Bugün çok özel bir tanışma öyküsü ve yaşam hikayesi anlatacağım.
Bu sene sanırım bahardı, bir gün, Şişli’den Kadıköy’e dönerken tesadüfen tatlı genç bir kadınla yol arkadaşı olduk. Sonra yolda ben çocukluğumda yaşadığım evin fotoğraflarını, şimdi içinde yaşayanlardan izin isteyip çekmek istediğimi, kocaman aşkıma anlatırken sohbete katıldı ve benzer bir proje üzerinde çalıştığını söyledi.Doğduğu yaşadığı, çalıştığı , çocuğunun doğduğu mekanların resimlerini yapmak istediğini çalışmalar başlattığını anlattı. Benzer duygularda oluşumuz onu farklı heyecanlandırmıştı. Ben kartımı verdim, o atölyesinin yerini söyledi, davet etti ve ayrıldık. Aylar sonra bir mesaj aldım, arkasından mail aldım. Seçil Erel beni Contemporary İstanbul‘da de ki sergisinin açılışına davet ediyordu.Heyacanlanma sırası bende idi. O gün konuştuklarımızı hatırlattı ve anlattığı, yapmak istediği projesinin, ilk tanıtım gösterimi için bekliyorum diyordu, yine heyecanla, sevgiyle.Lütfi Kırdar’daki sergiye gitmek zaten programımda idi, ama ben öncelikli konuma getirip özellikle Seçil için gittim. Onun anlattıklarını hayata geçirmesi, ortaya çıkarması, ve de böyle önemli uluslararası bir sergide sergileniyor olması beni de çok etkilemişti.
Tasarlamak, kurgulamak, uzun uzun düşünmek, denemek, bozmak, yanılmak ve sonunda üretmek, sonrada sunmak beni de yaşamımda hep çok heyecanlandırdı, aşkla tutkuyla peşinden koşturdu. Sanatçı olamadım, ama senelerce her yaptığım ürününün, projenin, peşinden böyle koştum.
Sergisine gitmeden önce bu çok tatlı, zarif, güzel, başarılı genç kadını araştırdım, ve çok güzel çalışmaları, başarıları,olduğunu gördüm.Sergideki resimlerini de çok beğendim, kutladım, hep anlatsın nasıl başladı, bu günlere nasıl geldi yazsın istedim.Hiç bir başarı tesadüf değil,tutkuyla, sevgiyle, emekle, zorluklar karşısında umutla sabırla mücadele ile çalışarak başarıya ulaşılıyor, ister girişimcilik öyküsü olsun, ister bir sanatçının öyküsü ….
Seçil’de anlattıklarıyla beni çok şaşırttı. Özellikle kartımı aldığı günden beri girişimcilik hikayelerini okumaktan çok keyif aldığını; enerji topladığını özellikle belirttiğinde çok mutlu oldum.
Aşağıda Seçil Erel’in öyküsünü kendi yazısı ile ekledim.Sonra da 10 Ocak’ta ki sergisiyle ilgili bilgiler koydum.
“El yeteneği ve üretme arzusu olan kafası karışık bir gençken güzel sanatlar fakültesi çok cazip görünüyordu. Farklı sanat disiplinleri hakkında okuyan, düşünen insanların içinde kendimi rahat ifade edebileceğimi düşünüyordum. zor geçen lise yıllarından sonra öyle de oldu.
Ben bir tarafımla sosyal, girişkenive cesur, bir tarafımla da yalnızlıktan ve sakinlikten vazgeçemeyen birisiyim.
Yani atölyede yalnız başına kalmak ve üretmek mükemmelken, kalabalık ortamlardan da çok hoşlanırım. bu yapım meslek seçimimde de önemli rol oynadı ve resim bölümüne karar verdim. işleyen bir atölye hayali kurardım. Bu gün o dönemde hayalini kurduğum şeyleri yaşayabiliyorum. Elbette 15-16 yaşında bir kızın bilmiş bilmiş ressam olacağım demesi kadar kolay olmuyor tabi 🙂 çok çalışmak, arzulu olmak, dirençli ve sabırlı olmak şart.
Ama gerçekten şu hayatta kendimi süper hissettiğim 2 yer var birisi evim, ailem, diğeri atölyem. Değerlerini; değişimler hayatımıza anlam katan şeyleri sıraya koyarken anlıyoruz. Anne oluncaya dek resim yapmaya bu kadar bağlı olduğumu da bilmiyordum. Çünkü doğum çalışmamı hiç etkilemedi diyebilirim. Çocuğum ne kadar vazgeçilmezse çalışmalarım da öyle. Yaptığım şey bana iş gibi gelmediğinden hayatımın bir parçası olarak algıladığımdan benimle birlikte yıllar içerisinde değişti, gelişti ve çeşitlendi.
Uzun vadede de bu şekilde ilerleyeceğini düşünüyorum. zaten çalıştıkça yapılacak çok fazla proje geliyor aklıma , hiç bitecekmiş gibi gelmiyor. (eskiden bir calışmanın sonu yaklaştığında endişelenirdim, sonra ne yapacağım diye)
Ayrıca son yıllarda Türkiye’de dünyadaki çağdaş sanat piyasasını yakalama gayretinde olduğu için bu kaçınılmaz olacak. Bir sanatçı için doğru yer ve doğru zaman çok önemli. 4 yıldır Türkiye’nin uluslararası platformda da kendini gösteren önemli galerilerinden biri ile çalışıyorum. pek çok önemli kurum ve kişi çalışmalarımı takip ediyor ve koleksiyonlarına dahil ediyorlar. bunlar benim kalıcılığım ve önümü görebilmem için cok önemli. Önümüzdeki süreçte ise yurt dışı projelerine de ağırlık vererek üretmeye devam edeceğim.”
Seçil böyle anlatıyor, yola çıkış ve devamını, umutlarını; aşağıda 10 Ocak 2014 de başlayacak sergisinin tanıtımını da Galeri Zilberman‘ın yazısıyla ekledim.
“SEÇİL EREL
Alan
11 Ocak – 22 Şubat 2014
Genç ve üretken sanatçı Seçil Erel’in Galeri Zilberman’daki yeni sergisi “Alan” 10 Ocak tarihinde açılıyor.
Sanatçı, sergileyeceği bu son çalışmalarında, resimlerinin temelinde bulunan mekan fikrini geliştirerek, yaşadığı mekanlar üzerinden kendi kişisel tarihine odaklanıyor. Geometrik seriler halinde kurgulanmış soyut resimlerindeki ayrıntılı dokular, mimari yapıları matematiksel modellerle yorumlarken, oradaki yaşam deneyiminin bir izdüşümünü çıkarıyor.
Birimlerin bir araya gelerek bütünleri oluşturduğu bu son seride, kişisel hafızada birikenler, soyut bir anlatımla hem resim yüzeyinde hem de galeri mekanında yan yana geliyorlar. Toplam 8 ayrı mekanın mimari planları üzerinden yaptığı ve sanatçının kendine has bir analitik ayrıştırmayla oluşturduğu kompozisyonlar, biçimsel ve renksel kurgusuyla izleyiciye uzun sürecek bir çözümleme önerisi sunuyor. Matematiksel olarak birbirinin üzerine katlanan ebatlar, oluşturduğu ritmik yapıyla kendi içinde güçlü ve tutarlı bir iç düzen kurguluyor. Erel’in incelikle yaptığı bu analitik ayrıştırma, sanatçının büyüme ve gelişme dönemlerinin aksettiği mekanların planlarından sonra özellikle sanatsal çalışmalarını ve sanatçı olarak kendisini gerçekleştirdiği atölyesi işlevini görmüş mekanlarla zaman-dizinsel bir sırayı takip ediyor. Bu mekanlardaki yaşam deneyiminin ve anıların oluşturduğu hafıza, renk ve izlerle kendini bir plastik düzlemsel boyuta tercüme ediyor. Erel’in tuval yüzeyine uyguladığı ilk aşamada organik ve her yöne dağılan renkler ve dokular, benzer bir yöntemi tersinden izleyerek, üzerine inşa edilen keskin, kontrollü ve kararlı kurguya güçlü bir temel oluşturuyor.
Serginin merkezinde bulunan ‘Arsan Apt: Kurgu Ev’ isimli çalışma 55 ayrı parçadan oluşan bir resim – yerleştirme. Sistematik büyümeyle ebatlanan yüzeylerin oluşturduğu çalışmada Erel, mimari değerlerle kişisel değerleri çakıştırdığı bir yapı deniyor. Resimsel bir haritalama tekniğiyle oluşturulan bu çalışma, sanatçının yüzeyde boya katmanları ile yaptığı kurguyla yapısal bir benzerlik kuruyor. Bu resim – yerleştirmeyle sanatçı ‘taşınmazların’ taşınabilirliği fikrini de mümkün kılıyor.
Seçil Erel’in kendi kişisel tarihinin izlerini, kendi boya üslubunun izleriyle arama yoluna gittiği sergi “Alan” Mısır Apartmanı’ndaki Galeri Zilberman’da 22 Şubat tarihine kadar izlenebilir.
Seçil Erel (1980, İstanbul) İstanbul’da yaşayıp çalışmaktadır. Açtığı kişisel sergilerden bazıları: İlk Ev, Alan İstanbul, Türkiye (2012); Şimdiki Basit Zaman, Cda-Projects, Türkiye (2011). Katıldığı karma sergilerden bazıları: Yüzyılın Sergisi, T.C. Ziraat Bankası Koleksiyonu, Cer Modern, Türkiye (2010); Genç Ustalar/Usta Gençler, MKM, Türkiye (2010); Casper Benim Adım, Sümerbank & Karşı Sanat, Türkiye (2009); Genç Açılım, Pera Müzesi, İstanbul, Türkiye (2005).
Sanatçının işleri pek çok özel koleksiyonda yer almaktadır.”
Seçil’le geçen ay atölyesinde buluştuk. Çok güzel sıcak bir atölye, ama Seçil’in Alan projesi için atölyelere sığmak kolay değil. Çalışmalarını bir araya getirmek de zor, çalışmak da zor. Ben gittiğimde o uğraşmış didinmiş, ve projeyi bitirmiş sergi çalışmaları için teslim etmek üzereydi.Sergi alanına gitmek için hazırlanmış eserler,hem bütünün parçaları hemde kendi başlarına bütün olduklarını bana atölyesinde hem çalışmalarıyla hem fotoğraflarla çok güzel anlattı. Farklı ebatlarda oluşturulan eserlerin hepsi beni taşıdıkları anlam ile de gördüğüm dokunduğum son halleri ile de çok etkiledi.Çok farklı yorumlar yaptırdı. Sizlerle fotoğrafları paylaşıyorum ama sergide görmek bambaşka oluyor.
Ayrıca çalışma anında çıkan bantlarla da çok özel bir koleksiyon daha oluşmuş. Geri dönüşümü simgeleyen bir koleksiyon.Aşağıda duygularını düşüncelerini ve bize anlatmak istediklerini, ve özellikle son sergi çalışmalarını yine Seçil anlattı, ben yazdım.
“Çalışmalarımı çözümlerken, artistik, içerik ve kişisel olarak pek çok farklı yapı kullanılabilir. Bu metinde daha son dönem çalışmalarımı kişisel detaylarla anlatmayı tercih ediyorum.
Çalışmalarımın temelinde, insanın kendisi, varlığının anlamı vardır. Özellikle 2008 yılından itibaren, matematiksel (analitik) ve sezgisel gerçeklik ilişkisi, bir araya gelme hali, bütünün parçanabilmesi, sistem, yapı, ait olmak, sahip olmak, parçalanmak, parçalamak, parça parça olmak, üretim, değişim, geri dönüşüm, yeniden üretim, katmanlar ve süreç (zaman) görülür. “Dilemma” (2008) isimli diptik çalışmam bana yeni bir yol açtı ve dönemden sora çoğunlukla seriler oluştu. 2009’da “Sistem”, “Değişken Zaman”, 2010’da “Önerme” ve “Kompozisyon”, 2011’de “Fresh”, 2012’de “Something Different”, 2013’te “Territory” serileri tuval üzerine yağlı boya tekniğiyle oluşurken eş zamanlı olarak “Geri Dönüşüm” serileri oluştu.
Tuval üzerine çalışırken kullandığım teknik gereği maskeleme bandı kullanarak yüzeyleri kapatıyor, boyuyor ve söküyorum. Sökülen her bant şeridi çok estetik resimsel imajlar olarak görünüyor. Bunun üzerine bu bantları biraraya getirerek seriyi yapmaya başlamış oldum. Üretim, dönüşüm, geri dönüşüm, değişim kavramları ile özdeşleşen, rastgele yan yana gelen seriden farklı yapıda çalışmalar oluştu. “İlk Ev-Leia” isimli sergi için 5 adet 140x300cm. boyutunda kağıt resim mekana yerleşerek temsili bir anne karnını oluşturdu. 2012 yılında, Alan İstanbul’un proje odalarında sergilenen bu çalışmanın devamı olan seri ise bantların şeffaf yüzeyde lightbox tekniği sunum yaptığım ışıklı resimler doğumu ve varoluşu temsil etti.
2013 yılında ise,” taşınma” kavramından yola çıkarak bir seri oluşturdum. Günümüz ekonomik, toplumsal, kültürel sistem ve parametreleri içinde “ev”in anlamını, kentsel dönüşüm ve yapı sanayisinin bireyin “ev” ile ilişkisini biçimlendiren ve dönüştüren etkilerini, bireyin, toplumsal yaşamda “ev” aracılığıyla kendi yaşamını kurgulamasını, evin mimari değerleri ile bireyin kişisel değerlerinin ilişkisini düşünmeye başladım. Bu elbette kendi deneyimlerimle oluştu. Doğduğum ve büyüdüğüm mahalleye yeniden dönüşümdeki romantik hal ile eşya, mal, mülk arasındaki sıkışma hali arasındaki ikilemden çok etkilendim. 10 Ocak-22 Şubat 2014’de Galeri Zilberman’da sergilenecek olan çalışmalarımı bugüne dek atölye ve yaşam alanı olarak kullandığım mekanlardan yola çıkarak oluşturdum.
Kızıltoprak, “Rıfat Bey Sokak”ta doğdum, “Dere Apartmanı”nda büyüdüm. Üniversiteye dek zamanımın çoğu Moda ve Fenerbahçe aralığında geçti. 1999 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümüne girdim. 2001 yılında 2. sınıfı bitirice Sögütlüçeşme’de “Hayrullah Efendi Sokak”ta bir atölye açma fırsatım oldu. O dönem, yapılabilecek işlere koşuşturdum, bazı karma sergilere katılmaya başladım, hem atölye mekanını korudum, hem de okul devam etti. Okulda Zekai Ormancı, Güngör Taner, Sedat Balkır ile resim atölyesi yanı sıra, halı ve litografi uygulama atölyelerinde çalışma fırsatım oldu. 2003’te lisansı bitirip, peşi sıra yüksek lisansa başladım. 2004’te atölyemi Bahariye tarafında “Berkel Apartmanı”na taşıdım. Yaklaşık 1 yıl burada kaldıktan sonra 2005’te Moda’da “Latif Palas”a geçtim ve 8 yıl kaldığım bu mekanı çok verimli kullandım. Bu sırada, 2006 yılında evlenerek eşimle Kızıltoprak “İstasyon Caddesi”ndeki eve yerleştim. Sonra, kızımın doğduğu Moda “Safa Sokak”a, 2013’te Kızıltoprak’ta “Arsan Aparmanı”na ve “Vedat Han”daki atölyeme taşındım.
Taşınmalardan sonra kafamda şekillenmeye başlayan projeiçin, ilk işim belediyeye gidip evlerin planlarına ulaşmak oldu. Yukarıda uzun uzun anlattığım mekanlarımın planlarına ulaştıktan sonra bu planlar, resmimin plastik çözümlemesi ile birleşmeye başladı. Planlar, resimlerin konstrüksiyonlarını kurmama yardımcı oldu. Önce 180x207cm. boyutunda iki tuvale, büyüdüğüm ev “Dere Apt.” ve kızımın doğduğu “Safa Sokak” isimli resimleri yapmaya başladım. 180x207cm., bu serinin sabit oranını belirlememe yardımcı olan boyut oldu. Tuval yüzeyi, dünyanın harita sistemindeki meridyen-paralel yapısı gibi, hayali parçalanmalarla bölündü. Bu sayede, planları modüler bir yapı ile yerleştirmeye imkan veren 23x20cm.’lik ölçü belirlenmiş oldu. Seri, dört atölye “Latif Palas Apt.”, “Hayrullah Efendi”, “Berkel Apt.”, “Vedat Han54” iki ev “Rıfat Bey” ve “İstasyon Cad.” İle devam etti. Bu altı resmin boyutları, sabit birimle orantılı olan 140x161cm.’lik tuvallerdir. Bu resimlerden sonra, yaşam alanlarının modüler yapısı, taşınmazın parça parça döşenmesi, taşınmazın taşınabilme olgusu üzerinde daha da çok durarak yeni bir yapı şekillenmeye başladı. Hazırlanmış olan 8 resmin, temelini oluşturacak 9. çalışma Bireyin Evleri olarak çözümlediğim serinin sonuncu çalışması, 55 parçadan oluştu. “Kurgu Ev: Arsan Apt.” içerik olarak yine aynı olsa da, taşınmazın kendisini sergi mekanında kurmak niyetiyle tasarlandı. “Arsan Apt.”nın planından yararlanarak, mekanı bölmek (yıkmak, parçalamak) ve yeniden yapmak üzere çizimler ve taslaklar oluştu. Bu resim yerleştirmesi olarak tasarlandı ve 20x23cm. 21 adet, 40x46cm. 19 adet, 60x69cm. 5 adet, 80x92cm. 6 adet,120x138cm. 4 adet boyutlarında tuval ile kuruldu. Yanyana birleştiğinde 299cm.x600cm. boyutundaki çalışma oluştu.
Bu çalışma yine evin planından yola çıktı ve kendine ait alan, mekan ve aidiyet, mekanın zamandaki geçiciliği, kutular, üst üste ve yan yana dizilmiş bloklar; ev’in (taşınmaz mülkün) parça parça oluşması, hayatlarımızla olan ilişkisi, taşınabilirliği (nakledilebilirliği), yaşanmışlığı vurguluyor. Ancak tüm bu içeriğin ve teknik yanı sıra en önemli şey resmin resimselliğini ve gücünü koruyarak sonuca varabilmek.
Seçil Erel, 2013″
Resim ilgi alanınız olabilir, ya da hiç olmayabilir, bana göre bu hikayede yaşanan mücadele de hiç farketmiyor, Seçil de bir girişimci gibi gönül veriyor, inanıyor, üretiyor, sunuyor, pazarlamasını yapıyor.En güzel başarılara doğru yol alıyor.Seçil’cim seni tanıdığım için çok mutluyum, uluslararası başarılar da seninle olsun.Ailen ve Leia da başarılarının yanında, hep seninle olacak, belki de Leia’ya da örnek olacaksın arkandan gelecek,renklere olan tutkusu onu da bambaşka dünyalara götürecek, belli olmaz.Sevgiler, sevgiler, sergide buluşmak üzere….