Yosemite Natural Park’a Gidelim!!!!!!!!

Amerika’nın batı yakası doğa harikası  Milli Parklarla dolu.Üç senedir, kızım arkadaşları ile bu parklara gidiyor, konaklıyor, kamp kuruyor, ve fotoğraflar çekiyor. 1936455_10103750959468985_1513279870482483327_nHenüz biz ona katılamadık.Ama çektiği fotoğraflar anlattıkları, anlatırken yüzünün ifadesi muhteşem. Her gittiği yere tekrar gitmek için de ayrıca programlar yapıyor.Farklı mevsimlerde, uygun günlerini ayarlayıp, hazırlanıp keyifle yola çıkıyor. Bu yılbaşı tatilin de  de yine böyle bir geziyi çok önceden planlamıştı. 1918334_10103757506418845_4895961755060991104_nDefalarca gitmesine rağmen bu sefer de karlı halini görmek için tekrar Yosemite’ye  ve sonra da harika kıyılara Big Sur’a  gitti. 993817_10103758245881955_8432954652947611834_nBiz de onunla beraber Big Sur ve Carmel bölgesini adım adım daha önce gitmiş ve çok beğenmiştik.Dün Yosemite ve Big Sur dönüşü, bu güzel yerleri bize de anlattı, çektiği fotoğrafları bir kısmını gösterebildi, çoğu raw çektiği için henüz hazır değildi… Bu muhteşem parklar için artık yavaş yavaş sıra bize geliyor. Ben de bu güzellikleri bana uygun olacak koşullarda görmeyi çok istiyorum. Yeni yıl isteklerime koydum,….Annem öyle derdi, canım, yor yora kızım Allah verir. Çok da güzel bir anne kız masalı anlatırdı, sonrasında… Ben de öyle yapıyorum, hem kendim için hem ilgilenirseniz sizler için…Başak gördüklerini yazarsa paylaşırım. Ben bu gün, sabah anlattıklarını  araştırayım derken genç çift Çağrı ile Bilge’nin yazılarını keşfettim. Bilge o kadar güzel, içten  anlatmış, fotoğraflamış ki çok beğendim. Yola çıkmadan önce öncelikle (böyle hazırlanıp yazdığıma göre demek ki kesin gideceğim,)  Yosemite Milli Park yazısını  paylaşayım, Başak’tan dinlediklerimi, sizlere de Bilge’den aktarayım istedim.   Önce Başak’ın çektiği iki Yosemite ve  bir Big Sur fotoğrafını koyarak başladım,..sevgiler, sevgiler… Sıra bize de gelsin, doğada olmayı seviyor, ilgileniyorsanız size de gelsin diyerek…

http://cekimetkisi.com/zamananotlar/2015/01/29/abd-bati-yakasi-gezisi-7-ve-son-durak-yosemite-milli-parki/

 

ABD Batı Yakası Gezisi: 7. ve Son Durak: Yosemite Milli Parkı

Bir süredir anlata anlata bitiremediğim Batı Yakası gezimizin son durağı, Yosemite Milli Parkı oldu. Ben bu son durağı yazarken, siz de okurken aşağıdaki çok sevdiğim şarkı çalsın fonda. Ağza dolanma garantili, dikkat.

Eveet. San Francisco’daki bol koşturmacalı 2, toplamda ise 11 günlük yorgunluktan sonra, 12. günümüzde Yosemite’nin bize iyi geleceğini düşünerek çıktık yola.

Kısaca bilgi vermek gerekirse, 3.108 km²’lik bir alanı kapsayan, her yıl yaklaşık 3.5 milyon kişi tarafından ziyaret edilen ve UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan bir park burası. Çok büyük kayalıkları, buzulları, şelaleleri, akarsuları ve dev sekoya ağaçları ile meşhur. Sekoya ağaçları, bu büyüklükteki kayalar ve parkın neredeyse %95’inde var olan vahşi hayatı hariç tutarsak, Türkiye’de birçok farklı mesire yerinde gördüğümüz güzelliklerin bileşimi gibi düşünülebilir 🙂 Yani genel olarak görülen manzara, Grand Canyon’daki kadar değişik bir manzara değil. Bu arada, Grand Canyon yazımı okumadıysanız, şuradan ulaşabilirsiniz.

San Francisco-Yosemite arası yol, araba ile yaklaşık 3.5-4 saat sürüyor. Biz sabah erken saatlerde çıktığımız için öğle vakitlerinde Yosemite’ye vardık. Parka 20 dolarlık ücret ödeyerek, 7 günlük giriş hakkı kazanılıyor. Grand Canyon ve burada şahit olduğumuz bu 7 günlük bilet fikrini çok takdir ettim ben, güzel bir uygulama. Biz parka El Portal yolu üzerinden giriş yaptık, farklı kapılardan girmek mümkün. Ama aşağıdaki gibi kayaların arasından geçmek istiyorsanız bu yolu kullanmanız gerekiyor 🙂

Yosemite Milli parkı gezi yazısı fotoğraf

Yosemite Milli parkı gezi yazısı fotoğraf

Bu parka gelirken kesinlikle hava durumunun dikkate alınması lazım. Bizim Batı Yakası gezisi için getirdiğimiz kıyafetler pek kalın olmadığı için, parkta arabadan iner inmez resmen donduk. Tamamen doğa ile başbaşa olacağınız bu parka bahar ya da yaz aylarında gitmenizi şiddetle tavsiye ederim. Bizim bir daha gelme imkanımız olmadığından mecburen Aralık ayında yaptık bu geziyi. Yolda ve parkta kar olacağına dair beklentimiz de vardı aslında, çok şükür ki biz oradayken hiç kar yağmadı. Fakat hava gerçekten çok soğuk ve rüzgarlıydı.

Bir diğer tavsiyem de, kapıda bilet için ödeme yaptığınız esnada verilen haritayı iyice incelemeniz. Zira parkın içindeki tabelalar çok yönlendirici ve yeterli değil. Hatta parkın içinde görmek istediğiniz noktaları ön bir araştırma ile belirleyip haritada işaretlemek çok daha faydalı olabilir. Gitmek isteyeceğiniz noktalar arasında 1-2 saat gibi ciddi mesafeler var. Yani, parkın her yerini görmek isteyenler için kesinlikle 1 günden fazlası lazım. Biz 2 gün peşpeşe gittik çünkü havanın erken kararması en buyuk sıkıntımız oldu. Havanın geç karardığı aylarda, bir tam gün genel hatlarıyla bu gezi için yeterli olabilir bence.

Girişte verilen haritada, vahşi hayvanlarla karşılaşmamız durumunda neler yapmamız gerektiği uzun ve detaylı bir şekilde anlatılıyordu. Bu bana önce, klasik aşırı ihtiyatlı bir Amerikan uyarısı gibi geldi. Daha sonra arabayı park ettiğimiz her yerde, arabanın içinde görünür ya da görünmez şekilde yiyecek bırakmanın tehlikeli olduğu uyarılarını gördük. Bir de, yiyecekleri (ve dolayısıyla kendinizi) ayılardan korumak için büyük çöp kutularını andıran kilitli yiyecek depolarını gördükten sonra bu uyarıların ihtiyatın ötesinde bir durum olduğunu kavramış bulunduk 🙂 Daha sonra internette gördüğüm fotoğraflar da, her an bir ayı ile burun buruna gelebileceğimizi resmen kanıtladı.

Yosemite Milli parkı gezi yazısı fotoğraf

Her ne kadar bu durumdan heyecanlansak da, iki gün hiçbir vahşi hayvanla karşılaşmadık. Belki çok ıssız yerlere gitmediğimiz içindir, belki de ayılar kış uykusundadır bilemedim şimdi 🙂

Parkın içinde görülmesi gereken en önemli ve güzel yer, kesinlikle Yosemite Valley. Zaten birçok popüler nokta da bu vadi içerisinde yer alıyor. Tunnel View, El Capitan, Glacier Point, Yosemite Village, Upper ve Lower Yosemite Falls, Half Dome ve Bridalveil Fall burada görebileceğiniz yerlerden bazıları. Bunların bir kısmı için ana yoldan ayrılıp bir süre patikalardan yürümek gerekiyor. Biz ilk gün bu vadi içindeki yerleri gezdik sırasıyla. Çok fazla yürüme gerektirenlere ise hava koşulları nedeniyle yalnızca uzaktan bakarak yetindik.

Yosemite Milli parkı gezi yazısı fotoğraf

DSC02588

DSC02615

DSC02635

Yosemite Milli parkı gezi yazısı fotoğraf

Yosemite Milli parkı gezi yazısı fotoğraf

Tunnel View manzarası gördüğüm en güzel doğa manzaralarından biriydi diyebilirim. İkinci fotoğrafı çektiren biz olmasak, bir poster önünde poz vermişiz diyeceğim 🙂

Yosemite Milli parkı gezi yazısı fotoğraf

Yosemite Milli parkı gezi yazısı fotoğraf

İkinci gün ise ilk iş olarak Mariposa Grove adındaki sekoya ağaçları ile meşhur bölgeye gittik. Burada yaklaşık 500 adet yetişkin sekoya ağacı bulunuyormuş. Sekoya ağacının en önemli özelliği, muhtemelen dünya üzerindeki en büyük ve en yaşlı canlılar olmalarıymış. Yaşları 3,000 yılı geçebiliyormuş bu ağaçların. Şaka gibi.

Bizim sekoya ağaçlarını görme maceramız şöyle oldu. Araç park yerinde yer olmayınca, ben arabadan inip şöyle hızlıca bir bakayım dedim ilerilere doğru. Dev ağaçların gölgesinde kalan yolun buz olduğunu fark etmemle beraber tepe taklak olup yapıştım yere. Bir miktar dağın başında olduğumuz için epey endişelendik bir yerimi kırdım mı acaba diyerekten ama çok şükür bir şey olmadı. Birkaç saat ağrıyan el bileğim dışında. O anın paniği ile olacak ki, park yeri bulamayışımızın da kızgınlığıyla, hiçbir şey göremeden döndük Mariposa Grove’dan. En çok merak ettiğim yer olmasına rağmen kısmet değilmiş dedik, napalım. İnternetten bulduğum birkaç fotoğraftan anlaşılabileceği üzere masal gibi bir yer burası. Şöyle ki;

Yosemite-MariposaGrove_01

DSC02759

Bir zamanlar gövdesinden araba geçen, şimdi ise devrilmiş halinin görülebildiği meşhur Wawona Tree de yine bu bölgede yer alıyordu ama biz göremedik ne yazık ki.

wawona-postcard1

Mariposa Grove’dan çıktıktan sonra da, parkın diğer ucundaki Tuolumne Meadows‘a gidecektik ama düşme olayından sonra ne yalan söyleyeyim tüm gezme şevkimizi kaybettik. Öyle olunca da tekrar Yosemite Valley’e dönüp, fazla uzaklaşmadan güvenli yerlerde bir süre takıldık 🙂

DSC02798

Yosemite Milli parkı gezi yazısı fotoğraf

Yosemite Milli parkı gezi yazısı fotoğraf

DSC02808

Parkta çok büyük bir alanın yanmış olduğunu görünce merak edip sonrasında öğrendiğim şey ise çok ilginç. Bu parkta çıkan yangınlara bir süredir kontrollü bir şekilde izin veriliyormuş. Yangından kaynaklanan ısının sekoya ağaçlarının çoğalmasına yardımcı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış. Konuyu daha detaylı merak edenler şu videoyu izleyebilirler. Bir de kuruyan, devrilen ağaçlar vardı parkın her yerinde, hiç dokunulmamış. Ekolojik sebeplerle bırakıyorlarmış öylece, devrildikleri yerlerde hayvanlara habitat oluşturdukları için. Görüntüyü yer yer biraz bozsalar da, ben sevdim bu doğal halini her şeyin.

Son bir bilgi. Son zamanlarda medyanın dakika dakika takip ettiği bir gelişme oldu Yosemite’de. Parkın içindeki El Capitan adlı dev kayanın Dawn Wall adlı yüzeyi serbest kaya tırmanışı açısından dünya üzerindeki en zorlu yerlerden biriymiş. Burayı tırmanan iki sporcunun, tırmanışlarını tamamladıkları 19. günlerine kadar her dakikası takip edildi. Videolarını izleyip de hayran kalmamak mümkün değil. Bu tırmanış şekli, sporcuların tırmanmasına yardım eden bir halattan ziyade, yalnızca güvenliklerini sağlayan bir ip yardımıyla yapılıyormuş. Parmak uçları o kadar kötü yara oluyormuş ki tırmanırken, bir müddet sırf bu yaralar kabuk bağlasın, biraz olsun iyileşsin diye mola vermeleri gerekiyormuş. Gerçekten inanılmaz.

Gel gelelim nerede konakladığımıza.. Biz Yosemite’deki ilk günümüzün gecesinde, parka 60 km mesafedeMariposa denilen yerdeki 5th Street Inn adlı otelde kaldık. Odamız stüdyo bir daire şeklindeydi ve gerçekten çok güzeldi. Parka olan mesafesi uzun olsa da, gezimizin son gecesini güzel bir odada konaklayarak geçirdiğimiz için biz çok memnun kaldık. Bir de otelin hemen yanındaki Pizza Factory‘de bir pizza yemişiz ki, tadı hala damağımda!

DSC02689

İki gün üst üste doganın tadını çıkardıktan sonra, New York uçağımızı yakalamak üzere koyulduk tekrar San Francisco yoluna. Bir süredir çok alıştığımız kiralık arabamızı iade edip, uçağımıza bineceğimiz kapıya geldik. Tam da o sırada tüm ekranlarda 2015 için Times Meydanı’nda yapılan geri sayım vardı, yeni yıla giriyorduk 🙂

O andan kaç saat sonra, hangi şehir sınırları içerisinde yeni yıla girdik bilmiyorum. Ama hayatımızda ilk defa gökyüzündeyken yeni yıla girmiş olduk 🙂 İnşallah bütün bir yıl uçmayız dilekleriyle!

Batı Yakası yazılarımın sonuna geldim ya, hiç bitirmek gelmiyor içimden, lafı uzattıkça uzatıyorum 🙂

Şarkıyla başladık, bir başka nefis West Coast şarkısıyla bitsin o zaman,

Bu arada, İngilizce klavyem yüzünden Türkçe karakter olmaksızın yazdığım tüm Batı Yakası serisini bıkmadan düzelten biricik Çağrı’ya, yazılarımı okuyan ve bana çok güzel dönüşler yapan tüm arkadaşlarıma/aileme ve tabii ki bu anıları blogunda ölümsüzleştiren canım ablam Burçay’a teşekkür etmek boynumun borcu oldu. Sağ olun, var olun 🙂 Ben bu gazla daha çoook yazılar yazarım 🙂

Sevgiyle,

Bilge Nilsun Kale

 

Not: Çağrı’yla beraber yazdığımız tüm ABD yazılarının linklerini kaçıranlar için burada tekrar vereyim: Orlando Universal Eğlence Parkı, Orlando, MiamiŞikago, Vaşington, Columbia Üniversitesi, Newport, Boston/Salem

Ve bu yazı dizisi: Batı Yakası Gezisi 1Batı Yakası Gezisi 2, Batı Yakası Gezisi 3, Batı Yakası Gezisi 4, Batı Yakası Gezisi 5, Batı Yakası Gezisi 6, Batı Yakası Gezisi 7, Batı Yakası Gezisi 8

New York yazıları için takipte kalın 🙂

DSC02802

2 thoughts on “Yosemite Natural Park’a Gidelim!!!!!!!!

  1. Meral Hanim merhaba,
    Yazilarimi okumaniza, begenmenize, blogunuzda paylasmaniza cok mutlu oldum 🙂
    Biz simdi Turkiye’deyiz, bambaska bir hayatimiz var, minik bir bebegimiz oldu ve tahmin edersiniz gundemimiz inanilmaz sekilde degisti 🙂 Ama o gunleri ve oralari cok cok ozluyoruz. En kisa zamanda da 2 yil yasadigimiz New York’u ve kismet olursa Bati Yakasini tekrar ziyaret etmek istiyoruz, bize sans dileyin 🙂 Siz simdilik bizim icin de gidin, keyfini cikarin oralarin 🙂 Sevgiyle kalin..

    • Sevgili Bilge, çok içten ve samimi yazmışsın, çok severek okudum.Çok şey öğrendim… Sizlerle de tanışmış gibi yakın hissettim, kendimi…Yeni yaşamınızda bol şans diliyorum.Şimdilik buradayız, sonra Bodrum’a döneceğiz.Seneye belki yine uzun uzun gelir kalırız, belki… kısmet.. Sevgiler, görüşmek, umuduyla sevgiler…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s