Benim Girişimcilik Hikayem

Girişimcilik hikayemi merak edenler, özellikle de gençler için ben de yazmaya çalıştım. Aslında kısa bir özet yapıp, daha önce Aylin Löle’nin yazdığı hikayemi paylaştım.

Benim için iş kurma fikri lise çağlarında oluşmuştu.Hem de çabuk okuyup işimi kurayım diye birinci sınıftayken, müdürümüzle konuşup dışarıdan imtihanlara girenler gibi bende lise bitirme sınavlarına girmeyi teklif etmiştim.Belli bir yaşın üstünde olmak gerekiyormuş kabul etmediler.Sonra lise ikinci sınıfta ilk kez çalışıp, bir uluslararası turizm kongresinde staff olmuştum.

İlk işim,1970 de, Skal Turizm Kongresinde, AKM de Opera’da İnci Pirinçcioğlu, Günseli Başar ve dünyanın her tarafından katılan turizmcilerle  ile 

Acele et, ve güçlü ol.Bu komutlar, beni her zaman  yönlendiren hayatımı organize eden güçler oldu. Lise sonda evlenme kararı aldım.Onun için üniversite tercihim, o yıllarda devam mecburiyeti olmayan Marmara  Üniversitesi İşetme Bölümü oldu. Okulum o dönemde,Şişli’de daha önce özel okul olan Şişli İktisat binasındaydı. Yani evime yürüyüş mesafesinde.Okulun birinci yılında evlendim.Hiç kimsenin inanamamasına rağmen ben okulumu herkesle aynı yıllarda, aksatmadan bitirdim.Üçüncü sınıfta da kızım dünyaya geldi.Hepsi bir arada sıkıntısız, haloldu. Hep kendi işimi kurmayı hedeflerken, kocamı çalışmam fikrine  ikna edebilmem için önce bankada çalışmaya başladım.O dönemde kadınlara en uygun  gözüken kurumsal iş banka idi. On beş ay çalıştıktan sonra, istifa ettim ve  hocam Öztin Akgüç‘ün mali müşavirlik ofisinde staj yapmaya başladım. Amacım ben de hocam gibi Mali Danışmanlık Ofisi sahibi olmaktı.

Ama orada iş hayatımın önemli  bölümünü oluşturan iş ve ortaklık  teklifini aldım. 1980 de kurduğumuz, şirketle 2000 li yılların başına kadar ev ve otel tekstili yaptım. İnişli çıkışlı, bazen çok zor, mücadelelerle dolu,bazen çok keyifli bir işim oldu.Havlu çarşaf imal ettim,tüm otellere marketlere, toptancılara sattım.Yurt dışında fuarlara katıldım. Club Med’ler Sheraton’lar Etap’larla başlayan çalışmalarım, sonra Türkiye genelinde bütün otel tatil köyleriyle çalışır hale geldim. Printemp,Carrefour, Metro gibi zincirlerin hep ilk açılış dönemlerinden itibaren ev tekstili üreticileri oldum. Migroslar, Çarşı’lar (Boyner) YKM’ ler, toptancılar ve diğer ev tekstili satanlar  hep müşterim oldular. Türkiye’de kabak lifinden sabunlukları yapan ilk  firma oldum.Kabak liflerini, Alanya’da hem yetiştirdim, hem sabunluk haline getirip sattım.Tüm bu dönemle ilgili anılarımı Aylin Löle‘nin kitabında çıkan anlatımıyla aşağıda ekledim.2000 li yılların başında, ev tekstilin de tüm dünyada uzak doğunun etkisiyle kriz yaşanır olunca, ben de imalatı zora düşmeden bırakma kararı aldım. 2000-2005 yılları arasında ev tekstili imalatını durdurup,eşim ve çok sevdiğimiz ortağımız ile Fransa’dan  kumaş mümessillikleri ve tekstilde b2b portalı ile devam ettik. O ara 2003 de Kagider üyesi oldum.

Kagiderde kurduğum çok güzel ilişkilerde iki Kagiderli arkadaşımla yeni bir iş kurduk. İlk işimin amacı para kazanarak güçlü ve özgür olmaktı. Yeni kurduğumuz iş de ise, para kazanmak ama keyifle, şartıyla başladık .Bunu da hep birinci ilke olarak sürdürdük.O güne kadar hep yatırım amacı olarak hayatımın önemli bir yerini işgal eden Gayrimenkul,iş konumuz oldu.

Mimar olan ve bu konuda senelerini vermiş, Proje ve İnşaat şirketi olan ortağımızla Gayrimenkul Proje Geliştirme, Satma, Kiralama şirketi kurduk.Üçümüz için yepyeni heyacan veren keyif veren bir iş oldu.Sektörde çok farklı ve yepyeni bir sistemle başladık. Başarılı olduk. Kurumsal olmak, Kalteli olmak,Çevreci olmak,İlk leri başlatmak için çok emek verdik.

Gayrimenkul Konsept’de Kagiderli iki ortağım Nuran Evrensel, Ayşe Köroğlu ve ekip bir aradayız.

İso ve EFQM   Kalite Belgeleri aldık. Sosyal Medyayı başarılı kullandık. Ses getiren, başarılı projeler başlattık, teslim ettik. Altıncı yılın sonunda üç ortak gelecek günlerde,şirket için,  gereken vakti hep birlikte, ayıramıyacağımızı anlayarak, yeni iş almadan, sonlandırma kararı aldık. Elimizdeki projelerle ilgili çalışmalarımız da devam ediyor.                                              Bu önemli karardan sonraki günlerde spontane gelişen, Quantum Koçu Aynur Tümen ile  bir araya gelmem, benim içimdeki gizli bir isteği hayata geçirdi, ve yazmaya başladım. O günden beri de blogumda girişimcilik hikayeleri,haberleri yazıyorum. Ayrıca bana mutluluk veren olayları duyguları paylaşıyorum.Yeşil Kagiderli olarak çevre dostu farkındalık sürecimi paylaşıyorum.Yine çok çalışıyorum. araştırıyorum, izliyorum, seyrediyorum, geziyorum, takip ediyorum, fotoğraflıyorum ve anlatmaya çalışıyorum.Bu dönemimdeki çalışmalarım sadece keyif aldığım işler, zorlamadan, gönülden,gönlümün sesini dinleyerek yaptığım işler. 2013 de hem yaz-gi için hem yeni oluşturmayı düşündüğüm fotoğraf blogum için beni çok heyacanlandıran  projelerim var.                                                                                  Gayrimenkulleri yatırım amacı olarak değerlendirirken, nasıl bir strateji geliştirmeliyiz, konusunda hem kendimin ve ailemin hem  sevdiklerimizin, keyifle çalışabileceğimiz dostlarımızın gayrimenkullerinin doğru değerlendirilmesi, gayrimenkul yatırım stratejilerinin oluşması için çalışmalarımız,Gayrimenkul Yatırım Stratejileri olarak   devam ediyor.

Aşağıda Aylin Löle’nin İŞ’te Kadının Gücü kitabında anlattığı ilk dönem girişimcilik hikayemi onun anlatımıyla paylaşıyorum.Kitapta kuruluş yıllarında karşılaştığım zorluklar için,Aylin Löle “Case Study” diyor.Şimdi düşündüğümde ben bile şaşırıyorum. Evet istediğim buydu.Kendi işim olsun istemiştim,  büyük mücadeleler vermiştim.Üretmek, çalışmak beni hep çok mutlu etti.Çok zor günlerim de oldu ama hiç pişmanlık duymadım. Yeni girişimci adaylarının, en çok sorduğu sermaye nereden bulacağız konusu ise benim hiç bir zaman problemim olmadı. Sermaye için, bir yere girer çalışırsın kazandığınla da iş kurarsın, ne kadar paran varsa da o kadar sermayeli bir iş kurarsın, gerisini kazanır, işi döndürürsün diye hep başladım, ve başardım.  Benim için,istemek, kararlı olmak, azmetmek, çok çalışmak,her zaman etik,dürüst,yenilikçi,takipçi, işine, çalışanına, müşterisine,paydaşlarına, rakiplerine  saygı ve sevgi dolu olmak başarıyı olmazsa olmaz yapan temel kurallar.                                                                                                                   İş’te Kadının Gücü  / Aylin Löle                                                                                                    Varuy’u farklı kılan, ‘sıfırdan’  başlama azmi…Yaşadığı krizler karşısında pes etmiyor, ‘kaderine küsmüyor’  ve daha da önemlisi yoluna devam ediyor…Ta ki başarana dek…Varuy’un girişimcilik hikayesinin satır aralarında ise bir girişmciye en çok gerekli olan kriz yönetiminin ipuçları gizli…Onun girişimcilik hayatı boyunca yaşadığı deneyimler, adeta ‘case study’ niteliğinde….Girişimciliğin sırrı belki burada…Her şeye rağmen ayakta kalabilmekte…Direnip, yeniden başlamakta…!

“Hayatımda iş önemli oldu ama,hiçbir zaman sadece iş  olmadı, ailem, kendim de çok önemliydim.Bu dengeyi de  kurdum.Hep iyi bir anne, iyi bir evlat, iyi bir eş, ve kendinle barışık, hobilerine, seyahatlere, konserlere,spora vakit ayıran bir programla yaşadım. Nasıl yaptın derseniz, zamanı programlıyarak. Yapamadığım dönemlerde, yaşadığım oldu,negatif etkilerini farkettiğimde hemen gerekeni yaptım.  Tercihim sadece işin kölesi olmamaktı. Bunu da yaptım.”

EŞİ ‘HAYIR’ DEDİ AMA KARARINDAN DÖNMEDİ

Meral Varuy’un girişimcilik hayalleri daha lise yıllarına uzanıyor. Ailesinde bu konuda örnek alabileceği bir model olmasa da onun hayallerini hep kendi işinin patronu olmak süslüyor…Üniversitenin birinci sınıfında evleniyor ve ilk kriz, o dönemde,bir Türkiye klasiği olarak yaşanıyor.Eşi okumasını istemiyor! “Ama kararlıydım,hiç ödün vermedim….ve bütün olumsuz davranışlarına rağmen hiç aksatmadan dört senede başarılı bir şekilde mezun oldum” diye anlatıyor o günleri Meral Varuy….                                                                        

Showroom da her gün işe benimle gelen Ponky’m  ile

ÇALIŞMAK İÇİN ÖNCE EŞİNİ İKNA ETTİ                                                                                                Mezun olduktan sonra yine benzer bir sıkıntı patlak veriyor. Bu kez de ” Ben eve bakıyorum, senin çalışmana gerek yok” cümlesi karşısına çıkıyor. Ama o kararlı….”Ben yine bütün ikna becerilerimi kullanarak çalışmaya  başladım.Böyle zoraki bir ikna ediş olduğu için ilk çalışma hayatım profesyonelce başladı.En kolay ikna edeceğim  iş olarak gördüğüm bankada çalışmaya başladım.Sadece kocamı çalışan kadına alıştırmak için….Yoksa tek derdim işimi kurmaktı. On beş aylık banka hayatım boyunca evde hiçbir işi aksatmadığımı, çocuğuma da bakabildiğimi kocama ispatladım.”

HOCASININ OFİSİNDE İŞ TEKLİFİ ALDI                                                                               Onbeş aylık bankacılık tecrübesinin ardından istifasını veriyor ve girişimcilik hayalleri için ilk adımını atıyor. Bundan sonrasını Varuy’dan dinleyelim:”İşletme mezunu olduğum için en uygun işin mali müşavirlik ve muhasebe ofisi açmak olduğunu düşündüm.Ekonomi profesörüm Öztin Akgüç’ün ofisine gidip,yanında staj yapmak istediğimi söyledim ve hemen çalışmaya başladım. Bu çalışmalar devam ederken, Öztin Bey’in ortağının  yeğeni, bana bir iş projesi ile ortaklık teklif etti.Yeğen,kendi gibi üniversite öğrencisi iki arkadaşı ve bir şirkette yönetici  olan bir hanımla ortak kurmayı düşündüğü şirkette beşinci ortak olarak da beni seçmişti. Bursa’daki akrabalarının yardımı ve desteğiyle havlu yapmayı ve pazarlamayı düşünüyordu. Ben İstanbul’daki ofiste, üretilen  havluların kalite model renk ve çeşitlerini tespit edecek ve satışını yapacaktım.Öğrenci ortaklardan biri bana İstanbul’da yardım edecek,diğer ikisi de Bursa’da part-time çalışıp imalatı takip edeceklerdi. En deneyimlimiz ve büyüğümüz olan diğer ortağımız da, işinde çalışacak ve bize dışarıdan destek olacaktı.“Bu teklif ve iş projesi ile ilgili fikrini sorduğumda hocam, günümüzde; imalat ve ihracat yapmak, ülkemiz için de sizler için faydalı ve gelecek vaat eden işler. Teoriler üstünde çalışmaktansa böyle bir iş  yapmanızı öneririm; diyerek bana bu konuda ilk desteği verdi.”

ORTAKLARIYLA İLK KEZ NOTERDE TANIŞTI!                                                                   Birbirini tanımayan,  beş kişi ilk kez noterde buluşarak, eş hisselerle ,bir anonim şirket kuruyor…Varuy ilk siparişleri Türkiye’deki bütün havlu mağazalarına dağıtım yapan bir toptancıdan alıyor.”Toptancıya kendi tasarımımızla, özel renklerde baskılı havlular yapacaktık.Siparişin parasının %50 sini peşin alarak işe başladık.”diyor ve devam ediyor; “Bursa’daki genç ortaklar üretimi başlattılar.Aradan geçen günler içinde Bursa’dan hiç olumlu cevap gelmiyordu.Bu işte bir terslik olduğunu sezdim ve hanım ortağımla bir hafta sonu Bursa’ya gittik. Şüphelerim de haklıydım, ortada sadece boyanırken ziyan olmuş, fire vermiş iplikler vardı.Ve ortaklarımızın bize bakacak yüzü yoktu.Tamamen pes etmişlerdi.O anda kararımızı verdik,biz ne olursa olsun ortaklarımızdan ayrılıp bu işi sonlandıracaktık. Hemen noter, karar defteri, ilan ne gerekiyorsa yapıp, iki ortağın hisselerinden birini eşimin, birini de ortağımın arkadaşının üstüne devrettik.”                                                                             Bozuk bir sürü iplik,bekleyen siparişler ve alt üst olmuş moraller….Buna rağmen pes etmediklerini anlatıyor  Meral Varuy...” Denizli Sarayköy’de akademi mezunu genç bir baskıcının bu işi yapabileceğini öğrendik ve hemen toparlanıp Sarayköy yollarına çıktık ve imkanlarımızla yapabildiğimizin en iyisini yapıp malı müşterimize teslim ettik.Tam istediğim gibi neticelenmemişti ama ben de bu arada havlu yapmayı, Denizli, Bursa, Buldan ve Sarayköy’deki bütün imalatçılarla çalışma sistemlerini öğrenmiştim. Tabii 1980’li yıllardaki çok zayıf, kısıtlı ve zor teknoloji imkanları ile yapılabilen sistemleri…!”

Münih’te Fuar standımı yerleştirirken, fuara tek başına katıldığım için etrafımdaki firmaların son derece ilgisini çekmiştim. Ama benim için hiç zor olmamıştı.

EK GELİR OLSUN DİYE MUM SATTI Bir girişimcinin en büyük sıkıntısı….Kısıtlı finansman….Hele ki sıfırdan iş kuruyor ve elinizde avucunuzda  ne varsa bu işe yatırıyorsanız…Varuy’un ki de farklı olmamış….Elindeki az miktardaki para,kuruluş ve kiralık ofis masrafına gitmiş.“Aylık giderler için için ben bir mum firmasının, pazarlamasını üstlendim ve mumların marketlere, otellere satılmasını sağladım. Başlangıçta  ek gelir gibi başlayan bu faaliyet bir süre sonra ofis giderleri için önemli bir gelire dönüştü…”                                Bu arada boş durmaz Varuy, üretimini yaptırdıkları havluları pazarlamak için Türkiye’deki bütün otellere teklif üstüne teklif yağdırır…Sektörde kadın havlu üreticisi olmadığı için hem yadırganır, hem ilgi çeker.Ve nihayet beklediği teklif Club Med‘lerin Fransız Genel Müdürü’nden geliyor.Genel Müdür işi veriyor, ama zamanında yapma taahhütü olarak da siparişlerin tutarına yakın teminat mektubu istiyor.Bu çok önemli teminat mektubunu,  Osmanlı Bankası genel müdürü Bahattin Bursalıoğlu, Öztin Akgüç’ün de desteği ve referansıyla vermeyi kabul ediyor.İşi kapmasına kapıyor Varuy….Ancak o güne kadar Club Med’lere havlu üreten rakip firmayı hesaba katmıyor….İhaleyi   kazanamayan rakip firmanın,üreticiye baskı yapıp üretimi durdurtttuğundan çok sonra haberi oluyor.İlk işi sabaha kadar ağlamak oluyor.Sonra….Sonrasını Meral Hanım anlatıyor:                                                                      “Hemen Denizli’ye gitme kararı aldım.Üreticimize işe başlarken bir miktar avans da vermiştik.Korkunç durumdaydık. Buldan’daki üreticimiz, perişan, üzgün  bizi bekliyordu,söyleyecek birşeyi de yoktu.İplikçiye olan borcundan dolayı üretimi durdurulması şart koşulmuştu. Bize iade edecek parası da yoktu.Biz boyanan bir kısım iplikleri toparladık.Kalan alacağımıza karşılık elinde, piyasa  için dokunmuş malları da bir nakliye firmasına yükleyip İstanbul’a yolladık.Bize daralan vaktimizde bu malları tekrar yapacak üretici lazımdı. Allahtan kendini ispatlamak isteyen başka bir üretici bu zor işe talip oldu. Ve hemen onunla yeni anlaşmalar yaparak, gece gündüz mesaili, çalışma programı, ek tezgahlarla üretimi başlattık.Teslim edene kadar çok zor günler yaşadık. Tezgahlarda sabahladık, hepimiz kalite kontrol ve paketleme de çalıştık. Ama imkansızı başarıp gününde teslim ettik. Bu bizim için çok önemli bir referans oldu. Böylece bütün büyük otellere mal vermeye başladık. Denizli’den Bursa’dan üreticiler ziyaretimize gelip üreticimiz olmak istediklerini söylediler Biz de Bursa’da bir üretici ile anlaştık.”                                             YENİ ORTAK GELDİ  DENGELER BOZULDU.

                                                                          Varuy, otellere havlu bornoz imalatının yanında  dönem Türkiye’de ilk defa lif sabunluk üretimine başladıklarını anlatıyor . “Çok uzun ve zor bir işti. Alanya ve Antakya’da ektirip, toplattığımız lifleri işlemlerden geçirip, sabunluklar üretiyorduk. Bornozları da özel dokuttuğumuz havlulardan İstanbul’daki dikim atelyemizde dikmeye başladık. Bu ara başka şirkette çalışan ortağımız işinden ayrılıp bize katıldı. Katılır katılmaz da imkanlarımıza uygun mütevazi ofisimizi beğenmedi. Hemen üç misli daha büyük daha pahalı ofise geçmek istedi. “Henüz hazır değiliz, geçemeyiz deyince ben geldim, ben yaparım, ben bilirim yaklaşımı ile dediklerini uygulamaya başladı ve aramızda problemler çıkmaya başladı.Bir müddet sonra ortaklıktan ayrıldım. Bursa’daki üreticim de benimle devam etmek istediğini söyleyince beraberce Bilgin Havlu olarak tekrar başladık. Büyüyerek, müşterilerim artarak devam ettim. Otellerin dışında bütün marketler , Prntemp, Carrefour, Metro, MİGROS, YKM, Çarşı mağazaları bütün mefruşat mağazaları, toptancılar müşterilerimdi….”

Lütfi Kırdar’da fuarda,

 KÖRFEZ KRİZİ VURDU AMA AYAKTA KALDI                                                                                   Tam her şey yoluna girdi derken  Körfez krizi çiçeği burnunda girişimci Meral Varuy’u derinden sarsıyor…..İlk kez kredi alması, işi ayakta tutabilmek için ortaklar alması hep o döneme rastlıyor...”13 sene tek başıma çalıştıktan sonra, o dönemde  sektörle ilgisi olmayan ortaklarla devam etme kararı almam, ve onların da aynı zamanda çok yakın arkadaşlarım olması,  şirketle ilgili, fikir ayrılıkları olduğunda çözümleyememize neden oldu. Ben bir müddet sonra bir şirket daha kurarak, eski şirketi, atölyeyi, genel müdür görevimi, imza yetkilerimi yeni ortaklara devrederek, şirketime dışardan destek ve danışman olmaya başladım. Ben de iç pazar için  nevresim ve mutfak grubu imalatına başladım.Ortaklarla olan şirketim havlu üretmeye devam etti.Kriz neticesinde oluşan bu durum daha sonra baktığımda, önce beni,  çok üzdü,çaresiz bıraktı. Ama sonradan kurduğum şirketimle,  çok çabuk başarılı oldum ve de daha güzel neticeler aldım. 2000 li yılların başında da ev tekstilindeki gelecek günlerin çok parlak olamadığını görerek üretimi durdurdum. Üretimi durdursam da depolarımdaki mallarımı, en iyi şartlarla bitirmem, piyasadan alacaklarımı toplamam iki sene sürdü. Bu iki sene içinde de o dönem de evlendiğim ikinci eşim ve yakın bir arkadaşımızla kurduğumuz  şirketimizle, kumaş,giysi, ayakkabıda Fransa’dan ünlü markaların   mümessilliklerini aldık.Kumaş mümessilliklerimiz uzun süre devam etti. Fransa’da ki kumaşçılarımız için Denizli ve Bursa’da kumaşlar dokuttuk. Ayakkabıda Nişantaşın da, Stephane Kelian mağazası açılmasını, Marıthe Françoıs Gırbaud giyim markası için de Akmerkez de mağaza açılmasını sağladık. Hepsi heyacanlar mutluluklar veren çalışmalar ve işlerdi. Üç kişi olarak başladığımız için güzel ortak çalışmalar yaptık. Zorluklar, sıkıntılar, yaşadığımız da da çabuk çözecek olgunlukta ve beceride idik. Ayrıca  internette tüm tekstilcileri kapsayan bir b2b projesi başlattık. Bu proje bütün dünyadaki tekstilcilerin  arasındaki iletişimi sağlayan  bir arama motoru projesiydi. Yine üç ortak, internette çok yeni yapılmaya başlayan böyle bir çalışmayı yaparken çok heyacan ve keyif aldık. Bizi yepyeni bir uğraşa, ve hayallere götüren bir işti. Gece gündüz yaptığımız, uzun altyapı çalışmaları sonucu aktif hale geçti.Ama paralı üyelik uygulaması yapmaya bir türlü geçemedik.

Girişimcilik serüvenimde yaşadıklarımdan yola çıkarak, söylüyorum; hiç sermayesiz başlamanın ben dezavantaj değil, avantaj olarak görüyorum.O zaman harika bir itici gücünüz var, kazanacaksınız,kaybetmeyeceksiniz ki devam edesiniz.Ama yeni iş kuracak gençlere hiç değişmeyen tavsiyem, en aşağı üç beş sene kurumsal bir şirkette çalışıp iyi bir deneyim sahibi olmaları. Okulu bitirir bitirmez iş kurmayı, önermiyorum.Çalışma hayatına başlamak içinde okulu bitirmeyi beklemeye de hiç gerek yok. Orta okuldan itibaren yazları çalışarak iş hayatını öğrenmek, üniversite de bölüm seçerken, hayata atılırken, çok yararlı olacaktır.

1970’lerde başlayan çalışma hayatım, 1980ler de başlayan girişimcilik serüvenim, yeni işler,farklı sektörler, umutlar, heyacanlar, hedefler, mücadeleler ile  devam etti, ve aynı heyacanla da devam ediyor.Ben yukarıda özellikle zora düştüğüm zamanları anlatarak, istedikten sonra yapılmayacak, başarılamayacak iş yoktur, gerçeğini, kendi yaşamımdan örneklerle aktarmaya çalıştım. Hayat muhteşem bir  macera, problemleri çözme macerası. 2011 den beri de bu macerayı sizlerle paylaşıyorum,….

 

9 thoughts on “Benim Girişimcilik Hikayem

    • Çok teşekkürler Fatoşcum,ben de seni tanıdığım için çok mutluyum, ileride güzel çalışmalarımızda daha çok birbirimizi tanıma fırsatımız olsun inşallah, sevgiler.

  1. İşte benim çok uzun zamandır beklediğim hikaye!!! Okurken hem duygulandım, hem feyz aldım, hem de hikayenin her safhasında sizin o pozitif yaklaşımlarınız ve herkese örnek teşkil etmesi gereken tutumlarınızla sizi hayal ettim, daha çok etkilendim. Konuştuğumuz resmi de koymuşsunuz, zannediyorum yoğun istek üzerine;) Başarılarınız ve mutluluğunuzun devamı dileğiyle…

  2. Meralciğim,
    Yazını okurken, boğazıma birşey takıldı. Herşeyden önce üniversite 1.nci sınıfta evlenmek ve üniversiteyi kucağında küçük bir çocukla bitirebilmek!… Ve de “Senin çalışmana gerek yok! Ben eve bakıyorum ya! Evinin kadını, çocuğunun anası ol” diyen “evdeki adamı” ikna etmek!… İşte asıl başarı ve kararlılık burada başlıyor. Gerisi inan ki, teferruat! Düşünsene ya itaat edip de, çalışmamış olsaydın. Güzelim verimli yılların sabah kahvelerinde, ya da çay sohbetlerinde geçecekti. En önemlisi, onca emeklerle başardığın güzelim tahsilinle eriyip gidecektin.

    Seninle tanışmak, arkadaş ve dost olmak zaten çok çok güzeldi. Ama Yaz Gi sayesinde seni tanımak, bambaşka birşeymiş! İnan mücadeleci ruhuna hayran oldum ve saygı duymamak elde değil! Verdiğin bunca mücadeleden dolayı, seni daha da çok seviyorum.

    Yolun açık olsun canım! Çok sevgiler!
    Fatoş Kayacan Hataylı

    • Fatoş’cum çok teşekkür ederim, aynı yıllar, aynı dönemler bizler birbirimizi daha çok anlıyoruz. O zaman çalışmalıyım,dedim, buna inandım ve her engeli aştım. Zorluğunu hiç düşünmedim bile. İyiki de öyle yapmışım, seneler geçtikçe çok daha iyi anladım.Sevgiler, teşekkürler tekrar.

  3. Sevgili Meral Hanım,
    Girişimcilik hikayenizi okudum ve hayran oldum. Sizden feyz alacak, öğrenecek çok şeyimiz var. Hem hiç yılmamışsınız, hem de önünüze çıkan her engeli aşmışsınız.
    Sizi tanımış olmak ne güzel.
    Sevgiler,
    Ergem

    • Ergem’cim teşekkürler, ben de seninle beraber çalışıyor olmaktan çok mutluyum, beni çok heyacanlandıran senin hem girişimcilik hikayeni, hem doğa dostu çalışmalarını iki blog da da en kısa zamanda paylaşmak istiyorum.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s