Eda’nın girişimcilik hikayesini Kasım ayında paylaşmıştım, tabii blogundan da bahsetmiştim.Bu gün de blogunu yazmaya nasıl başladı, nasıl ilerledi?ileride hedefleri ne? onları analatacak bize. Eda Bilol çok genç girişimci ve iyi bir blogger, benim çok beğendiğim bir blogu var. Şaşırtan, beni cezbeden, keyifli vakit geçirten bir blog. Eda, online alışveriş yapanlar için hazırlamış blogunu. Nerede ne var?sorusuyla yola çıkmış. Ben zor da kalmazsam, hiç online alışveriş yapmam.Ama bu blogu çok seviyorum. İçinde, çok sevdiğim, yazılara, önerilere, tüyolara rastlıyorum.Çok güzel fotoğraflarla seyahat anıları var. Üstelik çevreci bir blog, sağlıklı yaşam, beslenme önerileri, pratik fikirlerle dolu.Ben sadece ne arasam değil, neden hoşlansam, okumaktan keyif alsam hepsini bu blogda buluyorum.
Özellikle Eda yaşındaki gençlerin genelde bir, hatta birkaç blogu var, ama önemli olan açmak değil, sürdürebilmek, onu takip edenlerle devamlı bir iletişim içinde olabilmek.Sağlıklı ve takipçisi büyüyerek devam edenler ise çok az.Bunu başarmak için hem yazmayı çok sevmek, hem de çok emek vermek gerekiyor. Aşağıda başarılı blogger arkadaşım Eda anlatıyor, ben de paylaşıyorum.Blog yazanlar, yazmayı düşünenler için de çok güzel bir yol gösterici. Ama Kafam-Bi-0nline ‘den bir şikayetim var, içine girince zamanı unutuyorum, oradan oraya uçuşuyorum. Siz Eda’nın blog hikayesini okurken ben de size aynısını yapacağım, yazının arasına koyduğum blogdan karelerle kafanızı karıştıracağım. Kafam-Bi-Online durumu yani Sevgiler, sevgiler…
Ayakkabılarınız düzenli yerleştirmek mi istiyorsunuz?
Blogumun Hikayesi…
Aslında kendimi bildim bileli yazı ve fotoğraf en büyük tutkularım!
Yazmak…. Tabiri caizse elim kalem tuttuğundan beri, ufak şiirler, kompozisyonlar, kendi çapımda öyküler, mini kitaplar derken genç kızlıkta günlük tutmak, kimi zaman öfkemi, mutluluğumu dökerek devam etti. Birikmiş kaç yazım vardır, kim bilir. Daha deneme tarzı olduklarından, ilerleyen zamanlarda başka bir blog altında toplamak gibi bir fikrim var.
Fotoğraf… Sanırım babama özenerek başladığım, sonra ise hayatımın bir parçası haline gelen bir tutku. Özellikle mastır dönemimde profesyonellerin yönlendirdiği bir kulüp ile bir sürü şehir gezip, fotoğraf hakkında daha ileri bilgiler edindim. Öyle bir hale geldi ki ev içinde bile kompozisyonlar yaratıp fotoğraf stüdyosu misali vakit geçirir oldum.
Fotoğraf’dan özellikle seyahat fotoğrafları çekmekten hoşlanır mısınız?
Blog yazma fikri ise birkaç senedir var. Ama bir çoğu kişide olduğu gibi ‘Kafamda o kadar çok şey var ki, hangisi ile başlayacağım?!’ sorusu erteledikçe ertelettirdi. Derken bir gün bir kitapla karşılaştım. Hayatımda hep tıkandığım noktalarda bir işaret gibi birer kitap beni bulmuştur.
Salih Seçkin Sevinç‘in keyifli anlatımı gibi, bir o kadar da ışık gösterici, harekete geçirici kitabı ‘Pazarlama İletişiminde Sosyal Medya’yı bir solukta okudum. Ama hepsinden öte, kaç senedir yanmayan ışık bir anda yandı ve iki gün içinde blog açtım.
Özel bir hediye mi? almalısınız.
Salih Seçkin Sevinç’ diyor ki; ‘Hangisinden başlayacağım demeyin, başlayın birinden…’ ‘İlerleyen zamanda farklı konularda farklı bloglar açabilirsiniz.’
Biraz düşündüm, benim en çok ne ilgimi çekerdi, insanlar bana hep neler soruyor, ne hakkında yazsam hem ben eğlenirim hem okuyanlar, hem de bir faydam dokunur…
‘Online Alışveriş’ !!
Hemen hemen her gün telefonum en az 1-2 kere ‘şunu nerden sipariş edebilirim?!’ sorusuyla çalar. Aslında herkesin yaptığı gibi ben de ‘Google Amca’ya soruyorum. Tek fark benim biraz daha sabırlı ve mükemmelliyetçi olmamdan dolayı Google 15 sayfa sunuyorsa neredeyse hepsine tek tek bakmak, içinde kaybolmaktan büyük keyif alıyor olmam.
Canınız deniz mahsulleri pizza yapmak istedi, sesli tarife mi? ihtiyacınız var.
Konuya karar verdik, süper! Peki adı ne olacak?! Öyle bir isim olmalı ki bir daha değiştirmemeliyim, komik, akılda kalıcı ve orijinal olmalı! Her zaman yaptığım gibi o kadar sorumluluk yükledim ki o isim bir türlü çıkmadı 2 gün boyunca. Derken…. Tahmin edeceğiniz gibi ‘kafa karışıklığı’ içerisinde kendime söylenmekle meşgulken, ‘kafam bi…’, ‘online çılgınlık’, ‘online alışveriş’….’Kafam-Bi-Online’ doğdu. Bayağı sancılı bir doğum oldu, ne yalan söyleyeyim.
İster kendine, ister özel birine, ister arkadaşa, ister aileye, ister öylesine, ister özel güne… değişik hediyeler, ürünler, fikirler arayanların önce bir ‘Kafam-Bi-Online’a bakmalı, denmesiydi hayal.
Ve galiba öyle de oldu .
Davet mi? yapacaksınız.
İşin en enteresan tarafı birçok blog çok daha alt yaş gruplarına hitap ederken(yaşıtlarım arasından), Kafam-Bi-Online ın ağırlıklı takipçisi genç yetişkinler, kendini genç hisseden orta yaşlı yetişkinler! Bazıları belki asla online alışveriş yapmayacak ya da en azından şimdilik öyle olduğunu sanıyorlar! Ama yine de takip etmekten keyif aldıklarını, merakla beklediklerini söylediklerinde… daha ne isterim ki . Buna katkıda bulunan içimdeki 13 ündeki çılgın ergene ve yaşımdan 20 yaş daha büyük yetişkin kadına, kendi hallerinde birer çılgın oldukları, beni ben yaptıkları için teşekkür ediyorum.
Açılışı yaptık ve başladık ama ‘blog yazarı’ bugün ki yaygın kullanımı ile ‘blogger’lık’ pek de kolay bir hobi/iş değil. Herhangi bir hobiye benzemiyor. Öyle canınız istediğinde yazıp, aylarca dokunmazsanız önce takipçileriniz sonra Google sizi arka sıralara atıyor.
Floransa’dasınız, nereye gideyim? ne yiyeyim mi? diyorsunuz.
Çok mu önemli?’ derseniz, bence önemli. Sanal ortamda neden yazıyorsunuz? Okunması için.
Yoksa günlük tutardınız, deftere, kağıda karalardınız.
İlk anda ‘megalomani’ gibi gelebilir ama benim ilkem şudur: ‘Kendi yazdıklarına, paylaştıklarına dönüp dönüp bakıyorsan, tekrar tekrar okuyorsan, o iş olmuştur. İnsan önce kendine beğendirmeli ki paylaşabilsin.’
Hızlı ilerlememdeki faktör sevgili Annem oldu. Daha 3 yazı yazmışken, heyecanlanıp sahibi olduğu Sedirli Ev Otel’in tüm takipçileri ve kendi çevresiyle paylaşınca haliyle beklentiler yükseldi. Dolayısıyla, kafamda planladığım gibi yavaş yavaş işleyerek ilerlemek hayal oldu Hangi konuda her şey planladığımız gibi gider ki?!
Güzel bir et yemeği yapıp gönülleri mi? fethetmek istiyorsunuz.
Ardından hem şevk veren hem de güzel bir etkileşim sağlayan, Facebook Page açmak oldu.
Kesinlikle tüm blogların konularına göre diğer sosyal medya mecralarında olmalarını tavsiye ediyorum. Kesinlikle okuyucu/takipçi ile çok daha interaktif, içten ve sevgili Temel Aksoy’un tabiriyle ‘şeffaf’ bir ilişki sunuyor.
Facebook ile ilgili olarak verebileceğim ufak bir tüyo ise ‘facebook reklamları’. Güzel bir görsel, çekici bir cümle ve cüzi bir miktar yatırım ile süreci ciddi ölçüde hızlandırabilirsiniz.
1.yılını doldurmasına az kaldı, Kafam-Bi-Online’ın. Daha taze sayılır. Ama süreçte çok gelişti ve gelişmeye devam edecek. Keyifle, hobi olarak başladığım blog yazarlığını, bir girişimci olarak, çok daha ileri boyutlara taşımayı hedefliyorum.
Hikayemi yazdığınızda sürpriz olarak Kafam Bi Online hakkındaki yorumlarınız o kadar mutlu etti ki!
Farklı bir pazar okuması ya da dinlemesi mi? bulmak istediniz.
Hayallerimdekini karşı tarafa ve özellikle de size aktarabilmek, bu yolda çok daha farklılıklar yaratmak için kat kat daha fazla şevk verdi.
Yürümeye yeni başlamış ama koşmaya hazırlanan Kafam Bi Online ın hikayesinin, benim gibi ertelemekte ya da cesaret edememekte olanları harekete geçirmesi dileklerimle…
Kafalar-Bi- Online iken bir bardak içkiye ne dersiniz?
Eda’cım yine çok keyifli saatler geçirdim, hem de yazını paylaştım. Blogundan yine çok güzel şeyler öğrendim. Ben de yenilendim, enerji depoladım.Yazacağım daha çok şey var, ama, bırakalım biraz da dostlarımız keşfetsin istedim. Bu güzel blog daha güzelliklerle devam etsin, takipçinim, kucak dolusu sevgiler, başarılar….
Her zaman ki gibi yine elinize sağlık! Daha çok geliştirip, sizi daha çok şikayet ettireceğime söz veriyorum. 🙂
Çok sevgiler..
Demek sen her zaman benim tatlı blogger Eda’m olacaksın.Sevgiler canım, devam….