Monet’in Evi ve Muhteşem Bahçesi;

Empresyonizme; emprosyonist ressamlara, eserlere hayranlığım resim sanatına tutkum ile aynı anda başladı. 0nbeş onaltı yaşlarımdan itibaren evim, kütüphanem, bu grubun ressamlarının hayat hikayeleri ve eserlerinin yer aldığı kitaplarla doldu.Monet’de bu grubun en sevdiğim ressamlarından oldu. Her zaman sergilerinin takipçisi oldum. Bu sene de, dillere destan evine gitme görme şansım oldu.Güney Fransa ve Paris seyahatine çıkma kararı aldıktan sonra programıma mutlaka Monet’in evini de koymak istedim.

DSCF7201 copy

 

Sonra araştırınca Nevval Sevindi’nin   yazısı ile,daha da büyük arzu duydum ve   nasıl gidilir bilgisine de sahip olunca işim çok daha kolay oldu.En önemlisi de seyahat arkadaşlarım sevgili Raffi, Arlet ve kocaman aşkım da beni yanlız bırakmadılar.Bu harika günü önce Neval Sevindik’in yazısı ile sizlerle paylaşıyorum.Sonra da  bu muhteşem evi ve bahçeyi gördükten sonra okuduğum ve  anlattığı detaylarla beni şaşırtan Tülay Yıldız’ın Azgezmiş deki yazısı ile devam edeceğim.  İki yazıda da çok güzel anlatımlar var, beni çok etkilediler, sizlerin de beğeneceğinizi düşünüyorum. Aralarına da kendi çektiğim fotoğrafları koymayı da ihmal etmedim. Siz de resim sanatını ve empresyonizmi seviyorsanız, giderseniz çok mutlu olacağınızdan eminim; sevgiler, sevgiler…

DSCF7158 copy

 

Monet’nin Giverny’deki evini gezmek tablolarda yürüyüşe çıkmak gibiydi

Nevval SEVİNDİ
Monet’nin Giverny’deki evini gezmek tablolarda yür

Fransız ressam Claude Monet, 50 yaşında, ününün doruğunda Paris’e 80 kilometre uzaklıktaki Giverny’de bir kır evi inşa ettirdi. Sekiz dönümlük bahçesini yapay göl ve çiçeklerle cennete dönüştürdü. 36 yıl boyunca pek çok tablosunu burada yaptı. Ölümünden sonra Fransız Akademisi’ne bağışlanan ev 1980’den bu yana ziyarete açık. Yıl boyunca resim ve doğa meraklılarının akınına uğruyor.

DSCF7188

Paris’te, dini bir tatilden dolayı uzun bir hafta sonuna denk geldim ve boşalmış kent yerine empresyonist Monet’nin bahçesini seyretmeye karar verdim.
İnternetten tren biletinizi satın alabilirsiniz. Vernon’a bilet aldıktan sonra Saint Lazare Garı’na gidiyorsunuz ve peronda kalabalık turist gruplarıyla karşılaşıyorsunuz. Bir kahve almaya ayrılıp geri döndüğümde tren dolmuştu. Neyse ki bir yer bulup oturdum. Sonra gelen turistlerin ayakta bir saat gideceğini bilerek binmesi ilginçti.

OTOBÜS, TREN DOLUSU TURİST

İlk durak Montes La Jolie. Kent merkezi dışındaki semtlerin de imar denetimi altında olduğunu, 30 katlı bina yapılmadığını ve biri uzun diğeri kısa yapıların yan yana dizilmediğini seyrederek gidiyorsunuz. Abuk sabuk renklerde boyanmış veya hiç boyasız bina görmeniz zaten imkansız. Türkiye’de denetimci devlet düşman olarak görülür.Fransa’nın her yerinde devlet ve Fransız kimliği var. Bahçe içindeki evlerde, 4-5 katlı apartmanlarda kimse “özgür” mimar ya da yapsatçı olamıyor. Bu güneşli ülkede çatılar güneş panelleri, iğrenç depolar ve ıvır zıvırla görsel kirliliğe maruz kalmamış.
O nedenle Fransa toplam nüfusundan daha fazla turist alıyor her yıl.
Bunları düşünürken Vernon’a geldiğimiz anons edildi. Buradan otobüslerle Giverny’e gidiliyor. Gidiş-dönüş 6.50 Euro. Otobüsler ağzına kadar dolu, kuyruk kıyamet. Üç otobüs doldu taştı ve ayakta birçok yaşlı Amerikalı ile yola çıktık. 20 dakika sürecek bu yolculuk yeşil tarlalar, ağaçlıklar ve çiçekler arasından küçük bir köye geliyor.

YEŞİL PANJURLAR, NİLÜFERLER

Claude Monet’nin müze evinin önünde uzun bir kuyruk var. Yaklaşık bir saat beklemeden içeri giremiyorsunuz. Yeşil panjurlu evin kapısında dünyanın her yerinden insan bekliyor. Elle yapılmış dondurma satıyor bir genç kız, yanda sandviç satan yer hemen müşterilerle doluyor. Beklerken yemekle eğleniyor millet. En güzel görüntü çocuklar: Fransız kültürünün önemli bir ismi olan Monet’yi öğretmek için ana okulları 4-5 yaşındaki bebeleri getirmiş. Ellerinde Monet’nin resmi, önce cismen tanıyıp zihinlerine nakş ediliyor. Bizde 15 yaşındakileri bile çocuk gören ebeveynleri düşününce bu yavruları gezdiren öğretmenlere imrenerek baktım. Fransız kültürünü ve dilini hakkıyla öğretmeye eğitim sistemi diyorlar burada.

DSCF7163Ev ve bahçeden çok etkilendim, ama Nevval Sevindi’nin  anlattığı gibi yuva çocuklarını da çokça görmek de o kadar çok etkiledi, hemen fotoğrafladım.
İlkokul çocukları da kuyruklar halinde geçiyor yanımızdan. Paris’in tüm müze ve kültür mekanlarında çocuklar eğitimde. Neden bir Fransız diliyle, kültürüyle övünür; sanırım anlaşılıyor.indir (1)Yeşil kapıdan bilet almaya yaklaşınca evin girişinde kocaman bir Monet fotoğrafı “hoş geldin” der gibi. Dalgın bakışlarıyla şunu diyor bize yıllar öncesinden: “Hayatımdan ressamlığımı ve bahçeciliğimi çıkarırsanız hiçbir işe yaramam.”
Resimlerindeki olağanüstü çiçekler, nilüferler ve kadınlar bu yeşil evin bahçesinde yaşıyor. Monet biraz sonra gelecekmiş gibi… Göz alıcı renklerle, kokularla dolu bahçe birden önünüze sere serpe düşüveriyor. Sağda yemyeşil boyalı panjurlu evin sempatik varlığıyla her şey bir resme dönüşüyor aniden. İçerideki turistleri kafanızda ayıklayınca bir Monet tablosunda dolaşıyorsunuz.

ÇOCUKLAR USTAYLA TANIŞIYOR

Evin içinde hasır koltuk takımlarıyla sade ve rahat bir atmosfer var. Yazı masası, sehpalar, oymalı bir sandık, kitapların durduğu masa ve yanıbaşımda yine çocuklar. Öğretmenleri Monet’nin hayatını anlatıyor kısık bir sesle. Bağırış, çağırış yok.
Yatak odasında karısı ve çocuklarıyla fotoğrafları, pencereden şahane bir bahçe manzarası görünüyor. Yatağın başucunda karısı öldükten sonra evlendiği Madam Hoschede. Madamın ilk eşi, Monet’nin hamisi Ernest Hoschede varlıklı bir tüccarmış, lüks ürünler pazarlıyormuş. Modern sanata meraklıymış. Günlüğüne şunu yazmış: ”Oğlumu bugüne kadar mağazada bir hafta sürekli gören olmadı hiç, zaten her gününü bence Louvre‘da geçirmeli.”
Monet, 1876’da Ernest and Alice Hoschede çiftiyle tanıştı. Koleksiyoner Ernest Hoschedé, evi için dekoratif paneller sipariş etmişti. 1877’de iflas etmesi, empresyonist sanatçılara, özellikle de Monet’ye büyük bir darbe oldu. Hasta eşi Camille ve çocuklarını alıp, yazı geçirmek için Hoschede çiftinin evine yerleşti. Fakat misafirlik uzun sürdü. Ernest çoğunlukla Paris’teydi, sonra Belçika’ya kaçtı.

DUVARDAKİ JAPON RESSAMLAR

Claude ve Camille’in ikinci çocukları doğmuştu. İyice zayıf düşen Madame Monet tüberkülozdan öldü. Monet, onu ölüm yatağında resmetti. Camille’in ölümünden sonra Monet, Alice ile yaşamaya devam eder. Alice, kendi altı çocuğuyla birlikte Monet’nin çocukları Jean ve Michael’e bakar. Ernest ölür, 1892’de Monet’le evlenir.
Camille’in ölümünden sonra yas içindeki Monet, bir daha asla yoksulluk batağına düşmeme kararını verir ve en güzel eserlerini yaratmak üzere çaba harcamaya başlar.
Alice, ve Claude Monet çocuklarla beraber 1883’te Vernon’a ve sonrasında Giverny’e yerleşir.

2076986859_735e7ee651_b
Hayatlar akmakta bu sakin duvarların ardında…
Bütün duvarlar resimlerle süslü, sadece Monet tabloları değil. Onu ilk tanıyanlar için ilgi çekici derecede çok sayıda Japon resmi asılı duvarlarda. Hokusai (1760-1849), Sadahide (1807-1873), Utamaro (1753-1806) ve Kunisada’nın yaptığı çıplak, yıkanan Japon kadınlar… Hepsi olağanüstü. Monet’yi etkileyen Doğu’nun bu çarpıcı desen ve duyuşu.
Küçük bir dikiş odasından geçip merdivenleri iniyorum. Sapsarı bir yemek odası. Kocaman ve ferah. Duvarlarda resimler kıymetli tablolarla Japon resimleri kucaklaşmış gibi.
Yoshiku’nun hamamda yıkanan kadınları seyrediyor bizi. Çapkın bir gülüşle.
Mutfak mavi çinilerle süslü, masmavi bir bulut gibi renklendirilmiş. Kuzina bütün haşmetiyle sağda kapının yanında. Sanki anneannem gülümsüyor bana. Sarılsam mı acaba şu kuzinaya?
Ama ocakta ateş yok.
Şahane bahçede neler yok ki… Yapay gölün üstünde Japon köprüleri ve üzerinden sarkan beyaz ve mor salkımlar… Salkımlar… Rüya gibi.
Gölün üzerinde nilüferler… Ona saçlarını eğmiş salkım söğütler…
Monet’in favorisi olan süsenler, mor irisler, Japon irisleri ve zambaklar…
Kırmızı lalelere bakarken düşünüyorum Türkiye’de kimse ağaç, çiçek adı bilmez bu çocuklara çiçekleri öğretiyorlar.

SEVDİĞİ ÇİÇEKLERİN TOHUMLARI SATILIYOR

Monet kocaman bir endüstri artık. Sevdiği çiçeklerin tohumlarını, resimlerinden yapılmış kağıtlarla ambalajlayıp satıyorlar. Buralara ne güzel AVM yapılır abi, demeden yığınla para kazanıyorlar.
Ünlü tablosu “Giverny’de Bahçe” önümde aslı uzanırken daha bir anlamlı. Ya da “Suda Nilüferler” tablosu ışık oyunlarına boğulmuş yanımda dururken fotoğraf çekmek az geliyor. Bu hissi duymak harika!
İyi ki buradayım demek. Küçük Giverny köyü bahçeler içinde kafeleri, restoranları makul fiyatlarıyla yorgunluğunuzu alıyor.
Sonra empresyonistler müzesini gezip, Monet’nin mezarına gidebilirsiniz. Sade bir mermer Claude Monet’nin mezarı.
Rahat uyu mirasına iyi bakıyorlar.

BABASI BAKKAL OLMASINI İSTEMİŞTİ

Fransız izlenimci ressam Claude Monet (14 Kasım 1840 – 5 Aralık 1926), Oscar-Claude Monet veya Claude Oscar Monet olarak da bilinir. İzlenimcilik terimi, Monet’nin “İzlenim: Gün Doğumu” adlı resminden geliyor. İzlenimcilik, modern resim sanatındaki ilk büyük devrimci hareket. Monet, resimlerinde fırça darbeleriyle oluşturduğu değişik renklerde noktalarla istediği izlenimi uyandıracak renk ve ışık etkisini yaratmayı başardı.
Babası bakkaldı, oğlunun aile mesleğini seçmesini istiyordu. Annesi şarkıcı olan Claude, sanatı tercih etti. Le Havre’da ortaokula başladı. Önceleri 10–12 franga sattığı karakalem karikatürleriyle çevresinde tanındı. Manet, Degas, Renoir, Cezanne, Pissaro, Sisley gibi ünlü ressamlarla çağdaş ve dosttu.
Dramatik yaşamında iki eşinin ve oğlunun ölümünü gördü. 86 yaşında öldü.

Tülay Yıldız, Monet’in evinin detaylarını o kadar  güzel anlatmış ki ben de okuduktan sonra gördüklerimi tekrar hatırladım ve daha iyi değerlendirdim. İyi ki paylaşmış…

“Claude Monet’nin 43 yaşında Paris’ten ayrılıp Giverny’ye taşınma sebebi, 16 yaşında başladığı resim serüvenine yeni renkler katmak. 86 yaşında ölen Claude Monet’nin yaşamının tam ortasında yerleştiği Giverny, her insanın ömrünü uzatacak güzellikte ve düzende bir köy.

 

Sadece Monet’nin dillere destan bahçesi ve evi değil, köydeki tüm bahçeler ve evler inanılmaz güzellikte, her yer çiçeklerle bezeli. Tüm binalar sanki çevrelerindeki çiçeklerle yarış edercesine rengarenk boyalı. Bir sokağı döndüğünüzde karşınıza çıkan taş yapının pencere pervazlarının cam göbeği maviye, kapılarının koyu bir turuncuya, bahçe parmaklıklarının gül kurusu rengine boyalı olduğunu görüyorsunuz. Bahçedeki çeşit çeşit çiçekte de bu renklerin olması büyüleyici bir renk cümbüşü oluşturuyor.

Köyde ev sayısı kadar resim atölyesi var. Aslında, köyü gezerken “Böyle bir yerde yaşayıpta ressam olmamak imkansız” diye düşünüyor insan. Sokak kahveleri, küçük lokantalar, hep bu çok renk ve çok çiçek stilinde düzenlenmiş. Çevrenin güzelliği insanlara da yansımış olacak ki, akşam arabası ile işinden dönüp evine girerken gördüğünüz insanların yüzündeki mutluluk ışığı uzaktan bile seziliyor. 1840 yılında Paris’te doğan, 16 yaşında ilk sergisini açan, tuvale ışığı en iyi yansıtan ressam olarak ünlü Claude Monet işte böyle bir köyde yaşamının 43 yılını geçirmiş şanslı bir insan. Giverny ona zenginlik, mutluluk ve şöhret de getirmiş.

Sanatçının dönümlerce çiçek bahçesinin ortasında yer alan 10 odalı evi, köyün en büyük ve en güzel evi. Evi gezerken orada yaşayan insanın renk ve resim tutkusunu sezmemek mümkün değil. Tüm odalar birbirinden farklı dekore edilmiş ama duvarlardaki tablolarda ağırlık Uzakdoğu motifleri. Sanatçının ikinci kattaki yatak odasının neredeyse tüm duvarları camekan. Tamamen açılabilen bu pencerelerden bahçenin görüntüsünü kelimelerle anlatmak mümkün değil. Zemin kattaki atölyesi ise resme ilgi duyan herkesin yüreğini hoplatacak güzelikte. Yaklaşık 300 metrekare genişliğindeki atölye, tavanındaki dev bir pencereden aydınlanıyor.

Şimdi bu salon, sanatçının bir kısım orijinal eserlerinin sergilendiği ve hediyelik eşyalar, kitaplar ile afişlerin satıldığı alan olarak kullanılıyor. Tüm mobilyaları, duvarları hatta süs eşyaları bile sarı olan, pencerelerinden bahçenin tüm güzelliği seyredilebilen koskoca yemek odasında, yemek yemeye ve şarap içmeye düşkün olduğu yapısından da belli olan sanatçı, bir çok davet vermiş. Yemek odasının mutfağa açılan kapısından geçtiğinizde ise bambaşka bir alemle karşılaşıyorsunuz. Yine camlarından binbir çiçekle bezenmiş bahçe görünen, bu kez fayansları, zemin kaplaması, rafları masmavi bir mekan. “O koskoca yemek odasında ağırlanacak konuklara ancak bu büyük mutfakta hazırlanan yemekler yeterli olur” diye düşünüyor insan. Bu güzel evde mutlu, uzun bir yaşam süren Claude Monet, dünya sanat tarihinde önemli bir yer kaplayan empresyonizm akımının yaratıcısı.

Sanatçının 1874 yılında Paris’te açılan bir sergiye gönderdiği “İzlenim, Doğan Güneş” adlı tablosu “İzlenimcilik – Empresyonizm” akımının isim babası oldu. Tabloların ana temasını görüntüler yerine ressamın kendi duygularının oluşturduğu bu akımın sadece isim babası değil Claude Monet, aynı zamanda kalbi ve ruhu. 19. yüzyıl Paris’nde sanatçıların yaşamında çalışmaya değil eğlenmeye daha çok yer ayrılıyordu. Tüm sanatçılar bohem yaşantıyı tercih ederken, empresyonistler çalışmayı tercih ettiler. En çalışkanları da Monet idi. Aslında sanatçıların ilgi ve para görmediği bu dönemde çalışmak hem de çok çalışmak herkesin harcı değildi. Ünlü empresyonist Renoir tüm arkadaşlarının duygularını şu sözlerle dile getiriyor: “Sevgili Monet’miz olmasa, bize cesaret vermese, hepimiz vazgeçerdik.”

Kendi deyimi ile bir köle gibi çalışan Monet’nin günde 10-15 tuval tamamladığı oluyordu. Empresyonizmin bu en verimli ressamı ışığa olan tutkusu ile tek bir konuyu bile defalarca işliyor, ışığın en iyi yansıdığı görüntüyü vermeye çalışıyordu. Paris’te yaşadığı günlere bir çok tablosunu Seine nehri üzerinde bir tekne evde yapmıştı. Kentin köprülerinin sudaki yansımalarını suyun içinden en iyi biçimde izleyebileceğini düşündüğü için bu tekne eve yerleşmişti.

Sanat tarihinin en sistemli çalışması olarak bilinen “Katedraller” dizisi için iki yıl çalışan Monet, hayranı olduğu Rouen katedralinin günün çeşitli saatlerinde, farklı ışık yansımalarında, günde 15′e varan tablosunu yaparken, geceleri kabuslar gördüğünü, rengarenk katedrallerin üzerine yıkıldığını anlatıyordu dostlarına. Kendisini bu derece yoran çalışma sistemini, Giverny’deki evinin “Su Bahçesi”nde nilüferleri tuvale aktarırken de tekrarladı. Resim sanatına olan tutkusu ve büyük katkıları, uzun ve mutlu yaşantısı, ışığı tuvale aktarmadaki büyük yeteneği ile dünyada derin bir iz bırakan Claude Monet, resim yapmanın insanı hem çok mutlu hem de çok zengin edebileceğinin en etkileyici örneği.”

Sevdiğim, hayran olduğum yazarların, düşünürlerin, ressamların,sanatçıların  hayat hikayelerini okumak beni hep çok etkilemiştir. Monet’in hayatı da bunlardan biri, belki bir gün daha uzun uzun paylaşırım.

Kadın Girişimciler İçin Ekomini’ler

Kagider Anadolu Grubu’nun  projeleri “Ekomini“lerin kendi işini kurmak isteyen kadınlara duyurulması için destek veriyor.

7492

 

Ekomini’ler 2 senedir Türkiye genelinde yaklaşık 950 adet açtıkları marketlerde yaptıkları değerlendirmelerde kadın sahibi olanların daha başarılı olduğunu gözlemlemişler ve daha çok kadına ulaşmayı hedeflemekteler.Tuncay Özilhan grubunun başarılı projesinde; girişimcilere çok kolaylıklar sağlanıyor.

imagesMarkette satılacak ürünler dışında tüm ilk yatırım masrafları ve  6 ay gibi bir süre için kiraları Anadolu Grubu tarafından karşılanacak olan bu modelin işletme sermayasi için Akbank’lar da kadın girişimcilere destek veriyor.

10253903_498758556891356_2523232632133244972_n

Bu çok çarpıcı girişim projesinin;  daha çok kadına ulaşması için sizler de çevrenizdeki kadın girişimci ya da girişimci adayları ile paylaşabilirseniz seviniriz.Aşağıda merak edilen konuları paylaştım, sizler de ofis@kagider.org dan bilgi labilirsiniz.

Sevgiler, sevgiler…

Ekomini yurt çapında yaygınlaştırılması hedeflenen marketler zinciridir. Ekomini mağazaları, franchise yapısı ile son derece avantajlı bir iş ve yatırım fırsatı sunmaktadır.

Neden Ekomini Franchise

  1. Mağazanın tüm işletmesinden sorumlu olarak kendi işinizin patronu olacaksınız.
  2. Ekomini konseptine uygun ve 30 – 100 m2 büyüklükte dekorasyonu yapılmış anahtar teslim mağazanın işletmecisi olacaksınız.
  3. Yapacağınız yatırım sadece mağazada satılacak ürünler ile sınırlı olacaktır.
  4. Merkezi satın alma anlaşmaları ile daha uygun koşullarda tedarik imkânına ve bunun yaratacağı rekabetçi yapınızla kazancınızı artırma fırsatlarına sahip olacaksınız.
  5. Karşılıklı mutabakatın oluşmasında iş birliği sağlanacaktır.

Ekomini Franchise Şartları

  1. Girişimci bir ruha sahipseniz,
  2. Ticarete ve perakende mağazacılığa yatkınsanız,
  3. Mağazayı haftanın 7 günü geç saatlere kadar işletebilirim diyorsanız,
  4. Temel bilgisayar kullanma becerileriniz varsa.

Ekomini Franchise Şartları ve Avantajları

Ekomini Franchise Avantajları
Tüketiciler avantajları için:

  1. Tüm tüketicilere hitap eden alışveriş noktaları
  2. Gece geç saatlere kadar kesintisiz, kaliteli hizmet
  3. Temiz, istenilen ürün çeşitlerinin bulunduğu, farklı fırsatlar sunan
  4. Evine en yakin alışveriş mekanları

İşleticiler için avantajları:

  1. Mağazanın tüm işletmesinden sorumlu olarak kendi işinizin patronu olacaksınız.
  2. Ekomini konseptine uygun 30-100 m2 büyüklükte dekorasyonu yapılmış anahtar teslim mağazanın işletmecisi olacaksınız.
  3. Yapacağınız yatırım sadece mağazada satılacak ürünler ile sınırlı olacaktır.
  4. Merkezi satınalma anlaşmaları ile daha uygun koşullarda tedarik imkanına ve bunun yaratacağı rekabet yapınızla kazancınızı arttırma fırsatına sahip olacaksınız.

 

 

 

 

 

Geleceğin Kadın Liderleri Aranıyor

banner4

KAGİDER’in Sanofi’nin desteği ile hayata geçirdiği; genç kadınların yeteneklerini geliştirerek geleceğin liderleri olmalarını amaçlayan Geleceğin Kadın Liderleri projesine başvurular başlıyor.Genç kadınların iş arama süreçlerini kolaylaştırarak, toplum ve iş hayatındaki yerlerini kuvvetlendirmek amacıyla 2010 yılında başlatılan proje, beşinci yılında da genç kadınların iş arama süreçlerini kolaylaştırarak, toplum ve iş hayatındaki yerlerini kuvvetlendirmeyi ve profesyonel iletişim ağlarını genişletmeyi amaçlıyor.Projede yer alacak katılımcılar, işe girişlerde kendilerine faydalı olabilecek; CV Yazma, İş Aramada Teknolojinin Kullanımı, Mülakat Simülasyonları gibi eğitimlerin yanı sıra, iş hayatlarına yön verecek Hedef Belirleme, İş Ahlakı, Etkin İletişim, Kariyer Planlaması ve Profesyonel Oryantasyon eğitimlerini alarak sertifikasyon sürecinden geçirilecektir. Ayrıca katılımcılar; farklı sektörlerin temsilcilerinden, o sektörlerle ilgili doğrudan bilgi alma şansını yakalayacaklardır.Kimler Başvurabilir?

* 20 – 25 yaş arası,
* Üniversitelerden 2013-2014 eğitim döneminde iyi derece ile mezun olmayı planlayan / olan,
* Tercihen burslu okumuş,
* Tercihen İngilizce bilen,
* Tercihen iş tecrübeli (staj, part-time iş, vs değerlendirilecektir),
* Yüksek kariyer hedefleri olan, başarı odaklı,
* Çalışma motivasyonu yüksek,
* Tercihen sivil toplum kuruluşlarında sosyal gönüllülük yapmış genç kadınlar

Eğitimlerin sonunda katılımcı genç kadınlar sertifikalandırılacak ve KAGİDER tarafından katılımcılara iş arama süreçlerinde 6 ay boyunca yönlendirme yapılarak mentorlük verilecektir.

banner3

KAGİDER’e başvuran adaylar yukarıdaki kriterlere uygunlukları açısından bir elemeden geçirildikten sonra; yapılacak mülakatlar sonucu eğitim programına dâhil edilecektir. Seçilen adayların ilgili eğitimlere katılma taahhüdü vermeleri beklenmektedir. Eğitim programı bedelsizdir, ancak İstanbul’da gerçekleşecek eğitimler sırasında oluşabilecek yol ve konaklama giderleri adaylara aittir.

Ekim ayında gerçekleştirilecek eğitim programına başvurular 08 Haziran – 01 Ağustos 2014 tarihleri arasında yapılabilmektedir. Proje hakkında daha detaylı bilgi almak ve eğitim programına başvurmak için www.geleceginkadinliderleri.org adresini ziyaret edebilirsiniz.

 

Dell Kadın Girişimciler Ağı

Haziran ayı başında Teksas’da gerçekleştirilen Dell Kadın Girişimcilerle ilgili Hasan Genç’in Teknokulis’in haberi…

Kadın girişimcilerin öne çıkmasını sağlamak için beşinci kez düzenlenen Dell Kadın Girişimciler Ağı etkinliğinde üç başarılı Türk kadın girişimci dikkat çekti

teksas-ta-uc-turk-kadin-girisimci-6135592_o

Dünyanın en büyük kişisel bilgisayar üreticilerinden Dell’in bu sene 5’inci kez düzenlediği DWEN (DELL Kadın Girişimciler Ağı / DELL Women’s Entrepreneur Network) etkinliği dünyanın dört bir yanından gelen kadın girişimcileri buluşturdu.

Son birkaç yıldır uçtan uca çözümler sunan bir teknoloji firması olarak yeniden konumlanan Dell, kurumların gelişmesine destek olmak, özellikle de kadın girişimcilerin öne çıkmasını sağlamak için pek çok yatırım yaparak farklı programlara destek oluyor. Bu yaklaşımın en somut örneği ise dünya çapında düzenlenen DWEN (Kadın Girişimciler Ağı) etkinliği.

Geçtiğimiz yıl 200’den fazla kadın girişimcinin katılımı ile İstanbul’da gerçekleştirilen DWEN etkinliği bu sene 5’inci kez gerçekleştirildi. Dell’in merkezinin de bulunduğu Austin kentinde 1-3 Haziran tarihlerinde düzenlenen etkinlikte üç başarılı Türk kadın girişimci de dikkat çekti.

AHU BÜYÜKKUŞOĞLU SERTER

DWEN etkinliğine konuşmacı olarak davet edilen Ahu Serter, Türkiye’nin en başarılı girişimci iş kadınları arasında yer alıyor. ABD’de eğitim ve iş amaçlı olarak geçirdiği 6 yıldan sonra Türkiye’ye dönüyor ve aile şirketinde çalışmaya başlıyor.

DWEN’de ilk girişimlerinde başarılı olan kadınların ikinci işlerinde de başarılı olmak için neler yapmaları gerektiği üzerine düzenlenen panelde konuşmacılar arasında yer alan Ahu Serter, doğru profesyonellerle çalışarak ve doğru iş modellerini kurarak birden fazla işe sahip olunabileceğini belirtiyor. 3 kız çocuğu annesi olan Ahu Serter, yoğun iş temposuna rağmen doğru bir planlama yaparak hem ailesine hem de işlerine yeterince vakit ayırabildiğini sözlerine ekliyor.

ZEYNEP YOUNG

11 yaşında ailesi ile birlikte ABD’ye gittiğinde İngilizce konuşamayan Zeynep Young, bugün kurucusu olduğu ve ABD’deki okullarda öğrencilerin performanslarını artırmak için yazılım ve sistemler geliştiren Double Line Partners şirketinin CEO’su olarak görev yapıyor. ABD’deki okullarda öğrencilerin performanslarını arttırmak için kullanılan ve birbirinden bağımsız çalışan sistemleri tek bir platform üzerinde buluşturan çözüm, bugün ABD’de birçok okulda kullanılıyor. Double Line’ın sunduğu çözüm sayesinde öğrencilerin performanslarını doğru bir şekilde ölçümleme yapmaya başlayan okullardaki başarı oranının hızla yükseldiği gözlemlenmiş.

Zeynep Young, DWEN’de ‘The Data Economy’ başlıklı oturumda konuşmacı olarak yer aldı ve tecrübelerini diğer girişimci kadınlarla paylaştı.

EBRU MACAVOY

İngiltere’de hukuk okuyan ve avukat olan Ebru Macavoy, 2009 yılında oğluna hamile kaldığında nadir görülen bir hastalıkla mücadele etmek zorunda kalıyor. Oğlunu dünyaya getirmesi onun için hayatındaki önemli bir dönüm noktası oluyor. Doğum sonrası atlattığı hastalıkla mücadele eden ve yaşlı insanlara bakım konusunda çalışan derneklerde gönüllü olarak görev alıyor. Bu dernekler için etkinlikler düzenleyerek bağış toplamalarına yardımcı oluyor. Bu süreçte kendi işini kurmaya karar veriyor. 2012 yılında katıldığı ve 6 ay süren kadın girişimci programında 20 katılımcı arasında birinci olmayı başaran Ebru Macavoy, Şubat 2013’te Matrix Concierge isimli şirketini kuruyor. Matrix, müşterilerine eşi benzeri olmayan yüksek kalitedeki özel hizmetleri sunmak amacıyla kurulan bir şirket. Çok özel bir tatil programından parti organizasyonuna, uçak biletinden restoran rezervasyonuna kadar çok geniş yelpazede hizmetler sunan Matrix, Londra merkezli olarak hizmet veriyor.

HASAN GENÇ/TEKNOKULİS

Ne Okusam Ne Olsam

Gençler için çok güzel bir proje;
TUSİAD, gençlerin meslek seçimi ve kariyer süreçlerine katkıda bulunmak amacıyla KAGİDER’inde proje paydaşı olduğu “Ne Okusam? Ne Olsam?” başlıklı bir video projesi başlattı.TÜSİAD’dan yapılan açıklamaya göre, proje kapsamında, farklı sektörlerden girişimci, çalışan, yönetici, sanatçı ve akademisyenler kendi kariyer hikayelerini izleyicilere aktaracak.Yaklaşık 2,5 dakikalık bu kısa videolar ile farklı iş alanları ve mesleklerin tanıtılması amaçlanıyor. Bu doğrultuda, ilk aşamada 20 videonun, yıl içerisinde ise toplam 52 videonun projenin internet sitesinde yayınlanması planlanıyor.Projenin hedef kitlesi lise ve üniversite öğrencileri ile iş hayatının başında olan gençler ve işini değiştirmeyi düşünen yetişkinler olarak belirlendi.”Ne Okusam? Ne Olsam?” projesinin basın toplantısı, 19 Haziran Perşembe günü 10:00-12:00 saatleri arasında TÜSİAD Genel Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Toplantının açılış konuşması TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Sosyal Politikalar Komisyonu Başkanı Memduh Boydak tarafından yapılacak.Açılış konuşmasının ardından Turkish Women’s International Network’ün (TurkishWIN) kurucusu Melek Pulatkonak proje hakkında bilgi sunacak. Toplantıda ayrıca, proje kapsamında çekilen 3 meslek videosu gösterilecek. İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aslı Tunç ve PwC İnternet Televizyonu Program Koordinatörü Duygu Merzifonluoğlu çekimlerin sahne arkası hikayelerini paylaşacak.