Ruhun en önemli gıdası müzik, günün her saati bana, ruhuma iyi gelen, bana enerji veren müzikleri düşündüm ve sıraladım.Bazen atlıyorum, ama sonra hemen toparlanıyorum.Ruhumu gıdasız bırakmamaya çalışıyorum. Sabahları beni çoşkuyla, tutkuyla, enerjiyle dolduran genelde latin müzikleri oluyor,sonra gün içinde, çalışırken, üretirken, huzur, keyif, veren müzikler dinliyorum. Akşam olunca tercihim daha romantik, içimizi ıstan, güzel duygular, hissettiren müzikler oluyor.Evde de, dışarıda da akşamları mumlar, ışıklar kokular, özenli sofralarda, sevdiklerimle kendimi daha iyi hissediyorum. Vakit buldukça seyrettiğim romantik, duygusal, güzel mekanlarda geçen filmler seyretmek de benim bu duygularımı daha da pekiştiriyor. Günün zorluklarını,teleşlarını da geride bırakarak kendimi uykuya bırakıyorum. Çok sevdiğim böyle filmlerden birini de aşağıda paylaşmaya çalıştım.
Bazı filmleri de tekrar,tekrar seyretmekten, kitaplarımı da tekrar okumaktan çok keyif alıyorum.Something’s Gotta Give Aşkta Her şey Mümkün de onlardan biri. Bunları kızım, canımla paylaşmakta en güzeli. Her okuduğumu, seyrettiğimi,izlediğimi onunla paylaşmak onun da aynı şekilde benimle paylaşması mutluluğumu kat kat artırıyor.
Başak’ın son haberi, Geçen ay Amerika da Diane Keaton’ın kendi yazdığı hayat hikayesi, yayınlanmış. Merakla ben de okumak istiyorum. Then Again adlı kitapta ünlü yıldız, annesinin ve kendi hayatını anlatırken, çok güçlü bir kadın olan annesiyle ilişkilerini, etkileşimlerini anlatmış. Dianenin hayatı, beraberlikleri, zaten oldukça ilginç, işin içine anne kız ilişkileri de girince hepimizi içine çekecek bir roman olduğunu düşünüyorum.
Film çok güzel bir romantik komedi.Oyuncular çok güçlü,Jack Nicholson, Diane Keaton, Keanu Reeves, Amanda Peet, hepsi müthişler.Amanda Peet bu filmde olağanüstü güzel.
Erica,(Diane Keaton) kızının kendisinden bu kadar yaşlı biriyle birlikte olmasına karşı çıksa da duruma katlamaktan başka çare bulamaz. Ama tüm bu itirazlarının bir kanıtı gibi Harry, bir akşam kalbinden rahatsızlanınca bütün bir haftayı, hiç anlaşamadığı Erica ile birlikte geçirmek zorunda kalır.Sürekli didişen ve çok farklı yaşam tarzları olan iki insan olmalarına rağmen birlikte geçirmek zorunda kaldıkları bu süre, hiç beklemedikleri şekilde yakınlaşmalarına neden olur. Bu arada Harry ‘i tedavi eden yakışıklı doktor (Keanu Reeves) ünlü senaryo yazarı Erica’nın hayranı ve aşığıdır.
Mekanlar çok sıcak güzel. Konu çok iyi esprilerle donatılmış.Yazar ve yönetmen Nancy Meyers’in harika yapıtlarından biri.
Hayatımızda romantizmi çoğu zaman yaşamıyoruz, atlıyoruz, boşveriyoruz.Gülmeyi ise , unutuyoruz. Ruh sağlığımız için ikisi de çok önemli. Zaman zaman unuttuğumuz, boşverdiğimiz, yok saydığımız güzellikleri, benim çok sevdiğim bu filmle tekrar hatırlayalım, paylaşalım istedim.
Görmediyseniz, hemen alın, hem de kiralamayın kendinize alın.Fırsat buldukça sevdiklerinizle defalarca seyretmek isteyeceğinizden eminim.
Enn az 4 kere seyrettim ben bu filmi. Hele jack nicholson koprude aglarken filmin cok sevdigim muzigi “la via en rose” calmaya baslar ve diane keaton gelir ya o sahneye biterim iste. Yine heveslendim yine seyredecegim hatirlattigin icin teşekkürler sevgili meral
la via en rose güzel La Grand Colbert güzel tekrar anımsattığın için çok teşekkürler sevgiler, sevgiler