Geçtiğimiz hafta Kadıköy Belediyesinde işim vardı, almam gereken evrakların imzalanması uzayınca; acıktım; bir şeyler yemek istedim. Belediyenin yakın çevresinde hemen alıp yiyebileceğim ne bulabilirim diye bakarken karşı kaldırımda bir simitçi gördüm. En çabuk bir şeyler alıp geri binaya döneceğim noktanın o olduğunu anlayınca, simitçiye yürüdüm. Belki peynir varsa, küçük bir parça simitle peynir yerim düşüncesindeydim.
Çünkü artık çok sevmeme rağmen simit çok az yemeye çalışıyorum.Ama simit arabasının önüne gelince şaşırdım. Arabanın içindeki iki rafta sanki Havalanı Lounge’ları gibi sandiviç, kek, meyva, içecek çeşitleri, kuruyemişler hepsi ambalajında, hijyen ve sağlıklı bir şekilde diziliydiler.Sandiviçler, beyaz olmayan ekmekte, kekler de Halk Ekmek’in minik ambalajda üzümlü cevizli modeli idi.En sevdiklerimden.Aaaa harika imiş deyince beyaz önlüğü ile arabanın sahibi simitçi, sabahları daha çok çeşit vardı, azaldı dedi.Büyük bir mutlulukla alışverişimi yaptım. Fikir güzel, sattıkları hem makul fiyatlı hem güvenilir, ambalajında ürünler, daha ne olsun. Simitçi ama ; ya da arabasında yiyecek satan bir seyyar satıcı, ne derseniz deyin.Son derece çekici, bölgede en kolay sağlıklı yeme içme ihtiyacını karşılıyor.Sattıkları simitle yapacağı cironun beş-on misli gibi… Alternatif çok.Yani satacağı da çok, kazanacağı da. Son derece doğru bir akılla, minik girişimci modeli…
Kolay gelsin…