Osman Müftüoğlu İle Yeni Yıl’a Girerken

Osman Müftüoğlu çok keyifle okuduğum, söylediklerini uygulamaya çalıştığım,  takip ettiğim köşe yazarı ve doktor. Yeni yıla girmeden onu,  29.12.2014 yazısı ile paylaşmak istedim. O da benim gibi, 2015’e umutla girenlerden. Osman Müftüoğlu’nun çok da güzel kitapları var. Son kitabı da Hayatı Uzatmanın Sırları. Bence kendinize, ya da sevdiklerinize  harika bir yılbaşı hediyesi.  Ben her sabah Hürriyet Gazetesinde ki yazısını okurken bana verilmiş bir hediye gibi algılıyorum. Teşekkürler Osman Bey, hem ruhumuza , hem bedenimize sağlıkla mutlu yıllar…

Ruhu güzelleştiren reçetelerin hepsi bu kitapta…

hayati-uzatm-165702B5

“Geliştirdiğim integratif (bütüncül) sağlık yaklaşımı Türk halkının genetik hafızasına yani fıtratına uygun. Çünkü onun hem bedensel hem de duygusal ihtiyaçlarını dikkate alıyor.

Bu ‘yeni’ yaklaşımda önce negatiflerden kurtulun diyorum. Yılların biriktirdiği toksinlerden, fazla kilolardan, yalan yanlış reçetelerden… Manevi boşluklardan, küskünlüklerden, dargınlıklardan, stres kaynaklarından, sevgisizlikten… Ve sonra bu toprakların güzellikleriyle, pozitiflikleriyle doldurun diyorum hayatınızı. Yani kötülükleri iyiliklerle kovun! Barışın, huzura odaklanın, inanın. Doğru beslenin, doğru takviyeleri alın. Güzelliğinize önem verin.

Tecrübenin getirdiği ‘bilgelikle’ sizler için seçtim, yanlışları ayıkladım, ince işçilik yaptım. Ortaya, sağlıklı yaşam, kaliteli yaşlanma ve koruyucu hekimlikle ilgili bir başucu kitabı çıktı. Hayatı kaliteli uzatmanın kitabı. Genç yaşlı, kadın erkek herkesin yararlanacağı bütünsel sağlık kılavuzu. Acele etmeden sindire sindire okursanız, yeni bir hayatın ipuçlarını bulacaksınız. ‘Yaşasın hayat’ diyeceksiniz.”

(Prof. Dr. Osman Müftüoğlu)

Kitapla ilgili yazacak çok şey var,ben Osman Müftüoğlu’nun kendi kısa tanıtım yazısını ekledim. Aşağıda da dün tarihli Hürriyet gazetesi yazısını paylaştım. Göreceksiniz, okuyunca sizde bu gün acaba ne yazdı diye takipçisi olacaksınız. Sevgiler, en çoğundan…

ÇÖZÜM ORTAĞIMIZ OLUN

Her yıl gibi 2015’e de farklı ve yeni umutlarla giriyoruz. Ben kendi adıma daha güzel, daha keyifli ve daha huzurlu bir yıl beklentisi içindeyim. Daha önce de “ensemi hiç karartmadım” ama nedendir bilmiyorum 2015’e bundan önceki yıllardan daha iyi umutlar yükledim. Önümüzdeki yıl daha iyi sosyal ve ekonomik şartlar içinde, daha huzurlu bir yıl geçireceğimize inanıyorum, inşallah yanılmam…

 

İşin beklenti yanı bu ama her yeni yıl aslında bir yıl daha yaşlanmak anlamına da geliyor. Bu nedenle yeni yıl planlarımızı yaparken işin sağlık yanını da ihmal etmememiz lazım, bana sorarsanız önceliği de kronik hastalıklara vermemizde fayda var. Nedeni şu…

 

Yaşımız ilerledikçe başımızı ağrıtabilecek sorunların çoğu, topluca “kronik hastalıklar” adını verdiğimiz sağlık sorunlarıdır: Şeker hastalığı, hipertansiyon, kilo fazlalığı, romatizmal sorunlar, bellek problemleri/Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, kanserler, damar sertliği ve bununla ilişkili beyin ve kalp damar bozuklukları ve bunların neticesi olan kalp krizleri, felçler…

 

Listeyi daha da fazla uzatıp canınızı sıkmak istemem. Hatta size iyi bir haber bile verebilirim: Her gün bir yenisi tamamlanan binlerce bilimsel çalışma gösteriyor ki eğer bazı temel noktalara dikkat edebilirsek kronik hastalıkların ortaya çıkışını geciktirmek de, mevcutların hızını kesmek veya yavaşlatmak da bizim elimizdedir. İsterseniz önce şu kronik hastalıklar konusunu biraz daha açıklayalım, sonra da onları önlemenin nasıl olacağını özetlemeye çalışalım.

 

YIPRANIYORUZ

 

Yaşımız ilerledikçe beden ve ruh organizasyonlarımız geçip giden zamandan daha fazla etkileniyor, yıpranıp eskiyor. İşin kötüsü bu etkilenme yaşımız ne kadar ileriyse o kadar şiddetli oluyor. Ayrıca biz ne yaparsak yapalım, ne kadar dikkat edersek edelim zaman hükmünü mutlaka ve bir şekilde icra ediyor. Neticede yetmiş yaşındaki bir kalp, bir akciğer, bir beyin ellili yaşlardakine göre daha fazla ve hızla eskiyor. Damarlar sertleşmeye, eklemler koflaşmaya, cilt kırışmaya, saçlar dökülüp kırlaşmaya, ruh yorulmaya mahkûm hale geliyor. Özetle yaşlanmanın etkilerinden kurtulmamız olanaksız. Hepimiz erken ya da geç, az ya da çok ama bir şekilde yaşlanma ile yüzleşeceğiz ama burada gözden kaçan küçük bir ayrıntı var, o da şu…

 

Zamanın yıpratıcı etkisinin sürati ve yoğunluğunun ne olacağına şansımız ve genetik mirasımızdan çok kendimiz, biz karar veriyoruz. Şansın ve genetik mirasın etkisi toplamda %30’u geçmiyor. Yaşlanınca nasıl biri olacağımıza, ne ölçüde hasta ya da sağlıklı kalacağımıza kendimize nasıl baktığımız, nasıl beslendiğimiz, ne kadar aktif olduğumuz, nasıl uyuduğumuz, stres-huzur dengesini nasıl sürdürdüğümüz karar veriyor. Neticeye, içtiğimiz su, soluduğumuz hava, yediğimiz gıdalar kadar birlikte yaşadığımız insanlar/toplumsal yapı, bizim o yapıyla kurduğumuz aidiyet ilişkileri, inanç gücümüz ve manevi zenginliğimiz de etki ediyor.

 

YAŞAM TARZI TIBBI

 

İşte bu nedenle son yıllarda “yaşam tarzı tıbbı/lifestyle medicine” diye yeni bir kavram geliştirildi. Biz doktorlar sadece hastalık tedavi etmenin yeterli olmadığını, hastalıkları önlemenin, hızlarını kesip etkilerini hafifletmenin de mühim bir konu olduğunu yeniden fark ettik. Ayrıca yaşam tarzının da ne kadar önemli bir belirleyici olduğunu da öğrendik. Bu biraz da mecburiyetten kaynaklandı. Çünkü öğrendik ki yukarıda saydığımız kronik hastalıkların hemen hepsi nasıl yaşadığımızla da birebir ilişkilidir. Neredeyse tamamı önlenebilen, en kötü olasılıkla geciktirile geciktirilebilen, bilemediniz etkileri hafifletilebilen sağlık sorunlarıdır.

 

Anlatmak istediğim şey şu: Nasıl yaşadığımız, hayatı nasıl yorumladığımız, onunla nasıl ve ne gibi ilişkiler kurduğumuz, hangi seçimleri yaptığımız zannettiğimizden çok daha önemli bir konudur.

 

Birkaç gün sonra yeni bir yıla merhaba diyeceğiz. Çoğu alanda yeni başlangıçlar yapmaya çalışacağız. Geçmiş yılın muhasebesini çıkarıp yanlışlardan vazgeçeceğiz, yeni ve faydalı modeller geliştireceğiz. İşte bu planları yaparken işin içine biraz da “SAĞLIK” eklemenizi istiyorum.

 

Yeni bir yıl “geçmişi geçmişte bırakıp yeni şeyler söylemek” için en uygun zamandır. Aynı zamanda “yeni şeyler düşünmek, yeni ve iyi alışkanlıklar edinmek” için de mükemmel bir fırsattır. Lütfen unutmayın: Önümüzdeki yıllar kronik hastalıklarla daha çok boğuşacağımız bir dönem olacak. Eskisinden çok daha fazla sayıda insan yaşlılıkla ilgili hastalıkların –kronik hastalıklar- pençesine düşüp bunlarla uğraşacak. İsteseniz de istemeseniz de bu böyle.

 

Daha uzun yaşıyoruz ama daha çok da yaşlanıyoruz. Yaşımız ilerledikçe hipertansiyon, diyabet, kilo problemi, damar sertliği, romatizma, kanser, depresyon, Parkinson, Alzheimer gibi sağlık sorunlarına aday kişiler haline geliyoruz. Bunların hemen hepsi korkutucu, üzücü sağlık sorunları ama unutmayalım ki çoğu yaşam tarzı yanlışlarımızla yakından ilişkili. Doğru yaşam alışkanlıkları geliştirebilirsek eğer önlenebileceğimiz, diyelim ki önleyemedik başımıza gelmelerini engelleyebileceğimiz, farz edelim ki başımıza geldiler etkileri hafifletilebileceğimiz problemler. Yeter ki biz aynı yanlışları ısrarla tekrarlayıp durmayalım. Yeter ki biz, çözümü sadece doktorlara, onların yazacağı haplara, şuruplara, yapacakları ameliyatlara emanet etmek yerine sorunların “ÇÖZÜM ORTAĞI” haline de gelebilelim. Emin olunuz ki o zaman her şey daha güzel ve daha kolay olacak, hayat daha keyifli ve huzurlu hale gelecek.

 

Hepinize kendinize daha iyi baktığınız, daha sağlıklı, huzurlu, keyifli, renkli ve anlayışlı güzel bir yıl diliyorum.

 

BİR NOT

 

BEYNİNİZE GÜVENİN

 

Yaşlanmadan en çok hangi organımız etkileniyor? Bu sorunun net bir cevabı yok ama bana sorarsanız en az etkilenen organların başında beyin geliyor. Nedeni bu mükemmel organın zannettiğimizden çok daha üstün bir organizasyona sahip olması. Sayıları yüz milyarları geçen hücreler ve bu hücreleri birbirine bağlayan bağlantılar, inanılmaz bir yapısal bütünlük, bölgesel hatta hücresel özgürlük içinde hiç aksamadan tıkır tıkır çalışıyor. Beyindeki her bir hücre saniyede yüzden fazla elektriksel sinyali diğer hücrelere gönderirken bu sinyalleri iletebilmek için diğer hücrelerle yaklaşık on bin civarında farklı bağlantı kurabiliyor. “İncognito/Beynin Gizli Hayatı” isimli eserin yazarı David Eagleman bu mükemmeliyeti şu cümlelerde özetlemiş: “Beyinde milyarlarca nöron bulunduğunu düşünecek olursak, beyin dokusunun tek bir santimetreküpünde, Samanyolu gök adasındaki yıldızların sayısı kadar bağlantı olduğunu söyleyebiliriz. Kafatasınızın içindeki pembe jöle kıvamlı, ortalama bin dört yüz gramlık organ aslında alışık olmadığımız türden bilgi sayımsal malzemedir. Kendi kendini yapılandırabilen minyatür ölçekli parçalardan oluşan bu malzeme, inşa etmeyi düşlediğimiz ya da düşleyebileceğimiz her şeyi geride bırakacak özelliktedir. Bu nedenle kendinizi tembel ya da kalın kafalı hissettiğiniz zamanlarda, aslında gezegendeki en çalışkan ve en parlak nesne olduğunuzu düşünüp moralinizi yükseltebilirsiniz. İnanılmaz bir hikâyedir bizimkisi. Bildiğimiz kadarıyla gezegende kendi programlama dilini çözme oyununa bodoslama dalacak kadar karmaşık tek sistemi –biz- oluşturuyoruz. Farz edin ki bilgisayarınız kendi donanımını denetlemeye başladı, kasasını söktü ve kamerasını kendi devrelerine yönlendirdi. İşte biz buyuz!”  (İncognito/David Eagleman/Domingo Yayıncılık/2014/İstanbul) Eğer bu kadar mükemmel bir organa sahipsek ve hepimiz birer mucizeysek, hele hele David Eagleman gibi dünya çapında bir nörobilimcinin söylediği gibi “inanılmaz bir hikâyenin sahibiysek” hangi yaşta olursak olalım kendi hikâyemizi kendimiz yeniden yazabilir, kötü bir hikâyeyi iyi bir hikâyeye çevirebiliriz. Yaşam tarzı seçimlerimizi değiştirmek, yeni ve iyi seçimler yapıp geliştirmek işte bu nedenle zannettiğimizden daha kolay olmalıdır.

 

BİR BİLGİ

 

KRONİK SORUNLAR HANGİLERİ?

 

Kırklı yaşlardan sonra yavaş yavaş ortaya çıkan, varlıkları altmışlı yaşlarda belirginleşip yetmişli yaşlarda neredeyse çiçek açan bir grup yaşlılık probleminin ortak bir adı var: Kronik hastalıklar. Bu grupta yer alan başlıca sağlık sorunları ise şunlar…

 

  • İnsülin direnci, gizli ya da açık şeker hastalığı
  • Hipertansiyon
  • Damar sertliği
  • Parkinson hastalığı
  • Alzheimer hastalığı
  • Osteoporoz
  • Osteoartrit
  • Kanserler
  • Kilo sorunu/Obezite

 

KESİP SAKLAYIN

 

2015 İÇİN BAZI TAVSİYELERİ

 

  1. Sağlık sorunlarınızın çözüm ortağı olun, çözümü sadece doktorların sırtına yüklemeyin.
  2. Hastalanmamaya, hastalıklardan korunmaya daha çok ağırlık verin. Sağlığı bozabilen temel hataların öncelikle beslenme yanlışları ile ilişkili olduğunu unutmayın. Özellikle şeker, un, tuz yüklü besinlerden, içinde trans yağ, fruktoz şurubu, koruyucu, renklendirici, tatlandırıcı, hidrolize protein, mono sodyum glutamat bulunan besinlerden uzak durun. Gazlı, kolalı, fosforik asit içeriği yüksek içeceklere elinizi bile sürmeyin.
  3. Yürüyün. Günde en az 5000 adım atmanın bir yolunu bulun.
  4. Sağlığınızı izleyin. Sağlıksızlık işaretlerinin nedenlerini araştırmakta geç kalmayın.
  5. Uykunuzdan taviz vermeyin.
  6. Alkolü abartmayın, sigaraya elinizi sürmeyin.
  7. Kilonuzu takip edin.
  8. Gereksiz yere ilaç kullanmayın. Her sorunu ilaçla çözmeye de kalkmayın. Doğal destekleri, bitkisel hapları, vitamin ve mineralleri rastgele yutmayın.
  9. Kronik bir sağlık sorununuz varsa (hipertansiyon, şeker hastalığı) dikkatle izleyin.
  10. Yıllık sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin. Kendinize zaman ayırın. Gezin, dinlenin, eğlenin.
  11. Gülümseyin, pozitif olun.
  12. Öfke, endişe ve benzeri duygulardan uzak kalın.
  13. Balık yiyin. Yoğurdu ve kefiri unutmayın. Yumurta ve bulgura yer ayırın.
  14. Kahvaltıyı ihmal etmeyin.
  15. Sosyal gruplara katılın.
  16. Esneme egzersizlerini ihmal etmeyin.
  17. İnanç dünyanızı zenginleştirin. Manevi yaşamı genişletin.
  18. Ailenizle daha sık bir arada olun.
  19. Yanlış diyetlerden, çakma detokslardan uzak kalın.
  20. Öğrendiğiniz, duyduğunuz sağlık önerilerini uygulamadan önce araştırın.
  21. Tamamlayıcı/geleneksel tıptan faydalanın ama bu işi yaparken dikkatli olun. Şarlatanların, cambazların, üçkâğıtçıların ve maneviyat ticareti yapanların ellerine düşmeyin. Faydalanmayı düşündüğünüz her türlü geleneksel yöntemi dikkatle araştırın. Mümkünse doktorunuzla da bu konuları tartışın. Tamamlayıcı amaçla kullandığınız doğal desteklerin reçeteli ilaçlarınızla etkileşebileceğini unutmayın.
  22. Fırsat buldukça güneşlenin.
  23. B 12, D vitamini, demir ve benzeri mikro unsurların seviyelerini izlemeye çalışın.
  24. Dişlerinizi kontrol ettirmeyi ihmal etmeyin.
  25. Görme ve işitmenizi dikkatle izleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s