Hukukçu, Girişimci, Çevre Dostu

Sevgili Serap Zuvin,Kagider’li, çevre dostu, çok zarif hukukçu arkadaşım. Onu Kagider’de uluslararası şirketler hukuku ile ilgili bir sunum yaparken tanımış ve çok beğeni ile dinlemiştim. Sonraki yıllarda güzel beraberliklerimiz oldu. İki senedir de Yeşil-İş komitesinde beraberiz ve onun ve ekibinin yeşil ofis çalışmalarını hayranlıkla izliyorum. O günlerden beri de girişimcilik hikayesini yazmak istedim.Yeşil Ofise dönüştürdükleri  iş yerlerini ziyarete gittiğimde sevgili Serap’ın çevre dostu olduğu gibi sanat tutkunu olduğunu  da  öğrendim. Ofis duvarlarını çok güzel resimler süslüyordu. Resimler ve başarı belgeleri ile dolu ofis sahibinin çok titiz, çok hassas çalışanına, müşterisine, paydaşlarına karşı çok duyarlı olduğu hemen farkediliyordu. Sosyal sorumlulukları için de özel çaba gösteren emek veren arkadaşımı tekrar tekrar  kutluyorum.DSCF6042

Geçtiğimiz aylarda; meslek hayatının 25.yılını doldurduğu için, İstanbul Barosu Başkanı Sn. Ümit Kocasakal tarafından  plaket verilen Serap Zuvin;  WWF’den de Serap Zuvin Hukuk Ofisi olarak Yeşil Ofis Belgesi alan ilk hukuk ofisi oldular. Hukukçu, Girişimci ve Çevre Dostu arkadaşımın okul yıllarından  itibaren, çalışma hayatı  ile ilgili önemli ipuçları bize aktaran soruları  hafta içinde ofisinden Melis Öget sordu; SerapZuvin  cevapladı. photo (2)Bu güzel söyleşiden ben de arkadaşımla ilgili  bilmediğim yeni şeyler öğrendim, çok keyif aldım, bu güzel röportajı sizlerle paylaşıyorum.Özellikle de hukuk okuyan, okumak isteyen, ya da hiç düşünmeyen gençler için. Sevgiler sevgiler

DSCF6040Avukat olmak çocukluk hayaliniz miydi? Bugün seçme şansınız olsa yine aynı mesleğe mi yönelirdiniz?

Aslına bakarsanız, avukatlık mesleğinin çocukluk hayalim olduğunu söylemem zor. Çocukluk hayalim doktor, hatta cerrah olmaktı. Üniversite çağına geldiğimde ise bir yandan okurken bir yandan da çok erken yaşta başladığım çalışma hayatına devam etmeme imkan veren en uygun bölüm olduğundan hukuka yöneldiğimi söyleyebilirim.

Şu an geriye dönüp baktığımda ise hiç tereddüt etmeden iyi ki de böyle olmuş diyebiliyorum.  Günümüzde bilinçsiz tercihler ve hatta çoğu zaman imkansızlıklar sebebiyle sevmediği bir bölümde okuyan bunca genç varken, okurken sevdiğim ve sonrasında büyük bir aşkla yaptığım mesleğimi bana kazandıran bir dalda eğitim alabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.

 Serap Zuvin’in mesleğinin en sevdiği yönleri ile zor yanları nelerdir?

 Hukuk da artık tıp gibi kendi içinde pek çok uzmanlık alanına ayrılıyor.  Bu nedenle, her uzmanlık dalının kendi zorluk ve avantajları olduğunu söylemek mümkün.  Örneğin, dava takibi hizmeti veren bir hukukçu, adliyelerin işleyişinden yakınabilecekken, danışmanlık hizmet veren hukukçular için bu şikayet konusu, haliyle en son sıralarda yer alacaktır. Bu nedenle bu soruya ancak ticaret hukuku alanında danışmanlık hizmeti veren bir hukukçu kimliği ile cevap verebilirim.DSCF6048

Önce sevdiğim yanlarından bahsedeyim. Ticari hayatta ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, iş ilişkilerini hukuki bir tabana oturtmak gerektiğinde, tüm iş insanları akıllı ve konusuna hakim hukukçuların desteğine ihtiyaç duyuyorlar. Bu noktada, müvekkilinizin size duyduğu güven ve verdiğiniz hukuki görüşlere itimat ederek aksiyon alınması, sanırım mesleğimin en sevdiğim yanı. En zor yanı ise elbette sürekli değişen kanunlar ve teknolojinin de etkisiyle kendinizi her daim güncel tutmak durumunda olmanız. Tecrübeniz sebebiyle hakkında en emin olduğunuz bir bilginin bile müvekkiller ile paylaşmadan önce mutlaka güncelliğini teyit etmek gerekiyor.  Tabii en güzeli, bu zahmetli zorunluluğa iyi tarafından bakarak kendinizi hep zinde bilgili, akıllı ve güncel görmek.

_DSC1176 (2)

Nasıl bir ekiple çalışıyorsunuz?

Bana çok enerji veren, oldukça genç bir ekiple çalışıyorum. Hepsi iyi eğitimli ve daha da önemlisi aileleri tarafından “iyi insan” olmak üzere yetiştirilmiş gençler. Tüm iş arkadaşlarım, kendi adımla kurduğum büroyu bir marka haline getirdiler ve bu markanın en iyi yerde durması için müthiş bir enerji ve bağlılık ile çalışıyorlar. Kurduğumuz takım ruhunu korumak ve yeni gelenlere de aşılamak için inanılmaz bir çaba gösteriyorlar.  Ben de tüm bu çabaları zaman zaman birebir içlerinde, bazen de uzaktan ama her daim büyük bir mutluluk ve gururla izliyorum.

15388_692904107390476_1078999288_n

 Bir yönetici olarak izlediğiniz bir yol var mı? Sizce bir yöneticide olması gereken en önemli özellikler nelerdir?

Bu konuya değindiğiniz için öncelikle çok teşekkür ederim.  Her zaman dile getirdim bir gerçek var ki o da hukuk fakültelerinde bir işyerinin nasıl işletileceğine dair herhangi bir dersin olmamasıdır. Doğası gereği serbest meslek olan avukatlığın eğitimini veren fakültelerde, bu eksikliği sanırım kendi işini yapmaya karar veren tüm meslektaşlarım hissetmiştir.

Ekip yönetmek ve bir iş yerindeki dengeleri korumak elbette ki çok zor.  Çalışanlarınıza onlara değer verdiğizi ve büronun önemli bir parçası olduklarını hisettirdiğinizde, yaptıkları işleri takdir ettiğinizde, işlerine ve işyerlerine olan bağlılıklarının arttığı bir gerçek. Tüm bunları atlamadan uygulanabilir kurallar koyduğunuzda, işyerindeki otoriteyi sağlamak hiç de zor değil. Bunları yaparken kendimin de uzun yıllar masanın diğer tarafında oturduğumu hatırlayarak, mümkün olduğunca empati yapmaya gayret ediyorum.

Ben her zaman bir yöneticinin işinin başında ve ekibinin ona her ihtiyacı olduğunda ulaşılabillir durumda olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenledir ki daha erken bir saatte toplantım yoksa beni her gün en geç saat 10’da masama oturmuş durumda bulursunuz.

Bildiğimiz kadarıyla üniversite çağında bir oğlunuz var.  Hem mesleğinizde bu kadar başarılı olup, hem de en iyi şekilde cocuğunuzu yetiştirmeyi nasıl başardınız?

1013544_671286739552213_1735730326_n

Öncelikle bu güzel sözleriniz çok teşekkür ederim. Röportajımızı meslek hayatının başındaki pek çok genç kadının da okuyacağını düşünerek sorunuza cevap vereyim. İş hayatımda bugüne kadar takdir gördüğümü umduğum tüm konuları bir kenara bırakarak söyleyebilirim ki benim tüm yaşamımdaki en büyük başarım ve gurur kaynağım tabii ki biricik oğlum.

Elbette, hem iş hem aile hayatını dengede götürmenin her zaman kolay olduğunu söylemem mümkün değil. Tahmin edeceğiniz gibi evden çalışmayı bu denli kolaylaştıran teknolojik aletlerin hayatımıza giriş tarihi çok eski değil. On bir ay meme emen cocuğumu eve gelip emzirip, sonra tekrar işe gittiğim çok gece oldu. Çocuğumu ben ve eşimin bilgileri doğrultusunda büyütüme arzumdan dolayı, birinci derece aile yakınlarımı bu sürece katmak istemedim. “Uykusuz geceler de işin bir parçası” düşüncesiyle sadece hafta arası bakıcı desteği aldım. Bundan 20 yıl önce  bakıcılık hizmetleri günümüzdeki kadar organize değildi, bu nedenle çok zorlandığım zamanlar olmadı değil.

Şimdi geriye dönüp baktığımda görüyorum ki birçok kadın gibi sanırım bende de birden fazla işi aynı anda aynı özenle yapma yetisi varmış. Programımı doğru ayarlayarak, oğlumun bana her ihtiyacı olduğunda yanında olup, tüm özel günlerini onunla paylaşabildim. Ne mutlu bana ki oğlum da bu konuda benimle aynı fikirde olduğunu hep hissettirmiştir.

DSCF6050Her şeye rağmen, tahmin edeceğiniz gibi iş-annelik dengesini korumaya çalışırken yaşadığınız tüm zorluklar, evladınızın en güzel şekilde büyüdüğünü ve hayata atıldığını gördüğünüzde bir anda uçup gidiyor ve akılda yalnızca güzel anılar kalıyor. Bu nedenle, çok da erken yaşta anne olmamış bir iş kadını olarak, tüm genç kadınlara gerçekten arzu ediyorlarsa, kariyerlerini etkileyeceği endişesi ile anne olmayı ertelememelerini tavsiye ediyorum.

Girişimcileri desteklediğinizi biliyoruz. Bize bu konudaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

KAGİDER üyesi bir girişimci olarak, genç girişimcileri desteklemek benim için artık hayatımdaki misyonlardan biri. Genç girişimcilerin başarılarını gördükçe inanılmaz mutlu oluyorum. Örneğin bu sene yine KAGİDER’in başlattığı ve projeye katılan KAGİDER üyeleri tarafından genç girişimcilere mentorluk eğitimi veren bir projede yer aldım ve proje her anında bana büyük keyif verdi.

Mentorluk yaparken kendi edindiğim tecrübeler ile çalışma hayatının başındakilere yol gösterirken, aynı zamanda onların genç fikirlerinden ve enerjilerinden ilham aldım. Bu denli pırıl pırıl beyinlere yol göstermek ve zamanında kendi yaşadığım zorlukları yaşamamalarına veya en azından en güzel şekilde atlatmalarına yardımcı olabilmek, bana kendimi çok özel hissettiriyor.

DSCF6041KAGİDER’deki çalışmalarımın yanı sıra geçtiğimiz yıl kurulan Şirin-Ahmet Tekeli Kadın Hukukçuları Destekleme Vakfı’nın yönetiminde de yer alıyorum. Bu değerli vakfın amacı meslek yolunda desteğe ihtiyaç duyan hukukçu kadınlara bu desteği vermek. Ben de vakfın bir parçası olarak, geleceğin potansiyel girişimci hukukçularına da destek verme şansı buluyorum.

Girişimci bir kadın olarak yaşadığınız zorluklar nelerdir?

Özellikle benim mesleğe ilk adım attığım dönemlerde, erkek egemen bir sektörde var olmaya çalışmak sanırım en zor yanıydı. Bunun yanı sıra, bir anne olarak gece gündüz demeden çok uzun saatler çalışmak zorunda olmak, az önce de belirttiğim gibi ciddi bir efor gerektiriyordu.  Başarılı olmanın kolay olmadığını bildiğimden işin bu yanını irdelemiyorum.

İş dışında yapmaktan mutlu olduğunuz şeyler nelerdir?

photo (3)Yeni yerlere seyahat edip, an’ı ölümsüzleştirecek fotoğraflar çekmenin en büyük tutkum olduğunu söyleyebilirim. Bunun yanı sıra, edebiyata olan merakım sebebiyle, okumak ve okuduklarım hakkında üyesi olduğum edebiyat kulubundeki değerli arkadaşlarımla fikir alışverişinde bulunmak da iş dışında beni mutlu eden şeylerden biri.

Ayrıca güzel yemek yaptığımı ve stresli geçen bir günün ardından kendimi çoğu zaman mutfakta bir şeyler pişirirken bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim.  Yaptığım lezzetli yemekleri sevdiklerimle paylaşmak bana büyük haz veriyor.

Size baktığımda son derece bakımlı ve şık bir bayan görüyorum.  Kendinize hep özen gösterir misiniz?

Öncelike bu nazik sözleriniz için teşekkür ederim. Formuma her zaman dikkat ettiğimi söyleyebilirim. Bu sağlıklı bir kiloda olmayı, fiziksel güzelliğin bir parçası olarak gördüğümden değil, fazla kilonun tıp otoriteleri tarafından günümüzde şeker, kalp, tansiyon ve hatta kanser gibi önemli rahatsızlıkların en önemli sebebi olarak öne çıkarılıyor olmasından kaynaklanıyor. Kendime ve hayata karşı sorumluluklarımdan dolayı sağlığıma azami düzeyde dikkat etmek zorunda olduğumu hissediyorum. Haftanın en az üç günü spor yapıyor olmamın sebebi de bu.

Bakımlı olmak konusuna gelince, sabah yataktan dahi kalkmak zorken, bir de giyinmek/makyaj yapmak için efor sarfetmenin zor olduğunun farkındayım. Çoğu zaman beş dakika fazla uyumak, özellikle her daim yoğun çalışan ve yorulan insanlar olarak hepimizin arzusu. Öte yandan, işimize gösterdiğimiz özenin en büyük yansımasının kendimize gösterdiğimiz özenle başladığına inanıyorum.  Bu nedenle, ofisimde çalışan genç arkadaşlara da işlerine gösterdikleri özenin aynısını her zaman kendilerine göstermelerini beklediğimi hatırlatıyorum. Ama tabii bu sadece istemekle olmaz aynı şekilde onlara örnek olmak gerekiyor.  Ben de mümkün olduğunca bunu yapmaya gayret ediyorum.

DSCF6037

Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz?

Şu an bulunduğum konumdan oldukça memnun olduğumu söyleyebilirim. Yaşımın verdiği tecrübe sayesinde, gerek iş gerekse aile yaşantımı rahatlıkla dengede tutabildiğim, hayattan beklentilerimin netleştiği, sevdiğim şeylere zaman ayırabildiğim, daha özgürce seyahat edebildiğim bir dönemdeyim.  Gençlik dönemleri daha ziyade ne istediğini anlamaya çalışmakla, iş hayatında yer edinmeye çabalamakla ve maddi-manevi kaygılarla geçtiğinden, en güzel yaşların 40’tan sonra başladığını söyleyebilir ve özellikle bu roportajı okuyan tüm genç kadınlara onları çok güzel günlerin beklediği müjdesini verebilirim.

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s