İnovent ve Girişim Vizyonu

Sizlere zaman içinde; Melek Yatırım Gruplarıyla ve onlardan katkı almış girişimcilerle  yapılmış röportajları anlatmaya devam edeceğim. Bu yazılar bence hiç bitmeyecek, hiç de bitmesin zaten. Aşağıda sevgili Duygu Eren’in İnovent genel müdürü Ömer Hızıroğlu ile çok değerli bir röportajını sizlerle paylaştım. Ömer Hızıroğlu Duygu Eren’e şirketi, çalışmaları, girişimcilerini, önerilerini, çok güzel anlatmış.Kadın girişimcilere verdiği önemi de özellikle vurgulamış ve Vistek‘i örnek göstermiş. Vistek, Aytül Erçil bu senenin Kadın Girişimci Yarışması birincisi oldu. Onu da hemen paylaşacağım. Okurken heyacanlandım, keyif aldım. Sizler de beğeneceksiniz umarım. Sevgiler, sevgiler

Stratejik İletişim ve Kariyer Danışmanı Duygu Eren Sabah.com.tr’ye üniversiteden çıkan inovatif bir şirketin hikayesini yazdı.

duygu-erenÜniversiteler, girişimciliğin yaygınlaşması ve özendirilmesi açısından çok önemli platformlar. İnsanlar, okul yıllarında hayatlarını şekillendirmeye başlıyorlar. Fikri olan öğrenciler için, bu fikirlerin değerlendirilebileceği doğru ortamlar ve danışabilecekleri kişiler olması büyük değer taşıyor. Bugün, aşağıda okuyacağınız şirket, en yenilikçi üniversite sıralamasında ilk sırada olan Sabancı Üniversite‘sinin teknoloji yatırım ve fikri haklar yönetim şirketi. Özellikle, kompleks teknolojilere yaptıkları yatırımlar ve aldıkları patentlerle adlarından söz ettiriyorlar. Güler Sabancı‘nın vizyonu ve girişimciliğe verdiği değerle, Sabancı Üniversitesi tarafından kurulmuş olan Inoventle ilgili bilgi almak için, genel müdürü Ömer Hızıroğlu’yla görüştüm:

Eğitiminiz ve özgeçmişinizi öğrenebilir miyiz? 

mg_8898Boston, Tufts Üniversitesin’de ekonomi, İsviçre Lozan Üniversitesinde Avrupa Birliği Hukuğu master programı devamında yine Boston’da hukuk okudum. Kariyerime Boston da Bose şirketinin fikri mülkiyet avukatı olarak başladım. Eğitimim dahil toplam 20 seneyi aşkın bir zaman yurt dışında yaşadıktan sonra 2004 senesinde İstanbul’a döndüm. Halen New York, Massachusetts ve İstanbul barolarına kayıtlı avukat olmakla beraber kuruluşundan beri dahil olduğum Inovent’te 2012 de Genel Müdür oldum.

Inovent’i tanıyabilir miyiz?

Inovent, 2006 yılında kar amaçlı bir şirket olarak Sabancı Üniversitesinin bir iştiraki olarak kuruldu. Bu Güler Sabancı’nın vizyonu doğrultusunda, üniversite içinden çıkacak olan girişimlerin fikri mülkiyet haklarını korumak için ticari anlamda yönlendirmek amacıyla kurulan bir şirket. İşin en temelinde ise Sakıp Sabancı’nın “şirketlerime rakip şirketler çıksın” amacı ile ayırdığı bir fon ve dünya bakışı var. Kuruluşumuz ile birlikte, Teknopark’ta kuluçka merkezimizde girişimci şirketler kurmaya başladık. Bizim ilgi alanımız akademik menşeli illeri kompleks teknolojiler. Sabancı Üniversitesi, Türkiye’de bunu yapan ilk üniversite. Aynı zamanda hakkı sayılır bir patent portfoyüne sahip olan ilk üniversite yine Sabancı Üniversitesi. Burada amaçlarımızdan biri, patentleri lisans yoluyla ticarileştirmek. Türkiye’de sanayiye lisans altında teknoloji transfer etmiş olan ilk ve tek üniversiteyiz. Şu ana kadar 20’ye yakın şirket kurduk. 4,4 milyon TLlik yatırım yaptık.

Inovent’ten çıkan şirketlerin başarı hikayeleri nasıl?

Başarılı çıkışlar yaptığımız şirketlerimizden biri, AMS şirketti 3 patent başvurusu, 1 ürün, 1 prototip’ e sahip. 2008 de çıkış yaptığımız bir şirketimiz OBSS‘nin cirosu 10 milyon $a ulaştı. OBSS, Sabancı Üniversitesinin mezunları tarafından kurulmuş olması ve yakaladığı başarı ile bizim için özel bir niteliği var. Visitothink, Nanotego halen portfoyümüzde bulunan diğer başarılı şirketlerimizden. Nerdeyse kurulduğu günden beri karda olan ve Geokodlama / coğrafi bilgi sistemleri alanında çalışan Visitothink için 2013 de büyük beklentilerim var. Yaklaşık bir sene kadar önce kurduğumuz, SDM, Uzakdoğu’lu bir türbin üretcisi ile 4.3 milyon USD lık bir sözleşme imzaladı. Portföyümüzdeki şirketlerin bugün 45 kişilik bir istihdamı var. Toplamda portföy şirketlerimizde, 2 patent başvurusu, 3 lisans altında kullanılan patent, 5 marka başvurusu ve Telif hakkına tabi (copyrighted) 3 adet yazılımı var.   
Inovent girişimcisi olma süreci nasıl gelişiyor?

Şirketlerimizin sermaye ve kaynak ihtiyacını karşılayan farklı mekanizmalarımız var. Çok spesifik durumlarda çekirdek sermayesi (“proof of concept”) yatırımı yapmak için kullandığımız bir çekirdek fonumuz var. Ayrıca, Sakıp Sabancı’nın vasiyetinden gelen üniversiteden çıkan şirketler için kullanılmasını istediği bir fon var. Bu iki fondan da faydalanmayan şirketlerimize iç kaynaklarımızdan daha ufak destekler sunmaktayız. Her halükarda tüm şirketlerimizin faydalandığı ve bizce en büyük katma değerimiz olan kuluçka merkezimiz ve accelerator hizmetlerimiz var. Şirket kurulduğu an hissedar olmuş oluyoruz. Genelde yaptığımız yatırım aralığına göre %10 – 40 arası hisse alıyoruz. Başlangıç birkaç farklı şekilde olabiliyor. İlk durumda, bir akademisyen araştırma yaparken, buluş yaptım diyip Üniversitenin Teknoloji transfer ofisine (“TTO”) başvurabiliyor. Buluş bildirim formunu dolduruyor, O form ön elemeden geçip sonrasında ben, TTO yöneticimiz Zeynep Birsel, Rektör yardımcımız Prof. Hasan Mandal ve Nanoteknoloj merkezimizin direktörü Volkan Özgüz’den oluşan fikri mülkiyet ve girişimcilik komisyonuna gidiyor. Akademisyen gelip sunum yapıyor. Komisyon buluşun ticari değeri olup olmadığına bakıyor. Eğer değeri olup patentlenebileceğine kanaat getirirsek onay veriliyor. Her patent için 100 – 200 bin TL arası bir bütçe var. Sonrasında ya şirket kuruluyor ya da altyapı yatırımı yapmayıp bir şirkete lisanslıyoruz. Örneğin, bir Nanoteknoloji şirketi için 250 bin TLlik yatırım gerekiyordu, şirketi içeride tuttuk ancak 2,5 milyon TLlik bir altyapı yatırımı gerekseydi lisanslama daha uygun bir ticarileştirme stratejisi olurdu. İkinci durumda ise, öğrenci buluş yaptım diyip bize geliyor. Bu durumda mevzuata göre Inovent ya da Üniversite hak talep edemiyor. Eğer öğrenci destek isterse, devreye giriyoruz. Sonrasında, komisyona giriyor ve süreç aynı şekilde işliyor. Zaman zaman Sabancı Üniversitesi bünyesinden çıkmayan ancak tabanında önemli teknoloji bulunduran iş fikirlerine de yatırım yaptığımız oldu. Ekim ayı içinde öğrencilerin kurduğu bir şirketi daha portföyümüze eklemeyi amaçlıyoruz.

logo

Fikri mülkiyet hakları nasıl devreye giriyor?

Patenti üniversiteden alıp lisans altında şirkete verip üniversiteden şirket çıkardığımızda sözleşme yapıyoruz. Teknoloji alanında başarılı olursa üniversite olarak royalty alıyoruz. Bütün bu noktalarda fikri mülki hakların korunması çok önemli. Burada Teknoloji Transfer Ofisine çok önemli bir rol düşüyor ve Zeynep ve ekibi bu süreci mükemmel yönetiyor olması ise benim için çok kritik bir katma değer.

Inovent’in girişimciye sunduğu başka hizmetleri var mı?

Teknoparkta kuluçka merkezi var. Bu şirketler vergi avantajından yararlanmış oluyorlar. Bizim isteğimiz şirketlerin iki senede kendi kanatlarıyla uçmaya başlamaları. Talebe bağlı olarak rehberlik ve iş geliştirme hizmeti veriyoruz. Örneğin, ben Inovent iştiraklerine Asya piyasasında yumuşak giriş yapmalarını sağlamak için gelecek ay Singapur’a gideceğim. Giderken yanımda girişimci arkadaşlarımın bana verdiği bir talep listesi götürüyor olacağım. Bu arada 2013 içinde Singapur da sunduğumuz stratejik destek hizmetlerini ABD ve Avrupa’da sunmak içinde temaslara başladık. Bunlar dışında altı ayda bir durum raporlarına bakıyoruz. Mali tablolarını kontrol ediyoruz. Üniversite içinde yardım edemeyeceğimiz bir konu olursa Sabancı Holding’ten danışmanlık alıyoruz. Inovent için patent, marka başvuruları, ekonomik istihdam çok önemli. Periyodik olarak şirketlerimiz için bu doğrudan ekonomik olmayan katma değerlerini de ölçmekteyiz. Neticede, biz bir teknik direktör gibiyiz. Girişimcilerimize belli bir strateji ve vizyon getirmeye ve tecrübelerimiz paylaşmayı amaçlıyoruz. Takımı en üst seviyedeki maçları kaldıracak bir güce ulaştırmak istiyoruz ama maç günü sahaya çıkıp maçı kazanacak olanlar futbolcular olacak.

Yatırımın geri dönüşü için beklentiniz nedir?

Yatırımın geri dönüşü için beklentimiz, ilk başta öngörülen iş modeline indeksli yaptığımız değerlendirmeye orantılı. Elbette, öngörümüz var ancak bunlar kesinlik içinde değil. Şirketin gidişatına göre bunlar değişiyor ve gelişiyor. Akademik temelli girişime odaklamış bir yapı olarak diğer klasik anlamdaki risk yatırım fonlarına göre daha esnek ve uzun vadeli bir yaklaşımımız var.

Sizce, başarılı girişimci nasıl olmalı?

29492Başarılı girişimciler odak dağıtmayanlar. Belli bir stratejiye göre gitmek bütün girişimciler için önemli. Aynı zamanda ana nihai istikameti unutmadan gerek görüldüğü zaman rota değiştirebilecek esnekliği gösterebiliyor olmalılar. Teknoloji alanındaki girişimciler içinse; know how satmak yerine ürüne yönelmek ve ölçeklenebilir bir iş planı yaratmaları gerekir. Aynı zamanda kendi eksiklerini de iyi tespit ediyor olmalılar. Başarılı iştiraklerimizin ortak noktası doğru pazarlama stratejileri uygulamaları ve mümkün olan en kısa zaman içinde kadrolarına pazarlamacı ve profesyonel yönetici katmış olmaları. Ben girişimcimi bir savaşçı olarak görmek istiyorum: olumsuz şartlarda bile yılmayan, gerektiğinde komutan gerektiğinde asker olmayı bilmeli ama savaşların lojistik ve organizasyon ile kazanıldığını bilmeli. Belki tüm girişimcilerin Sun Tzu’yu okuması lazım.
Türkiye’deki girişimcilik kültürü nasıldı ve gelecekte nasıl olacak? 

Türkiye’de girişimcilik her zaman vardı. Türk insanın en büyük avantajı pratik zekasında. Ancak, girişimcilik körü körüne her iş fikrine fizibilite, planlama yapmadan atlamak değildir. Özelikle teknolojik girişimcilikte dünyada kendimize bir yer edinecek istek vizyon, strateji, fikri mülkiyet hakları, rekabet ortamı, küresel trendleri iyi bilmek lazım. Her şeyden önce kısa vadede, rantçı mantaliteyi girişimcilik konseptinden ayrıştırmak gerekiyor. Türkiye’deki girişimcilikte benim şahsen çok değer verdiğim bir açı ise kadın girişimcilerimiz. Burada Türkiye’nin optimize edemediği çok değerli bir potansiyel var. Inovent’in en başarılı eski iştiraklerinden birisi, Vistek, bir kadın girişimcinin başarı hikayesidir. Portfoyümdeki eksiklik ise kadın girişimci sayısının az olması, bunu geliştirmeye çalışıyorum. Kadınların girişimciliğin olmazsa olmazı olan pragmatik yaklaşımı kendi iş hayatımda örnek almaya çalıştığım çok önemli bir değer.

Duygu Eren

Stratejik İletişim ve Kariyer Danışmanı

Yazarla iletişim için: duygu@dpdanismanlik.com

Melek Yatırımcılık 3

Melek Yatırımcılık yazılarına bugün 5 farklı Melek Yatırımcılık grubu ile devam ediyoruz. Bu değerli bilgileri sevgili Hande Çilingir hazırladı.Haftaya yine röportajlar ve farklı gruplarla yazılara devam edeceğiz. Sevgiler, iyi hafta sonları…

5) Aksoy İnternet Ventures (Girişim Sermayesi Şirketi)

AÇIKLAMA   

41334653081aksoy-internet-venturesTürkiye’nin en büyük ilan ve e-ticaret platformlarından biri olan sahibinden. com ’un kurucusu Aksoy Group tarafından kurulan Aksoy Internet Ventures, Türkiye ve yurtdışında gelecek vaat eden internet şirketlerine erken dönem yatırımı gerçekleştiriyor.

KİMLER YARARLANABİLİR?

Öncelikli olarak, internet sektöründe faaliyet gösteren ve işini büyütmek isteyen girişimciler.

ŞARTLAR

Başvurular, Yatırım Komitesi tarafından değerlendiriliyor. Yatırım kararları Aksoy Group yönetim kurulu üyeleri, sahibinden.com Genel Müdürü Burak Ertaş ve profesyonellerden oluşan bu komite tarafından alınıyor.

Yatırım kararında önde gelen kriterler girişimcinin geçmişte yaptıkları ve projeye olan tutkusu, hedeflenen pazarın büyüklüğü ve fikrin fark yaratıyor olması. Ek olarak projenin teknik olarak tamamlanmış veya deneme sürümünün hayata geçmiş olması da yatırım kararı için önemli bir ölçüt, bu noktada erken dönem (early stage) yatırım stratejisi yürütülüyor.  Ayrıca yatırım kararı verilirken şirket değerlemesi, hukuki konular ve yatırım yapılacak alan ile ilgili danışman desteği de alınabiliyor. Erken dönem yatırım gerçekleştirilmesi planlandığı için projenin sunum aşamasındaki büyüklüğü, kısa vadede büyüme potansiyeli gibi parametrelere göre farklı senaryolar üzerinde çalışılıyor.

Daha fazla bilgi için Bknz.: *http://www.aksoyinternetventures.com/

6) Golden Horn Ventures (Girişim Sermayesi Şirketi)

AÇIKLAMA   

Golden Horn VenturesGolden Horn Ventures,  tüm dünyada, Türkiye gibi gelişen pazar’lardaki start-up aşamasındaki fikirlerin ve iş oluşumlarına sermaye aktarımı yapmak için kurulmuştur. Gelişmekte olan piyasalarda, teknolojik çalışmalarda ve sermaye girişimlerine destek olmaktadır.

KİMLER YARARLANABİLİR?

Öncelikli olarak, internet sektöründe faaliyet gösteren ve işini büyütmek isteyen girişimciler.

ŞARTLAR

Yenilikçi bir teknolojiye sahip, hem Türkiye’de başarılı olabilecek, hem de global arenaya taşınabilecek hem fikir aşamasında olan, hem de ileri düzeydeki şirket sahipleri.

Daha fazla bilgi için Bknz.: * http://goldenhornventures.typepad.com/about.html

7) İnovent İnnovative Ventures (Girişim Sermayesi Şirketi)

AÇIKLAMA

logo2006 yılında Sabancı Üniversitesi tarafından kurulan İnovent, Türkiye’nin ilk teknoloji ticarileştirme ve transferi şirketidir. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk risk sermayesi ve çekirdek sermaye yatırımları yapan şirketi olan İnovent, Gebze Organize Sanayi Bölgesi Teknopark’ında yerleşik İnkübasyon Merkezinde yatırım yaptığı ve destek verdiği projelere ofis ortamı sağlar. İş modeli, ticarileştirme sürecinin geneline kapsamlı bir yaklaşım sergiler. Uygun fikri mülkiyet hakları bulmaktan, gelecek vaat eden, büyüme potansiyeli yüksek işleri geliştirmeye ve bunlardan değer sağlamaya kadar olan tüm ticarileştirme süreçlerini takip etmeyi amaçlar. İnovent kuruluşundan bugüne dek 17 start-up şirketin kuruluşuna destek olmuş, yatırım yaptığı 4 şirketten başarılı bir şekilde hisselerini satmak suretiyle

çıkmıştır. Mevcut durumda İnovent’in portföyünde 11 aktif şirket bulunmaktadır. İnovent ayrıca Galata İş Melekleri Ağı ile Türkiye Lisans Yöneticileri Derneği’nin (LES Türkiye) kurucularındandır.

KİMLER YARARLANABİLİR?

İnovent Çekirdek Sermaye Fonu 2009 yılında Türkiye’deki teknoloji startuplarına direkt yatırım yapmak için kurulmuştur. Fonun odaklandığı aşamalar çekirdek sermaye ve ticarileştirme olmakla beraber 25,000TL ile 250,000TL arasında yatırımlar yapmayı hedefler.

  • Fon Türkiye’de inovatif, yıkıcı fikir ve teknolojilere, büyük ve hızla büyüyen pazarları açık ve net bir pazara giriş stratejisi ve planıyla hedefleyen ve yüksek getiri potansiyeli teşkil eden iş fikirlerine ve kararlı ve tutkulu girişimcilere, takımlara ve startuplara yatırım yapmayı hedefler.
  • Yukarıda belirtilen kriterlere uygun iş fikirlerine sahip girişimciler, takımlar ve startuplar, şu linke giderek iş fikirlerinin kısa bir özetini Inovent ile paylaşabilirler. İlk değerlendirmeden sonra, Inovent ekibi seçilen iş fikirlerini, teknolojileri, değer teklifini, iş planını ve pazar potansiyelini daha iyi anlayabilmek için fikir sahipleri ile temasa geçecektir. Bu temasın ardından, Inovent seçeceği fikir sahiplerini 3 ayda bir toplanan Inovent Yatırım Kurulu’na bir yatırım sunumu yapmak için davet edecektir. Inovent Yatırım Kurulu’nun olumlu kararına mütakip, Inovent yönetim ekibi iş fikri sahibi ile daha detaylı bir inceleme sürecine girecek, yatırım teklifi yapacak ve yatırım kararını uygulamaya çalışacaktır.

Daha fazla bilgi için Bknz.: * http://www.inovent.com.tr/

8) İnventram Capital Ventures Company (Girişim Sermayesi Şirketi)

AÇIKLAMA

inventramKoç Holding ve Koç Üniversitesi işbirliğiyle buluş sahipleri ve girişimciler için Türkiye’de önemli bir başvuru noktası olmak amacıyla kurulan Inventram A.Ş, pazar potansiyeli olan yenilikçi teknolojileri keşfetmek ve bu fikri sermayeyi ürün ve hizmete dönüştürmek konusunda katkıda bulunmaktadır.

  • Şirketin yatırım stratejisi, başlangıç ve erken aşama fırsatlarına odaklanmak, yenilikçi iş fikirleri veya teknolojilere konsantrasyon, Ar-Ge yapan ve teknoloji üreten gruplar ile yakın ilişkide olmak, akademik ve Ar-Ge kökenli ürünlerden şirket yaratabilme yetkinliğini geliştirmek, başarılı olan yatırım modellerini belirleyip Inventram standardı haline getirmek, iş yönetim bilgilerini ve güçlerini erken aşama yatırım portföyündeki şirketlerine aktarmak olarak açıklanıyor.

KİMLER YARARLANABİLİR?

Yatırım kriterleri:

  • Yenilikçilik,
  • Rekatbetçilik,
  • Hedef Kitle,
  • Yaratılan Etki:

–          Hangi probleme çözüm üretiyor?

–          Paradigmalarda değişiklik yaratabilir mi?

–          İş dünyasında rekabete yeni bir boyut getirebilir mi?

*Piyasada algılanabilirlik.

*Hayata geçebilme süresi. (Kısa-6 ay, orta-1 yıl, uzun-2 yıl)

*Regülasyon/Mevzuat Uygunluğu

*Yatırım gereksinimi miktarı

*Pazarlanabilirlik

*Satış geliri yaratma potansiyeli

*Karlılık beklentisi

Daha fazla bilgi için Bknz.: *http://www.inventram.com/

9) İnventures Yatırım Şirketi (Girişim Sermayesi Şirketi)                

AÇIKLAMA

logo (1)İnternet, mobil ve yazılım alanlarındaki girişimler için inkübatör rolü üstlenerek, teknolojik danışmanlık veya iş geliştirme desteği sunmakta ya da projenin hayata geçmesi için yeterli olacak düzeyde yatırım yapmaktadır. Inventures tarafından gerçekleştirilen girişimlerin büyük bir kısmı kendi alanlarında Türkiye’nin ya da dünyanın ilk örnekleri olma özelliğine sahiptir. Bir kısmı tamamen Inveon özkaynaklarıyla, bir kısmı stratejik iş ortaklıkları ile gerçekleşen bu girişimler arasında Türkiye’nin yepyeni kişisel alışveriş sitesi Bonvagon; Perakende sektörünün devlerini bir araya getiren özel alışveriş projesi Bir Varmış Bir Yokmuş, 1V1Y; Türkiye’nin ilk yurtiçi uçak bileti arama motoru Bulucak.com; kurumların karar alma ve inovasyon süreçlerine yardımcı olacak bir sanal fikir borsası olan We-Decide.net; dünyanın ilk kurumlara yönelik grup satış sitesi olan Firmanya, private shopping konseptinin Türkiye’deki en önemli üyelerinden biri olan Trendyol; Türk blogcularının ve kaliteli içerik arayan kitlenin tek buluşma noktası BloXoo ve perakende sektörüne özel hizmet veren PikCV gibi örnekler bulunmaktadır.

Daha fazla bilgi için Bknz.: *http://www.inventures.com.tr/

 

Fatmanur Erdoğan İle

Sevgili Fatmanur Erdoğan  ile Ağustos ayında nihayet tanıştık, tesadüfen karşılaştık, hem de çok hoş bir tesadüf ile.Nihayet diyorum; çünkü ben kendisinin iki senedir “Kariyer Yolculuğu” blogunun takipçisiyim. Blog yazmaya başladığımda beni yazıları tarzı ile çok etkiledi, benim de onun gibi fayda yaratan, sevilerek okunan bir blogum olsun istedim.

Onun yazıları daha çok kariyer yolculuğunda olan gençleri hedef alırken ben de girişimci olmak isteyen gençleri hedeflemiştim.Blogunda iyi bir bloger olmanın tüyolarını da veriyordu. Benim için çok iyi bir yol gösterici oldu.Ne kadar başarılı oldum bilmiyorum ama yazılarını hep ilgiyle severek okudum.Sonra bu sene yayınlanan Beyaz Yakalı Girişimci” kitabının tanıtımını blogumda yaptığımda; yine tesadüfen telefonda konuştuk, tanıştık. Sonra da  bir Ağustos akşamı aynı masada yemek yediğimiz grupla fotoğraflar çekerken birbirimizi çekmeye çalışırken anladık ki,  bu sefer gerçekten karşılaşmıştık. Konuştuk sohbet ettik, sonra sevgili Fatmanur’u katıldığı bir panelde dinlemeye gittim. Eveet önce yazılarıyla tanıdığım, bu çok  güzel tatlı, kadını panelde ki söyleşisinde de beğenerek ilgiyle dinledim.

fotograf (99)

Artık birbirimizi daha çok tanıyorduk, ama  keşfetmediğimiz çok yönlerimiz olduğu da kesindi, en kısa sürede daha uzun süreli buluşmak ümidiyle birbirimizi aramaya haberleşmeye devam etmeye başladık. Önümüzdeki günlerde bir araya gelmeyi planlarken ben sizlere, sevgili Fatmanur’un blogunda ki kendi tanıtım yazısını, sizlerle paylaşmak istedim.Kendi anlatımıyla bu yaşam hikayesi de benim çok ilgiyle okuduğum Fatmanur Erdoğan yazılarından.  Sizin de blogunu ve kendisini çok seveceğinizi ve çok şeyler öğreneceğinize eminim.

res2

Hayatımın hiç bir döneminde doktor olmayı düşünmedim.

Çocukken “Büyüyünce ne olmak istersin?” diye sorduklarında ’henüz bilmiyorum’ cevabını verirdim. Daha çocuk yaşlardan itibaren ‘geleceği’ düşünmeyi yani yarına odaklanmayı öğreniyoruz. Öyle ki daha hayat hakkında fazla bir şey bilmeden bir seçim yapmamız bekleniyor bizden…

Dünyaya ciddi anlamda açılmaya üniversite yıllarımda başladım. Her gittiğim ülkede yeni fikirler, farklı kişilikler, değişik hayatlar ve ilginç hikayelerle karşılaştım. Üniversitede kapitalizm üzerine yazdığım bir arguman’ın artık ateşli savunucusu değildim. Işletme fakültesindeki tezimi Japon Yönetim Sistemleri üzerine hazırlarken, dünyayı keşfetmekten ne kadar büyük haz aldığımı birkez daha farkettim.

Norveç’in fyord’ları hep çekmiştir beni. İş hayatıma dünya’nın en büyük petrokimya şirketlerinden bir tanesinde “Market Researcher” göreviyle başladım. Araştırma alanlarım Uruguay, Paraguay ve İsrail oldu. 13 kişiden oluşan departmanda aynı ülkeden iki kişi yoktu. Yeni dostlarım nezaket olsun diye benimle İngilizce konuşmuyorlardı yani. Ortak bir dile ihtiyaç vardı…İşte bu grup harikaydı.

İskandinavya’nın soğuklarına ara verip, Uzakdoğu’nun nemli sıcaklarına doğru yol almak isteğim, buradaki kültürleri anlamak ihtiyacımla birleşti. Hayat beni Norveç’ten Singapur’a sürükledi. Orada ilk önce bir Çinli, Koreli, Taiwan’lı, Singapurlu, Endonezyalı ve Malezyalıyı birbirinden nasıl ayırt edebileceğimi öğrendim. İsimler konusunda fazla sorun yoktu. Çoğu “Kim yada Lim”di zaten. Üstelik isimlerini söylemekten önce kartvizitlerini uzatıyorlardı. Uluslararası bir şirkette “Marketing Executive” olarak Hintli bir CEO ve Hong Kong’lu bir Pazarlama Direktörü ile çalıştım. 3 ırkın bir arada yaşadığı bu toplumda mücadele vermeyi gerçek anlamda öğrendim. Japonlar ile Çinliler arasındaki yönetim farklılıklarını ve Çinliler ile Türkler arasındaki benzerlikleri gördüm.

Biraz daha büyük oynamanın ve belki de okyanus’da surf yapmanın zamanı gelmişti.Kaliforniya bana kollarını açtı. Kendimi Amerika’nın en önemli ve en büyük Macintosh konferansı olan Mac Summit Konferansının organizasyonunda buldum. İlk olarak Apple Inc’in bir zamanlar CMO’su olan Guy Kawasaki’ye merhaba dedim. Dreamworks stüdyolarının yapımcıları, Dana Ashley gibi tasarım ve teknoloji dehalarının arasındaydım bir anda. O zamanlar bu gibi insanlarla tanışmanın öyle zor olmadığını bilmiyordum. Kumsalda otururken yanınızda Google.com’un kurucusunun bağdaş kurup sohbet etmeye başlayabileceği fikri pek yakın gelmiyordu.  Oysa Tom Peters, Sergio Zyman, John Gray, Don Pepper, Martha Roggers, George Stephanapolis, Michael Douglas, Stephen Hawkins gibi alanında isim yapmış başarılı isimlerle bir araya gelmenin o kadar da ulaşılmaz olmadığını gördüm.

Singapur’da Internet’le haşır neşir olmanın sadece üst düzey yöneticilere ait olduğu bir ortamdan, “teknoloji hepimiz içindir” diyen açık bir anlayışa yolculuktu Amerika’daki hayatım. Kaliforniya’nın “Internet Boom” adı verilen dönemine ayak basmamla yeni bir öğrenim süreci de böylece başlamış oldu.

Oldukça başarılı geçen bir organizasyonun arkasından yeni bir iş teklifine ve okyanus kenarında, 365 günü güneşli olan bir hayata evet dedim. “International Marketing Manager” göreviyle dünyanın dört bir yanında ve çok çeşitli kültürlerle reklam ve pazarlama stratejileri geliştirmek muhteşem bir deneyimdi. Internet’in doğuş yeri olan üniversitelerden biri olan University of California’da aldığım pazarlama eğitimimin içeriğini de etrafımdaki insanların ve iş dünyasının etkisiyle e-commerce, web design ve graphic design olarak genişlettim.  Bu süre içerisinde işim gereği dünyanın dört bir ucunu dolaşmaya devam ettim. Yolculuklarımda dostlarıma hikayelerimi anlattım. Dedim ki, “İnanamıyorum!…Bir iki gün önce bir beyin fırtınası yaptık bir oturumda. Bunlar şortlu ve sandaletli iş insanlarıydı. Kravat takmıyor, ceket etek giymiyorlardı. İş yerlerinde deniz koltukları vardı. Evlerinin garajlarından küçük bir bilgisayarla çalışıyorlardı. Ertesi gün fikirlerini beğenen biri çıkıyor, öyle ki fikrinize yatırım yapmak istiyorum diyordu. Bir anda bir şirket kurulup, bir grup “Angel Investor” ve “Venture Capital” sermayesi ile hayata geçiyordu… Bir sene sonra şirket 200 kişinin çalıştığı bir yer oluyordu. “Satışlar nasıl?” diyordum. “Henüz hiç satmadı.” diyorlardı. Muhteşem bir döngüydü bu. Diğer bir şirket “Satışlar çok ama kara geçemedik diyordu.” Dostum diyorum, burada hayat çok hızlı gidiyor. Öyle hızlı ki deniz, kum ve güneş olmasa bu hızda yaşamak pek mümkün olmazdı!

Bu arada öğrendiğim software programları her altı ayda bir ‘upgrade’ oluyordu. Oysa ben daha yeni öğrenmiştim bir önceki versiyonu kullanmayı! Yani daha adapte olmaya ve alışmaya zaman bile olmuyordu ki versiyon değişiyordu. Buradaki döngü, dünyanın hiç bir yerinde hissetmediğiniz kadar hızlıydı. Öyle ki eğer bu hız başınızı döndürmüyorsa, oradaki hayatın içinde olmadığınız söylenebilirdi.

Bu baş dönmesi yerini birkaç yıllık oturaklı bir e-biz dönemine bıraktı. Heyecan yerini iki kere düşünerek iş kurma ve daha tutucu yatırım yapma devresine çoktan bırakmıştı.Amerika’nın bu durgunluk döneminde, daha hareketli bir ortama atlamanın da benim için zamanı gelmişti…

Türkiye’ye döndüğümde kuralsız bir toplum düzeni ile karşılaştım. Arabayla Bodrum’a doğru yol alırken trafik kuralına uyduğum için camını şiddetle aşağı indiren bir sürücünün nazik sözlerine maruz kaldım. Haklıydı. Önemli olan toplumun oluşturduğu sistematikdi belkide. Yazılı olan kurallar değil. Kuralsız bir ortamın içerisinde oluşturulmuş bir sistem vardı. Alışılması, öğrenilmesi ve değiştirilmesi gereken.

‘Büyüyünce Ne Olmak İstersin?’ sorusunun cevabı “uluslararasılığı aşılayan bir elçi olmak” olarak ifade buldu bende.

1004831_10151812013179311_2086940748_n

Sevgili Fatmanur ile kesişen, ortak  çok konumuz var, en kısa zamanda uzun uzun sohbet imkanımız olacağı buluşmalarda bir arada olmak dileğimle sevgiler, sevgiler

Melek Yatırımcılık 2

Bugün Melek Yatırımcılık yazılarıma melek yatırımcılık ve Galata Bussiness Angels ile ilgili merak ettikleriniz için beğendiğim iki röportajla devam ediyorum.Önce Webrazzi ‘nin   Ayşe Ünal ile röportajı sonra  Emre Kurttepeli’nin kendi weblerindeki röportaj…

http://tv.webrazzi.com/video/ays/4e77bebed27dc_4fbf54d2da962

Ayşe İnal röportajı [Startup12]

Türkiye girişim dünyasında melek yatırımcılığın tanımlandığı ve tartışıldığı Webrazzi Startup’12 konferansı, bu alanda ilk akla gelen isimlerden olan Galata Business Angels’ın Genel Sekreteri Ayşe İnal’ı ağırladı. İnal, Webrazzi TV izleyicileriyle Türkiye pazarın ilişkin görüşlerini ve tavsiyelerini paylaşıyor.

Girişimci için en önemli ihtiyaçlardan biri finansmana ulaşmaktır. Ancak, girişimlerin ayağa kalktığı nokta, bu finansmana sahip olduktan sonra başlamaktadır. Aldığı yatırımı doğru değerlendirmek ise girişimcinin kendisi kadar, mentorluk almasına ve o parayı “akıllı para” olarak kullanabilmesine bağlı. Bugün, röportajını okuyacağınız Emre Kurttepeli; İstanbul’un ilk melek yatırımcılık organizasyonu olan Galata İş Melekleri’nin başkanı. Aynı zamanda, Türkiye’nin en başarılı internet girişimlerinden, Mynet Grubunun da kurucusudur. Galata İş Meleklerinin üyeleri arasında; değerli, bilgili ve kendi işlerinin en önde gelen isimleri yer almaktadır. Bu melek yatırım organizasyonu, teknoloji start up şirketlerine yatırım yapan girişimcilerden oluşmaktadır. Bu melek yatırımcılar, daha önceden kendi işlerinde aynı sorunları yaşayıp başarılı oldukları için, şahsi tecrübelerine dayanarak tavsiyeler vermekte ve girişimcilere fayda yaratmaktadırlar. Akıllı paraya ve doğru mentorlara ulaşmak isteyen bütün girişimciler için Galata İş Melekleri şüphesiz en doğru platformlardan biridir. Şimdi sizi, Galata İş Meleklerinin başkanı, başarılı işadamı Emre Kurttepeli röportajıyla baş başa bırakıyorum.

Özgeçmişinizi öğrenebilir miyiz?

26 milyon kullanıcı ile Türkiye’nin en büyük internet portalı olan Mynet Grubunun kurucusu ve başkanıyım. Robert Kolej ve Columbia Üniversitesi/NY mezunu olup, aynı zamanda çoğunlukla kendi kategorisinde lider olan e-ticaret’ten dikey sosyal network sitelerine, mobil ve oyun şirketlerine kadar 20’den fazla internet ve teknoloji şirketinin kurucusu veya melek yatırımcısıyım. Sobee, Trendyol, Evidea, Hediyemo, Mobilecraft,
Sepeteko firmaları yatırımlarımdan bazıları. Daha önce, Türkiye’nin en büyük kurumsal internet servis sağlayıcısı olan Fornet’i kurdum ve 3 yıl sonrasında bir telekom şirketine sattım. Şu anda Türkiye’nin en önemli melek yatırımcı ağı olan Galata İş Melekleri (GBA)
başkanlığını yapmaktayım. Aynı zamanda, Türkiye Girişim Sermayesi Meclisi ve TOBB Genç Girişimciler Konseyi yönetim kurulu üyesi ve Columbia Üniversitesi İstanbul Global Center kurucularındanım. Young Presidents Organizationla Endeavor’ında üyesiyim.

Galata İş Melekleri (GBA) ne amaçla kuruldu?

Türkiye’de yatırımcılık ekosistemi yeni gelişiyor. Teknolojiye beraber akıllı para dışında network yaratabilecek insanlara ihtiyaç var. Sadece para değil, mentorluk yapılması da gerekli. Gbayla beraber, firmaya inanan yatırımcılar grubunu oluşturduk. Çünkü, şahıslar tek
başına belli miktarlarda yatırım yapabiliyorlar. Toplu olarak hareket edildiğinde para miktarı ve mentorluk paylaşımı da artıyor. GBA, bu amaçla kuruldu. Ekosistemin gelişmesine de yardım ediyoruz.

GBA’da bugüne kadar kaç yatırım yapıldı?

Biz, yılda yaklaşık 400 tane girişim başvurusu değerlendiriyoruz. Ön elemeden geçen 40-50 projeyi toplu olarak dinleyip, inceliyoruz. 6 – 7 projeye indirdikten sonra, projeler netleşiyor ve yatırım yapılıyor. Şu ana kadar 10 projeye yatırım yaptık.

GBA’da üye profili nasıl?

Internet ve Teknoloji sektörü ağırlıklı, uzmanlaşmış, şirketlerini genelde satmış ve bu maddi kazanımlarını yatırıma dönüştürmüş kişilerden oluşuyor. Üyeler projelerde birbirleriyle ortak olduklarından hem vizyon olarak hem de etik olarak birbirleriyle uyumlu olması çok önemli.
Bu sebeple yeni üye alırken çok hassas davranıyoruz, GBA üyelerinin tamamının olumlu bakacağı bir aday olmalı.

Melek yatırımcı kime denir?

Kendi parasını ortaya koyan ve geri dönüşümde esnek düşünebilen kişi melek yatırımcıdır. Bununla beraber, para dışında mentor olarak yardımcı olmak isteyen kişidir. Yapılan yatırımların geri dönüşümü 5 – 10 senedir. Ben önümüzdeki zamanda başarı faktörünün
artacağına inanıyorum. Her şey daha esnek ve daha hızlı olacak ve daha çok melek yatırımcı olacak. Amerika’ya baktığımız zaman melek yatırımcılar ekonominin itici gücü haline gelmiş durumdalar. Amerika’da yılda yeni kurulan 50bin firmaya $20milyar dolar Melek
Yatırımcılar tarafından yatırılıyor ve bunların büyük bir bölümü Melek Yatırımcı ağları üzerinden yapılıyor. Ülkemizde yeni girişimlerin parasal kaynak bulmasının zorluğu göz önüne alınırsa, Melek yatırımcıların çok yakın gelecekte Türk ekonomisinde önemli bir katalizör olacağına inanıyorum.

Melek yatırımcı karşısındaki girişimcide ne görmek ister?

Yaptığı işi gerçekten yapmak istemesi, yani tutkuyu görmek ister. Yaptığı işin ne kadar büyüyebileceğini anlamak ister. Pazar henüz oluşmamış olsa bile, sisteme etki edebilir. Girişimcinin iddiası büyük olmalı çünkü en büyük risk girişimcinin kendisi. Bu yüzden Melek Yatırımcı fikirden evvel girişimciye ve ekibine bakıp, bu takımın bu işi başarabileceğine ikna olmak ister.

GBA olarak ekonomik istihdama katkınız nedir?

Şu ana kadar son 1 yılda 10 civarında yatırım yaptık ancak birkaç sene zarfında bu şirketler ve çalışanlarla 3000 – 5000 kişilik bir istihdam yaratacak.

Türkiye’de melek yatırımcılık ne seviyede?

Türkiye’de yatırımcılık yeni öğreniliyor. Yatırımcıyı ve girişimciyi aynı anda eğitmek gerek. Bu kültür yeni oluşuyor.

Melek yatırımcı olmak için çıkartılan teşviklerle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Devlet, bu konuda çok duyarlı. İlk olarak teknoloji alanında teşviklerle başladı. Sonrasında melek yatırımcılığı özendiren ve destekleyen kanunlar çıkacak. Devlet, direk yatırıma destek olamaz elbette ancak mekanizmayı kurması gerekli.

Bir girişimci yatırım almak için neden GBA’yı seçmeli?

Internet teknolojilerinin adreslenebileceği GBA dışında pek yer yok. Internette akıllı para tabir ettiğimiz finansman dışında kendi işini büyütmek için gerekli networkü, know- how’u bulmak için en önemli adres GBA. Bununla beraber tek adres olmamak için melek yatırımcılık ağı kurulmasını da teşvik ediyoruz. Sonuçta, geniş perspektiften bakınca, yatırımcı ve melek ağlarının sayısının artması tüm girişimci ekosistemine fayda sağlıyor ve bu da tüm oyunculara olumlu etki ediyor.

Siz, aile işinizi yaparken girişimci olmaya nasıl karar verdiniz?

Girişimci olmayı değil, girişim yapmayı istedim. Aile işine çok zıt bir sektörde girişime başladım. Yurt dışında interneti gördüm ve o an bunun değişim yaratacağına inandım. O dünyanın parçası olmaya karar verdim. Birçok şey planladığımın üstünde gitti. İnternet dünyasında her şey jet hızıyla oluyordu. Bir şeyi yapmak için çok iyi bir platform olduğunu düşünmüştüm, yanılmamışım.

Forneti sonrasında Myneti kurduğunuzda, Türkiye’de internet kullanımı nasıldı şimdi neler değişti?

1996 yılında Forneti kurdum. Kullanıcı sayısı çok azdı. Misyon internetleşme üzerineydi. Erişim hızları çok yavaştı, içerik sadece yurt dışında bulunuyordu. 1999 yılında Mynet geldi. 2004 – 2005’te ilk yabancı yatırımımızı aldık. Son 4 – 5 senedir girişimci kimliğimin yanı sıra yatırımcı kimliğimle varım.

Türkiye’deki girişimcilik ekosistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ekosistem emeklilik aşamasında ancak iyiye gidiş var. Yolun çok başında olduğumuz için birçok konuda adreslenecek yerler yok. Bunların çeşitlilik halinde ve cezbedici olması lazım. İleride satılabilmesi ve borsaya açılması gerekli. Geniş kitlelere ulaşılmalı. Özellikle,
girişimcilere kaynak bulma konusunda Türkiye’nin yetersiz kaldığına inanıyorum. Son 5 yıla baktığımızda çok daha donanımlı bir Türk gençliği görüyorum. Eğitim kalitesi çok iyileşti, yurtdışında tahsil görmüş genç sayısı arttı, dünyadaki gelişmeleri daha yakından takip
ediyorlar ve önceki nesillere göre çok daha cesaretliler. Bütün bunları bir potada eritince bence önü çok açık ve girişimci bir gençlik karşımıza çıkıyor. Haliyle ben şahsen Türkiye’nin son 3-4 senedir dünya standartında girişimci ve girişimler ürettiğini görüyorum. Türkiye’nin
bu girişimlerin finansmanını çözebilecek mekanizmaları oturttuğu zaman korkunç bir potansiyele sahip olacağına inanıyorum.

Türkiye ve Amerika’daki ekosistem farkı nedir?

15 sene önce bunu bana sorsaydınız girişimci kalitesi derdim ama şimdi girişimcinin finansmanı en büyük fark. Sadece, Silikon vadisinde binlerce melek yatırımcı var. Facebook, Google da yatırımcılarla büyüyen şirketler. Az paranın aranıldığı ama yüksek riskli ve
dolayısıyla yüksek getirisi olan binlerce yatırım var orada. Para bulma süreçleri çok daha kısa ve zahmetsiz. Herkes biliyor ki girişim bir fayda sağlıyor ve iyi yönetiliyorsa para bulmak hiç problem değil. Ama Türkiye’de aynı özelliklere sahip birçok girişim finans kaynağı bulamadığından hayata geçemiyor veya ayakta kalamıyor.

Türkiye’de hangi sektörler girişim yapmak için ideal sizce?

İnternet, teknoloji ve bunu dışında servis sektörü. Örneğin: kurumlara hizmet, ödeme sistemleri, alınan hizmeti optimize edecek her türlü mekanizma.

Sizin beğendiğiniz girişimlerin ne tür özellikleri var?

Finansal anlamda başarılı girişimciler var. Ben şahsi olarak finansal taraf yanında, özellikle etki alanını büyük olan ve sosyal ekosisteme yüksek katkı sağlayacak projeleri destekliyorum.

 

Webrazziden Haber Var!Önemli….

PILOTT logoTelekomünikasyon ve teknoloji hizmetleri sağlayıcısı olan Türk Telekom’un hızlandırma programı PİLOTT‘u geçtiğimiz ay başında sizlere tanıtmıştık. Girişimcilere 100.000 TL‘ye kadar sermaye sağlayan hızlandırma programını bugün  bir kez daha gündemimize alıyoruz.

Türk Telekom’da Girişimcilik Program Yöneticisi olarak görev yapan Duygu Öktem, canlı yayında Arda Kutsal’ın sorularını yanıtlayacak ve PİLOTT’un girişimcilere ne gibi fırsatlar sunduğunu anlatacak.

Emre Kurttepeli, Hasan Aslanoba, Sina Afra ve Arda Kutsal’ın da mentorler arasında yer aldığı bu hızlandırma programına ilişkin sorularınızı yorum bölümünden veya sosyal ağlardaki hesaplarımız üzerinden bize iletebilirsiniz.

Başvuru için 20 Ekim 2013 son gün. Katılım detayları için önceki yazımızı veya pilott.com.tr‘yi ziyaret edebilirsiniz.

http://www.webrazzi.com/2013/10/10/girisim-hizlandirma-programi-pilott-webrazzi-ofisinde-canli-yayinda/

Güncelleme: Canlı yayınımız sona erdi. Yazının devamında video kaydını izleyebilirsiniz.