Bodrum’da Renklerin Dansı

Bodrum’un mavisine, yeşiline, moruna,tüm renklerine hayranım,  her gün  yüzdüğüm koya,evimizin plajına, aşığım. Beni Bodrum’a tutku ile bağlayan en önemli özellik, doğasının nefes kesen renkleri, yeşillerin içinde maviler, aralarda penbeler, turuncular, onlara daha da anlam katan beyazlarla, kahvelerle,rüya gibi,büyüleyici manzaraları  ve muhteşem denizi.Güvercinlikten şehre girerken olağanüstü güzellikteki  koylar önümüzü keserek, bizi kendine hayran ediyor,ve sonra hiç umulmadık bir köşeden tekrar, tekrar çıkarak devam ediyor.

Her gün iki kere yüzdüğüm koy,plajdan otele

Bodrum da hayat hızlı başladı , hızlı devam ediyor.Hiç  soluk almadan günler geçiyor Senelerdir, Temmuz’un ikinci yarısı ile Ağustos ayında Bodrum’da yaşayıp,işe de oradan gidip gelip, takip eden, ben, yine aynı programla yaza başladım.Bu sene yaz,biraz fazla sıcak ve eskisinden daha da hareketli başladı, ve öyle de devam ediyor.Çünkü artık daha çok sevdiğim, yakınım, ailem, dostlarım da, yazları Bodrum’da. Her hafta hergün birkaç tanesi ile farklı farklı programlar yapıyoruz, beraber oluyoruz Yazlar çok daha sosyal geçiyor.Herkes tatil moodunda, yaz geceleri, gündüzleri dostlarla, sevdiklerimizle daha keyifli

Güne sabahları bir saat  yüzerek başlıyorum, keyifli kahvaltı ve günlük çalışmalar, üçten sonra yine deniz ve bir saat yüzme, okunacaklar, sohbetlerle gün devam ediyor. Sonra akşam için hazırlanma,evde veya dışarda, program neyse. İlk geldiğimizde büyük  aile biraradaydık. En büyüğümüz doksanüç, en küçüğümüz yakında üç yaşlarda olacak. Aile  fertlerinin ve arkadaşlarımızın çoğu aynı koyda, ve yakın mesafede yaşıyor.Bazen kahvaltıda, bazen kahve sonrası sohbette,ya da plajda. Plaj da ki yemek seromonilerin de, İğde ağacının altında Kaptanın Yeri’nde,bazen akşam yemeklerinde çeşitli mekanlarda, bazen evimizde beraber oluyoruz.

Çarşambaları, Gündoğan’ın pazarı. Taze meyva sebze alışverişimizi, İnci‘den peynirlerimizi, otlarımızı, sabah erken gidip aldığımız gün. Bu sene geçtiğimiz senelere göre, biraz farklı besleniyoruz. Artık sadece keçi peyniri yiyoruz,çok da lezzetli.Eskiden mandalin reçelsiz Bodrum’da  kahvaltı olmaz derken, bu sene organik keçi boynuzu pekmezine takılıyoruz.Belki mandalin reçelini kendim organik tatlandırıcılarla yapsam mı, diye de düşünüyorum.Tüm zeytinyağlılar, salatalar, meyvalar, vazgeçilmezlerimiz.İçecek soda limon, buzlu çay, naneli ayran, şekersiz limonata, favorim.Her şeye yakışan naneler, sevgili yan komşumuzun bahçesinden, Akşam üstleri hoşgeldiniz, davetleriyle her sene çeşit çeşit, yaz içkileri yapıp ikram eden,   ben, bu sene kahvaltı sonrası, kahve sohbetlerine daha itibar eder oldum.

Akşamları dışarıda isek, bizim koyda, Küçükbük Mehmetin yeri, Gündoğan Koyunda isek Reana, Yalıkavak, da Bodrum ‘da Tango  favorimiz. Klasik balıkçıları, hiç saymıyorum, herkes bilir, her koyda çok alternatifler var, hepsi birbirinden farklı güzel, cazibeli. Hepsinin özel menüleri ritüelleri var. Kiminde güneşi batırmak, kiminde dolunayı izlemek, kiminde olağanüstü balık yemekleri servisi, bazılarında mezeler ve otlar. Zaman olursa hepsini  anlatacağım.

Sertab Erener Konser sonrası Yalıkavak Marina’da. Bütün kızlar toplandık…

Yalıkavak, Marina, Bodrum Marina her zaman en sevdğimiz kafe, kitapçı, konser, yemek alternatifleri ile en çok  vakit geçirdiğimiz mekanlar.

Gündoğan daki kuaförüm,Yavuz İstanbul daki kuaförümü aratmayacak kalitede.Bazen fark bile attığı oluyor.Ayrıca ünlü müşterileri de çok.Bodrum da alışveriş, hep çok alternatifli ve keyifli.Ev için, bahçe için giyim, kuşam için, yiyecekler, davetler için, hediyeler için alternatifler sonsuz.Yok yok, hatta daha kolay ve rahat alışveriş yapabildiğim çok keyifli yerler, markalar, mekanlar var.Bütün bilinen markalar zincirler, Mudolar, Paşabahçeler, yaz çeşitleri ile çok renkli ve güzel. Oasis çok hareketli, aktiviteleri markaları ile , her aradığınızı kolayca bulabiliyorsunuz. Kitapçı azdı, hatta çok çok azdı, bu sene o da arttı.Bodrum benim için briç cenneti, konser, festival cenneti.

Bodrum’da ilk gün prensimle başladı, ilk davet Gliss Otel de idi, ilk misafir Begüm’dü. Sonra  hergün bir iki çok farklı programla hayat devam etti.

Geçen hafta prensim ve annesi  İstanbul’a döndü, teyzeler yok, yeğenler yok, arkadaşların bazıları yok, bazıları yeni geldi. Aybaşında gidecekler ve yeni yeni gelecekler var. Her gün tiyatro, show,gösteri, konser var, seçmek , yetişmek her zaman kolay olmuyor.

Ben hep güzellikleri, mutlulukları sizlere paylaşıyorum, ama hayat sadece pür neşe sağlık ve mutlulukla geçmiyor.Çok önemli hastalıklarla rutin uğraşıyoruz, Günün önemli bölümü onlarla geçiyor.Araya giren extra kazalar,sıkıntılar da oluyor. Hastaneler, tedaviler, terapiler, yeni yöntemler, umutlar, hep hayatımızın içinde.Yine hiç beklemediğimiz aile içi zor kararlar, ultra değişiklikler,ya da umulmadık, hızla hayatımızı sarsan olaylar hep günlük yaşantımızın içinde.

Ama yaşam böyle her rengiyle var.Hepsini bir arada yaşıyoruz. Gücümüzü, direncimizi, yitirmeden. Günlerin değil, anların mutluluğunu kovalayarak.Harika bir yüzmeden sonra hastaneye koşmak, ya da prensimle geçirdiğim doyumsuz saatlerden sonra yeni bir terapiyi denemek için farklı bir ortama ait olmak. Bazen kocaman aşkım bir cephede, ben bir cephede,savrulup duruyoruz.

Ama bir yerden bir yere koşarken bile arabanın önünü kesercesine yolu kesen müthiş Bodrum manzaraları, mavisiyle, yeşiliyle, içinde  renkli tekneleri sörfleri ile nefeslerimizi kesiyor.Bazen sevdiğimiz mekanlara, bazen dostlara bazen hastanelere hepsi bir arada Bodrum’u yaşıyoruz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s