Geçen ayki Yeşil Kagider Blog yazımı paylaşmak istedim.
Yeşilist çok beğenerek takip ettiğim, çevre dostu, blog web ve benim için değerli bilgi kaynağı. 30.06.2012 Cumartesi günü TimeOut ile ortak düzenledikleri geziye katıldım.Hem de üç çevreci arkadaşımı da beraberimde götürerek. Gezi Galata’da Molly Cafe’de buluşularak başladı, ve o çevrede hazırlanmış bir gezi haritası ile devam etti.
Geziye katılmak için, yola çıkarken bile heyacanlı idim. Benim ile aynı duyarlılıkta, insanlarla olacağımı bilmek, onlarla tanışmak fikri çok cazip idi. Karşıya geçerken hep yaptığım gibi, sarı limuzinle (minübüs) Kadıköy’e ulaştım,beraber gideceğim, arkadaşlarımla buluştuk.
Sonra vapurla Kadıköy, daha sonra da Galata Molly Cafe. Orada özellikle genç ve yabancı bir grupla karşılaşmak bizim için çok şaşırtıcı oldu. Programı yapan Belçikalı bir üniversite öğrencisiydi.Bir yıllığına Boğaziçi Üniversitesi’ne okumaya gelmiş. Çok sempatik ve yakışıklıydı. Yeşil gömleği , havalı kasketi, esprili duruşu ve anlatımı ile geziyi başlattı.
Beklenenden fazla katılımcı olduğu için iki grup olduk. Hepimize haritalar verildi. Geziye katılmadan önce, haritaları nasıl bir kağıda print edeceklerini çok merak ediyordum. Ben artık hiç print etmeden yaşadığım için, bu konu özellikle ilgimi çekiyordu. Hemen haritalar dağıtıldığında sordum. Özel kağıtları Buğday Ekoloji Derneği’nden temin ettiklerini söylediler.Zor bulunan kağıtların bu vesileyle bir kaynağını daha bulmuş oldum.İlk kez böyle bir gezi düzenleniyordu, hiç kimse birbirini tanımıyordu, yabancılar ve gençler çoğunluktaydı. Ama en güzeli ben kendimi tanıtıp, Yeşil Kagier’denim deyince gördüm ki katılımcıların çoğu biliyor ve takip ediyor, ne kadar sevindim tahmin edemezsiniz.Yeşil Kagider’in daha yeni sosyal medyada yeralmasına rağmen bu ilgiyi sağlaması çok mutlu etti. Yeşilist ile de beraber bir proje yaparmıyız diye konuştuk. Birbirimizi aktivitelerden haberdar etmeğe karar verdik. Molly Cafe’de ilk anlarda tanıştığım, iki güzel, hoş çevre dostu kadınla Michelle ve Ebru ile de gezi boyunca beraber olduk, birbirimizle daha sonra da çevre konusunda beraber bişeyler yapabileceğimizi paylaştık.Gezinin adı 2.İstanbul amacı ise Beyoğlu’nun gizli kalmış ikinci el mağazalarını birlikte keşfetmek idi.Rotası ise Molly’s Cafe, Binbavul, Atölye Dö Bora, By Retro, Aslıhan Pasajı, Sahaflar Çarşısı,Ayça Kitabevi,Tezgah Kitapevi,The Works-Object of Desire, Pied de Poule,Mozk, Nahıl ve Govinda.Gidilen yerlerin hepsi ikinci el mağazalardı. Giysi, aksesuar, mobilya, hediyelik eşya, kitap.
Başlangıç yeri olan Molly’s Cafe ise çok özel bir kafe, işleten Kanadalı bir hanım, çalışan tek eleman Amerikalı idi. Ekmeğini bile kendi yapan bayan Molly tostlarını kişlerini tattık. Kafenin dışarda,içerde masaları , bir köşede kütüphanesi ve satış mağazası bulunuyordu. Tam Galata Kulesinin giriş kapısının karşısında. Galata Kulesini gezmek isteyenler uzun kuyruklar oluşturmuşlardı.Oradaki diğer mekanlara göre çok büyük bir yeri olduğu için buluşma noktası olarak çok iyi düşünülmüş uygun bir nokta olmuştu. Grubu beklerken de hepimiz lezzetli kahvelerimizi içdik, yemeklerimizi yedik.Resimler çektik, birbirimizle tanışdık.Sonra iki grup halinde gezi başladı, isteyenler haritaları alıp kendileri de gezebilir dendi. İlk durak Doğan Apartmanın arka yüzünün olduğu sokaktı. İkinci el çok çeşit satan, bulunduran bir mağaza.
Ben ve arkadaşlarım bu konuda henüz alıcı değiliz, verici de değiliz. Ama hiçbirimiz kullanmadıklarımızı ziyan etmiyoruz, yakınlarımızla paylaşıyoruz. Ben kullanmadığım, ya da az kullandığım herşeyimi annem, kızım, yeğenlerimle başlayan bir daire içinde değiştirip,sürdürüyorum.Kızım annem de öyle, hiç ziyan edilen birşey yok. Onun için giysi ve aksesuar satanlar bir ikisinden sonra bizi çok ilgilendirmedi. Ama gençler ve yabancılar girdikleri mağazadan zor çıkıyorlardı.Biz haritamız ve daha küçük bir grupla birlikte kitapçılarla devam etme kararı aldık. Ben Ayça Kitabevinden Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Ali kitabını aldım. Aslında bu konu da da çok katkı vermediğimi düşündüm.
Kitaplarımı yakın arkadaşlarımla zaman zaman paylaşsam da her okuduğum kitabın ben de olmasını arzu ediyorum. Çünkü daha sonra daha sonra defalarca okuyabiliyorum.Son durak güzel bir vejeteryan restorandı. Doğal ve taze sebze meyva kullanan şirin bir yer. Biz bu güzel insanları tanıyıp, yerlerini gördükten sonra kendimize The Marmara Cafe de çay keyifi ödülü verdik.Dört arkadaş, keyifle çayımızı, yanında tuzlu tatlı kurabiyelerimizi yerken, harika bir, piyano da canlı müzik bizlerleydi.