Çöplükten Orkestraya

Her hafta Ekogazete yazılarını keyifle okuduğumu yazmıştım. Bu hafta gelen yazıların da hepsi birbirinden ilgi çekici güzel.Ben öncelikle aşağıdaki iki yazılarını  seçtim.Her bakımdan çok anlamlı, değerli, hepimize parmak ısırtacak, bir fikir, çalışma, emek, sevgi.  Gerisini sizlerde okuyunca göreceksiniz.Ben de okuyunca bu çok özel orkestraya, sisteme, ruha , fikre, değerli şefine çocuklara , sonra da çöplükten oluşturulan müzik aletlerinin oluşturulmasına  hayran oldum,. Biraz araştırınca fotoğraflarına eriştim.Hepsini sizler için ekledim. http://www.landfillharmonicmovie.com/

Ekogazete de haftanın diğer yazıları da çok ilgimi çekti.Siz de vakit bulursanız  okuyun derim.Ben de paylaşmak istiyorum. Ekogazete’ye,Atila Alpöge’ye her zamanaki gibi çok teşekkürler, emeklerine sağlık. Sevgiler, sevgiler.

Çöplükten orkestraya. Bir kez daha.

12 Mayıs 2013 tarihinde yayımlandıby 

[Konu, Paraguay’da çöplüğe yollanmış atıklardan yapılan müzik aletleriyle kurulmuş çocuk orkestrası.  Bu haberi daha önce de verdik.  Diyeceksiniz ki “Niye bir kez daha aynı konuya dönüyorsunuz?  Ne gerek var?”  Böyle demeyin, çünkü dünya basını bu olayı gündemde tutmaya devam ediyor.  Bu çabanın nedeninin, nasılının ayrıntılı öyküsü anlatılıp duruyor.  Ve orkestra artık yabancı ülkelere turneye çıkıyor.  İlk haberimizi anımsamak isterseniz, bunu şurada bulacaksınız.

Atila Alpöge daha önceki ilgili yazısı için  böyle bir link vermiş. Ama iki yazıda hem birbirinin içinde, hem ayrı ayrı çok değerliler.Ben ikisini de alt, alta hatta iç içe koymaktan kendimi alamadım.Belki tıklamadan geçerseniz diye.Haberden çok heyacan duydum, çok mutlu oldum, L.A’ye  gittiğim de de mutlaka izlemek istiyorum.

Atıkları da, ruhları da yeniden kazanmak

09 Aralık 2012 tarihinde yayımlandıby 

[Bugünlerde sanal ağda dolaşan Paraguay kaynaklı bir video kimi izleyende heyecan yaratıyor.  Kimini irkiltiyor.  Heyecan yaratıyor, çünkü bunda bir takım çocukların çöplüklerden topladıkları malzemelerle müzik aleti yapmaları ve orkestra kurmaları görülüyor.  İrkilenler ise bundaki acımasız sefaletten rahatsız oluyor.  Aslında bu videonun arka planı var.  Video olup bitenin ne olduğunu, niye olduğunu belirtmediği için yanlış anlamalar yaratıyor.  Videoyu görmek için bu yazının en altındaki adrese tıklamanız yeterli.  Bunda sessiz geçilen iki olguya şapka çıkarmak gerekiyor.  Biri, bu güzel çocukların atıkları, çöpleri dâhice yeniden kazanmaları ve değerlendirmeleri.  Öteki de, insanlığın çöpüne atılıp gitme tehlikesinde olan kendi ruhlarını yaratıcı bir girişimin içinde kurtarmaları.]

Gelin, bu olguyu bütün boyutlarıyla anlamak için biraz eskilere gidelim.  Paraguay’da değil de, başka bir ülkedeki birinin kişisel öyküsüne.  Bu kimsenin adı José Antonio Abreu.  Büyükbabası İtalya’da orkestra şefi imiş.  1900′lerin başında bir grup müzisyen arkadaşıyla birlikte Venezualla’ya göç etmiş.  Müzik yaşamlarını orada sürdürmüşler.  Abreu bu ortamda Caracas’ta doğmuş.  Çocukluğu ve gençliği müzik dolu bir aile ortamında geçmiş.  Çok iyi ve başarılı bir öğrenim görmüş.  Harvard’da okumuş ve petrol ekonomisi uzmanı olarak ülkesine dönmüş.  Üniversitede profesör olmuş.  Bir ara bakanlık da yapmış.  Sonra, 1975′te bir girişim için kollarını sıvamış.  “El Sistema” adını verdiği bir düzen kurmuş.

El Sistema, önce Caracas’ta, sonra diğer kentlerde en berbat gecekondu mahallelerine gidiyor, pislik ve çöp içinde oynayan, esrar kullanan ya da esrar satıcılarına hizmet eden, içki içen, günleri kavgalarla geçen, okula doğru dürüst gitmeyen 5-15 yaşındaki çocuklara ulaşıyor.  Onları ve ailelerini ikna ediyor ve çocuklar her gün akşamüzeri 2-3 saatliğine El Sistema’nın o bölgedeki merkezine geliyor.  Çocuklara isteklerine göre bir müzik aleti veriliyor:  keman, çello, flüt, davul, vb. Ve onlara birkaç yıl müzik eğitimi veriliyor. Klasik müzik ve caz.

Bu sistem 1975′ten beri, 37 yıldır devam ediyor.  Şimdi Venezuella’da 24 değişik kentte 154 El Sistema merkezi var.  Şimdiye kadar 1 milyonun üstünde öğrenci bu eğitimden yararlanmış.  Şu anda sistemin 3.000 öğretmeni var ve 200.000 öğrenci merkezlere koşuyor her gün.  Bu eğitimden geçen çocukların %60-%70′i profesyonel müzisyen oluyor.  Bazıları bugün Almanya’da, Amerika’da, vb. önemli orkestraların kadrosunda.  Örneğin Edicson Ruiz 2002′de, 17 yaşındayken Berlin Filarmoni Orkestrası’nın kontrbasçısı oldu.  Ün yapmış olan klarnetçi Lennar Acosta bu merkeze gelmeden önce esrar satıcılığı ve silahlı soygundan 9 kez hapse düşmüştü.

Hele biri var: Gustavo Dudamel.  27 yaşında Los Angeles Filarmoni Orkestrası’nın yönetimini devraldı.  Bugün çok tanınmış bir şef.  Durmadan değişik yerlere gidip farklı orkestralarla konser yönetiyor.  Bir röportajında “El Sistema olmasaydı, ben şimdi sokaklarda esrar satmakta olacaktım” dedi.

El Sistema merkezlerinin her birinde ayrıca bir orkestra var.  Yani, 154 orkestra.  Son sınıfa gelmiş öğrenciler sürekli konser veriyorlar.  Bir de, içlerinden en yetenekli olanları bir araya getiren ve Venezuella’nın ulusal kahramanının adını taşıyan Simon Bolivar Orkestrası var.  Dudamel her yıl mutlaka zaman buluyor, eski orkestrasına geri dönüyor, gençleri alıp yabancı ülkelerde turnelere çıkıyor.  Örneğin Salzburg Müzik Festivali’ne davet ediliyor.  Orkestranın gençliği, sevimli canlılığı ve ustalığı konserlerde heyecan kasırgası yaratıyor.  [Simon Bolivar Orkestrası 2011 Ağustos’unda İstanbul’a da geldi ve iki konser verdi.]

Ufacık çocukları sefaletten, esrardan, fakirlikten kurtaran El Sistema bütün dünyada çok ünlü. Latin Amerika ülkelerinin hemen hepsinde onu örnek alan girişimler var.  İspanya’da, Portekiz’de, İtalya’da, İskoçya’da, ABD’de ortaya çıkan girişimlere esin kaynağı oldu.  Unesco ve bazı diğer kurumlar Abreu’ye, insanlığa yaptığı hizmetlerden dolayı onur madalyası verdiler.

Abreu şöyle diyor: “El Sistema aslında bir müzik hareketi değildir.  Kişiliğini bulma, kendine güven kazanma, yaratıcı yeteneklerini geliştirme, insanlığının bilincine varma ve bir orkestranın birlikteliği içinde disiplin duygusuna erişme ortamıdır.  El Sistema yok olup gidecek ruhları ayağa kaldırıp kazanma çabasıdır.”

Gelin, bu heyecan verici olayın perde arkasına eğilelim.]

orkestraGustavo Dudamel, Simon Bolivar Orkestrası’ndaki gençlerle prova yapıyor.

Paraguay’ın başkenti Asunción’un bir kenar mahallesindeyiz:  Cateura.  Burada kentin çöplüğü var.  Her gün 1,5 ton atığın yığıldığı geniş bir alan.  Çöp durmadan geliyor ve 500 kadar ‘gancheros’ durmadan plastikleri ve alüminyumları tarayıp ayırıyor.  Sonra da bunları beş on kuruşa satıp geçim yolunu buluyorlar.  Hepsi de mahallenin insanları.

Çöplük, çocuklar ve müzik

60b2b64c075138a5e6c9051340bdaa37_large

Öyküde bir de Favio Chávez var.  Chávez 2006’da, bu çöplükle boğuşan toplayıcılara tarama, ayırma işleminde yol gösteren teknisyen olarak çalışmaya başlamış.  Bir de, vazgeçemediği bir tutkusu varmış:  Müzik.  Hafta sonları başka bir kente gider, orada gençlerden oluşan bir orkestrayı çalıştırırmış.  Onun bu merakını öğrenen çöplük işçilerinden birkaçı, günün birinde ona “Bizim çocuklara da müzik öğretsene!” demişler.  Bu öneriyi ilginç bulan Chávez, günlerini çöplükte oynayarak geçiren ufak çocukları toplamaya başlamış.

8243c09f7d1fc6e287122f3fa54d7999_large

Ama ciddi bir sorun dikilmiş karşısına.  Müzik öğreniminin doğru dürüst sonuç vermesi için çocukların evlerinde de çalışması gerekir diye düşünmüş, ama “Ben bunların eline piyasadan alınmış aletler verirsem başları belaya girer, anne babaları aletleri ellerinden alıp satmaya kalkarlar.” demiş.  İşte o zaman aklına çöplükteki atıklar gelmiş.

7635e36af59cbc69159d1741c95438d5_large

Nicolás Gómez adlı arkadaşıyla toplanan malzemeleri dikkatle inceleyip araştırmalar yapmışlar:  “Neden, nasıl ses çıkar?  Çıkan sesin kalitesi nedir?” diye.  Ve marangoz olan Gómez bunlardan müzik aleti yapmaya başlamış.

36786e6904008c0f9af6a083d70fd527_large

Orkestra

İşte bu sürecin sonunda “Cateura Geri Kazanılmış Aletler Orkestrası” çıkmış ortaya.  Orkestrada 30 çocuk var.  Ama Chávez ayrıca 70 çocuğa da ders veriyor şimdilerde.  Bu olup bitene gülüp geçmemek gerek.  Çünkü orkestra geçen ay Amsterdam’a davet edildi.  Konser versin diye.  Şimdi gittikçe yoğunlaşan programda Arjantin, ABD, Kanada, Filistin, Norveç, Japonya ve Londra var.

3187cabf558c3e0353e8aa01c4d8ad0e_large

Chávez bütün bunları yalnızca müzik olayı olarak görmüyor.  “Müzik öğrenmek için yapılan çabanın, bir gecekonduda her gün iki saat mutlaka çalışmanın açtığı bambaşka bir kapı var:  Sefaletten kurtulmaya doğru giden bir yol.” diyor.  “İnsanlar günü gününe yaşıyor.  O gün karnını doyurma telaşı içinde.  İleriye yönelemiyorlar.  Oysa müzik çalışması sizde planlama, ileriyi görme, bir şeye inançla sarılma duygusunu geliştiriyor.”

24ac3635d45b8ae71de8662a7269a80c_large

Örneğin, orkestra üyelerinden biri olan 14 yaşındaki Ada Rios ileride ünlü bir müzisyen olmak ve bir Stradivarius’e kavuşmak istiyor.  Ama şimdiki çöplük kemanını çok seviyor.  “Bu benim için bir hazine.” diyor.

Gelin, Ada Rios’u ve iki arkadaşını bir videoda izleyelim.  Tıklayın.

Atila Alpöge /  Yararlanılan kaynak:  Jonathan Gilbert, The Guardian, 26.4.2013

Çöpe atılmış su boruları, teneke kutular, çatal, bıçaklarla böyle mucize bir orkestra yaratılmış.Bence bu mucizeden sonra Ada’nın bir Stradivarius’u neden olmasın.En iyisinden olsun diliyorum. 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s