“Tüm Farklı Renkler, İyi Enerjili ve Neşe Dolu Olsun.”
Yeni Yıl’da herkese,her rengiyle, neşeli sağlıklı, huzurlu günler diliyorum. Okumaya devam et
“Tüm Farklı Renkler, İyi Enerjili ve Neşe Dolu Olsun.”
Yeni Yıl’da herkese,her rengiyle, neşeli sağlıklı, huzurlu günler diliyorum. Okumaya devam et
Prensimi ilk gördüğümde henüz bir haftalıktı.Boston’da doğduğu için biz, doğumdan bir hafta sonra yanındaydık. Onu kucağıma aldığım andan itibaren, yüreğimden geçen müthiş güzel, tarifi imkansız duygularla birlikte en iyi arkadaşı olayım, onu iyi anlamaya çalışayım istedim.
Her anımızda arabalarımız yanımızda…
Zaman geçtikçe, her hafta gözlerimin önünde büyürken her devresinde onu doğru anlamayı ve ona yüreğimle yakın olmayı çok arzu ettim. Sonunda tüm istediklerim gerçek oldu. Şimdi prensim benim en iyi arkadaşım.
Evde sohbet de başka keyif.
Yanında çok mutluyum, onunla hiç bir şeye değişmek istemediğim güzel saatler geçiriyorum.2012 bitmeden yazmak istediğim çok yazım vardı; ama, ben beni en çok mutlu eden bu serüveni ve arzumu yazmak paylaşmak istedim.İlk günlerden beri her hafta pazar günleri erken saatlerde buluşuyoruz.
Klüpte her zaman yapacaklarımız var.
Bütün gün harika saatler geçiriyoruz. İlk zamanlar hatta iki yaşına kadar onunla kendi evinde beraber oluyorduk. Oynuyorduk, konuşuyorduk, beraberce vakit geçiriyorduk, ama tüm aile bir aradaydık. İki yaşından itibaren sabah buluşuyoruz, bütün gün sadece Aslan dedişko ve ben beraber vakit geçiriyoruz.
Oyuncakçı da olduğu kadar kitapçıda da çok mutluyuz.
Denizde, parkta, çocuk eğlence merkezinde, kitapçıda , tiyatroda,müzede, konserde,yemekte,kafede, marketde, alışveriş merkezinde, caddede, klüpte, evde.. Oynuyoruz, kitap okuyoruz, alışveriş yapıyoruz,yüzüyoruz, bilgisayarla sörf yapıyoruz, televizyon seyrediyoruz,arabayla geziyoruz, bol bol sohbet ediyoruz, şarkılar söylüyoruz, illa latin şarkılar dinliyoruz, dans ediyoruz, boz yap oynuyoruz, mutlaka arabalarımızla oynuyoruz.
Eğlence merkezinde arabalara binip yarışıyoruz.
2012 de en sevdiği aktivitemiz Araba Fuarı gezimiz oldu.
Sonra gelecek pazar buluşmak üzere ayrılıyoruz. Her hafta buluştuğumuz da biraz daha büyümüş, biraz daha algılamaları artmış, değişmiş, yeni şeyler öğrenmiş oluyor.Ben de onu yeni bilgileri ile tekrar keşfetmeye çalışıyorum.
Hummer kullanmak da keyiflerimizden.
O da tüm evreni anlamaya çalışıyor.Birçok araba modelini ondan öğrendim.Fransızca yanlış telafuz edersem, beni düzeltiyor.Onunla yaşadıklarım, benim, bizim en büyük enerji kaynağımız, mutluluğumuz.
CKM’de konserde tiyatroda, sergide,kitapçıda, kafede beraber vakit geçiriyoruz.
O bizim küçük prensimiz, henüz 3,5 yaşında bile olmadı, daha iki ayı var.Ama çok güzel konuşuyor, duygularını, düşüncelerini çok güzel ifade ediyor. Son bir aydır da o da beni kendine arkadaş seçti sanırım.
Yılbaşı hazırlıklarımızı beraber yaptık.
Artık babini demiyor, Meral diyor, ve her yaptığımızı beraberce kararlaştırıp yapıyoruz.Tabi programları ben yapıyorum,genel kuralları ben koyuyorum, ama o da tam büyük bir birey gibi bütün demokratik haklarını kullanıyor.Seçimlerini söylüyor.Ama beni hiç üzmeden, istismar etmeden, karşılıklı saygı ve sevgiyle. Aynen iki yetişkin insan gibi.
Yeni Yıl Davetime papyonu ile geldi.
2009 Eylül’ünde onu gördüğüm günden beri benim en önemli neşe mutluluk nedenim.2011 Ekim’den beri en önemli konuğum, 2012 Kasım’dan beri de en iyi arkadaşım,canım. 2013 de farklı heyacanlar, serüvenler,öğretiler bizi bekliyor.
Umutla, Sevgiyle,Neşeyle
İtalyan mutfağını, seviyorum, italyan restoranlarında kendimi rahat ve iyi hissediyorum. Lezzetlerini, kokularını, genel atmosferlerini sıcak ve kendime yakın buluyorum.Dünyanın her tarafında güzel İtalyan restoranlarını arıyorum, gidiyorum, özlüyorum. Türkiye’de benim ilk gittiğim; hatırladığım İtalyan restoran Pangaltı’da 1972’de açılan Pizza Pino idi.Sonra birçok güzel İtalyan restoran açıldı.Ama bu sene en çok beğendiğim İtalyan Restoran Pipa oldu.
Aslında Pipa’yı keşfeden, beğenen ve beni ilk götüren oğlum Mehmet oldu,ama artık ben de çok seviyorum. Mehmet’in favori mekanı aslında; ama benim de favorilerim arasına girdi.
İki yakışıklı Varuy ile Pipa’da olmak da başka ayrıcalık…..
Pipa karşıya geçmeye değer bulduğumuz nadir restoranlardan.Her zaman dinamik bir ortam var. Çalışan, hızlı ve kaliteli yaşayan, ne istediğini bilen, keyifli bir müşteri potansiyeli olduğu kesin. Mekanın sahiplerinin de çalışanlarının da enerjisi çok güzel. İyi bir ekip olduklarını düşünüyorum. Gelenleri iyi ağarlayıp, mutlu etmenin, ve kendilerini özel hissettirmenin püf noktalarını iyi biliyorlar.Aslında çok yazmak istemiyorum. Biraz fotoğraflar koyup size bırakacağım. Belki uğrar denersiniz. Ama rezervasyon yapmayı unutmayın. Fotoğrafların altına da kendi anlatımlarını koydum……
Her şey bir fikirle başladı. Sıra dışı konseptler yaratma hayali, ilk önce benzeri görülmemiş bir İtalyan restoran konsepti fikrini doğurdu… Pizza ve Pasta ilham kaynağı oldu konseptin ismine ve nihayet PiPa doğdu 2011 Kasım’ında…
Yurt dışında 20 yılı aşkın, turizm ve otelcilik alanında yöneticilik tecrübesi olan Alp T. Özkan, Serhan Sunguroğlu’yla 30 yıllık dostluklarına iş ortaklığını da ekledi. Aynı hayalleri paylaşan Hakan Özkan da bu oluşumu bekliyordu ve ekip, fikirlerini gerçeğe dönüştürmek üzere beraber yürümeye karar vererek Concept Masters A.Ş.’yi kurdu. Yılların tecrübesi, yoğun çalışmalar, fedakarlıklar, harmanlanan fikirler ve doğru iş birlikleri sonucu Concept Masters’ın ilk projesi PiPa 2011 yılında Nişantaşı’nda hayata geçti.
Yönetim Kurulu üyesi sevgili Hakan Özkan‘ın Pipa hayatı olmuş, gözlerinden,duruşundan,sohbetinden hemen anlaşılıyor.Hakan ” Pipa dekorasyonu, yüksek tavanı ile klasik bir İtalyan Restoran değil. Herkese hitap eden eğlenceli bir mekan.Karnaval havası hakim,lezzetli yemekler yenilebildiği, iyi şaraplar içildiği kadar, ortada ada barda özel bir alanda, gürültü olmayan keyifli saatler de geçirmek mümkün diyor.”
Konsepti hem şık hem spor olan, misafirlerin her anlamda eğlenmelerini ve iyi vakit geçirmelerini sağlamak için kurgulanmış, yeni jenerasyon İtalyan restoran ve barıdır PiPa.
PiPa’daki pizza fırınının her şeyi orijinal olarak Napoli’den getirildi. Fırın, bizzat dört jenerasyon pizza fırını ustası Michele tarafından tamamen kendi elleriyle inşa edildi.
PiPa’nın sıra dışı mimarisi ise mekanı farklılaştıran başlıca özelliklerden… İçinde birçok gizem ve sürpriz barındıran şık mimarisini buradan okumak yerine gelip görmenizi tavsiye ederiz. Ayrıca söylemeliyim ki dekorasyon Mahmut Anlar’a ait.
“Rüzgar Gibi Geçti” filminden adını alan özel kokteyl Scarlet O’hara
Öğlen iş yemeği yemek, akşamüstü alışveriş yorgunluğunu atmak, iş çıkışı özel aperatifler eşliğinde sosyalleşmek veya akşam dostlarınızla keyifli saatler geçirmek, PiPa’da yaşayabileceğiniz eşsiz deneyimlerden sadece birkaçı…
PiPa’da sizi hep hoş sürprizler bekliyor olacak.
İtalyan şef ve ustaların katkıları da çok önemli bence…
Amacımız; orijinal ve aynı zamanda yaratıcı İtalyan mutfağı konseptimizi yaşatan ürünleri, gerek İtalya’dan ithal ettiklerimiz gerekse de en kaliteli yerel malzemeleri kullanarak misafirlerimize sunmaktır.
PiPa, öncelikle gerçek Napoli pizzaları, sıra dışı makarna çeşitleri, değişik başlangıçları, özel ana yemekleri ve ünü İstanbul dışına taşan tatlısı Pizza Nutella’yla ön plana çıkan, yeni jenerasyon bir pizza ve makarna restoran konseptidir.
Bizi farklılaştıran özelliklerimiz:
Soslu patlıcanlı pizza “parmagiana”
İtalyan lokantalarının genelde pahalı, soğuk ve cogunun birbirine benzer olduğuna dair bir düşünce vardır. PiPa ise her yönüyle bu yargının çok dışında olduğunu ispatlayacak şekilde konseptleştirilmiş ve tasarlanmıştır.
Pipa spicy, Hi-Dut, Pipa Punch, PipaCello hepsi harika kokteyller
PiPa’dayken kendinizi New York’ta hissedebilir, Vesuvio taşında pişmiş bir pizza yiyebilir, Bologna’daki gibi bir makarnanın tadına varabilir ve Yeni Zelanda’nın iyi şaraplarından birini içebilirsiniz.
Bu prensim için “Pizzalla Nutella” Nutellalı pizza, fındık ve karamel soslu muz
Keyifli vakit geçirmenizi dileriz…
Ben de sevgiyle kalın diyorum.
Herkese sevgili Hande’den çok güzel bir mektup var. Çok genç yaşta çok özel projeler gerçekleştiren Hande’nin (Çilingir) başarılarını soluksuz takip ediyorum, sizlerle de paylaşmak istedim.
KAGİDER üyeliğim yaklaşık 1 seneyi doldurdu ve bu süreç içerisinde, aranızdaki birçok değerli kişi ile tanışma imkanı buldum.
KAGİDER bünyesinde ilk katıldığım etkinlik olan ‘Tanışma Toplantısı’nda, yurtdışında devam eden profesyonel kariyerimi, başlangıçta çoğu insana sadece ‘hayal’ gibi görünen farklı bir proje için, bir gecede bırakmaya karar verdiğimden bahsetmiştim. Fethiye’de bir İngilizce dil okulu açacak, burda yaz-kış yaşayan İngilizler’in yanında, yurtdışından gelecek öğrencileri konaklatacak, böylece İngilizce’yi, İngilizler’den öğrenmelerini sağlayacak, geri kalan zamanlarda ise Fethiye gibi doğa harikası bir bölgede keyifli zaman geçirme imkanı sunacaktık. Bunu yaparken de, burayı, dünya standartlarında, uluslararası bir okul haline getirebilmek adına, yabancı öğrencileri hedefleyecektik. Gezilen farklı 40’a yakın ülke, kapısı çalınan yüzlerce acenta, İngiliz aileleri örgütleme, 33 dönüme varan bir kampüsü yönetme çabaları ve yatırımların da katkısıyla, hayalimize ulaştık ve okul henüz 3 senenin sonunda 28 farklı ülkeden 3000’den fazla öğrenci ağırladı.
Geçtiğimiz yaz sonu, muhtelif sebeplerden dolayı, aslında ‘bebeğimiz’ olarak gördüğümüz ve arkasında çok büyük emekler barındıran bu projeden ‘çıkış’ yapma zamanımızın geldiğini gördük. İşe başlarken kurguladığımız ‘çıkış stratejimizden’ biraz farklı olsa da, başında çoğu kişinin inanmadığı bu işten, okulumuzu, Türkiye’nin en fazla yabancı öğrenci getiren kurumu haline getirmiş olmanın gururu ve mutluluğu ile ‘çıkış’ yapmış oldum.
Arkasından, daha önce size bir konferans aracılığıyla kısmen duyurmuş olduğum, Sosyal Ticaret üzerine başka bir projeye, uzun araştırmalar sonucu, yeni bir takım kurarak başladık. Bu proje için de, Galata Business Angels’dan, bugüne kadar yapılmış en yüksek yatırımı aldık, şimdi de TÜBİTAK ile bir destek sürecindeyiz. E-ticaret pazarının büyüyen hacmi ile birlikte, Sosyal Ticaret de henüz yeni ortaya çıkan ancak hızla yükselmesi beklenen bir kavram. Projemiz kapsamında, özetle, e-ticaret sitelerinin, müşterilerinin arasındaki iletişimi arttırarak, satın alma kararlarına yardımcı olacak, dolayısıyla e-ticaret sitelerinin trafiklerini ve satışlarını arttıracak, teknolojik Sosyal Ticaret Uygulamaları sunuyoruz. Bu uygulamalar işlevsellik ve fonksiyon olarak yine Türkiye’de bir ilk olduğundan, aynı heyecanı bu iş için de yaşıyoruz. Yaklaşık 2 ay önce satışlarımıza başladık ve halihazırda Türkiye’nin önde gelen parekendecilerinin online mağazaları ve bazı büyük e-ticaret siteleri, partnerlerimiz oldu. Aşağıdaki kısa videodan, uygulamalarımızın kısa tanıtımını izleyebilirsiniz. Kısa dönemde yurtdışına açılma planlarımız olduğundan, videomuz da İngilizce, bunun için şimdiden özür diliyorum.
Avrupa Yatırım Fonu ve Ziraat Bankası işbirliği ile KOBİ’lere güçlü destek!
Avrupa Topluluğu’nun rekabetçilik ve yenilikçilik çerçeve programı altında sağlanan destek kapsamında, Ziraat Bankası KOBİ’lere yeni finansman imkanları sunuyor. KOBİ’ler, ek maddi teminat vermeden cazip faiz oranları ile maddi duran varlık finansmanı ve işletme sermayesi ihtiyacını karşılama imkanı buluyor.
Söz konusu destek kapsamında, özellikle Kadın Girişimcilere yönelik daha düşük faiz oranları ve esnek vade seçenekleri ile ilk kez işini kuran veya işini büyütmek isteyen girişimcilere 50.000 TL’ye kadar nakdi kredi imkanı sunulmaktadır. Üstelik Şahıs firmalarında ek herhangi bir teminat alınmamaktadır.
Kimler Yararlanabilir? |
Yıllık cirosu 2 milyon Euro’yu; çalışan sayısı 9 ve daha az olan ,azami 5 yıldır faaliyet gösteren KOBİ’ler |
Kullanılabilecek Maksimum Kredi Tutarı | 50.000 |
Teminat Koşulları | Şahıs firmalarında AYF kefaleti, Tüzel firmalarda AYF kefaletine ek olarak ortak kefaleti alınmaktadır. |
Para Cinsi | TL |
Vade | 1-5 yıl taksitli kredi Esnek geri ödeme seçenekleri bulunmaktadır. |
Bu finansman Avrupa Topluluğu’nun Rekabetçilik ve Yenilikçilik Çerçeve Programı altında çıkartılan bir garantiden yararlanmaktadır.