayınlarından çıkan bu çok güzel kitabı çevremde ki gençlere tavsiye etmekten, hediye etmekten çok mutlu oluyorum.

Girişimci Olmak İsteyince….

134_10910905359_4454_nBu gün sizlerle, çok takdirle izlediğim, yine gençlerden, gençler için önemli bir örnek girişimcilik hikayesini paylaşacağım. Oğlumun girişimcilik öyküsü.

Mehmet Bilgi Üniversitesi İşletme Bölümü Mezunu. Okulda okuduğu dönemlerde; mezun olunca kendi işi olsun istiyordu.Gençliğinin özgüveni ile baba bana Etiler de bir Mc Donald’s aç, bak nasıl para kazanacağım; göreceksin tekliflerinide son derece ciddi yapıyordu. Özgüveni hoşumuza gidiyordu ama; kendi işi için sadece okuldan mezun olmak, ve  sermaye değil, tecrübenin, deneyimin de şart olduğunu anlatmak bize düştü.Üniversite de okurken önce okuduğu bölümle ilgili değişik finans kuruluşlarında staj yaptı.Gönlü hep satan olmaktan yanaydı.İnsan ilişkilerinde ki olumlu çekiciliğini iyi değerlendirebiliyordu. Tesadüfler sonucu reklam sektöründe de staj yaparken, fikirlerin görsel ya da filmlere dönüşmesinde  yaratıcılık, estetik  ve farklılık kazandırma  yeteneği,  olduğunu keşfetti ve kararını verdi. Finans dünyasında çalışmak istemiyorum dedi.

untitled

Askerden  döndüğünde; iş aramaya başladığında; hem  iş ofis tecrübesi, hem de ne yapıp, ne yapmak istemediği konusunda bir fikri olmuştu. Yepyeni umutlar ve hayallerle bir reklam şirketinde işe başladı. İleride iş kurmak için, hem kendi şirketinde, hem değişik sektörlerdeki müşterilerinin iş dünyasını keşfetmeye başladı.Heyacanla, tutkuyla, severek çalıştı.Her gün yeni şeyler öğrendi, uyguladı, sorumluluklar aldı. Başarınca çok mutlu oldu.Hatalarından ders almayı öğrendi.Bazen kendi fikirlerini anlattı savundu, kabul ettirdi, mutlu oldu. Bazen kabul ettiremedi. Bazen iyi ki kabul edilmemiş dediği oldu. Dolu dolu yedi yoğun sene geçirdi.Hilton ilan

Sonra birgün ben artık ayrılıyorum, arkadaşımla beraber kendi şirketimizi kuracağız dediğinde tereddütü yoktu.Girişimcilik dünyasına geçme zamanı gelmişti. Zor bir dönem geçireceğinin farkındaydı. Kendi isteğiyle işsiz kalacaktı. Ailesinin sorumlulukları, kuracağı şirketin masrafları olacaktı. Korkuları vardı, ama çözüm planlarını da beraberinde oluşturmuştu.Gelecek hayalleri de işin en güzel yanıydı. İlk kuruluşta hiç sermayeye ihtiyaç duymadan, işini aldıkları büyük bir grubun  teklifiyle onların binalarının bir bölümüne yerleşerek; kira ve sekreter gibi masraflarına çözüm buldular. Az da olsa iki ortağa kalan bir para da vardı. Yeni müşteriler kazanana kadar böyle idare ettiler.

Bir müddet sonra kendi yerlerini kiralayıp, geçtiklerinde o masrafları da kazanmışlardı. Yavaş yavaş, teker teker elemanar almaya başladılar.Kısa zamanda gerçekleştirdikleri güzel projelerle de müşterileri ve işleri çoğaldı.Daha önce çalıştığı şirketiyle de iyi ilişkileri sayesinde eski patronundan da destekler aldı.

Mehmet’çim gencecik yaşlarda kurduğun,  adım adım, temkinli, dengeli, istikrarlı büyüttüğün  işin için seni kutluyorum.Hikayeni oğlum olduğun için değil, çok değerli bir örnek olduğu için yazdım. İş kurmak için her zaman sermaye bulmak gerekmiyor. Bu konuda sen çok güzel bir örneksin. Çok net ve öz anlatımınla paylaştığın, hikayeni senin anlatımınla da aşağıda ekledim.

rklm

“RKLM

İşletme mezunu reklamci olur mu?

Universiteden sonra yaptigim stajlar Dogus Otomotiv Pazarlama, Alternatif Bank Uluslararasi Finans, Thinktank Reklam Ajansi

Bu stajlardan sonra ceketle ise gitmek cazip gelmemisti, reklam ajansindaki stajda tasarimin birsey uretmenin keyfini almaya basladim yaraticiliga karsi olan yetenegimi kesfettim.

Akabinde reklam sektorune devam etme karari aldim, Tequila’ nin Thinktank ile birlesme ve ajansin buyume donemine sahit olunca macerayı, rutinlige tercih ettim.

Concept’te gecirdigim 7 yil sonunda elde ettigim ulusal ve uluslararasi tecrubeyi hicbirseye degismem.

Aksigorta Bodycard

Musteri iliskilerinde olmama ragmen yaraticiliga ve tasarima olan ilgim sayesinde markalar icin yaptigimiz beyin firtinalarından ufkumu cok genislettigimi dusunuyorum.

Conceptteyken birkac fikrimin odul almasi musteri iliskilerinde olan biri icin ovunc kaynagi oldu.

cryptex kurumsal

O donem yaratici ekibin basinda bulunan Ömer’in (Durgut)  ajanstan ayrilacagi konusuluyordu, uzulmustum biz hem bir aileydik ama Ömer’in tasarim gozunun sektorde fazla kiside olmadigini dusundugum icin bunu bir firsat olarak degerlendirdim. Bizim sektorde yer degistirmek diger sektorlerdeki gibi olumsuz birsey degil. Her gittigin yerde beyin farkli calistigi icin bizim gibi fikir ticareti yapanlarin belli bir sure sonra yer degistirererek besleneceklerini dusunenlerdenim.

5013_199706225359_1106542_n

Ilk girisimci ruhumu o donem hissettim, Ömerle beraber kendi markamizi kurma fikrini ilk olarak cevremle paylastim. O donem cevreden pozitif enerji almak cok onemli, ajans kurmak cok kolay bir karar degil ancak dogru formulle sermayeye bile gerek yok.

Mindshare_RKLM_000

Soyle ki biz baslangicta kendi bilgisayarlarimizla ve ofis paylasarak rklm adini verdigimiz ajansi 2009 yilinin subat ayinda kurmus olduk. Kurulma doneminde sansimizin yaver gitmesi ilk musterimiz Hilton Dalaman ile aylik fee ve ofis paylasimi sartiyla Balmumcu’ da 3 katli villanin en alt katina yerlestik. Iki kisiydik Ayda 2000 euro kazaniyorduk ve ofis giderimiz yoktu. Ilk 5 ay sistemi oturtma tecrube kazanma konulariyla gecti daha sonra yeni musteriler kazanmaya basladik Kazandikca buyumeye ona gore hareket etmeye yeni kisilere ihtiyac duymaya basliyorsunuz Yeni kisiler geldikce sigmamaya basladik ve kendi ofisimizi 2010 yilinin aralik ayinda Fulya’da tuttuk

62971_10150257656935360_5339691_n

Ilk odulumuzu musterimiz Mindshare’e hazirladigimiz Koc Konkuru calismalariyla kazandik. Mediacat Felis.

Bugun bircok marka ile calisiyoruz. Shaya ve Royal Canin uluslararasi markalarimiz, ulusal markalardan Ceyo Pelit ve İlbak holdingin bunyesinde bulunan outbox ve portline’ a hizmet veriyoruz.

Tasarim kalitesi bizim vazgecilmezlerimizden. sadelige cok onem veririz.

Hizmet sektoru kolay olmayan bir sektor ancak markayla bir baslangic yapildi mi aidiyet duygusu her yanimizi kapladigindan belki de basarimizin anahtarlarindan

2009dan bu yana ciromuzu %800 artirdik

Bugun ajansimiz 8 kisi

Yaratici cozumler disinda sosyal medya ve outdoor kiralama hizmeti veriyoruz.”

hilton restoranlar

Reklam sektörü zor bir sektör, ekonomik şartların çok etkilediği bir sektör.Her işin zorlukları var tabi,ama  burada Mehmet’in bu sektöre bilinçli istekli başlaması, değerli iş ve hayat tecrübelerinden sonra sevgili Ömer ile  işlerini  kurmaları  ve müşterilerine ve işlerine olan saygıları, aidiyet duyguları, onların işlerinin  püf noktaları oldu. Ortağı,şirketin yaratcı ekibinin başı, sevgili Ömer’i de tüm kalbimle  kutluyorum. Çok güzel bir ikili oluşturdunuz, başarılarınızın  devamı her zaman mutluluğum, gururum olacak.

veda outdoorEmekleriniz, çalışmalarınız her zaman yüzünüzü güldürsün, yeni enerjiler kazandırsın.Karaca - Set Foto-20

İş kurarken, sermaye isteyen işler, projeler de var. Bir başka yazımda çok beğendiğim böyle bir örneği de anlatacağım. Bazı işlerde de işinizden ayrılmadan evden yapacağınız çalışmalarla başlatacağınız çözümler de olabilir. Böyle de çok başarılı örnekler var. Hepsini sizlerle paylaşmak istiyorum. Sevgiler,sevgiler

Gençlerle Gelecek Güzelleşecek

Genç Girişimcilerimizden  gelen çok beğendiğim iki haberi  sizlerle paylaşmak istedim. Önce Begüm Özdoğularlı‘nın sosyal projesi,  Begüm’ün çok özel girişimcilik hikayesini ve özel sosyal proje çalışmalarını daha önceki yazılarımda da hep paylaştım, bu da beni çok mutlu eden Begüm’den  yeni yılın ilk  proje haberi. Proje de ona destek veren, yanında olan çok değerli arkadaşlarımız da var. Başarılar, her zaman sosyal sorumluluklar alındığında, çok daha değerli oluyor, katlanıyor.

IMGP2310

Çok genç, çok aktif,çok renkli,  bu güzel arkadaşımızın haberini de yeni yıl davetindeki güzel fotoğrafıyla  birleştirdim.

Genel hedef;

Toplumun en dezavantajli grubu olan Romen vatandaşlarımızın nüfusu hızla artmaktadir.
2020 senesinde Trakya bölgesindeki Romen  nüfus oranının %30’ları  bulacağı dikkate
alındığında ülkemizin en dezavantajlı grubu olan Romen vatandaşlarımızın topluma kazandırılmasının
önemi daha da artmıştır. Son yıllarda devlet politikalarında da önemli destekler verilen Roman vatandaşlarımızın toplumda yer edinebilir hale gelmeleri için sadece devlet büyüklerinin değil sivil toplum kuruluşlarının da üzerine önemli görevler düşmektedir.

Roman vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlardan bazıları şöyledir;

Toplumdan dışlanmış olmaları sebebiyle kendilerine ayrılan, gelişmemiş mahallelerde , olumsuz koşullarda yasamaları,
Nüfus oranının sadece % 7’sinin   Lise ve üniversite mezunlarından  oluşması
Kendilerine olan ön yargı sebebiyle eğitimli bile olsa istihdam edilmekte zorlanmaları,
Aile planlaması konusunda bilinçlendirilmedikleri için  doğum oranlarının yüksek olması,
Eğitim alıp meslek sahibi olan kişilerin toplumun önyargıları sebebiyle Romen olduklarını gizleyerek sosyal hayatta var olmaları.

Romanlarin var oldukları meslek gruplarından bazıları;

Çiçekçilik
Çalgıcılık
Kurbağa toplayıcılığı
Eskicilik
Atik Kağıt Toplayıcılığı

-Süpürgecilik

-Park bekçiliği

Eğitimli grup arasında ise;

Avukat

Doktor

  Öğretmen

  İş adamı  vs.
Roman vatandaşlarımızın avantajları;

– Kadına karsı şiddetin en düşük olduğu grup. ( Anaerkil bir toplum yapısında olmaları )
– Her ne kadar sağlıksız bir ortamda büyüseler de sağlık problemlerinin en az yaşandığı gruplar olması
– Kanserli hasta sayısının  düşük olması,
– Müzik kültürlerinin cok yerleşik olması sebebiyle müzisyenliğe yatkın olmaları

-Hızlı düşünüp çabuk karar verebilme yetilerinin kuvvetli olması,

– Göçebe bir kültürden gelmeleri sebebiyle yaratıcılıklarının kuvvetli olması,

Edirne Valiliği olarak Roman grubu için yapılması planlananlar;
– 2013 yılının Roman yılı ilan edilmesi. Bu kapsamda Valilik  , Kalkınma ajansı ve Avrupa Birliği projeleri ile;

– 100 kadına Moda Tasarım Eğitimi verilerek ünlü tasarımcı  Gülşah Saraçoğlu’nun yönetiminde pazarlanması

– 200 kadına sabunculuk eğitiminin verilmesi, bu eğitimlerden sonra çıkan ürünlerin özel firmalar tarafından pazarlanarak gelirlerinin kadınlara iletilmesi,

– 1000 issiz erkeğe sanayinin ihtiyaç duyduğu metal, makine, kimya, tekstil, turizm, satış gibi alanlarda eğitim verilerek bölge firmalarının kendi bünyelerinde istihdam etmesini sağlamak,

– 200 kişiye girişimcilik eğitimleri verilerek eğitimler sonunda Ekonomi ve Sanayi Bakanlığından alabilecekleri desteklerde yol haritası çizmek,

– Lise ve üniversite öğrencilerinin katılımcı olarak hedeflendiği 5 konferans ve 1 çalıştay düzenleyerek Romen vatandaşlarımızın toplumdan dışlanmasının ülkemize nasıl bir olumsuz dönüşümü olacağının örnekleriyle aktarılması ve yeni nesilin  Romen vatandaşlarımızla iç içe yaşamayı kabullenerek iletişimlerini kuvvetlendirmeleri gerekliliğinin farkındalığının artmasının sağlanması,

– Dünya kadınlar gününde Roman kadınlarına yönelik İstanbul ve Edirne de 2 çalıştayın  düzenlenmesi ve unlu fotoğraf sanatçıları tarafından  çekilen Roman kadınlarının fotoğraflarının
üç farklı sergi salonunda sergilenmesi,

-Kadına karşı şiddetin en az görüldüğü bir grup olan Romanlarda erkeklerin hassas kültürlerinden dolayı ödüllendirilmesi,

Begüm’cüm 16.Ocak 2013 çarşamba günü yanında olmayı çok isterdim, seni ve emeği geçen herkesi gönülden kutluyorum. Sevgiler, başarılar….

________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

16 Ocak 2013  Edirne faaliyeti
1- İş dünyasının önemli Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri ve iş adamları Edirne’yi ziyaret edecektir. Her kurum ve bireyin ziyaret sebebi şöyledir;

İstanbul Genç Girişimciler Derneği Başkanı İnanç KABADAYI ;

–              Kadınların yaptığı ürünlerin tanıtım ve satışında destek vermek, üye firmalara proje süresince

görülen her gelişmeyi aktarmak,
Turk Kanser Dernegi Baskani Burak DURUMAN

–     Roman vatandaşların kanser konusunda bilgilendirilmesi ve Türk Kanser Derneği olarak

Roman vatandaşlarımızın yanında olduğunu vurgulamak,

TİM Başkan Vekili Mustafa ÇIKRIKCIOĞLU

–           Kurbağa ve salyangoz toplayıcılığı  yapan Roman vatandaşlarımızla yapılan ihracatlarla  ülkemize yıllık 7 milyon doları geçkin bir girdi sağlamaktadırlar. Roman Vatandaşların kendi işletmelerini kurdukları takdirde ihracatlarını geliştirmek adına da kurum olarak destekler esirgenmeyecektir.

adına destek vermek, istihdamda daha fazla yer almaları için iş dünyasını bilinçlendirmek

Focus Mesleki Eğitim Kurumlar CEO’su  Begüm ÖZDOĞULARLI

–       Roman vatandaşlara yönelik yapılacak bütün eğitim programlarını organize etmek, eğitimler

sonunda çıkan ürülerin pazarlanmasına destek olmak.

–       Yapılacak bilinçlendirme toplantıları ve çalıştayların konuşmacılarını ve programların

organizasyonlarını sağlamak

Magic Form İç Giyim Yönetim Kurulu Eş Başkanı Handan ERCENGİZ

 

–       Sabunculuk eğitiminde yapılacak sabun tasarımlarını yapmak ve mağazalarında

satışlarını yaparak Roman kadınlarımıza gelir olmasını sağlamak.
Moda Tasarimcisi Gulşah SARAÇOĞLU

–       Roman giyim , tasarım eğitimleri vererek Edirne’de valiliğin uygun gördüğü bir

yerde kendi marka adıyla bir atölye oluşturmak, ve bu ürünlerin kendi mağazalarında satılmasını sağlayarak kadınlara bir gelir sağlamak.

Sevgili Hande’den Yeni Başlangıçlar

Herkese sevgili Hande’den çok güzel bir mektup var. Çok genç yaşta çok özel projeler gerçekleştiren Hande’nin (Çilingir) başarılarını soluksuz takip ediyorum, sizlerle de paylaşmak istedim.

 Herkese merhaba,

KAGİDER üyeliğim yaklaşık 1 seneyi doldurdu ve bu süreç içerisinde, aranızdaki birçok değerli kişi ile tanışma imkanı buldum.

KAGİDER bünyesinde ilk katıldığım etkinlik olan ‘Tanışma Toplantısı’nda, yurtdışında devam eden profesyonel kariyerimi, başlangıçta çoğu insana sadece ‘hayal’ gibi görünen farklı bir proje için, bir gecede bırakmaya karar verdiğimden bahsetmiştim. Fethiye’de bir İngilizce dil okulu açacak, burda yaz-kış yaşayan İngilizler’in yanında, yurtdışından gelecek öğrencileri konaklatacak, böylece İngilizce’yi, İngilizler’den öğrenmelerini sağlayacak, geri kalan zamanlarda ise Fethiye gibi doğa harikası bir bölgede keyifli zaman geçirme imkanı sunacaktık. Bunu yaparken de, burayı, dünya standartlarında, uluslararası bir okul haline getirebilmek adına, yabancı öğrencileri hedefleyecektik. Gezilen farklı  40’a yakın ülke, kapısı çalınan yüzlerce acenta, İngiliz aileleri örgütleme, 33 dönüme varan bir kampüsü yönetme çabaları ve yatırımların da katkısıyla, hayalimize ulaştık ve okul henüz 3 senenin sonunda 28 farklı ülkeden 3000’den fazla öğrenci ağırladı.

Geçtiğimiz yaz sonu, muhtelif sebeplerden dolayı, aslında ‘bebeğimiz’ olarak gördüğümüz ve arkasında çok büyük emekler barındıran bu projeden ‘çıkış’ yapma zamanımızın geldiğini gördük. İşe başlarken kurguladığımız ‘çıkış stratejimizden’ biraz farklı olsa da, başında çoğu kişinin inanmadığı bu işten, okulumuzu, Türkiye’nin en fazla yabancı öğrenci getiren kurumu haline getirmiş olmanın gururu ve mutluluğu ile ‘çıkış’ yapmış oldum.

http://sociapl.us/video/

Arkasından, daha önce size bir konferans aracılığıyla kısmen duyurmuş olduğum, Sosyal Ticaret üzerine başka bir projeye, uzun araştırmalar sonucu, yeni bir takım kurarak başladık. Bu proje için de, Galata Business Angels’dan, bugüne kadar yapılmış en yüksek yatırımı aldık, şimdi de TÜBİTAK ile bir destek sürecindeyiz. E-ticaret pazarının büyüyen hacmi ile birlikte, Sosyal Ticaret de henüz yeni ortaya çıkan ancak hızla yükselmesi beklenen bir kavram. Projemiz kapsamında, özetle, e-ticaret sitelerinin, müşterilerinin arasındaki iletişimi arttırarak, satın alma kararlarına yardımcı olacak, dolayısıyla e-ticaret sitelerinin trafiklerini ve satışlarını arttıracak, teknolojik Sosyal Ticaret Uygulamaları sunuyoruz. Bu uygulamalar işlevsellik ve fonksiyon olarak yine Türkiye’de bir ilk olduğundan, aynı heyecanı bu iş için de yaşıyoruz. Yaklaşık 2 ay önce satışlarımıza başladık ve halihazırda Türkiye’nin önde gelen parekendecilerinin online mağazaları ve bazı büyük e-ticaret siteleri, partnerlerimiz oldu. Aşağıdaki kısa videodan,  uygulamalarımızın kısa tanıtımını izleyebilirsiniz. Kısa dönemde yurtdışına açılma planlarımız olduğundan, videomuz da İngilizce, bunun için şimdiden özür diliyorum.