Sevgili arkadaşım Raffi yaz başından beri bana Meral daha sakin, daha dingin, daha sağlığına özen göstererek , yaşa dedikçe bir türlü ne demek istediğini çözemiyordum. Ben kendimce çok sağlıklı yaşıyorum, sanıyordum; spora, sağlığıma, beslenmeme özen gösterip, erken yatıp erken kalKıp, hiçbir zararlı alışkanlığım olmamasına rağmen nerede yanlış yapıyordum. Sağlıklı yaşıyorsam neden sürekli hastalanıyordum, neden bağışıklık sistemim düşmüştü. Stresli ortamlarda bulunmamaya çalışan, her şeye olumlu tarafından bakmaya programlanmış olmama rağmen nasıl daha özenli olacaktım.
Raffi beni her gördüğünde, ısrarla terapi al, yoga yap,diye uyarıyordu. Raffi diyorsa bir bildiği vardır, diye düşünmeme rağmen bir türlü neyi kastettiğini anlamıyordum. Yoga meditasyon yapmak, güzel ve faydalı şeyler olabilirdi, ama ben o konuda zorlanıyordum.Çünkü kendimi tam anlamıyla veremiyor, konsantre olamıyordum. Kaç kere yapmaya kalksam, kendimi başka düşüncelerin içinde buluveriyordum. Sonuç da başarısız oluyordum.An da yaşamayı da beceremiyordum. Beynim de hep bir sürü şey aynı anda dolaşıyor, hep güzel ve olumlu şeyler düşünsem de anı yaşamak onun keyfini çıkartamadan, içinde olduğum en güzel anlarda bile aklım hemen ya nasıl fotoğraflarım, ya nasıl yazarım, ya nasıl arkadaşlarımı, sevdiklerimi de getiririm, paylaşırım düşünceleri ile doluyordu.
Hatta gece uykularım bile düzensizleşmiş, hep gelecek ile ilgili yapılacakları düşünerek uyanır, ya da uyuyamaz olmuştum. İşe bunu çözmekle başlamalıyım diye düşünürken Metin Hara’nın Yol kitabını bir gece uykumdan uyanıp okumaya başladım. Bir sene önce alıp o zaman okuyamadığım kitabı neden gece uyanıp okumak istedim, bilmiyorum. Okumaya başlayınca da elimden bırakamadım. Raffi’nin ne demek istediğini anlar oldum. Ben hep bir koşturmaca içinde yaşarken beynim sürekli “acele et” modunda olduğundan, normal yaşam dengesini bozmuşum, ve senelerce böyle yaşayınca orada takılı kalmış.Sabahları kalkar kalkmaz harika bir sahilde yürüyüş yaparken, çok huzurlu olduğumu sansam bile, etrafa bir anlığına bakıp, hayran olup bir iki nefes alıp şükrettikten sonra varsa yoksa günün işleri telaşları beynimde dolaşarak yürürüyüşü tamamlamak,etrafdaki çiçekleri ağaçları, sevip koklamadan eve koşmak, sonra yine aynı telaşla koşuşturmak, en sevdiğim müziği açıp ilk namelerden sonra ne çalıyor hiç farketmemek, özenli kahvaltı hazırlamak, ama çabucak yemek, hep telaş, hep telaş…
Metin Hara diyor ki acele içinde yaşamanın cehennemde yaşamaktan farkı yok.Böyle yaşanırsa ruh sağlığımız bozuluyor, ruh sağlığımız bozulunca da beden sağlığımız bozuluyor, bağışıklık sistemimiz düşüyor, sonra gelsin hastalıklar. “E nasıl yapalım, koşturmacasız hayat yok diyenlere de; hasta olma lüksümüz de yok diyor. İstersek her işimizi koşturmadan da yapabiliriz, ” Saatlerimizi, planlarımızı ona göre ayarlamak mümkün, iyi yaşamanın sırrı belki biraz daha erken kalkıp, erken yatıp,anı yaşamayı öğrenmek, onun için de meditasyon yapıp, beynimizi sürekli acele modundan çıkarıp sakin modda olmasını sağlamamız şart..Bunu yapabilmek için de sufi tekniği ile nefes almayı öneriyor, Metin Hara. Güne sufi nefes alma yöntemi ile başlayıp bunu sürekli yaparak, kendimizi, beynimizi eğitmemizi istiyor. “Beni anlamayın, bana inanmayın, bunları yapın, o zaman ben size faydalı olabilirim,” diyor. Ben de bu uygulamalara başladıktan hemen sonra Raffi’yi aradım, dediklerini yapmaya başladım, haberin olsun dedim. İlk karşılşatığımızda Raffi’nin bana tavsiyesi “Meral’cim artık her yaptığını başka şeyler düşünmeden kendini vererek yapmaya çalış,mesela şimdi sadece güzel bir domates kes, ya da güzel bir kahve yap” oldu. Ben şimdiye kadar bir şey keserken kimbilir neler düşünerek keserdim, neler, ya da kahve yaparken ne düşünceler,ne planlar … Evet işin sırrı ne yapıyorsak ona konsantre olup,başka şeylere takılmadan o işi yapıp sonlandırmak. Sonra da ne yapıcaksak ona odaklanmak, söylemesi kolay gibi gözükse de yapması çok zor…
Ama çalışıyorum, önce sabahları ve her fırsat bulduğumda sufi nefes çalışmaları yapıyorum, sonra da domateslere ya da her ne yapıyorsam ona odaklanmaya çalışıyorum.Bu dönemde Los Angeles da yaşıyor olmam da çok büyük şans ayrıca.Burada çok telaşdan uzağım, ya da uzak kalmayı daha kolay başarabiliyorum. Çoğu telaşı reddedebilmem daha kolay. Yepyeni ve çok daha karmaşasız bir hayatım var, güzel minik bir bahçe içinde minicik ve çok düzenli, sadece gerekli eşyaların olduğu bir evde yaşıyorum. Harika güneşli günlere uyanıyorum. Caddeler, etraf, gezdiğim, dolaştığım yerler, sakin huzurlu.
Ben de aşırı trafiğe, yoğunluğa karışmadan yaşıyorum.. Hiç acele etmiyorum. Hiç detay detay program yapmıyorum, Genelde Başak programlıyor, ben ona uyuyorum. O da sakin ve huzurlu, telaş kargaşa yapmıyor. Ama hiç bir şeyi de atlamıyor. Haftanın iki günü Kabala sohbetlerine katılıyor, bu hafta ben de onunla katıldım.İşte böyle hala hiç bir şeye başından sonuna koşulsuz, tam kendimi veremesem bile, hemen kendimi toparlıyorum. Gün geçtikçe daha iyiye gidiyorum. Amaç domatesi en güzel şekliyle, başka şeyler düşünmeden kesebilmek… Siz de denemek istemez misiniz? sonunda ödül büyük…