Alaçatı, yaz içinde çok kalabalık olmasının dışında hep çok şık, farklı ve hoş gelmiştir bana. Bu sene tam sezon başlamadan biraz önce Alaçatı’ya gitme, orada yaşayan dostlarla beraber olma şansı yakaladık. Harika iki gün geçirdik. Bu sefer daha önce gittiklerimizden farklı bir Alaçatı’yı keşfettik. Keşke daha fazla kalabilseydik dedik… Tekrar gitmek ve çevresindeki çok güzel yerlerde de daha çok vakit geçirmek için planlar yaptık.Alaçatı’yı gezerken iki güzel kitap da bana eşlik etti. İsmail Gezgin’in Alacaat’dan Alaçatı’ya ve Mehmet Culum’un Alaçatılı’sı Nerelere gittik, nereleri beğendiniz derseniz. İlk akşam, Alaçatı Port’da Ferdi Baba’da da çok lezzetli balık mezeleri ve balık yedik. Bölgenin en sevilen balık restoranlarındanmış, biz de çok beğendik..Çeşme, Alaçatı bölgesinde yaşayanlar, anladık ki Bodrum’u çok sevmiyorlar. Evet Bodrum’dan çok farklı, yaşam ve doğası var. Yaşayanların da geçmiş senelere dayanan aile kökenlerinden gelen alışılmışlıkları var. Benim seneler önce gelip Bodrum’a aşık olduğum gibi, onlar da Alaçatı’yı ve çevreyi çok seviyorlar. Benim kısmetim de Bodrum varmış ama bende tüm Ege kıyılarını çok beğeniyorum, seviyorum. Alaçatı da onların başında gelenlerden..
Alaçatı’da geçmiş yıllarla yaşananları Kırmızı Kitabevi’den aldığım kitaplarımı okuyup. gezerken daha da duygusal bağlar oluştu. O çok güzel sokaklarda kimler oturmuştu, neler yaşanmıştı..Hele Alaçatılı kitabını okuyunca çok da hüzünlendim. Tarihler boyu çok göçler yaşanmış Alaçatı’da..Bazen ekonomik nedenlerle, bazen ülkeler arası sorunlar, tatsızlıklar, savaşlar nedeniyle, bazen dinleri nedeniyle. Türkler ve Rumların yaşadığı Alaçatı halkının dönem dönem tamamına yakını göç etmiş Ama hiç yağmalanma, yakıp yıkma yaşanmamış…Aşağıda çok güzel mimarisi olan bu bölgede; şimdi korunmaya alınmış evlerde, sokaklarda yaşananları biraz anlatmak için tarihi ile ilgili bilgi paylaştım. Ama sizde Alaçatılı’yı okuyarak gezin derim..Alaçatı da her yer çok şık, hiç özenli güzel farklı olmayan bir yer yok.Dünyanın çok yerinde şıklıklar var, ama Alaçatı’nın tam bir butik tarzı var.Otelleri, restoranları, kafeleri, evleri, bahçeleri, her yer minik bir butik mahalle. Şimdi çok şık ve çok sosyetik mekanların olduğu Hacımemiş meydanı, ve camisinin de çok güzel hikayeleri var, tüm sokakların ve birbirnden güzel evlerinde..Öyle olunca çok farklı bir Alaçatı yaşadım bu sefer, ve sonbaharda tekrar gelip uzun uzun kalmaya adayım.. Bu kadar güzelliği her zaman bir arada bulmak kolay değil. Hem de her yer çok yakın.. Alaçatı’da bir ucundan gir bir ucundan çık her yer yürüme mesafesinde; çevre güzellikler de arabayla çok yakın, gün içinde her gün bambaşka güzellikleri keşfetmek mümkün.. Evet sonbahar da kalınacak yerler listesine ekledim. Biz Alaçatı’da çok değerli dostlarımızla buluştuk, Alaçatılı’yı okuyunca anladım ki burada hep çok güzel dostluklar yaşanmış. Müslüman, Hiristiyan iki ayrı dinin insanları birbirlerine hep kucak açmışlar, dost olmuşlar. Belki o duyguları hissetmek de çok güzel geldi..
Biz ikinci günü sevgili arkadaşımız, Bilgin Gökberk‘in yerini seçtik.Del.y...Bilgin çok yakışmış Alaçatı’ya.. çok sıcak , çok güzel bir yer yapmış kendine, bu arada söyleyeyim, çok şeker bir İtalyan ahçısı var.Pizzalar makarnalar, salatalar menü çok güzel.Kendinizi İtalya’da hissettiren bir mekan.. Çok beğenerek keyifle yedik… Çok titiz Bilgin, her şeyin en iyisini yapmak istiyor, onu da çok çok iyi yapmış..çok şık dememe gerek yok… Şık olmayan bir yer yok Alaçatı’da..ve yanına da Kırmızı Kitabevini açmış. En sevdiğim mekanlar kitapçılar; hep en yakınımda olsunlar istediğim, içinde uzun uzun vakit geçirebileceğim yerler…Bu ikili daha da farklılaştırmış, zenginleştirmiş mekanı.. Her hafta kitap imzalatma günleri var. Bizim olduğumuz haftanın konuğu Uğur Dündar‘dı.Biz de sevgili Uğur Dündar’a kitaplarımızı imzalatma şansı yakalamış olduk. .
Bilgin ile hep İtalya seyahati yapıp onun anlattığı İtalya’yı keşfetmeyi çok istemiştik. Onu yapamadık ama pizzalarını makarnalarını salatalarını yedik ve onunla Alaçatı’yı keşfettik. Onun sevdiği mekanlarda vakit geçirdik, onun dostları sevdikleri ile tanıştık, ve tabii sevgili dostlar Turgay Kıran ve Deniz Anapa‘nın yeni yerleri La Maison Alaçatı‘ya uğradık…İstanbul ve Bodrum’dan sonra bu sezon Alaçatı’da da açılan mekan çok şıktı, çok hoştu.Sevgili Deniz Anapa iki aydır, Alaçatı’da gece gündüz çalışıp, bu çok güzel yeri hazırlamış. Çok yorulmuş, ama emeklerine değmiş..Biz de açılışa yetişmiş olduk, güzel dostlarımızı kutladık. Allahtan Bodrum’da da varlar diye de kendimizi biraz olsun rahatlattık.
Senelerdir görmeyi arzu ettiğim sevgili Sedirli Ev ve çok tatlı şeker sahibesi Zeynep Erdem ile ile tanıştım sonunda..Sedirli Ev Alaçatı’nın en bilinen çok sevilen mini oteli, kahvaltıları da dillerde, en güzeli Zeynep’in yakınlığı sıcaklığı.Sedirli Evin yerini bulup beğenmesinden bu günkü haline getirmesine kadar hep çok yürekten, isteyerek, bir şeyler katarak çalışmış.
Zeynep… Alaçatı’yı sevmiş, istemiş ve böyle sıcak kendinizi evinizde hissedeceğiniz bir yer yapmış.. Zeynep’in de çok güzel önerileri oldu.. Caz dedi hemen peşine takıldık. Take Five‘e gittik. Yavuz & Mustafa Darıdere’yi izlerken harika kahvelerimizi ve içkilerimizi içtik. Çok güzel bir gece geçirdik. Mekanının işletmecileri Cihangir ve Ayşegül caz sevgileri, birikimleri ve konukseverlikleri çok güzel bir yer yapmışlar. Hem de çok kalabalık sokaklardan kurtulma şansı yaratmışlar…Zeynep çevrede gidilecek yerleri anlattı, hemen sonbahar planları yaptık.. İki gün yetmiyor tabii, ama yine çok şey yaptık, çok şey biriktirdik.
Otelimiz Gubiba yı da çok sevdik, çok beğendik, sahibesi Berrak Korukçu’da orjinal Çeşme’li. O da uygun bir yer bulunca Alaçatı mimarisine uygun çok güzel bir mini otel yapmış, dünyanın her tarafından güzellikler toplamış getirmiş, işinin başında, sevgi dolu çok zarif bir genç girişimci..Bize çayın yanında, kahvaltıda sevgili Burcu Akıl ile her gün farklı bir sürpriz yaptılar..Her daim, çok ilgi ve özen gösterdiler…Gülen yüzleri, gönülden konukseverlikleri her şeye değdi, zaten …
Pazar deyince; hemen otelin karşı sokağında Cumartesileri kurulan pazara gittik..Şipşirin bir pazar..dillere destan otları, peynirleri,reçelleri kadar giysileri aksesuarları da çok hoş bir pazar. Yıllardan beri orada kuruluyor olması bana çok hoş ve özel geldi…Okuyarak gezilecek yerlerden Alaçatı.. Hacımemiş hikayeleri çok…Berrak’ın plaj tercihi Bablyon muş.. Bana çok huzurlu iyi geliyor dedi. Biz Bodrum’dan geldiğimiz iki günde, çok plaja gidelim olmadık..Ama ilk gün akşam üstü Çark Plajında akşamüstü keyfi yapmayı da ihmal etmedik.
Bilgin’den öneriler, Meydan Cafe ve Furun‘a gittik, çok beğendik..Asma Yaprağı‘na gidemedik, aklımız kaldı..Roka Bahçe sevgili Zeynep’in tercihi idi, ona da uğrayamadık. Ama dediğim gibi Alaçatı’da her yer çok şık ve çok güzel.. Fiyatlara gelince bizim gittiğimiz her yer Alaçatı için makul ölçülerde idi.Bence beğenilmelerinin önemli nedenlerinden biri de bu.. Ucuz mu hayır, Alaçatı ucuz olacak bir yer değil.. Her şey özel, farklı ve maliyetide öyle, tam butik bir mahalle.. fiyatlarda butik fiyatı, olması gerektiği gibi..Her yerde antikacılar var, butikler takı mağazaları var.. Bilgin’in önerileri ile gittiğimiz eskinin retro teknoloji ürünleri ile bizi çok farklı anılara götüren müze gibi Pop Alaçatı mağazasını ve cam kavanozları, damacanaları, hamur kapları ile Eskiden mağazasını çok beğendik. Her yer bir tur mesafesinde ama içlerinde uzun keyifli saatler geçirmek mümkün.. Benim için Alaçatı sezon kalabalığı dışında daha farklı, çok daha güzel..Güzel dostlara buradan çok teşekkürler, sevgiler.. Alaçatı’ya gitme kararı aldığımız ilk günden itibaren bizleri, çok sıcak ilgileri ile bekleyen ağırlayan Işın Çelebi, Şükran Çelebi‘ye , Sevgili arkadaşımız Bilgin Gökberk‘e, Sedirli Ev Zeynep Erdem’e, Gubiba Hotel Berrak Korukçu ve Burcu Akıl’a programı yapan can arkadaşlarımız, İnsel ve Ergen ailelerine çok çok teşekkürler…Alaçatı sizlerle çok daha güzeldi…Yine gelmek, uzun kalmak dileğiyle sevgiler, sevgiler..