Pınar Hanım’dan Mektup Var

İpek Hanım Çiftliğini yazalı çok uzun zaman oldu, ama hala bilmeyenler için, tekrar yazmak istedim. Müthiş bir girişimcilik hikayesi.Doğa dostu bir anne, çoğumuzun evimize güvenerek organik, doğal alışverişi   rahatça  yapabildiği , İpek Hanım çiftliğinin sahibi Pınar Hanım’dan hep çok güzel mailler gelir.Bazen telefonla da konuşuyoruz.Çünkü hep kendi telefona çıkmaya gayret ediyor, ve her seferinde şaşırtıyor. Borcum ne deyince bir yiyin bakın sonra ödersiniz diyor. Yine çok sıcak içten bir mail yollamış. Bu sefer ben de olduğu gibi sizlerle paylaşmak istedim. Aslında arzum gidip yerinde görmek, fotoğraflar çekmek. Belki o da gerçekleşir. Herkese  iyi haftalar , sevgiler, sevgiler

İpek Hanım Çiftliği Kurulduğu günden bu yana ürünlerinin kalitesini hiç bozmayan, doğal yetiştirme yöntemiyle yüreklere

bir parça olsun su serpen bir işletme. Bu başarılı girişimin başında ise Hanım Ağa lakaplı Pınar Kaftancıoğlu var.

1980 yılında bir suikasta uğrayan Ümit Kaftancıoğlu’nun kızı Pınar Kaftancıoğlu… 16 yıldır Nazilli’de yaşıyor. İstanbul’un keşmekeşinden sıkılıp güneye yerleşen isimlerden biri o. İlk önce Billur Su adlı bir su fabrikası kuran Pınar hanım, bir süre sonra fabrikayı iyi bir fiyata satıyor ve Ocaklı Köyü’nde İpek Hanım Çiftliği’ni kuruyor. Çiftliği kurmaktaki amacı ise dokuz yaşındaki kızı İpek’e doğal ürünler yedirmek. Ama tarlalar tahmininden daha çok ürün verince, ziyan olmasın diye İstanbul ve Ankara’da bulunan eşe-dosta göndermeye başlıyor. Sonrası zaten çorap söküğü… Herkes gelen ürünlere bayılıyor, Pınar hanıma gönderdiklerinin karşılığını ödemek istiyor ve çiftlik macerası 107 çalışanlı bir işletme haline işte böyle geliyor… “Böyle bir çiftlik kurmak her zaman hayalimdi ama işlerin bu kadar büyüyeceğini hiç düşünmemiştim” diyor Pınar hanım. Halinden çok memnun. Nazilli’nin dört bir yanında bulunan arazilerinde brokoliden domatese, tatlı patatesten lahanaya kadar aklınıza gelen her şeyi yetiştiriyor. “Bulunduğumuz Ocaklı Köyü, aslında eko köy. İstesem rahatlıkla ürünlerim için organik sertifikası alırım ama tercih etmiyorum, çünkü organik adı altında neler yapılıyor bir bilseniz” diyor Pınar Kaftancıoğlu…

Her şey doğaya bırakılmış durumda

Üretilen sebze ve meyvelerin birçoğu Beydağı’nda dağınık halde bulunan arazilerde yetişiyor. Zeytinler ise oldukça dik bir yamaçtaki araziden geliyor. Sinekçiler Yaylası’ndaki dört yayla evinde konaklamak da mümkün. “Köy yaşantısı nasıl olur, çocuklarım tavuğu, horozu yakından görsün” diyenler için… Konaklamak için en uygun zaman ise nisan-ekim ayları arasındaki süre. Köy ahalisine hatırı sayılır bir istihdam sağlayan İpek Hanım Çiftliği’nde çoğu çalışan kadın… Herkes sorumluluk sahibi olduğu için de işler tıkır tıkır yürüyor. Tarlaların başında Sefer Usta, mutfakta Emel hanım var… Yayla evlerinden Bilhan bey, paketlemeden ise İlknur hanım sorumlu. Yetiştirilen ürünlere kesinlikle ilaç atılmıyor, mısır slajı yiyen hayvanın gübresi konulmuyor. Pınar Hanım her şeyi doğaya bırakmış durumda. Böylece annelerimizin yediği, belki eskiden köylerde yetiştirilen ve şu anda piyasada bulamayacağımız kalite ve doğallıkta ürünler mutfaklarımıza girmiş oluyor. Ürünlerin fiyatı şehirdeki marketlere nazaran biraz daha pahalı… Ama gelen koliden çıkan domates, salatalık ve peynirle kurduğunuz kahvaltı sofrasının hazzı, aradaki farkı silip atıyor.

Ürünler pahalı ama sonuç çok güzel

Kaftancıoğlu, “Ürünleri pahalı satıyoruz ama burada çalışanlarımla benim aramda adil paylaşım var. Bu paylaşım sonucunda da sizler güzel ürün yiyorsunuz” diyor. Ürünler yetiştirilirken ilaç kullanmamanın maliyeti de bir hayli yüksek… “İlaçlamama fantezisi yüzünden kilolarca inciri kurtlandığı için sirkeye doğruyoruz” diyen Pınar hanım, yavaş yavaş marka olduklarını da sözlerine ekliyor. İpek Hanım Çiftliği’nde ortalama 8-10 ayın içinde markalanmamış bir ürün kalmayacak.

Pınar hanımın dostu kadar düşmanı da var. Düşmanlarının neden var olduğunu ise şöyle anlatıyor: “Pazarlarda çiftliğin tezgahını açmak istiyorlar, kabul etmiyoruz. Bir de olan biten her şeyi benim gibi söyleyen yok. O nedenle düşmanım çok. 1998’den beri bana burada Hanım Ağa diyorlar mesela. Arazim var, traktörüm var, adamım da var… İki tane pırasayı dikemeyecek kadar aciz değilim.”

Çalışanlarımın hayatı değişti

“Burada çalışanların arabaları var, borçlarını ödediler, kendilerine araziler aldılar, ufukları açıldı. Hayatlarındaki her şey değişti. Ekibimiz İstanbul’da çalışanlardan daha az kazanmıyor. Ben onlara İstanbul’u getirdim, onlar da hem bana hem de sizlere Anadolu’yu getirdi. O kadar güzel bir takas ki bu. İpek Hanım Çiftliği İstanbul’da bence büyük bir aydınlanma yaptı. Bana göre bir devrim yaptı.” Taklitlerimiz yüzünden sıkıntı çektik, çekiyoruz. Mesela Aydın’da İpek Hanım’ın Çiftliği var. İnsanları dolandırıyorlar. Mesela orada kahvaltı salonu var, buraya gelip ‘kahvaltı salonu nerede’ diye soruyor insanlar.”

Çiftlikte neler var?

Çiftlikte bulabileceğiniz ürünlerden bazıları şöyle: Zeytin ve peynir çeşitleri, yumurta, mevsimlik sebze ve meyveler, tereyağı, zeytinyağı, un, bal, nar ekşisi, sirke, sabun… Ayrıca deneyimli mutfak ekibinin hazırladığı ekmekler, mantı çeşitleri, börekler, bisküviler, kurabiyeler, reçellerden de mutlaka tatmalısınız. Sıkı bir vejetaryen olan Pınar hanım, et satmaya kesinlikle karşı. Çiftlikte bulunan tavuklar bile kesilmiyor, sadece yumurtaları yeniliyor.

(Haber: Destan Harmancı, Fotoğraflar: Koray Işık)

Bu hafta tatilde herkes. 🙂 İpek’i sağa sola götürme, gezdirme, eğlendirme peşinde koşturuyorum ben de… Haftaya yazacağım artık. Bu hafta için Aktüel Dergisi’nin Şubat 2013 sayısında çıkan haberi paylaşmış olayım. Aktüel’in internet sitesinde yayınlanan kısmını daha doğrusu. Basılı dergide biraz daha uzun çıktı bu haber. Birbirinden güzel fotoğrafları ile Koray Işık’ın… 🙂 Güzel oldu, sevindik pek… 🙂

Haberin internet versiyonu ve fotoğrafların bir kısmı şurada:

http://www.aktuel.com.tr/Saglik/2013/01/31/en-fenomen-ciftlikler

* * *

4 Şubat Haftası‘nın Tavsiye Listesi aşağıdaki gibi ve fiyatı kargo dahil 110 TL. Bu listeyi aldığınızda kargo ücretini siz ödüyorsunuz ancak daha sonra bana ödeme yaparken kargoya ödediğiniz ücretin tamamını 110 TL’den düşüyorsunuz 🙂

Kendi listelerinizi oluşturmak isterseniz de her zamanki gibi ek’teki Excel tablosunu kullanabilirsiniz. İndirin, açın, ”Sipariş” kısmına istediğiniz rakamları yazın, kaydedip bana geri postalayın yeter 🙂 Kendi listelerinizi oluşturduğunuzda kargo ücreti en fazla 8,5 TL olmak üzere size ait oluyor. Eğer kargo sizden 8,5 TL’nin üstünde para alırsa o aradaki farkı yine bana yapacağınız ödemeden mahsup ediyorsunuz.

ÇOK ÖNEMLİ!

Eğer bu mail’i YANITLA tuşunu kullanarak yanıtlarsanız lütfen KONU kısmını değiştirin. Konu olarak kendi adınızı yazsanız da olur, harflere rastgele bassanız da…  Aksi halde gönderdiğiniz mail koca bir ileti dizisinin içinde kayboluyor. (Gelen tüm mail’leri bir şekilde yanıtlıyorum. Sipariş verdiğiniz, bir şeyler sorduğunuz halde uzun süre yanıt alamamışsanız lütfen bir kez daha mail atın…. Ne olur ne olmaz.

Sevgiler

Pınar

www.ipekhanim.com

4 ŞUBAT HAFTASI TAVSİYE LİSTESİ – 110 TL

0,5 kg. Limon

0,5 kg. Böreklik Otlu İç

1 kg. Domates

1 kg. Ispanak

1 kg. Pırasa

1 adet Karnabahar

1 adet Beyaz Lahana

1 dilim Balkabağı

1 kg. Patates

1 kg. Havuç

1 adet Marul

1 paket Kırmızı Mercimek

1 kg. Pirinç

1 kg. Mandalina

1 adet Köy Ekmeği

2 kg. Kuru Soğan

2 kg. Elma

2 kg. Portakal

4 adet Böreklik Yufka

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s