İpek Hanım Çiftliği-Pınar Kaftancıoğlu

2014-09-29
Sevgili Pınar yarışma günü kızı  İpek ve Garanti Bankası Genel Md. Yardımcısı Nafiz Karadere ile ödülünü aldıktan sonra...
İpek Hanım Çiftliğini duyduğum günlerde yazmıştım, yani 2012 Ocak ayında; o günlerden sonra hep de takipçisi oldum. Her hafta bana çok tatlı mailleri gelir,neler yaptı, neler yapıyor, anlatır, sevgili Pınar Kaftancıoğlu. Yarışmaya girdiğini de o maillerden öğrenmiştim. Benim için hep süper girişimci oldu. Çevresi için efsane oldu. İyi ki yarışmaya da katıldı, kendisini tekrar  kutluyorum. Sevgili Pınar o günlerden bu güne işini çok daha büyüttü, çalışanları arttı. Ama o hep aynı kaldı, mütevazi, çalışkan, zor nedir bilmeyen, keyifle neşeyle çalışıp yoluna devam eden. O günlerde yazdığım yazımı tekrar paylaşıyorum. Bu senenin Çevresinde Fark Yaratan Kadın Girişimcisi olarak…
Çok keyifli bir girişimcilik öyküsü

Www.ipekhanim.com adresinde herşey çok güzel anlatılmış. Pınar Kaftancıoğlu’nun  şehirden kaçışı, doğa yaşamı, sonra da girişimcilik öyküsü çoğumuzun hayali. O da istemiş ve başarmış. Sevdiği mutlu olduğu yaşamı iş yaşamı haline de getirerek mutluluğunu kat kat artıranlardan. Bize de sipariş vermek kalmış. Her alan çok memnun. Sürekli basında hakkında yazılar, övgüler çıkıyor,herkes fısıltı gazetesi ile birbirlerine anlatıyor, tavsiye ediyor. Hem öyküyü okuyun hem sipariş verebilesiniz diye bende sizlerle paylaştım. Ayşe Arman’da da  çok güzel bir röportajı çıkmıştı. Pınar Kaftancıoğlu, çok özgür ruhlu bir kadın. Aklına koyduğunu gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa yapıyor, sınır tanımıyor. Neticesi başarı,huzur, mutlu ve arzu ettiği yaşam.

Minik İpek hanım bamyalarla

Webe girerek Pınar Kaftanoğlunun hikayesini okuyabilirsiniz.Pınar hanım Çiftliğinede kızının adını vermiş.

Aşağıda Pınar Kaftanoğlu’nun kendi  ağzından anlatımı var.
Dört sene öncesiydi sanırım. Nazilli’deki su fabrikasının satışından hemen sonraki günlerim… Baştan sona erkeklerin hakim olduğu bir sektörden galip çıkmış genç bir emekli kadın olarak evimde, her köşeye koyduğum divanlara uzanıyordum. Hayattaki yegane uğraşımın tavuklarım, kedilerim ve kızım olduğu günlerden biriydi. O günlerde sağ kolum, şu günlerde ise hem sağ hem sol kolum olan Ganimet Abla, bahçelerimizden biber ve patlıcan koparıp gelmiş, çardağın hemen altında iki tuğla bir de ızgara ile hazırladığı ocağı çalı çırpı ile tutuşturup gelecek misafirler için hazırlık yapmaya başlamıştı. Koca bir tepsi ocak kızartması hazırlandı. İkisi de ODTÜ’de profesör olan Yıldız – Mehmet Ecevit idi misafirlerim. Harikulade bir bahar akşamı hep birlikte oturduk çiftliğin bahçesine kurulan masaya. İpek için alınmış iki inekten sağılan süt ile hazırlanmış yoğurt, taş fırınımdan çıkan bir ekmek, bir de Ganimet Abla’nın hazırladığı Ocak Kızartması ile harika bir yemek yedik. Yıldız Hoca çatalını hangi sebzeye batırsa ”ayy ne lezzetli, ay ne muhteşem” sözleriyle neş’eleniyorduk. 🙂 Uzun uzun büyük şehirlerde dürüst gıda bulma sorunu hakkında konuştuk. 

Çevresinde Fark Yaratan Kadın Girişimci

2014 yılı Türkiye Çevresinde Fark Yaratan Kadın Girişimcisi İksir Sema Aydın.

29973_2

Bu sene bu kategoride iki ödül birden verildi, bunlardan biri İksir Sema Aydın oldu. Çevresinde Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, yarışmanın en güzel, en anlamlı kategorilerinden biri. Çevre insanı çalışma imkanı buluyor, çevrenin güzelliklerine, değerlerine sahip çıkılıyor.İksir Sema Aydın’da çok özel kadınlardan biri, sermaye koyuyor, emeğini koyuyor. Kastomonu’nun Daday ilçesinde bir mucize gerçekleşiyor. Çevre insanları, çalışanlar çok memnun, duyanlar gidenler, çok mutlu, bu çok güzel projeyi weblerindeki tanıtımlarından aldım, paylaşıyorum. tebrikler İksir hanım, ellerinize, gönlünüze, sabrınıza sağlık. Ne kadar değerli bir iş yapmışsınız. En kısa zamanda görmek dileğimle, sevgiler, sevgiler…

 

Daday’da İksir Hanım mucizesi

daday03“Güzellikleri bazen bir tuvale yansıtmak, bazen bir fotoğraf karesinde ölümsüzleştirmek, bazen yürüyerek sakinleşmek, bazen atımızla dört nala dağlar, yaylalar arasında özgürce dolaşmak. Bazen de kayak keyfini sürmek. Böyle doğdu İksir Resort Town Daday Tesisleri” Kastamonu’nun Daday ilçesinde kurulu İksir Resort Town, kurumsal internet sitesinde böyle tanımlıyor kendini.

İksir Sema Aydın, üzerinde harap bir konak ve müştemilatı ile bir samanlık bulunan araziyi ismi gibi sihir kullanarak bir cennete dönüştürmüş. Konak, otantik görünümünü muhafaza ederek, modern bir konaklama tesisi; samanlık, tabaklarında her daim organik ürünler bulunan bir restoran. Müştemilatlar ise, yüzme havuzu, ek konaklama tesisi oluvermiş. Bütün bunlar da İksir Hanım ve eşinin süreç içinde 10 milyon dolarlık birikimlerini buraya aktarmasıyla gerçekleşmiş.

MEYVE SEBZELER ÇİFTLİKTEN, ŞARAP ÇATALCA’DAN

İksir Aydın’ın yarattığı cennette her şey doğal. Restoranda tükettiğiniz tüm sebze ve meyveler az ötedeki çiftlikten; içebileceğiniz en güzel şarap da, İksir Hanım’ın Çatalca’daki bağından geliyor. Üstelik, İksir Hanım o güzel aromalı sıvıyı kendi elleriyle yapıyor.

DADAY R (6)

MUTLAKA ATA BİNİN!

Yolunuz Daday’a düşerse, mutlaka İksir Hanım’ın tesislerine uğrayıp, lezzetli yemeklerin tadına bakmanın ardından atlarla tanışmayı da ihmal etmemelisiniz. Konaklama tesislerinin hemen yanında yer alan harada birbirinden güzel kısraklar barınıyor.  Binicilik Federasyonu ile ortak projeler geliştiriyorlar. Sertifikalı usta binicilerden kısa sürede ata binme eğitimi alabiliyorsunuz. Bunun dışında birkaç gün süren konaklamalı safarilere de katılabilirsiniz. Özetle söylemeliyim ki, hiç ata binmediyseniz ilçenin sakinliğiyle özdeşleşen eğitimli atlarla mutlaka birkaç tur atın! Gerçekten inanılmaz bir deneyim.

daday iksir

DOĞDUĞU YERE VEFA BORCUNU ÖDEMİŞ

Yeşilin her tonunu bulmanın mümkün olduğu Daday’ın havası, İksir Sema Aydın için de sanki zamanı durdurmuş. İki kız annesi, emekli bir matematik öğretmeni olduğunu söylese de, görüntü çok daha genç bir sureti yansıtıyor. Gerisini İksir Hanım’ın sözlerinden dinleyelim:  “Daday doğumluyum. Matematik öğretmenliğinden emekliyim. Uzun yıllar memleket dışında yaşadım. Babam memurdu sonra da kendi işim nedeniyle hep dışardaydık. Doğduğumuz yerle bağlarımız her zaman güçlü kaldı. Eşim yeminli mali müşavir, işleri de İstanbul’da. Daday’a otel projesini ben ve iki kızım şirket kurarak hayata geçirdik. Bölgeye büyük bir katma değer oldu. Biz şöyle düşündük; doğasıyla, tarihi, yerel kültürü, özgün mimarisi, gastronomisiyle bizim doğduğumuz topraklar çok özel bir bölge. Bunlar bozulmadan kalmış ve bunun tanıtılması, paylaşılması herkese fayda sağlar. O düşüncelerle , bölgenin mimari özelliklerine sahip bir konağını aldık. 1926 yılında yapılmış, çift girişli, sofaları, etrafında odaları, ocakları olan bir konak. Konakta 24 oda var. Diğer eklediğimiz bina ile tesisimizin tamamında 60 oda oldu. Samanlığı da yöresel lezzetleri sunduğumuz restorana çevirdik. Burada  yöresel lezzetleri sunuyoruz. Mutfağımızda sebze, meyve, yumurta ne kullanıyorsak kendimiz yetiştiririz. En meşhur yöresel lezzetimiz ise gelincik şurubumuzdur.”

DOLULUK ORANI ARTIYOR, HAVAALANI DOPİNG OLACAK

Yıllık doluluk oranının giderek yükseldiğini ifade eden İksir Aydın, “Yüzde 30’larla başladığımız günleri geride bıraktık. Şu an yüzde 50’lerin biraz üstündeyiz. Bir de havaalanının faaliyete geçmesiyle hem tesisimizin, hem de Kastamonu’nun güzelliklerini  daha çok kişi tanıyacak.  Dünyanın her ülkesinden ziyaretçi alıyoruz, bu sayının havaalanıyla birlikte oldukça artacağını umuyoruz” diye konuştu.

daday08

ÇATAK KANYONU VE SÜRPRİZ FİNAL

Kastamonu’nun şirin ilçesi Daday tam bir doğa müzesi konumunda. İstanbul’dan gelen 15 kişilik gazeteci kafilesiyle Çatak Kanyonu’nu gezmek üzere yola çıktık. Geçtiğimiz günlerde yaşanan fırtına bazı ağaçları devirmiş. Yolun kenarlarında o devrilen ağaçlar dizi dizi yatıyor ama hepsi özenle kesilmiş ve kullanıma hazır.

Ağaçların boyu ve ormanın sıklığı dikkatimizi çekiyor; 40-50 metreye kadar uzayan çamlar görmeniz mümkün. Aman diyoruz içimizden mangalcılar ile kundakçılar bu güzelliklere dokunamasın!

Kafile, rehber eşliğinde yola koyuluyor. Aslında rehbere çok da ihtiyacınız olmadığını fark ediyorsunuz sonradan. Çünkü, daha önce kanyonu keşfe çıkanlar, izlenecek yolu işaretlerle öyle güzel belirlemişler ki, o sık ormanda dahi kaybolmanız zor.

Patikada ilerlerken bazı bitkilerde tabelalar olduğunu görüyoruz. Henüz mantar mevsiminde değiliz ama yolda kuşburnu, kızılcık, ahlat gibi bitkilerle karşılaşıyoruz. Ama en çok, patika kenarında hiç meyve ağacının olmaması dikkatimizi çekiyor. Yaklaşık 3 kilometre yol yürüyoruz veeee yol bitiyor. Gördüğünüz manzara karşısında sanki diliniz tutuluyor. Çünkü, uçsuz bucaksız bir uçurum ve önünüzde küçük bir suyun aktığı manzarayla karşı karşıya kalıyor, ürperti ile şaşkınlık duygusunu bir arada yaşıyorsunuz.

MEDİL MAĞARASI                                                               

Öğleden sonraki durağımız ise Medil Mağarası oluyor. Yine doğa dostlarının işaret ettiği yollardan ve daracık bir patikadan ilerliyorsunuz. Fakat bu kez, sürekli çıktığınız yokuş, sizi nefes nefese bırakıyor. Mağaraya ulaştığımızda, hepimizde acaba yanlış mı geldik havası hakim. Çünkü, bir büyük kayanın dışında pek de bir şey yok. Rehberimiz, küçük bir deliği işaret ederek girişi gösteriyor. Ve uyarıyor, flaşlı çekim, yüksek sesle konuşmak yasak. Çünkü, binlerce yıl bozulmadan kalan bir yere giriyorsunuz ve bu hassasiyet çok da doğal.

İki gruba ayrılıyoruz; ben ilk gruptayım. Daracık bir yerden iyice eğilerek içeri süzülüyoruz. Aman Allahım, sanki birisi buzdolabının kapısını açık bırakmış, siz de içerdesiniz. Soğuk içinize işliyor sanki. Kaygan taşların ve sarkıtların arasından başınızı vurmamaya dikkat ederek ilerliyorsunuz. Artık nispeten geniş bir bölgeye geldik, ayağa kalkabiliyoruz.  Rehberimiz açılan bir çukuru göstererek, ‘Bakın gömü aramışlar’ diyor. Gerçekten epeyce derin bir çukur kazmışlar. Buldular mı, bilinmez ama binlerce yıldır korunan mağaraya zarar verdikleri kesin. Elimizdeki fenerlerin yardımıyla hızlı hızlı resimlerimizi çekiyor ve donmadan kendimizi dışarı atıyoruz.

kasabakoyumahmutbeycamii

MAHMUT BEY CAMİİ

Ertesi gün güzergahımızda Kasaba adlı bir köy var. Bu köyün özelliği 1366 yılında kimliği bilinmeyen bir mimarın ana gövdede tek bir çivi kullanmadan inşa ettiği ahşap bir camiye sahip olması. Girişteki yazıdan okuduğumuza göre caminin kapısı imitasyon. Çünkü, gerçeği Kastamonu Liva Paşa Konağı Etnografya Müzesi’ne taşınmış. Camiyi bize yapıyı korumakla görevli bekçi anlatıyor. Bekçi arkadaş, koruma görevinin yanı sıra, konusuna da oldukça hakim.

Çivi kullanılmadan bindirme tekniğiyle yapılan ve günümüzde de olası bir yangına sebebiyet vermesi için elektrik kullanılmayan Mahmut Bey Camii, başta Japonlar olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden turistlerin ilgisini çekiyor. İçerde geniş gövdeli ağaçlar görüyoruz. Cami kubbesini bu ağaçlar tutuyor. Her ne kadar adı cami olsa da, kilise mimarisi dikkatimizi çekiyor. Demek ki, o yıllarda ister istemez etki altında kalmış mimar. Hiç çivi kullanılmadığı doğru değil. Çünkü, Minber, merdivenler ve diğer bağlantıların başka türlü tutturulması çivi olmazsa oldukça zor.

Dikkatimizi çeken en önemli noktalardan biri de, 14. Yüzyılda inşa edilmesine karşın, olası bir depremin rezonanslarının hesaplandığı bir teknolojiyle yapılması oldu. Binanın nirengi noktasına dönebilen iki demir boru konulmuş. Salınım nereden gelirse, yük diğer bölgeye aktarılıyor. Böylece bina dengesini muhafaza edebiliyor.

Selçuk ONUR – LOJİPORT/KASTAMONU-DADAY

İdemama İle Tanışın…

Türkiye’nin  2014 yılı Kadın Girişimcisi Yarışmasında Gelecek Vaat eden kategorisinde  bu yıl iki firma  ve bu iki firmanın  sahibi üç özel girişimci kadın kazandı. idemamaİdemama işte o firmalardan biri.Kurucuları da Rahşan Tan ve Leslie Kandiyoti Mori. Rahşan ile yaklaşık dört sene önce EWMD çalışmalarında beraber olmuştuk. EWMD Türkiye’nin  logo ve kurumsal kimliklerini Rahşan yapmıştı. Çok çalışkan, yapıcı, pozitif, eğlenceli, ve o dönemde yeni çalışmalar, başlangıçlar  içinde olan bir reklamcıydı. Yarışma gecesi kazananlar arasında kendisini görünce çok sevindim, sonra İdemama fikrini önce onlar anlattılar, dinledim. Sonra ben de araştırınca ne kadar basit, aynı zamanda çok  faydalı bir proje ve iş olduğunu daha iyi anladım. Hem kobiler için hem tasarımcılar için. Mutlaka tanışıp deneyin,sitesine girdiğiniz zaman da çok beğeneceksiniz, yarışmalar, talepler, teklifler…Sanki oyun siteleri gibi.. eğlenceli, keyifli…idemama.com

Idemama Nedir?

idemama.com bir tasarım hareketidir. İyi tasarımı, markalaşmayı, iletişimi sadece büyük markalara ozgu bir lüks olmaktan cikarip kucuk ve orta olcekli markalara, hatta baslangic asamasindakilere bile esit sartlarda sunmayi hedefler. Amacimiz hem iyi tasarimi pahali ve lüks olarak algılayan, bu nedenle de iletişim kurmakta zorlanan markalara bu goruslerini sonsuza kadar degistirecek bir platform sunmak hem de Turk tasarimcilari destekleyerek seslerini daha uzaklara ve daha genis kitlelere duyurmak.

Sistemin markalara getirdigi cesitli avantajlar var. Her seyden once logo, isim, brosur, fuar standi, internet banner’i vs. gibi onlarca tasarim ihtiyaci icin Turkiye’nin onde gelen profesyonellerinden hizmet alacaksiniz. Hizmet almak istediginiz isin fiyatini kendi butcenize gore belirleyeceksiniz. Bir tane, iki tane degil onlarca alternatif icinden kendi begeninize uygun olanini sececeksiniz. Zamanlamanızı kendiniz belirleyeceksiniz. Hizli, ucuz, bol alternatifli ve sizi rakiplerinizden ayristiracak nitelikte calismalar ile ihtiyaclarinizi karsilayacaksiniz. Markaniz icin onlarca yaratici beyin dusunecek siz sadece tek kaynaktan yani idemama.com’dan tum bu beyin gucunu markaniza yonlendirebileceksiniz. Markaniz icin yepyeni kapilar acilacak, yepyeni bir enerji kaynaginiz olacak.

Yaratici beyinler icin de ruyalarindaki calisma ortamini olusturmaya calistik. Onlarca projenin icinden istediginiz isi ve markayi secme sansiniz olacak, ustelik istediginiz yerden, istediginiz zaman, istediginiz sekilde calisabileceksiniz. Ic camasiriyla ya da çamaşırsız, tuvalette ya da bir cafe’de olmaniz hic fark etmeyecek sadece yuklediginiz calismanin orjinalliginden sorumlu olacaksiniz. Calistiginiz marka ile yuz yuze gelmeyecek, uzun ve sıkıcı toplantilar yapmak zorunda kalmayacaksiniz. Ne kadar cok proje icin is uretirseniz o kadar cok para kazanma sansiniz olacak.

Idemama.com hem yaratici beyinler icin hem de markalar icin ozgur ve kazancli bir kapi araliyor.

kobi-lerin-markalasmada-en-buyuk-destegi-6184175_8755_o

İdemama kurucusu Rahşan Tan ve Leslie Kandiyotu anlatıyor;

Biz, idemama’nın mamaları, yıllarca Türkiye’nin önde gelen reklam ajanslarında çalıştık. Bir çok yerel ve uluslararası büyük markaya hizmet verdik, onların sektörlerinde farklılaşabilmeleri, rakipleri arasından sıyrılabilmeleri için iletişimin gücünü kullandık. Ve fark ettik ki iyi iletişim, yani “iyi tasarım” temellerine oturtulmuş, markanın ihtiyaçları, amaçları, hedef kitlesi, sektörün gereklilikleri ve konvansiyonları göze alınarak yapılan iletişim sadece bu büyük markaların sahip olduğu bir lüks olmamalı.

Biz diyoruz ki, “iyi tasarım herkesin hakkı”.

Her marka Türkiye’nin önde gelen ajansları ile çalışma ayrıcalığına sahip değil, ancak kendi segmentinde tanınmak, rakiplerinden ayrışmak, fark yaratmak ve iş hacmini büyütmek zorunda. İşte biz de tam bu noktada işi markalar ve ürünler için düşünmek ve üretmek olan profesyonel tasarımcılarla yeni ve taze fikirlere ihtiyaci olan markaları biraraya getirecek bir platform oluşturduk. Özgün fikirler için, özgür bir platform…

İyi tasarıma verdiğimiz önem aynı zamanda iyi tasarımcıya verdiğimiz değerden kaynaklanıyor. İyi tasarımcıların, tasarım profesyonellerinin emeklerine, eğitimine, yaratıcılığına ve meslekleriyle olan tutkulu ilişkilerine saygı duyuyoruz. Onların haklarının korunduğu, özgürce çalışabilecekleri bir platformda onların emeklerine en az bizim kadar saygı duyacak markalarla onları buluşturuyoruz.

Markaların tasarım ihtiyaçları çok farklı yönlerde olabilir. Broşürden radyo spotuna, kartvizitten logoya, fuar standından, web sayfası tasarımına kadar çok geniş yelpazeli bir proje listesi ve bu ihtiyaclara cevap verebilecek farklilikta tasarimci ağı oluşturduk. Projelerin fiyatını ve zamanlamasını belirlemeyi markalara bıraktık. Yeterli alternatif sayısına ulaşılmadığı durumda paralarını geri isteme veya proje süresini uzatma konularında da onlara seçim hakkı tanıdık.

Tüm yenilikçi markaların seçme ozgürlüğü, bütçe özgürlüğü,fikir özgürlüğü, zaman ve mekan özgürlüğü, tüm tasarım profesyonellerinin de hayallerindeki çalışma ortamı için idemama.com ‘u yarattık.

İdemama’nın çok güzel, üstelik dinamik ve eğlenceli bir sitesi var, çok faydalı da bir blogu var.Ben girdim içinde kayboldum. Kullanmak da çok istiyorum.

Julie&Julia ile Yemek’te…

Dün akşam; harika bir film seyrettim, hem de bir yandan balıklarımı hazırladım ve fırında pişirdim, salatamı özenerek yaptım,ve bu güzel yemek eşliğinde de Merly Streep’in  filmini seyrettim. Benim için mükemmeldi.Nasıl atlamışım bu çok güzel filmi bayıldım.D-Smart kanallarından birinde  oynadığını görünce hemen takıldım.Ve güzel sofralara, sevgi dolu mutfaklara, dostlarla kutlanan yemekli davetlere daldım. Hem de çok sevdiğim oyuncularla birlikte; Julie ve Julia’nın yaşanmış gerçek hikayesi içinde…

Meryl Streep as "Julia Child" in Columbia Pictures' JULIE & JULIA.

İki gerçek hikayeden yola çıkan film, farklı zaman dilimlerinde yaşayan ve kendi zaman dilimlerinde benzer mücadeler vermiş olan iki kadının hikayesini merkez alıyor. Zaman ve mekan olarak ayrı olsalarda hayatları iç içe geçen bu iki kadın, bizlere tutku ve cesaretle herşeyin başarılabileceğini gösteriyor. Başrollerinde sinemanın yaşayan efsanelerinden Meryl Streep ve başarılı oyuncu Amy Adams’ın yer aldığı filmde komedi, dram, romantizm gibi farklı türler bir arada kullanılmış…

Nora Ephron yönetmenliğinde; 2009 yılında çekilmiş filmde ,diğer rollerde, Stanley Tucci ve Jane Lynch oynuyor.

Julie-Julia

Hikaye gerçek olunca ben de hemen araştırıp daha fazla öğrenip keşfetmek istedim, o zaman da gerçek Julie’yi ve Julia’yı tanıdım, onları tanırken de yine çok başarılı güzel blogların içinde kayboldum. Hem de  yemek , seyahat bir arada, sadece güzel değil, sağlıklı az kalorili  yemekler anlatan  blogların içinde, filmi seyrederken de   sonrası da çok keyifli idi, paylaşıyorum, sevgilerle, güzel sofralarla, iyi hafta sonları diliyorum.

Önce Hafif Tarif blogundaki yazıyı aşağıda paylaştım. Cafefernando da çıkan hem içinde filmi konusu yemeklerden biri olan tarifin linkini koydum, okursanız seveceğinize eminim.

Hafif Tarif > Filmler > Julie & Julia

Julie & Julia

20.Kasım.2009, GIA

Julie & Julia, başrollerinde Meryl Streep ve Amy Adams olan sıcacık bir film. Konu itibariyle, beni ve diğer yemek blogu arkadaşlarımı çok çok yakından ilgilendiriyor. Filmde Meryl Streep’in canlandırdığı,Julia Child karakteri gerçekten de bir yemek kitabı olan ve televizyonlarda yemek programları yapmış bir yemek yazarı. Kendisi 1912-2004 yılları arasında yaşamış ve 60lı,70li yıllarda Amerikalılar’a Fransız mutfağını tanıtmış. Yaptığı yemek programları gerçekten çok tutmuş ve beğenilmiş. Öyle ki 1963’te Emmy ödülü kazanmış. Birçok kitabı ve yemek eğitim kaseti var.

Julia Child, kocasının işi dolayısıyla gittiği Paris’te, Cordon Bleu adlı ünlü yemek okulunda eğitim almış. Sonra iki arkadaşıyla beraber, bir yemek kitabı macerasına atılmışlar. 1961’de kitapları basılmış. Kitap, bugün bile Amazon’da en çok satılan kitaplar listesinde 60. sırada. Bunların hepsi filmde yer buluyor. (Julia Child’ın daha ayrıntılı hayat hikayesini okumak isterseniz, buradan buyurun. Mesela boyunun 1.88 olduğunu bile öğrenebilirsiniz!)

julie_julia04

Julie ise, New York’ta yaşayan, kocasını seven ama işinden baymış bir kadın. Ayrıca iyi de yemek yapıyor, meraklı yani. Hayatında bir renk olsun diye, blog yazma fikrini çok beğeniyor; tabii konusu da yemek oluyor. Julie, Julia’nın çok sıkı bir hayranı. “Mastering the Art of French Cooking” kitabındaki toplam 524 yemek tarifini, tam 1 senede yapmayı hedefliyor. İşte bundan sonrası çok zevkli. Son derece iştah açıcı ve yemek yapma istediği uyandıran bir film. Ayrıca kızın bir blog yazarı olarak yaşadığı duyguları, eminim blog yazarı arkadaşlarım da tanıdık bulacaklardır:)

Bu arada, Julie Powell da gerçek hayattan bir kahraman. 1973 doğumlu Julie de iki tane yemek kitabı çıkarmış.

Julie_and_julia

Julia Child, filmde  çok abartılı bir tip olarak karşımıza çıkıyor; ama şöyle bir incelediğimde gerçek Julia Child’ın konuşma ve davranış tarzının aynen bu şekilde olduğunu gördüm. Abartılı rollerden çok hoşlanan benim için, Meryl Streep’in harika oyunculuğuyla birleşen Julia karakteri son derece eğlenceliydi.

Bu siteden biraz hoşlanan herkesin seyretmesini şiddetle tavsiye ediyorum. İşte gerçek Julia Child:

gercek julia child

Ve işte gerçek Julie Powell:

julie powell

2014 Türkiye’nin Kadın Girişimcileri

Bir Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması daha neticelendi.Sekizinci kez, yarışmanın neticelerinin belirleneceği geceye katıldığımda yine her sefer ki gibi çok heyacanlıydım. Katılanlar arasında her zamankinden daha çok;  iyi tanıdığım, arkadaşlarım, dostlarım,ve de çok sevdiğim  pırıl pırıl genç girişimciler vardı. Onların heyecanını ben de onlar gibi hissettim, diyorum, ama tabii onların ki çok daha yoğun duygular, heyecanlar içinde olduğu kesin.

10653857_10152948509494311_6341577360840557061_n

Ödül gecesine katılanlar içinde;  benim gibi heyecanla bekleyen Kagiderli arkadaşlarım, önümüzdeki senelerde girmeyi hedefleyenler, bu sene girip ama kazanana kadar girmeye devam edeceklerini söyleyenler, henüz girişimci olmamış ama girişimci olup bu yarışmayı da şimdiden hedef koyanlar, yarışmaya katılıp neticesini bekleyenler ve onların yakınları vardı. Herkesin birbirinden farklı yoğun heyecan içinde olduğu dün gece neticeler açıklandı. 17 firma finale kalmıştı, ve 6 firma ödül aldı.Kazananların hepsi birbirinden değerli iş fikirlerini,  çalışmalarını,  bizlerle paylaştılar.Dört firmayı temsil eden kadınları tanıyordum, girişimcilik hikayelerini ve çalışmalarını çok iyi biliyordum.Onlara çok çok sevindim, ilk kez tanıdığım ve hikayelerini de dün öğrendiğim iki kadına da, çalışmalarına, işlerine duydukları aşka da hayran oldum. Ne mutlu sizlere…  Sizden sonrakilere, bütün girişimci kadınlara harika örnek oldunuz, defalarca kutluyorum.Çok gurur verdiniz, mutluluk kattınız, sevgiler..

10702055_10152948503559311_8892205066237357427_n

 

  1. Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması Ödülleri Sahiplerini Buldu
    26.09.2014 13:27:05

KAGİDER, Garanti Bankası ve Ekonomist Dergisi işbirliği ile 2007 yılında hayata geçirilen Türkiye’nin Kadın Girişimci Yarışması 25 Eylül günü Conrad İstanbul Otel’de 8. kez gerçekleştirildi.

Birbirinden başarılı kadın girişimcileri buluşturan ödül töreninde dört kategoriden altı birinci seçildi. Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere, KAGİDER Başkanı Gülden Türktan ve Ekonomist dergisi Yayın Direktörü Rauf Ateş’in açılış konuşmalarının ardından kadın girişimciler ödüllerini aldılar.

Türkiye’deki kadın ve erkek işgücü oranlarına konuşmasında yer veren Karadere kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğe değindi ve “biz Garanti olarak, toplumu oluşturan iki yarımın ancak el ele verip yürüdüğünde bir tam edeceğine, eşitsizliği yok ederek “gerçekten” gelişebileceğine inandık ve bu yola baş koyduk. Bu çabayla hayata geçirdiğimiz yarışmada, bu yıl da inanılmaz başarı hikayeleriyle karşılaştık. Tüm katılımcılara gösterdikleri cesaret nedeniyle sonsuz teşekkürler” dedi.

Türktan konuşmasında kadın girişimciliğinin önemine vurgu yaparak “kadının “ben başardım” demesi bizler için çok anlamlı. Girişimcilikte kadın sayısının artması için çalışan bir sivil toplum kuruluşu olarak, kadının enerjisine inanıyor ve güç birliği içinde hareket ettiğimizde aşılamayacak engel yok diyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Konuşmasında dünyadan ve Türkiye’den istatistikler paylaşan Ateş Türkiye’de kadın girişimci oranının yüzde 7,5 olduğunu belirtti. Ateş konuşmasına “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması ve benzer başka girişimlerle, bu oranı birkaç yıl içinde yüzde 10’un üzerine taşımamız gerekiyor” diyerek devam etti.

KAGİDER ailesi olarak birinci seçilen tüm kadın girişimcileri ve finalistleri tebrik ederiz ve başarılarının daim olmasını temenni ederiz.

İşte 2014’ün birincileri:

Türkiye’nin Kadın Girişimcisi: Göknur Atalay

Türkiye’nin Kadın Sosyal Girişimcisi: Bedriye Hülya

Türkiye’nin Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimcisi: İksir Sema Aydın ile Pınar Kaftancıoğlu

Türkiye’nin Gelecek Vaat Eden Kadın Girişimcisi: Başak Taşpınar Değim ile Rahşan Tan ve Leslie Kandiyoti Mori