yaz-gi

Kişisel Gelişim, Girişimcilik Hikayeleri ve hayata dair herşey – Meral Varuy

yaz-gi

Alkali Şef Miyase Bülbül Diyor ki!

Genellikle kilo aldırdığı düşünülen Ramazan ayı, vücudun dengesini yeniden oluşturmak ve birikmiş toksinlerden kurtulmak için bir fırsat ayı olabilir. Bu açıdan bakıldığında, Ramazan boyunca manevi tatminin yanı sıra sağlığımız için de büyük faydalar sağlayabilir; oruç tutarak sindirim sistemini dinlendirirken, vücudun kendini yeniden yapılandırmasına izin vererek, 11 ayın sultanı Ramazan’ı bir detoks ayına dönüştürebiliriz.

Ramazan detoksu boyunca en önemli unsur, bol su tüketmeyi ihmal etmemektir. Özellikle bu sene Ramazan ayının sıcak geçeceğini göz önüne alarak, iftarla sahur arasındaki zaman süresince bol miktarda pH değeri 8-8,5 arasında olan alkali su içmeye özen göstermeliyiz. Zira suyun pH değeri ne kadar yüksekse toksin atma özelliği de o kadar artar.

Yeterince su içip içmediğinizi anlamak için idrar renginizi kontrol edebilirsiniz. İdrar renginiz koyu sarı ve bulanıksa bu, yeterince su içmediğinizi işaret eder. Sağlıklı bir kişinin idrar rengi açık sarı ve berrak olmalıdır. Kendinize bu basit testi uygulayarak, Ramazan ayı boyunca iftar ve sahur arasında su içme sayınızı artırabilirsiniz.

Ramazan ayı boyunca pH değeri yüksek su içme planınızı aşağıdaki gibi ayarlayabilirsiniz. İçme suyunuza taze limon suyu sıkmak pH değerini artırır, unutmayınız. Ancak tansiyon hastalarının, iftar açarken limon suyunu kullanmamalarını tavsiye ederim.

1 ya da 2 bardak iftar açmak için
1 ya da 2 bardak iftardan 1 saat sonra
1 ya da 2 bardak iftardan 3 saat sonra (yatsı ezanından önce veya sonra)
1 bardak yatmadan önce
1 ya da 2 bardak sahurdan önce
1 ya da 2 bardak sahurdan sonra, yatmadan önce

Bu planın yanında iftar ve sahur sofralarınızda mümkün olduğunca bol su içeren sebzelere ve bol yeşil yapraklılardan oluşan salatalara ağırlık vererek, vücudun günlük ihtiyacı olan su miktarını alabilirsiniz.

Su, vücudun temel hayat kaynaklarından biri, besin değerlerini hücrelere taşıyan önemli bir sıvıdır. Birçok hastalığın ve fazla kiloların sebebi çoğu zaman yeterince su içmemektir. Alkali su, vücudun doğal dengesinin yeniden oluşmasında ve yeniden yapılanmasında en büyük yardımcınızdır.

Karbonata Dikkat
Hepimizin çok merak ettiği soruların cevabı;Karbonatlı su tüketirken nelere dikkat etmeliyiz?
Fotoğraf: Değerli Alkalistler, hepinize mutlu ve sağlıklı haftalar dileriz.<br /><br /><br /><br /><br /><br />
Haftaya, alkali yaşamın en çok merak edilen sorularından biriyle başlıyoruz: </p><br /><br /><br /><br /><br />
<p>Karbonatlı su tüketirken nelere dikkat etmeliyiz?

 

Favorim; Mercimek Köfte

Mercimek köftesi her zaman favori yemeklerimdem oldu. Kendim içinde misafirlerim içinde;yapılması da kolay ve zevkli, her saate, her mevsime uygun…Aşağıdaki mercimek köftesi tarifini sevgili Miyase Bülbül’ün sitesinden aldım.Onun tarifi ile daha da sağlıklı, keyifli, lezzetli…
LEZZETLİ BİR ALKALİ YEMEK:))))MERCİMEK KÖFTE
Değerli Alkalistler; sizin için lezzetli, sağlıklı ve doyurucu bir tarifimiz var. Bugün, pek çoğumuzun vazgeçilmezi olan kırmızı mercimek köftesi hazırlayacağız.+Malzemeler:
1 su bardağı kırmızı mercimek (bir gece alkali suda bekletilmiş)
1 litre alkali su
2 su bardağı ince bulgur
2 adet kuru soğan (soyulmuş, ince doğranmış)
6-7 adet yeşil soğan (yıkanmış, ince doğranmış)
1 çay bardağı sızma zeytinyağı
1 yemek kaşığı biber salçası
1 yemek kaşığı domates salçası
1 demet maydanoz (yıkanmış, ince kıyılmış)
1 tatlı kaşığı karabiber
Dilediğiniz kadar acı kırmızıbiber
1 tatlı kaşığı deniz tuzu
Yıkanmış taze marul yapraklarıHazırlanışı:
Kırmızı mercimeği yıkayıp bir gece alkali suda bekletin. Ertesi gün suyunu süzüp önceden kaynattığınız bir tencere suyun buharında ve kısık ateşte iyice yumuşayıncaya kadar tutun. Mercimeklerin hafif sulu kalmasına dikkat edin. Tüm suyu giderse köfteler kuru olur. Suyunu kaybederse, buhar yaptığınız sudan bir çorba kaşığı veya daha fazla üzerine dökün. Mercimekleri bir tepsiye alın, ince bulguru ilave ederek tepsinin ağzını kapatıp 40-45 dakika bekletin. İnce doğranmış kuru soğanı çelik tavada zeytinyağıyla kısa bir süre soğumaya bırakın. Demlenmiş mercimekli bulgura salçaları, baharatları, tuzu, ince doğranmış yeşil soğanı, maydanozu ve soğumuş kavrulmuş soğanı da ekleyerek yoğurun. Malzemeler karışınca, köfte şekli vererek, servis tabağına yerleştirdiğiniz marulların üstüne dizin. Bol limonlu yeşil salatayla birlikte servis yapın.

1488332_550025241760880_350496867_n

Miyase Bülbül ile Alkali Yaşam

Sevgili Miyase’yi, Miyase Bülbül  ile Alkali Yaşam‘ı hep yazıyorum.Ama her gün yazacak paylaşacak çok şey var. Öğrenecek, alışılacak çok şey var.Ben her seferinde merakla okuyorum, kitabımı başucuma koydum. Miyase’nin bizler için yazdığı püf noktaları da sizlerle paylaşacağım.Her seferinde bir şeyler daha öğrenmekte yarar var.Nasıl değişirim, onlarsız yapamam, dediğimiz çay kahve gibi,alışkanlıklarımız var, tereyağ gibi, kafamızı karıştıran sorularımız var… Hepsini paylaşacağım.

Sevgiler, sevgiler

Miyase diyor ki!

***KAHVE DEĞİL ELMA;yarın sabah bir değişiklik yapın güne kahve ile değil bir elma ile başlayın uykunuzun daha çabuk açıldığını daha enerjik ve canlı olduğunuzu hatta uzun bir tatil sonrasındaki ilk iş günü daha neşeli olduğunuzu hayretle farkederseniz şaşırmayın alkali elmanın marifetidir.
iyi haftalar ALKALİYAŞAM ALAKALİ MUTFAK

elma-cayi-firinda180dereceBen de günde bir türk kahvesini içiyorum, ama yanına bol alkali, ya da limonlu suyumu da alarak…Çayımın yanında da limon ve su mutlaka oluyor. Ama onu da günde bir kere içiyorum.Elma ise olmazsa olmazım sabahları mutlaka bir tane yiyiorum.

Miyase diyor ki!
***hadi alkali olmaya en zevkli yanından başlayalım BİTKİ ÇAYLARI İÇEREK
yarın daha alkali olmak için siyah çay yerine adaçayı, yasemin çayı, zencefil çayı, ıhlamur içebilir, çayınıza taze limon suyu sıkarak vücudun alkali dengesini bulmasına yardımcı olabilirsiniz. zor değil değil mi?
ALKALİ YAŞAM ALKALİ MUTFAK
Bitki-Cayi-1024x761Ben de bol bol bitki çayı içiyorum.Hem de keyifle ödem için, gaz için, uyku için, gerginlik için, kış için, bağışıklığımızı güçlendirmek için, öksürük, grip için her modeli keyifli güzel.Sunumu da eve yaydıkları koku da, her çeşidi başka mutlu ediyor. 
Miyase diyor ki!

***kitabımda da yazdım ve hep yazacağım kan tahlillerini yaptırıp, uzman görüşü almadan gereksiz vitamin ve antibiyotik kullanmak hem vücudu asitlendiren hemde ilaçların etkisini gerektiğinde etkisiz hale getiren bir durumdur. İşte sonuç artık bakteriler, virüsler antibiyotiklere karşı bağışıklık kazanmış, bugün bütün gün haberler bunun üstüne, dünya şaşkın…

Çok inanıyorum ve doktor vermeden vitamin almıyorum.Doğal bitkileri beslenmeyi daha etkili buluyorum.

***TEREYAĞ FAYDALI MI?
Karatay televizyonda tereyağın faydalı olduğunu söylüyor alman bir doktorda tereyağ yiyin dedi dün haber kaynakları bunu yayınladı evet doğrudur açık alanda doğal yeşillikleri yiyerek ve gezerek beslenen hayvanlardan elde edilen ve ısıtılmadan tüketilen günlük 25 gr tereyağ faydalıdır. iyi yağdır. eğer gerçekten marketlerde ki yağları almayıp gerçek köy tereyağ dediğimiz yağı bulursanız.
ancak herkesin söylemeyi unuttuğu bir şey var ki tereyağ ısıtmadan tüketmek eğer yemekte kullanmak istiyorsanız önceden ısıtılmış çelik bir tavaya koyup altını iyice kısın kendi erisin ya da benmari usulü eritin.

Tereyağ sevenlere benim pek tereyağ ile ilgim yok zaten.

Miyase diyor ki!

Alkali-Yaşam***ALKALİ BESLENME BİR DİYET DEĞİLDİR

yakın çevremde sıklıkla duyduğum alkali beslenmenin kısa ve uzun dönemlerde bir diyet gibi yapılması ve sonra tekrar eski alışkanlıklara geri dönülmesi. bu gerçekten düşündürücü ve ne yazık ki böyle bir isimle çıkan ilk kitaptan dolayı yanlış bir algı.
ALKALİ BESLENME VÜCUDUN ANATOMİSİNE UYGUN VÜCUDUN DOĞAL DENGESİ OLAN ASİT-ALKALİ DENGESİNİ KORUYARAK GENEL SAĞLIĞA KATKIDA BULUNAN BESLENMENİN FORMÜLÜDÜR. YASAKLAR VE KISITLAMALARLA DOLU OLMAYAN BİR BESLENME FORMÜLÜDÜR.

bu formül genel olarak sağlıklı bir kişide %75 alkali besinlerle %25 asidik atık bırakan besinlerle günlük beslenmenin ayarlanması, hasta veya t edavi gören kişilerde %85-90 alkali %15-10 asidik besinlerle beslenmek, doğanın içinde büyük şehir dışında bol oksijen alarak ve hareketli bir yaşamı olan kişilerde %70-65 alkali % 30-35 asidik besinlerle beslenme olarak alınmalıdır.
günlük beslenmenizden tamamen vazgeçmek yerine ufak değişimlerle alkali besin alma düzeyinizi arttırabilirsiniz.
ALKALİ YAŞAM ALKALİ MUTFAK- MİYASE BÜLBÜL

alkali-yasam-alkali-mutfak

Bu güzel hatırlatmalardan sonra aşağıda sevgili Miyase ile Yaprak Çetinkaya‘nın Formsante dergisi için yapmış olduğu, çok faydalı soru cevaplar var.Onu da eklemek istedim.

Yasaklar listesi yok, diyet listeleri de… Tek hedefiniz alkali besinler ile asidik besinleri dengelemek. Bir gün asit yükünüz arttıysa ertesi gün alkaliye ağırlık vermeniz yeterli… Bu sırada fark etmeden kilo da vereceksiniz. Ancak bununla kalmıyor; yeni yaşam tarzınızda vücudunuzun asitlenmesini artıran olumsuz duygulardan arınmak, olumlu düşünmek, sık sık gülümsemek, açık havada keyifli yürüyüşler yapmak ve her gün güzel bir uyku çekmek de yer alacak. Bir alkalist olmaya hazırsanız sözü “Alkali Yaşam-Alkali Mutfak” kitabının yazarı, Çiğ Beslenme Uzmanı Miyase Bülbül’e bırakıyoruz.

Doğanıza uygun yaşamaya karar vermenizin hikayesi nasıl başladı? Hayatta her şeyin değişimi, ummadığınız bir zaman ve biçimde, hiç beklemediğiniz kişilerden maddi manevi yediğiniz darbe ile başlar. Peşinden koştuğunuz ideallerinizin, anlam yüklediğiniz insanların, verdiğiniz mücadelenin ne kadar boş olduğunu anlarsınız. Doğrunun, dürüstlüğün, emek ve alınteri ile kazanılmış değerlerin izindeyken, yalan ve sahtekarlıkla değerlerinizin elinizden yitip gittiğini görürsünüz. Yaşam böyledir. İnişler ve sonra çıkışlarla süslenmiş bir yarış. Bu yarışta önemli olan zorluklara karşı koyabilmek için güçlü, güçlü olabilmek için sağlıklı, sağlıklı olmak için kendinle barışık, kendinle barışmak için doğal olmaktır. Kendinize olan inancınızı kaybetmeden ayaklarınızın üzerinde sağlam durmak. Sağlam durmak, doğanın verdiğine, evrenin ve Yaradan’ın sunduğu nimetlere ve doğanıza sahip çıkmakla mümkün oluyor. Ve kararınızı verirsiniz; kendinizi sağlam tutmak için değişmelisiniz. Değişirsiniz. İşte benim hikayem de buna benziyor.

“Sağlıklı yaşam” ifadesi sizin için ne anlama geliyor? Son yıllardaki sağlıklı yaşam furyası için ne düşünüyorsunuz? Sağlıklı yaşam fiziksel, ruhsal ve toplumsal açıdan tam anlamıyla uyumlu ve dengeli olmak anlamına geliyor. İyi hissetmek, hissettirmek ve yaşama karşı dayanıklı, sabırlı ve sağlam olabilmek. Sağlıklı yaşam; edinilen tecrübelerin, alınan derslerin, öğrenilen tüm bilgilerin, kendinle ve başkalarıyla olan ilişkilerin tamamıdır. Sağlıklı yaşam furyasını bir noktada takdir ediyor, bir noktada kafa karıştırıcı buluyorum. Mümkün olduğunca çok bilginin paylaşılması güzel ancak aynı zamanda kafa karıştırıcı. Her gün yeni bir şey söyleniyor. Yeni bir şey yazılıyor. Herkes ayrı bir diyet öneriyor. Sağlığına sahip çıkmak isteyen kişiler bilgi kirliliği ile karşı karşıya ve şaşkın. Önerilen diyetler ya da verilen bilgiler kimi için fayda sağlıyor kimine ise zarar veriyor. Kimi ciddi ele alıp araştırıyor, okuyor, sorguluyor. Kimi boş verip, bildiğini okumaya devam ediyor. Herkes sağlıklı olmak için kendince bir yol tutuyor. Sağlık konusunda artan bilgiye, giderek modernleşen hastanelere, tam donanımlı yetiştirilmiş uzmanlara ve gelişen gıda sektörüne karşın hastalıklar, obezite, yorgunluk, halsizlik, stres ve depresyon giderek artıyor. Burada ters bir orantı, bir yerde eksiklik var. Kitapta yıllar içinde değişen yaşam koşullarının sağlığımıza olumsuz etkilerinden bahsediyorsunuz.

DSCF1037

Bu koşullar altında sağlıklı yaşamak nasıl mümkün olabilir? Sağlıklı yaşam kararı, bir sonun başlangıcıdır. Başlangıçlar zordur ve çok çalışma ister. İnanmak ve inandığının peşine düşmek tüm olumsuzluklar içinde imkansızı imkanlı kılıyor. İmkansızı imkanlı kılmak için önce kendine, kendi bedenine saygı ve sevgi duymak lazım. Kendine saygısı olan kişiler, koşullar ne olursa olsun koşulları değiştirmenin, doğru olana sahip çıkmanın, gerçek değerlerin, doğal besinlerin mücadelesini veriyor. Organik beslenme, organik besin akımı yıllar önce birkaç kişinin çabası iken bugün toplumların sahip çıktığı bir akım oldu. Çevre koruyucu eylemler giderek arttı. İnsanlık doğanın yapısını bozmak yerine korumanın ve geliştirmenin değerini anlamaya başladı. Modern toplumlarda gıda, çevre ve sosyal kirlilikler içinde yaşarken görevimiz etrafımıza ışık tutarak değişime zemin yaratıyor. Sadece fast food, hazır gıda ve konserve yemekten vazgeçerek sağlığımız ve sağlık bilinci için önemli bir adım atmış oluruz. Araba kullanmak yerine toplu taşıma araçlarını kullanmak, gereksiz sifon çekmemek, evlerdeki temizlik malzemelerini değiştirmekle adımımız büyüyor, kolalı ve sodalı içecek yerine su içmeye başlayarak, plastik şişe yerine cam şişe kullanarak bu adım dev gibi oluyor. Basitten başlayın zoru gerçekleştirin. İmkansız diye düşünmeyin yeter. İnanın sağlıklı yaşamın bir formülünü bulursunuz. Ve göreceksiniz ki yalnız değilsiniz.

indirAlkali yaşam felsefesi nedir?

Tarihçesi, dünyada ve Türkiye’de bilinirliği, uygulanırlığı nasıl? Alkali yaşam doğaya, doğal olana saygı duyarak, sevgi ve hoşgörü ile ruh, beden ve zihin sağlığına en uygun yaşam biçimi olarak görülüyor. Alkali yaşamın yüzde 60-65’ini beden sağlığı için alkali beslenmek, yüzde 35-40’ını ise akıl ve ruh sağlığı için alkali yaşam oluşturuyor. Alkali beslenmek vücudun doğasına uygun, sindirimi sonrasında alkali atık bırakan besinlere daha çok yer vererek günlük mönünün ayarlanması, alkali yaşam ise olumlu duygular taşımak, doğru nefes almak, spor yapmak, derin uyumak, denizde yüzmek gibi kendine değer vermeyi öğrenmek anlamına geliyor. Alkali yaşam felsefesi insanlık var olduğundan beri var. İlk insanlar daha çok alkali besleniyor ve alkali yaşıyordu. Dalından sebze, meyve, kökler ve doğal kaynak suları onların yaşam kaynağı idi. Eti çiğ yiyorlar, doğanın içinde ve doğal davranıyorlardı. Yıllar geçti, ateş icat oldu, mertlik bozuldu. Ateşin icadıyla medeniyet denen tek dişi kalmış canavar büyümeye başladı ve bugünlere geldik. Asidoz, çağın korkulu rüyası oldu. Giderek kirlenen çevre faktörleri toprakta bulunan mineral ve vitaminlerin, havada bulunan oksijenin azalmasına, kaynak sularının kaybolmasına yol açtı. Artan nüfusa yetişmek için uygulanan kimyasal tarım, besinlerin alkali değerlerinin azalmasına neden oldu. Hazır gıda sektörü asit artışını fişekledi. ABD’nin en duyarlı bölgesi Kaliforniya’dan başlayarak doğal tarıma, doğal yaşama dönüşüm başladı. Bugün tüm Amerika’ya yayılan bu akım, Avrupa’da en çok İngiltere’de ve kuzey ülkelerinde uygulanıyor. Ülkemizde ise geçen sene duyulmaya başladı ve hızla ilgi artıyor. Artacak da… Kendine değer veren, saygı duyan, kendini seven herkesin alkali yaşam felsefesini bir ucundan yakalaması lazım.

IMGP2779Asit-alkali dengesi nasıl oluşuyor ya da bozuluyor, bu denge insan sağlığını nasıl etkiliyor? Asit ve alkali aslında kimyasal kelimeler. Doğadaki her madde girdiği çözeltide ya asit atık ya da alkali atık bırakıyor. Bu atık değeri pH tablosu ile ölçülüyor. Bu tablo 1’den 14’e kadar bir çizelge. 7, nötr durumu simgeliyor. 7’de asit ve alkali dengede oluyor. Üstü alkali değerin artısını, altı asit değerin artısını gösteriyor. İnsan vücudunda da her besin sindirimi sonrasında asit ve alkali atık bırakıyor. Duygularımız da bu değerlerde etken oluyor. Negatif duygular asidik, pozitif duygular alkali değeri arttırıyor. Vücudun kendi doğal bir dengesi var ki bu pH 7,35 ile 7,45 arasında bulunuyor. Yani insan vücudu çok hafif alkalidir. İnsan kanı da alkalidir ve tüm sistem kanın alkali değerinin bozulmaması üzerine çalışıyor. Bu dengeye sahip ve koruyan kişiler genel olarak sağlıklı, enerjik, canlı ve genç görünen kişilerdir. Alkali beslenmeyi diyetten ayıran nedir? Kitabımda da açık açık yazdım. Diyet kelimesi dilimize İngilizce “diet” kelimesinden girdi. “Diet” kelimesinin son harfini attığınızda “die” yani İngilizce “ölmek, mahrum olmak” anlamına geliyor. Diyetin de mahrum olmaktan, ölmekten farkı yok. Her diyet bir şeyleri yasak ediyor yani yok sayıyor yani öldürmenizi istiyor. Diyet sevdiğin şeylerden mahrum olmak, zevklerini öldürmek, köreltmek anlamına geliyor. Alkali beslenmede ise yasak bulunmuyor. Genel sağlık durumunuza, yaşam koşullarınıza göre alkali besinler ve asidik besinleri dengeleyebilirsiniz. Örneğin içki yüksek asidiktir. Eğer genel olarak sağlıklıysanız akşam yemeğinizde bir bardak şarap içebilirsiniz. Ancak bir hastalığınız varsa, yorgun, halsiz, güçsüzseniz, sık, sık rahatsızlanıyorsanız vücudunuzdan fazla asidi atıncaya kadar içmemenizde fayda var. Önemli olan neyi neyle dengeleyeceğini bilerek yemek.

Alkali beslenmenin temel adımları neler? Alkali beslenmenin en büyük adımı alkali su içmek. İnsan vücudunun yüzde 70’i sudan oluşuyor. Gün boyunca sadece alkali su içerek bile, yani pH 8-8,5 ve cam şişede, vücudun pH değerinde alkali yönde büyük bir değişim oluyor. Sofranızda salatanın miktarını biraz arttırarak asit alkali dengenizde alkali yönde pozitif bir artış sağlarsınız. Beyaz unu kesmek, mayalı, maltlı ürün tüketmemek, çay ve kahveye şeker ilave etmemek, beyaz pirinç pilavı yerine bulgur pilavı tercih etmek, eti biraz azalmak, konserveden ve hazır gıdadan uzak durmak alkali beslenmenin önemli adımları.

kuru-fasulye_301481Alkali beslenmede besin kombinasyonları, bildiğimiz doğrulardan farklı mı? Ne yediğimiz, nasıl yediğimiz, tükettiğimiz besinlerin kalitesi, ne kadar iyi çiğnediğimiz, besinleri nasıl pişirdiğimiz kadar neyi neyle yediğimiz de önemli. Yıllarca kuru fasulye, pilav ya da etli kuru fasulye yedik. Şimdi ben size “Her ikisi de besin kombinasyonları açısından zararlı, yemeseniz iyi olur” diyeceğim. Kızacaksınız. Ancak gerçekler acıdır. Ne yazık ki uzmanlar “Besin kombinasyonlarında proteinlerle nişastalı karbonhidratları bir arada tüketmeyin, bitkisel proteinle hayvansal proteini aynı anda aman yemeyin” diyor. Kuru fasulyeyi tek başına ya da sebze ile birlikte yemek en doğru tüketim oluyor. Sindirim sistemini, dolayısıyla vücudunuzu yormaz, rahatsızlık vermez. Hatta inanın gaz şikayetiniz bile azalıyor. Alkali beslenmenin yasaklar listesi var mı? Alkali beslenmenin yasakları yok, formülü var. Formül kişinin sağlık durumuna göre değişiyor. Eğer rahatsız iseniz veya tedavi görüyorsanız yüzde 85-90 alkali atık bırakan besinlerle, yüzde 15-10 asidik atık bırakan besinlerle beslenmeniz uygun olur. Genel sağlığınız iyi ise yüzde 70-75 alkali, yüzde 25-30 asidik atık bırakan besinlerle günlük beslenmenizi ayarlamanız sağlığınızı korumakta size yardım edecek. Organik mi değil mi? Kafaların bu kadar karışık olduğu ülkemizde “organik” olarak tanımladığınız besinlerin özellikleri nedir? Pazarda satılıyor olması yeterli mi? Evet artık organik modası çıktı; organik, gerçek organik, hakiki organik hatta özorganik diyeni bile gördüm. Ülkem organik kelimesini çok sevdi. Bilen bilmeyen organik satıyor. Kendi toprağında yetiştirdi ve kimyasal tarım yapmadıysa organik diye adlandırılıyor. Ancak organik kelimesini tam anlamıyla kullanabilmek için en az 25-30 ve aslında 50 km mesafede kimyasal tarım yapılmaması, toprağın bir sene nadasa bırakılıp dinlendirilmesi gerekiyor. Kimyasal gübre kullanımı zaten hiç olmamalı. Organik tarım yapanlar Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan organik tarım sertifikası alıyor. Pazarlarda satılanlar organik pazar olmadıkça ve sertifika gösterilmedikçe organik değildir. Alkali beslenme eşittir çiğ ve vejetaryen beslenmek midir? Alkali beslenme tamamen çiğ beslenme ya da vejetaryen beslenme değil, ancak bitkisel proteine veya çiğ sebze tüketimine ağırlık verilmesi öneriliyor. Zira sebzeler yüksek ısıda pişirildiklerinde içlerindeki vitamin ve mineralleri, en önemlisi de enzimleri kaybediyor. Enzimler genel sağlığımız, sindirim sistemimiz, hücre yapımız için çok önemli… Vücut enzim depolarını kullanmak zorunda kaldığında hücre ve organlar yeniden enzim üretmek için ekstra çalışıyorlar ve yorulup yıpranıp erken yaşlanmaya neden olabiliyorlar. Sebzeleri tamamen çiğ olmasa da az bir süre buharda pişirerek hazırlamak diğer pişirme teknikleri arasında en sağlıklı olanı… Alkali beslenmede et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri yemekle ilgili bir yasak yok. Örneğin organik yumurta beyazı yüksek alkali bir besin, öneriliyor. Et eğer doğal yaşamda yetişmiş bir hayvandan alındı ise bol sebze ve salata ile asidi nötr hale getirerek rahatça yenilebiliyor. Formül 1’e 3 veya 4’tür; yani 100 g etin yanında 300 g sebze, salata yenilebiliyor.

Alkali tarifler Kremalı Mantar Çorbası (yüksek alkali) Malzemeler * 1 kase taze mantar (iyice yıkanmış, bez üzerinde kurutulmuş, ince kıyılmış) * 1/2 kase badem (12 saat alkali suda bekletilmiş ve kabukları soyulmuş) * 3/4 kase alkali su * 1/2 kase taze mantar (normal doğranmış) * Deniz tuzu, karabiber, kırmızı biber * İnce kıyılmış taze maydanoz Hazırlanışı Bademi ve suyu blender’da kısa süre karıştırın. Kıyılmış mantarı bu karışıma ekleyin ve bir süre daha karıştırıp baharatları ekleyin. Doğranmış mantar ve kıyılmış taze maydanozla servis yapın. Eğer sıcak olmasını isterseniz karışımı çelik tencereye alıp doğranmış mantarı ekleyin, kısık ateşte tahta kaşıkla karıştırarak beş dakika ısıtın. Biraz koyu kıvamda ancak ılık olacaktır. Baharatlarını ekleyerek kıyılmış maydanozla servis edin. Yaprak ÇETİNKAYA Formsanté Dergisi

Kaynak: http://www.estanbul.com/aadan-zaye-alkali-yasam-385912.html#.UmkBkWfz50o.facebook

Alkali Yaşam İle 15+4 Kilo Verdi

Sevgili Aslı Şarman İletişim Danışmanı arkadaşım, Eylül başında gördüm, gözlerime inanamadım. Zaten çok güzel arkadaşım 15 kilo vererek, o kadar değişmiş, farklılaşmış, hafiflemiş, enerjisi tavan yapmış. Gözleri ışıl ışıl. Bir kafede karşılaştım. Uzaktan hemen farkettim, ama Aslı’yı değil o hoş hanımı, sonra aaaa Aslı’ymış dedim.

fotograf (94)

İşte böyle; sorunca da “Ne diyet ne başka bir şey sadece Miyase’yi dinliyorum. Alkali yaşamaya çalışıyorum” dedi. Ama anlatınca anladım ki çok titiz, davranıyor, ekmeği, eti peyniri, tavuğu,yumurtası,meyvası hep seçilerek, doğal olanını alkali olanını alıyor ve yiyiyor.Hiç aç kalmıyor, Miyase zaten diyeti kabul etmiyor.

Her sabah bir kaşık doğal elma sirkesiyle güne başlıyor, kara buğday ekmeği yiyor.Sebze ve salatasını et veya balıkla 1/4 oranına dikkat ediyor. Akşamları ise hiç karbonhidrat yemiyor.Suyuna elma ve karanfil ilave ederek alkali yapıyor, tuzu himalaya tuzu. Yani alkali yaşama uyuyor.

fotograf (96)

Sonra Miyase ile buluştuk. Arkadaşım her zamanki gibi, incecik,enerji dolu ve keyifli idi. Yaptıklarını yapacaklarını anlattı. Alkali yaşam ile ilgili eğitimler, seminerler, danışmanlıklar vereceğini anlattı. Kitabından bahsettik. Henüz almamıştım.Kitabın orjinalinin 750 sayfa olduğunu ama basımda kesilerek 450 sayfa çıktığını anlattı. Onunla sağlıklı yaşamla ilgili konuşmak her zaman benzersiz keyif verici oluyor. Aklıma takılan herşeyi nedenleri ve niçinleri ile uzun uzun anlatan Miyase her zamanki gibi şaşırtıyor. Konusunda ki engin bilgisini tecrübe deneyimleriyle de zenginleştirmiş.Her anlattığını  büyük bir merakla dinledim. Her anlattığını bunlar da kitabında var mı diye sordum.Sonra da kitabı aldım tabi.

fotograf (98)

Miyase Bülbül’ün  Alkali Yaşam kitabı çok güzel, çok aydınlatıcı bir kitap olmuş.Anlattıklarının sonunda şunu anlıyorum. Neden niçin yapıldığını  iyice öğrenmeliyiz. İnanarak  ve doğru yapıldığında  bir çok hastalığa yakalanma risklerini de  ortadan kaldırmış olacağız. Aynı zamanda daha enerjik, daha sağlıklı, daha genç kalmanın sırlarını keşfetmek mümkün.
Modern yaşamlarda vücudumuz tamponlayabileceğinden daha fazla asit atık yüküyle dengesini kaybetmeye başlamıştır. Asidik yaşam ve asidik beslenme zararlı parazit ve bakterilerle dolu sağlıksız bir bünye oluşturmakta, dolayısıyla hastalıklara yakalanma riskimiz artmaktadır. Hücre ve dokular normal fonksiyonlarını asidik bir ortamda sürdürmeye devam ettiklerinde başta asidoz, kronik yorgunluk, osteoporoz, şeker, kanser, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon gibi birçok hastalık için uygun zemin hazırlanmış olur.

Yaşam sıvımız olan kanımız ve diğer vücut sıvılarımız doğal halleriyle hafif alkalidir. Vücudumuz bu doğal değeri korumak için metabolik işlemler ve günlük beslenme sonucu vücut sıvılarında oluşan asidi, alkali minerallerle doğru oranlarda birleştirip, onları nötr hale getirerek dengeleme yapar. Alkali beslenme ve alkali yaşam vücudun dengesini doğal halinde korumasına yardımcı olur, metabolizma ve yağ yakma hızını arttırır.

Alkali beslenme vücudun fonksiyonlarını devam ettirmesi üzerine kurulmuş bir beslenme biçimi, başka bir deyişle beslenmenin matematiğidir. Alkali beslenme bir diyet değildir. Vücudun doğal dengesini korumaya yönelik bir beslenme formülüdür. Bu kitap sadece bir beslenme kitabı değil, bir yaşam biçiminin kitabıdır. Denenmiş gerçeklerden, yayınlanmış bilgilerden, söylenmiş doğrulardan, yapılmış araştırmalardan ve alınmış eğitimlerden yola çıkarak oluşturulmuş bir derlemedir. İnsanoğlunu içine girdiği krizden kurtaracak olan doğaya, doğal olana dönmektir. Yaşanan her anı anlamlı kılmak, geliştirmek, varlığımızın dayanılmaz güzelliğini keşfetmek, doğayı, doğal yapıya uygun beslenmeyi ve yaşamayı öğrenmekle mümkündür.

Şimdi de Alkali Mutfak-Alkali Yaşam’dan ipuçları.

1- SALATAYA MASANIZDA BÜYÜK BİR YER AÇIN

Kıvırcık, marul, reyhan, yeşil soğan, kuru soğan, taze domates, kurutulmuş domates, ıspanak, pazı, roka, maydanoz, tere, ısırgan otu, kara lahana, kırmızı lahana, yeşil lahana gibi birçok yeşillik ve sebze kullanarak her gün değişik bir salata yapabilirsiniz. Tüm bu besinler değerli enzim, vitamin ve mineral içermenin yanında alkali ürünlerdir.

Burada dikkat edeceğiniz noktalar; salata sosunu mutlaka rafine olmayan zeytinyağı, fındık yağı, taze sıkılmış limon suyu ve deniz tuzu ile hazırlamaktır. Salatayı sofraya oturduğunuzda ilk tabak olarak tercih etmeniz diğer yemekleri fazla yemenizi engelleyecek, dolayısıyla vücudun asit yükünü azaltacaktır.

2- SEBZELERİNİZİ YÜKSEK ISIDA UZUN SÜRE PİŞİRMEYİN VE PİŞİRDİĞİNİZ SUYU DÖKMEYİN

Sebzeleri yüksek ısıda uzun süre pişirmek besin öğelerinin ölmesine yol açar. 48 derece üzerinde hazırlanan her besinin içindeki enzimler yok olur, vitaminlerinin % 80′i, minerallerinin %60′ı tahribata uğrar.
Yüksek ısıda pişirilmiş alkali sebzeler asidik yapıya dönüşürler. Örneğin ıspanak çiğ tüketildiğinde yüksek alkali değer içerirken, pişirildikten sonra hafif asidik forma dönüşür.

Suda haşlama yoluyla hazırlanan sebze yemeklerinde, sebzenin içinde piştiği suyun atılmaması ve pişirilen sebzenin fazla su kaybına uğramadan ocaktan alınması alkali değerlerini koruma bakımından başvurulan bir yöntemdir.

3- İŞLENMİŞ TAHILLARDAN VE ŞEKERDEN UZAK DURULMALIDIR.

Beyaz şeker, beyaz un, makarna, mantı, börek ve bunun gibi işlenmiş tahıllar ya da işlenmiş tahıllardan üretilen ürünler vücutta asit atık bırakan besinlerdir.
Alkali beslenme biçiminde, beyaz ekmek ve beyaz şeker tüketimini en aza indirmek, mümkünse kullanmamak, kullanılmaya devam edilecekse tam tahıl unundan yapılmış olanlara yönelmek gerekir.
Yabani pirinç, esmer buğday, kinoa, mercimek, yulaf gibi tahıllara ağırlık vermek vücudun alkali değerini yükseltir.

4- DAHA AZ KIRMIZI ET, SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ TÜKETMEK

Et, süt ve süt ürünleri vücutta sindirim sırasında yüksek asidik tık bırakmaktadırlar.
Protein açısından yüksek hayvansal proteinler yerine, yine protein yönünden zengin, vücutta daha az asidik atık bırakan proteinler tercih edilmelidir.
İnek sütü, inek peyniri yerine asidik değeri düşük keçi sütü, keçi peyniri, badem sütü, badem peyniri, taze lor peyniri tercih edilmelidir.

indir

5- MEYVE TÜKETMEK

Meyveler oldukça yüksek alkali değer taşırlar. Kavun, limon, greyfurt, elma, yaban mersini, mango gibi tropik meyveler alkali beslenme menülerinde yer alan meyvelerdir. Ancak, meyvelerin meyve şekeri diye bilinen fruktoz içerdiği unutulmamalıdır. Fruktoz asidiktir. Bu sebeple günlük beslenmemize kontrollü biçimde 3-4 porsiyon meyve eklememiz uygun olacaktır.
Vücutta asidik atık bırakan meyveler de vardır. Erik, blackberries, cranberris bunlardan birkaç tanesidir.

6- TATLANDIRICILARDAN UZAK DURMAK

Yapay tatlandırıcılar vücudun pH dengesinde tahrip edici bir etkiye sahiptir. Alkali beslenebilmek için yapay tatlandırıcılar yerine, doğal, vücudun glikoz indeksi ile uyumlu tatlandırıcılar kullanılmalıdır.
En kolay bulacağınız Steviadır. Eczanelerde toz veya damla olarak satılmaktadır. Yurt dışına giderseniz, ham şeker, akça ağaç şekeri, Hindistan cevizi şekeri bulabilme ihtimaliniz olabilecektir.

7- TUZUNUZUN HİMALAYA TUZU VEYA RAFİNE EDİLMEMİŞ DENİZ TUZU OLMASI ÖZEN GÖSTERİN.

Sadece kullandığınız tuzu değiştirmeniz dahi, alkali beslenme için atılmış önemli bir adımdır. Doğal tuzlara yönelerek, rafine sofra tuzunun fazla klorür ile vücudumuzda asit yükünü artırmasının önüne geçilebilir.
Vücutta fazla sodyum, hücre zarında sertleşmelere sebep olabileceği, hücre zarının sodyum, potasyum dengesiniz bozacağı için, ödem, şişkinlik vb gibi rahatsızlıklara neden olur. Sertleşen hücre zarı, insüline duyarsızlaşmaya başlayacağı için, yağ asitleri vücut tarafından depolanmaya başlar, bel kalınlığımız artar.

8- ALKALİ SU İÇİN

Yukarda yazılı her şeye karşı çıksanız, uymasanız bile pH değeri 8 – 8.5 iyonize alkali su içiniz. Alkali su vücudun asit yükünü azaltan, paslanmayı geciktiren, oksijeni hücrelere taşıyan, besin değerlerinin hücreler tarafından yakılmasını sağlayan en önemli yaşam kaynağıdır.
Alkali su üreten filtreler pahalı olsa da, yıllar içinde fazla asit yükünün sebep olduğu hastalıkları tedavi için kutu kutu alacağınız ilaç paralarını düşündüğünüzde en ucuz ilaç alkali su olacaktır.

Aşağıda Miyase Bülbül ile Alkali Mutfak-Yaşam bilgilerini takip edebileceğiniz adresleri ekledim.960036_10152003006358534_114748578_n

Son Haber- Dün de Aslı ile karşılaştık, onunla karşılaştıktan sonra 4 kilo daha vermiş, çok daha hoş, zarif ve enerjikti, benden söylemesi.

%d blogcu bunu beğendi: